Biz
önce azar azar kaybettik her şeyimizi…
Önce
hassasiyetlerimizi kaybettik sonra hislerimizi, vicdanlarımızı birazda merhamet
yanlarımızı…
Sonra
sokağımızı, şehrimizi sonra diyarlarımızı kaybettik…
Samimiyetlerimizi…
Saflığımızı…
Masumiyetlerimizi…
İnsana
dair tüm hassasiyetlerimizi yitirdik…
Birdik,
diriydik, bütündük şimdi yitik bir şehrin garipleri gibiyiz…
Yarım,
eksik, kırık, dökük, yaralı, sancılı, hep ağlamaklı…
Biz
bir tufanın vurduğu ve bir daha doğrulamadığı insanlara dönüştük…
İnsana
dair iyiye güzele dair ne varsa hepsini kaybettik…
Dünyanın
insana, vicdana muhtaçlığını unuttuk dünyevileştik…
İnsanı
insanlıktan çıkardık. İnsanı insanlığından utandırdık…
Dünyayı-Ahirete,
Günahı-Sevaba,
Haramı-
Helale tercih ettik, ziyan ettik kendimize…
Kalplerimizi
bozduk.
Ruhlarımıza
yazık ettik…
Biz
kalplerimize abdest aldırmayı, ruhlarımızı baştanbaşa yıkamayı ihmal ettik…
Dünyaya
yeni bir söz söylerken insanı, kendimizi, kardeşimizi çiğneyip üzerlerinden
geçtik…
Biz
bir birimizin üzerine basarak büyük olmak isteyen küçüklerden olmayı tercih
ettiğimizde kaybettik…
Biz
Hz Ömer’in adaletini en çok söyleyen, dillendirenken bir kez uygulamadığımızda
kaybettik…
Ebu
Zerr’in yolunu beğenmeyip, Salebe’nin yolunda olduk …
Yolumuzu
kaybettik,
Yönümüzü
şaşırdık,
İzanımızı
yitirdik…
Takvamızı
kaybettik vahim hallere düştük,
Hz.
insan olmayı değil, hep kötü olmayı tercih ettik…
Biz
kusurlarımızın olmadığını düşünerek aslında geriye gittik…
Dünyanın
kalbi çok temizdi elbirliği ile kirlettik…
İçlerimizi,
kalplerimizi yoklayamadık…
‘Ey
iman edenler iman ediniz’ (Nisa-136), her gün kendinizi temize çekiniz diyen
Rabbımızı dinlemedik. Dinlemeyerek her gün biraz daha eridik…
İnsanın
insana dair beslediği her güzelliğe halel düştü…
Sevginin,
kardeşliğin olduğu yerlere viran düştü…
Zedeledik
iyi olan her ne varsa iyiliğe ziyan düştü…
Kimi
kibri, kimi gururuyla kirletti insanlığını…
Kimi
malı, makamı, şöhretiyle fesada uğrattı insanlığı…
Kimi
sahte kahramanlıklarıyla kandırarak insanı kaybetti insanlığını…
Kimi
zalimliğiyle zarar verdi…
Kimi
suskunluğuyla…
Kimi
seyirci kalışıyla yitirdi insanlığını…
Kimi
kirli alkışlarıyla…
Kimileri
en kusursuz varlık görerek ziyan etti, harcadı insanlığını…
Kimileride
üstün insanız diye yitirdi insanlığını…
Ve
sonuçta kaybettik elbirliğiyle insanlığımızı, insana dair yanlarımızı…
İnsan,
gül bahçesinin mimarıydı…
İnsan,
mazlumun gözyaşını silen merhamet eliydi…
İnsan,
kötüyü bünyesinde barındırmayandı…
Oysa
insan masum, temiz, vicdanlı kalabildiği müddetçe insandır…
İnsan
doğarken Hz. insandır…
İnsan
göçerken de Hz. insan diye anılandır…
Velhasıl
biz, Kendimiz için de bir başkası içinde ‘İNSAN’ olamadık,
Kendimizi
kaybettik vesselam…
30
Kasım 2012
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder