Büyük Cihan
İmparatorluğunun yıkılışı ve ardından kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti
dahil hiç bir Hükümet Buckingham'dan onay almadan kurulmamıştır.
İngiliz kraliyet
ailesi ve emrindeki küresel baronlar, 100 yıl evvel sınırlarını cetvelle
çizdikleri Ortadoğu Coğrafyasında yeni operasyonlarla İslam topraklarının
sınırlarını yeniden değiştirecek, bölgedeki küresel emperyalistlerin
hakimiyetini güçlendirecek, kendi halklarına yıllarca zulmeden zalim rejim ve diktatörleri
indirip onların yerine yeni rejim ve diktatörler getirmek için adına BOP
dedikleri projeyi devreye soktular. Bu projede Arap devletleri içerisinde bu
projeyi hayata geçirecek lider bulamadıklarından olmalı ki, Sayın Erdoğan'a eş
başkanlık görevi verdiler.
İşte 2007'de adına ‘Arap
Baharı’ dedikleri projeyi hayata geçirmek için düğmeye bastılar. 2010 yılına
gelindiğinde BOP projesinde Sayın Erdoğan'ın aklı ve zekası, Kraliçe ve
adamlarının akıl ve zekalarına karşı galip gelecekti. Zira, 2007 yılında BOP'un
ilk adımı Tunus'ta diktatör Bin Ali'yi iktidardan indirenler, yapılan serbest
seçimlerde Gannuşi'nin Nahda'sının sandıktan iktidara geleceğini tahmin edememişlerdi.
Aynı şekilde, Mısır'da, Libya'da yıkılan diktatörlerin ardından yapılan serbest
seçimlerde İhvan-ı Müslimin'in iktidara gelmeleri BOP'çuları şaşkına, planlarını da akamete
uğratmaya yetti. İşte bu akıl Erdoğan aklıydı. Coğrafyada Büyük Ortadoğu
Projesiyle yola çıkan Kraliçe ve adamları, projelerinin BÜYÜK OSMANLI PROJESİNE
doğru gittiğini anladıkları anda Suriye'de projeyi durdurma kararı aldılar.
Önce Esed'in yıkılmaması için gerekli önlemleri aldılar, sonra geriye dönüp
Mısır'da darbe yaptılar. 2002 yılında BOP için Erdoğan'ı destekleyen küresel
güçler, 2010 yılında Erdoğan eliyle hesapları bozulunca Erdoğan ve Hükümetinin
yıkılması için düğmeye bastılar. Bunu başarabilmek için içerden ve dışardan tüm
güçlerini birleştirdiler ve 3.Dünya saldırısının ilk fitilini ateşlediler...
-7 Şubatta Mit
cephesinde bozguna uğrayanlar,
-Gezi saldırısıyla
yeniden taarruza geçerek,
-Dershane
ayaklanmasıyla galip geleceklerini zannettiler,
-17-25 Aralık
operasyonlarıyla da Kraliçe, içerdeki ve dışardaki adamları tarihi
mağlubiyetten kurtulamadılar.
100 yıldır bu
topraklarla ilgili plan yapanlar, bu defa şunun hesabını yapamadılar.
Zannettiler ki, yine galip gelecekler.
Halbu ki; Cemaat üzerinden
bu topraklara ateş edenler bilmeli ki bu savaşta milletin iradesi karşısında
mağlup olacakları mukadderdir.
100 yıldır bu
topraklarda, bu coğrafyanın insanlarının kanları üzerinden, göz yaşları
üzerinden kendi kasalarına doldurdukları rantları son bulacaktır. O gün 30
Marttır.
Bu topraklarda
küresel emperyallerin oyunları millet eliyle bu defa bozulacaktır.
Yeter ki milletimiz
30 Martta kendi iradesine sahip çıksın...
Tabi irademize sahip
çıkmak için önce İradeli olmak kaydı ile.
Hükumet ve Cemaat kavgası
diye gösterilmeye çalışılan kavga, aslında bu kavganın Hükumet ve Cemaat
arasında olmadığını milletimizin her ferdinin bilmesi lazım gelir.
Bu kavga, Türkiye ile
Dünyanın efendilerinin kavgasıdır.
Bu kavga, Recep
Tayyip Erdoğan ile Kraliçe ve adamlarının kavgasıdır.
Bu kavga, bu milletin
evlatlarının, küresel ekonomi baronlarıyla olan kavgasıdır.
Bu kavga, ulusal ve
uluslar arası kirli ittifaklara karşı verilen İstiklal mücadelesinin adıdır.
Bu kavga, Büyük
Ortadoğu Projesini, Büyük Osmanlı Projesine dönüştürme kavgasıdır.
Bu kavga, Hak ile
Batılın kavgasıdır.
Bu kavga, 3.Dünya
Kavgasıdır...
15.03.2014
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder