‘Hizmet
Hareketinin’ Gezi saldırısında aldıkları pozisyonu haklı göstermek adına
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının 11 maddeyle verdikleri cevaplarına, maddesiz
cevaplarım…
Gezi
saldırısının başladığı 27 Mayıs 2013 ten hemen sonra yeryüzündeki egemen
güçlerin harekete geçmesiyle, daha evvelce denedikleri ve netice alamadıkları
‘Erdoğan’ı devirme’ eylemleri için, 30 Mayıs 2013 itibariyle yeniden düğmeye
basılmış, eylemlerde attıkları ilk slogan ‘Diktatör Tayyip’, ikinci slogan da,
‘Tayyip İstifa’ olmuştu. Gezi’den önce bu sloganları Ulasalcılar, İP’çiler, CHP
ve diğer egemenler kendi platformlarında seslendiriyorlardı. Ne zaman ki Gezi
eylemleri start aldı, adına ‘Hizmet Hareketi’ dedikleri hareketin müntesipleri
de ‘Diktatör Tayyip’, ‘Tayyip İstifa’ sloganlarını höykürmeye başladı. Hadi
Ulusalcıları, İP’çileri anladık, onlar için Tayyip bey tehlike arzediyor ve
istifa etmeli de; Tayyip bey, Hizmet Hareketine ne yaptı da ‘Diktatör’ oldu?
Hizmet Hareketi yayın gurubunda yazan çizenler, fütursuzca ‘Diktatör Tayyip’
diyerek kimlere mesaj vermek istediler?
Gezi
eylemlerinde durdukları yeri ve söylemlerini haklı göstermek adına;
Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün: ‘Her şey sandık değildir.’
Bülent
Arınç’ın: ‘Mesajı aldık, özür dileriz.’ yaklaşımlarını referans aldınız da,
Neden
eylemin 3.gününde Başbakan Sayın Erdoğan’ın Kuzey Afrika dönüşü Atatürk Havalimanında:
‘Bu milletin alın terini küresel çeteye, faiz lobisine yedirmeyeceğiz.’ diyerek
yeryüzünün egemenlerine, paranın efendilerine meydan okumasını referans alıp
pozisyonunuzu Başbakanın yanında değil de, Olimpiyatlarınızın da sponsoru
Koç’larla kol kola girerek karşı tarafta yer aldınız? Eylemler, ‘ağaç’ eylemi
olmaktan çıkıp, ‘Diktatör Tayyip’ ve ‘Tayyip İstifa’ eylemine dönüştüğü gecenin
sabah 05’inde uyku halinde olan ‘ağaç’
eylemcilerinin üzerine, biber gazı ve tazyikli su sıkan çevik kuvvet ekibinin
amirleri saatlerce sorgulanmalarına
rağmen, ‘talimat verenin kim olduğu’ sorusuna cevap vermediler. Hizmet
Hareketine mensup çevik kuvvet ekipleri farkında olmadan küresel çetenin
tetikçisi Otporcuların ‘Gaz ve su sıkın’ emrini ve talimatını mı yerine
getirdiler?
7 Şubat
2012’de yapmak isteyipte yapamadığınız darbeyi, geçen süreç içerisinde bi kaç
defa denediniz, netice almak için yaptığınız hamleler geri tepti. Zira 7
Şubatta Hakan Fidan’ı devirecektiniz. Sayın Başbakanın bir gece değiştirdiği
‘Mit yasasıyla’ yiyemediniz. Hemen arkasından elinize verilen ‘Özel Yetkili
Mahkemelerin’ yetkileri, ‘Bölgesel Mahkemeler’ le elinizden alınmasıyla çılgına
döndünüz, durmadınız. Başbakan’a alternatifler aramak adına, Sayın Numan
Kurtulmuş’u yayın guruplarında ağırlayarak, Tayyip Beyi yalnızlaştırma
yollarını denediniz ama, 22 Eylül 2012 de Numan Kurtulmuş’un Ak Parti rozeti
takmasıyla, kendi kalenizde kısa zamanda
3 gol birden gördünüz. Artık Tayyip bey, yeryüzünün egemenleri, paranın
efendileri ve küresel baronların tetikçileri Koçlar için ne kadar tehlike
arzediyorsa, sizler içinde o kadar tehlike arzediyordu.
İşte Gezi
olayları deşifre olmanıza vesile oldu. Gezi olaylarını fırsat bilip, Gezi’nin
karanlığından faydalanarak, yolunuzu ve yönünüzü değiştirerek Ulusalcılarla,
İP’çilerle ve hainlerle aynı tarafa geçtiniz. Ağzınız açılınca, 10 yıl boyunca
bu ülke insanına yapılan hayırlı hizmetlerin, ‘Hizmet Hareketi’nin gücüyle
yapıldığını iddia ettiniz. İddialarınız Gezi ile yerle bir olunca, Bürokratik gücünüzü her zaman ve zemin de
Tayyip Beyin aleyhine kullanmanız ve önlenmeyen hırsınız, sizi aldı getirdi
‘çapulcular’ ve ulusalcılar la aynı tarafta yer almanıza vesile oldu.
Gezi
olaylarıyla yolunuzu da değiştirdiniz, yönünüzü de değiştirdiniz. Geçmişten bu
güne, tarafınızı belirlerken yön pusulanız hep ‘Güç’ ve ‘Güçlü’ tarafına
yönlenirken, ‘Haklı’ olduğu için mazlum tarafında, zamanın hiçbir anında göremedik
meşhur ‘Hizmet Hareketini’. Hep egemenlerin yanında ve yolunda oldunuz. Onlar
için üzüldünüz, onlar için var oldunuz.
Bu memleket
insanına, son 100 yıl da olmadık zulümler yapıldı, zifiri karanlık bir hayatı
yaşamaya mahkum edildi. Ama siz, bu topraklarda ne kadar darbe yapıldıysa
‘Hizmet Hareketine’ yapıldığından dem vurdunuz, hatta 28 Şubat’ın ‘Hizmet
Hareketine’ yapıldığının altını çizdiniz ama, milletin oyuyla Milletin Vekili
olarak seçilen Merve Kavakçı, Milletin Meclisine gittiğinde; ‘Bu kadına haddini
bildirin’ diye höykürerek yemin ettirmeyen Merhum Ecevit için, Allah’tan şefaat
yetkisi istediniz.
Sayın
Başbakan, milletinde gücünü arkasına alarak aldığı ‘dik duruş’ pozisyonuyla
püskürtülen Gezi Saldırısının üzerinden bi kaç zaman geçtikten sonra, ‘Aslında
Gezi Saldırısı, Hizmet Hareketine yapılmıştır’ aymazlığını yapacağınızda
muhakkaktır. Bunu 28 Şubatta gördük. 28 Şubatın karanlık günlerinde kartel
medyasına; ‘Asker Erbakan’dan daha demokrat’, ‘Beceremediniz, bırakın’,
‘Hükümet gitsin’, manşetlerini attırıp sonra da ‘28 Şubat 1000 yıl sürecek’
diyenlere ‘Hoş görü madalyaları’ vermediniz mi? Sonra da 28 Şubatın üzerinden
10 yıl geçtikten sonra ’28 Şubat darbesi, Hizmet Hareketine yapılmıştır’
demediniz mi?
Bu
topraklarda, memleket insanının ve yeryüzü insanlığının selameti için 40 yıl
siyaset yapan, Türkiye’de siyasete ve siyasetçilere yön veren, kendi siyasetini
vefatından sonrada devam ettirecek kadroları hazırlayan, 80 yıl
kaybettiklerimizi yeniden kazanabilmemizin çarelerini ortaya koyan Merhum
Erbakan’la 40 yıllık zaman diliminin hiçbir anında aynı yönde, aynı safta
olmamanız yetmezmiş gibi, 40 yıl boyunca Erbakan ve siyasetini bertaraf etmek
isteyen tüm güçlerle yan yana olmanız yüreklerimizi yaktı, gönüllerimizi
parçaladı. 1996-1997 11 aylık Erbakan Başbakanlığında, kim, ne kadar Erbakan
Hocama küfrettiyse, onların tarafında yer aldınız. Erbakan Hocama ‘P.z.v.nk’
diye söven alçaklara, ‘Demokrat’ dediniz. Erbakan’ın 11 aylık Başbakanlığını
burnundan getiren S.Demirel’e, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfında ‘hoş görü’
madalyaları verdiniz. Fesadınızdan hiç vazgeçmediniz.
Bu gün,
Çankaya Köşkünde namaz kılınmasına Erbakan’ın 40 yıllık mücadelesi vesile
olmuştur.
Bu gün, bu
ülkenin başında ‘Samanyolu Koleji’ mezunu birisi değil, İmam-Hatip Lisesi
mezunu bir vatan evladının Başbakan olmasına, Erbakan’ın 40 yıllık siyaseti
vesile olmuştur.
Müslümanlar
bu gün, sermayenin büyük tarafını eline geçirmişse, Müslümanların bu ekonomik
güce ulaşmasına Erbakan’ın üretim ve sanayi siyaseti vesile olmuştur.
Merhum
Erbakan 40 yıllık siyasi mücadelesiyle, bu milletin ve ümmetin karanlıklardan
kurtulup, yeniden ayağa kalkması adına önümüze koyduğu ‘Yeniden Büyük Türkiye’,
‘Yeni bir Dünya’ yı yeniden inşa etme hedeflerine, yani 2023 hedefine hızlı
adımlarla yürürken, Siz ‘Hizmet Hareketi’ olarak, bu millet ve ümmet için hangi
hedefleri koydunuz? Hangi hedeflere ulaştınız? Bu millet ve ümmet için ne
yaptınız?
Türkçe
Olimpiyatlarıyla, İslam’a ne kadar hizmet ettiniz? Müslümanın hangi derdine çare oldunuz?
Dünyanın 150 ülkesinde okulunuz var, tamamında İngilizce eğitim vermektesiniz
(İngilizce eğitimle 'Türkçe(!) Olimpiyatları').
Her okuldan 10 kişiye bir şiir
ezberletseniz 1500 şiir okuyan genç bulursunuz. O gençlere bedava Türkiye
ziyaretleri yaptırarak, Adeviye meydanında Firavunun kurşunlarına hedef olan
Esma’nın akan kanını durdurabildiniz mi? Yoksa Afrikalı bir gence Türkçe Şiir
ezberletip bedava tatil yaptırarak Cennete gideceğinize mi inanırsınız? Bir de
Allah’tan korkmadan, bu Müslüman milletten toplanan zekat, fitre ve kurban
paralarını, Olimpiyatlara Sponsor oyunuyla Gezi’nin de sponsoru olan Koç’a
aktarınca, Koç’u Müslümanlaştırmış mı oluyorsunuz?
Bu gün
Tayyip bey çok vatan sever olduğundan, yada iyi bir Müslüman olduğundan değil,
Tayyip bey güçlü olduğu için 10 yıl Tayyip beyle aynı yolda yürüdünüz. Sonrada
gücün sahibi olarak ‘Hizmet Hareketi’ olduğu iddianızı ortaya attınız. Büyük
vehme kapılarak gerçekte %3-4 olan oyunuzun ve gücünüzün %30 olduğundan dem
vurarak aba altından sopa gösterdiniz.
Hareketinizin
‘İslamî’ olmadığını, ‘insanî’ olduğunu söylediniz ama şu an ki ekonomik güce
ulaşmak için, İslam’ın Zekatını topladınız, Fitresini topladınız, Kurbanını
topladınız. İslami değil de insani olan bir hareketin zekatla, fitreyle ne işi
olabilir ki? İslamın bir kısmını al, bir kısmını taca at. Bu mudur,
hareketinizin hizmeti?…
Hareketinizin
‘islamî’ değil, ‘insanî’ olduğunun altını çizersinizde, gayesi Gazze’ye sadece
‘insanlık’ götürmek olan, bu maksat için yola çıkan Mavi Marmara gemisine
yapılan alçaklığı kınamazsınız. İnsanlık, bu güne dek zalimin ‘Otorite’ olarak
kabul edildiği bir zaman dilimine şahit olmamıştır.
Milletin
parasını topladınız ama millet nere de harcadığınızı bilemez oldu. Sadece
milletin bildiği, Hizmet Hareketine mensup burjuvalar oluştu. Milletten
toplanan zekat, fitre ve kurbanlarla inşa edilen kibir kulelerinde yaşanan
hayatlar. Bu muydu hareketinizin hizmeti?
Sayın
Başbakan, küfrün merkezinde İsviçre’nin Davos’unda, dünyanın baş belası Şimon
Perez’in şahsında tüm küfür cephesine, ‘One Minute’ diyerek bu şerefli milletin
söylemek istediklerini haykırdı;
Başbakan
eli kanlı İsrail'e: 'Çocuk katili' dedi; Hizmet hareketi: 'Otorite' dedi.
Başbakan,
‘Hakan Fidan’a dokundurmam’ dedi; Hizmet Hareketi yazarları, Hakan Fidan için
‘İT Başkanı’ başlıklı yazılar yazdı.
Hizmet
Hareketi adına yazanlar ve çizenler Today’s Zaman’da, ‘Erdoğan’ı düşürme
teknikleri’yle çapulculara yön verdiler. Durmadılar devam ettiler.
Yaptırdıkları anketlerle, Gül %51, Erdoğan %29 fitnesiyle küresel çetenin
tetikçilerine mesaj verdiler.
Yayın
gurubunun köşelerinden her gün ‘Diktatör’ etiketleri dağıttılar.
Başbakan,
Gezicilere ‘Çapulcu’ dedi; ‘Hizmet Hareketi’ Başbakanın üslubunu kınadı,
yetmedi Başbakan’a ‘Diktatör’ dedi. Hizmet Hareketinin böylesi üslupsuzlukları
kınadığına, eleştirdiğine ve ‘Diktatörlük’ yakıştırmalarına geçmişte hiç şahit
olmadık.
Size, yakın
geçmişten bi kaç üslup örneği arzetmek isterim…
Süleyman
Demirel: ‘Türban gericiliktir, başörtülüler Arabistan’a gitsin’ dediğinde…
Bülent
Ecevit: ‘Bu kadın (Merve Kavakçı) ‘a haddini bildirin, Ajan-provokatör’
dediğinde,
Mesut
Yılmaz: ‘İmam-Hatipliler yarasadır’ dediğinde,
Vural
Savaş: (Refah Partililer için) ‘Adeta kandan başka bir şeyle beslenmeyen, kan
emici vampirler ve metastaz yapan habis ur!’ dediğinde,
Osman
Özbek: (Başbakan Erbakan için) ‘P.z.v.nk’ dediğinde, neden ‘Hizmet Hareketi’
olarak kınamadınız, eleştirmediniz ve bu sözlerin sahiplerini ‘Diktatör’ ilan
etmediniz?
Neden, 1400
yıldır değişmeyen, bozulmayan bir dinin ümmetiyle diyalog kurmak için, ümmetin
derdine, sıkıntısına çareler bulmak için bir çabanız olmaz da, Allah’ın
gönderdiği Peygamberlere harp açan, getirdikleri dinlerini ve kitaplarını tahrif edenlerle ‘diyalog’ kurarsınız.
‘Dinler arası diyalog’ metaforuyla, kendi müntesiplerinizin de itikadini
bozarak, ‘Allah’ın gücü her şeye yeter’ inancından, ‘cemaatin gücü her şeye
yeter’ diye inanan insanlar topluluğu meydana getirdiniz.
‘Yaklaşırsan yaklaşırlar.
Kabul edersen kabul görürsün. Senin alemden beklediğini, alemin de senden
beklediğini asla aklından çıkarmamalısın’ diyor Hocaefendi. Neden Yahudi ve
Hıristiyanlara yaklaştığınız kadar bize de yaklaşmadınız. Sizden olmayan bi
Müslüman gördüğünüzde neden Cüzzamlı bir hastadan kaçar gibi tecrit edip,
defterden sildiniz, onları kendinize düşman gördünüz.
80 yıl
yüreklerimiz yandı, ocaklarımız söndü. 80 yıllık büyük yıkımların,
asimilasyonların ardından, bu milleti yeniden ayağa kaldıracak, dünyanın
efendisi yapacak bir Başbakan bulmuş. Gezi misali saldırılarla Başbakanı
içerden ve dışarı dan hainlerin işbirliği ve güç birliği ile düşürmeye niyetli hainlerin oyunlarını ve
planlarını milletimiz boşa çıkaracaktır bilesiniz.
Merhum
Menderes için,
Merhum Özal
için,
Merhum
Erbakan için sokağa çıkmayan millet, seçtiklerine sahip çıkamayışının bedellerini
çok ağır ödemiştir.
Bundan
böyle, bu millet, üzerinde oynanan hain planları bozacak, ‘Başbakanı düşürme
metod ve teknikleriyle’ Recep Tayyip Erdoğan’ı, Hizmet hareketininde içinde bulunduğu koalisyona yedirmeyecektir.
Köşelerinizden
yaptığınız ‘Diktatör’ ve ‘İstifa’ vuruşları da millet nezdinde karşılık
bulmayacak ve attığınız taşların da kendinize döneceği de muhakkaktır.
Kendinize
yapılana isyan eder de, aynısını Başbakana yaptığınız da haklı olduğunuzu iddia
ederseniz kaybedenlerden olursunuz.
Yani demem o ki; Hoca efendiye ‘emekli vaiz’ denmesini hakaret sayanlar,
01 Eylül 2013
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder