Küresel efendiler,
100 yıl evvel Abdulhamit Han ks'dan
almak istediklerini alamadıkları için büyük Cihan İmparatorluğunu yıktılar,
Coğrafyayı
parçaladılar, cetvellerle çizdikleri sınırlarla Ortadoğuyu dizayn ettiler ve
Küresellerin bu topraklarda 100 yıllık planları 16 Mayıs 1916'da yaptıkları
Sykes-Picot antlaşmasıyla bu toprakları paylaştılar.
24 Temmuz 1926'da
İsmet İnönü'yü Lozan'da masaya oturttular,
Masada imzalanan
kararlarla Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde yer alan Musul ve Kerkük 500
bin Sterlin karşılığı 100 yıllığına İngilizlere bırakıldı.
Boğazlar ve Kanallar
küresellerin hizmetine sunuldu.
Lozan'da imza altına alınan karar gereği Cebeli Tarık
Boğazından geçişlerden elde edilen yıllık 9 milyar dolar,
Panama kanalından
geçişlerden yıllık 5,5 milyar dolar,
Süveyş kanalından
geçişlerden yıllık 21 milyar dolar küresel efendilerin kasalarına dolarken,
Lozan'dan buyana 100
yıldır İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçişlerden yıllık gelirimiz sıfır
dolarda kaldı.
24 Temmuz 1926’da
Lozan’da masaya oturduğumuzda Musul’umuz, Kerkük’ümüz, Boğazlarımız varken,
Masadan
kalktığımızda Musul ve Kerkük 500 bin sterlin karşılığı 100 yıllığına İngilizlere
bırakılmış, Boğazlarımız da küreseller için transit geçişe açılmıştı.
Bizim tarihimiz de,
Lozan’da bu ihanet antlaşmalarına imza koyanları ‘vatan haini’ olarak yazmak
yerine Milli Şef olarak yazmıştı…
Bugün İngilizlerin
Guardıan ve BBC’nin manşetleriyle Erdoğan’a ‘diktatör’ diyerek saldırmaya devam
edersek,
Ne Kanalİstanbul projesini,
Ne 3.Havalimanı ve
3.Köprü projelerini,
Ve ne de Ortadoğu ve
Kuzey Irak petrolleriyle ilgili yapılan antlaşmaları anlamamız mümkün değildir.
Erdoğan’ın ‘diktatör’
olduğuna inandırılmış bi milletin Londra merkezli Küresel medyanın attıkları manşetlerle
bölgemizdeki 100 yıllık küresel tezgahları dağıtma imkan ve ihtimali yoktur.
Millet olarak 17-25
Aralık darbe teşebbüsünü ‘yolsuzluk’ operasyonu olduğunu zannedersek,
Kafamızı ‘ayakkabı
kutusunun’ içerisine sokarsak,
Kanal İstanbul
projesiyle, Lozan’da imza altına alınan 100 yıllık küresel tezgahın nasıl bozulduğunu,
3. Havalimanı ve
3.Köprüyle Küresellerin para imparatorluklarının nasıl yıkıldığını,
Ortadoğu ve Kuzey
Irak petrol antlaşmalarıyla 16 Mayıs 1916 Sykes-Picot tezgahının 100 yıl sonra
nasıl dağıtıldığını anlamak ta mümkün değildir.
Küresel efendilerin
kurup sahaya indirdikleri DAEŞ’in Ortadoğuya niçin indirildiğini sorgulayamayanlar
Ak Saray’ın masasıyla Erdoğan’ı indirmenin hesabını yapanlardır.
Erdoğan’ın verdiği
mücadelenin adı; 100 yıl evvel Lozan ve Sykes-Picot’la bu toprakları
paylaşanların ellerinden bizim olan Boğazlarımızı, Musul ve Kerkük’ü yeniden alma
mücadelesidir.
Esasında Yeni
Türkiye’nin açılımı da budur!
Küreseller
tarafından planlanan, Paraleller tarafından hayata geçirilen Gezi saldırısı,
17-25 Aralık darbe
teşebbüsleri,
DAEŞ’in Ortadoğuya
indirilmesi,
Paralel İhanet
Örgütünün bu millete ettiği ihanetleri,
Bölgedeki insanların
yurtlarından kovulması,
Coğrafyamızda
dökülen göz yaşları, akıtılan kanlar,
Küresellerin bu
topraklarda kurdukları 100 yıllık tezgahın devamı içindi.
Erdoğan, 100 yıllık
küresel tezgahları dağıtırken,
İçerden ve dışardan
atılan manşetler, hakikatte Erdoğan ‘diktatör’ olduğu için atılmadı.
Sykes-Picot ve
Lozan’dan 100 yıl sonra, ellerindeki Musul ve Kerkük antlaşmaları tarihin çöp
sepetine gidecek korkusuyla saldırıldı.
100 yıl evvel
Abdulhamit Han’a yaptıklarını,
100 yıl sonra
Erdoğan’a yapmak istiyorlar.
Meseleye sadece
küresel ve tetikçilerinin manşetleriyle bakmak, hem milletimize hem de
ümmete bir 100 yıl daha kaybettirecektir.
Coğrafyanın
evlatları olarak topraklarımızı yeniden ele geçirmek istiyorsak,
Bölgemizin yeniden
barışın merkezi, kardeşliğin merkezi, medeniyetin merkezi olmasını istiyorsak,
Bu toprakların 100
yıllık aradan sonra yeniden selamet yurdu olmasını istiyorsak,
Millet olarak,
Ümmet olarak Erdoğan’ın
yanında dim dik durmak zorundayız.
Erdoğan düşerse
millet düşer, ümmet yeniden diz çöker.
O vakit yeryüzünün tüm
mağdur ve mazlumlarının laneti, hem dünyada hem de ahirette yakamızı
bırakmayacaktır.
Diktatör deseler de,
Hırsız deseler de,
Tiran deseler de,
Küresel-Paralel tüm
güçlerini birleştirip çullansalar da,
Lozan ve
Sykes-Picot’ları suratlarına çarpılacak,
Oyunları bozulacak,
Bu millet ve ümmet
kıpkırmızı çizgisi Recep Tayyip Erdoğan’dan asla vazgeçmeyecek,
Ve Coğrafyamızın
sınırları 100 yıl sonra bu toprakların evlatları tarafından yeniden
çizilecektir.
100 yıl evvel
Abdulhamit Han ks’a yaptıklarını,
100 yıl sonra Recep
Tayyip Erdoğan’a yapamayacaklar.
Küresel oyun çok
büyük olsa da, galip gelecek olan bu toprakların evlatları olacaktır!
Çekilen sancılar bu
galibiyetin muştusudur!
Ve o vakit,
yakındır!
28 Haziran 2015
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder