Translate

8 Mayıs 2013 Çarşamba

TESETTÜR


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ أَوْ آبَائِهِنَّ أَوْ آبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ أَبْنَائِهِنَّ أَوْ أَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ أَوْ إِخْوَانِهِنَّ أَوْ بَنِي إِخْوَانِهِنَّأَوْ نِسَائِهِنَّ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ أَوْ التَّابِعِينَ غَيْرِ أُوْلِي الْإِرْبَةِ مِنْ الرِّجَالِ أَوْ الطِّفْلِ الَّذِينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلَى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ وَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا أَيُّهَا الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” Nur-31
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” Ahzab-59

       Allah’a ve Rasulüne inanmış insanlar için, bu kural ve kaidelerden başka gidilecek yol yoktur. Emri veren Allah’tır. Mü’min kadınlar, bu emri yerine getirmek borcunda dır. İslam inancında, böyle bir sorun ve mesele yoktur. Gayet net bir şekilde, Allah’tan, Peygamber efendimiz s.a.v e hitaben indirilen ayeti kerimede, Mü’min hanımlara bi ültimatom verilmekte. Evlerinden dışarı çıkacakken, sadece başlarını değil, gözlerini, boyunlarını, vücutlarını örtsünler emrini yerine getirmek için, genelde Müslümanlar, özelde Müslüman hanımlar, İmanın-amele, amelinde topluma yansıması için, tüm güçleri ile çaba göstermek zorundadır.  Yıllardır bizim ülkemizde ve yeryüzünün başka noktalarında, başörtüsü ve tesettürü, baş belası gibi görenler, Müslüman hanımefendiyi, başörtüsünden ayırıp, Okullarda başörtüsünü sorunmuş gibi sunarak, örtüsüz bi inancın kavgasını verenler, Müslüman hanıma en büyük zulmü yapmıştır.
         Müslüman iddiasında olan kadın ve erkek için, ‘Başörtüsü’ sorunu diye bi sorun yoktur. Aslında, Mü’min kadınlar adına ‘sorun’ olarak gündemleştirilen şey başörtüsü değil, tesettürdür. Başın örtülmesi, İslamî tesettürü tamamlayan son noktadır. Bu meseleyi ‘başörtüsü sorunu’na dönüştürenler, zaten kadın bedeninin başa kadar olan kısmında örtüye ilişkin operasyonu tamamladıkları için, baş’ta da gerekli ‘tadilatı’ yaptıkları an, bu sorunu kıyamete kadar çözdük zanneden zavallılardır.
       Kendilerini demokrat ve liberal olarak takdim edenlerin asıl niyetleri, bu sıkıntıyı çözmek değil, gerçekte düşmanlıkları Başörtüsüne değil, asıl niyetleri, namusu, iffeti, hayayı ortadan kaldırmanın çabasındadırlar. Yani onların sorunları, zarf ile değil, zarfın içindeki ile sıkıntıları vardır. Başörtüsü, Müslüman hanımın sadece saçını başını korumuyor, namusunu, iffetini, hayasını da koruduğunu bilmeyecek kadar zavallıdırlar. Onlar istiyor ki, kadın sokakta, okulda, işyerinde her yerde, namussuz, iffetsiz, utanmaz bi hayat yaşasın. İstiyorlar ki, utanma ve ar duygusu toplumdan kalksın, arsız bi toplum oluşsun. Liberallerin, laiklerin ve demokratların din ve namus anlayışlarıyla, Müslümanların din ve namus anlayışları çok farklıdır. Onlar hem namaz kıldıklarını zanneder, hem de içkilerini içebilirler. Bu onların dinlerinde gayet olağan bi şeydir. Halbuki, İslam, liberalizmle, demokrasi ile, laiklikle uzlaştırmak için, istismar edilmeyecek kadar mukaddes bi dindir. Özgürlükler hayra doğru ise sınırsızdır, ama şerre doğru ise mutlak yasaklanmalı.
       Tesettür, Allah’ın emridir, islamın önemli bi rüknüdür. Müslüman hanımın haysiyeti, izzeti ve şerefidir. Müslüman hanımın örtüsüyle, kafirlerin, işgalcilerin, emperyalistlerin, laiklerin, demokratların, liberallerin, sorunları hep olmuştur. Onlar bizi eğitimleriyle, kültürleriyle, teknolojileriyle, biz Müslümanları ötekileştirebilmenin hayaliyle, her fırsatta saldırılarını devam ettirdiler. Şunu çok iyi bilsinler ki, çeşitli model teklifleriyle, İran modeli, Pakistan modelleriyle, yada kademeli olarak yasağı kaldırma teklifleriyle,  hiçbir zaman tesettür kavramının içini boşaltamayacaklar, kendi istedikleri gibi kendilerine yontamayacaklar. Allah onları bu muratlarına erdirmeyecektir.
        İslam’a inanışın ve Müslüman ca düşünüşün simgesidir tesettür. Müslüman bir kadının ilk bakışta anlaşılabilen tek ayırıcı vasfıdır. Bu konuda  Müslümanların hassasiyeti, kafirlerin de telaşı oldukça büyüktür.
Örtünmeden gaye, öncelikle Allah’ın emrine uymadır. Hikmeti ise pek çoktur.
Bir toplumun ahlaken, ruhen ve kalben bozulmasın da, çökertilmesin de, yok edilmesinde, kadının küçümsenemeyecek derecede rolü vardır. Ahlak, namus, iffet ve haya perdelerini yırtmış kadınlar, toplumu bozmaya, fesat ve fitne çıkarma da, dejenere etmede birinci derece de tesirli unsurdur.
Örtü, Müslüman kadının en büyük silahıdır.
Örtü, Müslüman kadını kötü bakışlardan, ahlaksız erkeklerin rahatsız edici bakışlarından korur.
İslam da kadının ayrı ve özel bir yeri vardır. Şu anda yeryüzüne hakim olmuş, beşeri sistemlerin dediği gibi; ‘özgürlük vereceğiz’ aldatmacasıyla, İslamın kadına verdiği değeri mukayese etmek mecburiyetindesiniz.
Ama gelin görün ki, bu gün ki toplumumuzda, kadını bu sömürücü düzen, verdiklerini iddia ettik leri ‘ özgürlük’ adına,  bir sömürü  aracı olarak kullanmaktadır. İslam kadını, ‘hanımefendi’ olarak  görüyor, onlar sömürü aracı olarak görüyor, İslam kadını, Allah’ın en kıymetli varlığı olarak, Allah, Cennetinin üzerine kadını koyarak, onu en yükseğe çıkarıyor, onlar sokaklara çekerek, şerefsizlerin orta malı haline getiriyor.
Cenab-ı Hakk, Müslüman kadının namusunu, iffetini, ahlakını, Müslüman kadın için indirdiği hükümleriyle korumuştur. Bu koruma ancak, örtü ile mümkündür. Müslüman Kadının üzerindeki namusunun simgesi olan örtüsünü aldığınız zaman, okullarınıza örtülü evlatlarınızı almadığınız zaman, örtüsü alınan yavrularınızı, Cenab-ı Hakk’ın korumasından çıkarmış olmaktasınız. Dolayısıyla örtüsü alınanları, hükümleri yok sayanları Allah’ta korumayacaktır. Örtülü yavrularımızı, okullarınıza almadığınız zaman, okul bahçelerinde çöp tenekelerinde, anasız-babasız, nesebi gayri meşru piç ler le karşılaşırsınız.
Mesture hanımlar, Allah’ın kendilerine verdiği kıymetin karşılığı olarak, örtülerine, ahlaklarına, namuslarına, iffet ve hayalarına sarıldıkça, birileri kuduz köpekler gibi kuduruyor.
Yıllarca onlar, var güçleriyle örtüyü müslüman kadının elinden almanın yollarını araştırdılar. Onlara göre müslüman kadını örtüsünden uzaklaştırmak, onu İslam dan uzaklaştırmanın en önemli adımı olarak gördüler. Hadi onları anladık, onların tarihi bir düşmanlıkları var hem müslümana, hemde örtüsüne.  Peki bizim içimizden çıkardığımız, sapı bizden olan baltalara ne demeli. Hem müslüman olacaksın, hem de müslüman hanımın örtüsüne bir hıristiyan kadar karşı çıkacaksın. Bu devirde örtünme olmaz diyeceksin, bir kısmı da çıkacak, 'Olsa da olur, olmasa da olur' diyecek. Çekilen çileler, dökülen gözyaşları boşunaymış meğer.  Bir batı uğruna Ya Rab!! örtüler, namuslar, satılıyor.  Öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya. Parya muamelesi gördük kendi vatanımızda.  
Ama bu yaptıklarınızı unutmayın. Biz unutmayacağız sizde unutmayın. İslam, esasları kutsal konsüllerde karalaştırılan, beşeri karaktere, coğrafi etkenlere göre, zamana ve zemine göre şekillenen bir din değildir. Onun hükümlerini koyma yetkisi yalnızca ALLAH' a aittir. Yani "'ÖRTÜNECEKSİN' Ey Hanım Kullarım" buyurmuşsa  Allah, kıvırmadan uyacaksın. Bu devirde olurmu, olmazmı demeyeceksin. FURUAT mı, USÜL mü, bakmayacaksın. İşine geldiği gibi, nefsine uyduğu gibi , savsaklamayacaksın. Bir insan ya emirlere uyar müslüman olur, yada emirleri beğenmez kafir olur. 
   Müslüman hanımın başörtüsü ve tesettür modelini, liberaller çizemez. Demokratlar çizemez. Laikler çizemez. Müslüman hanımın tesettür modelini, Allah çizmiştir. Bi lütufmuş gibi model teklifi yapanlar, yasağın kademeli kalkmasını bile lütuf olarak görenler, iman ve amel noktasında zaafı olan insanlardır.
    “Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” Ahzab-36
Biz bunu bilir, buna iman eder, bununla amel eder, bunu söyleriz vesselam...


19 Ekim 2010
mus@bhy

Hiç yorum yok: