Translate

28 Haziran 2015 Pazar

GALİBİYET YAKINDIR

Küresel efendiler, 100 yıl evvel  Abdulhamit Han ks'dan almak istediklerini alamadıkları için büyük Cihan İmparatorluğunu yıktılar,
Coğrafyayı parçaladılar, cetvellerle çizdikleri sınırlarla Ortadoğuyu dizayn ettiler ve Küresellerin bu topraklarda 100 yıllık planları 16 Mayıs 1916'da yaptıkları Sykes-Picot antlaşmasıyla bu toprakları paylaştılar.

24 Temmuz 1926'da İsmet İnönü'yü Lozan'da masaya oturttular,
Masada imzalanan kararlarla Misak-ı Milli sınırlarımız içerisinde yer alan Musul ve Kerkük 500 bin Sterlin karşılığı 100 yıllığına İngilizlere bırakıldı.
Boğazlar ve Kanallar küresellerin hizmetine sunuldu.

Lozan'da  imza altına alınan karar gereği Cebeli Tarık Boğazından geçişlerden elde edilen yıllık 9 milyar dolar,
Panama kanalından geçişlerden yıllık 5,5 milyar dolar,
Süveyş kanalından geçişlerden yıllık 21 milyar dolar küresel efendilerin kasalarına dolarken,
Lozan'dan buyana 100 yıldır İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçişlerden yıllık gelirimiz sıfır dolarda kaldı.

24 Temmuz 1926’da Lozan’da masaya oturduğumuzda Musul’umuz, Kerkük’ümüz, Boğazlarımız varken,
Masadan kalktığımızda Musul ve Kerkük 500 bin sterlin karşılığı 100 yıllığına İngilizlere bırakılmış, Boğazlarımız da küreseller için transit geçişe açılmıştı.
Bizim tarihimiz de, Lozan’da bu ihanet antlaşmalarına imza koyanları ‘vatan haini’ olarak yazmak yerine Milli Şef olarak yazmıştı…

Bugün İngilizlerin Guardıan ve BBC’nin manşetleriyle Erdoğan’a ‘diktatör’ diyerek saldırmaya devam edersek,
Ne Kanalİstanbul projesini,
Ne 3.Havalimanı ve 3.Köprü projelerini,
Ve ne de Ortadoğu ve Kuzey Irak petrolleriyle ilgili yapılan antlaşmaları anlamamız mümkün değildir.

Erdoğan’ın ‘diktatör’ olduğuna inandırılmış bi milletin Londra merkezli Küresel medyanın attıkları manşetlerle bölgemizdeki 100 yıllık küresel tezgahları dağıtma imkan ve ihtimali yoktur.

Millet olarak 17-25 Aralık darbe teşebbüsünü ‘yolsuzluk’ operasyonu olduğunu zannedersek,
Kafamızı ‘ayakkabı kutusunun’ içerisine sokarsak,
Kanal İstanbul projesiyle, Lozan’da imza altına alınan 100 yıllık küresel tezgahın nasıl bozulduğunu,
3. Havalimanı ve 3.Köprüyle Küresellerin para imparatorluklarının nasıl yıkıldığını,
Ortadoğu ve Kuzey Irak petrol antlaşmalarıyla 16 Mayıs 1916 Sykes-Picot tezgahının 100 yıl sonra nasıl dağıtıldığını anlamak ta mümkün değildir.

Küresel efendilerin kurup sahaya indirdikleri DAEŞ’in Ortadoğuya niçin indirildiğini sorgulayamayanlar Ak Saray’ın masasıyla Erdoğan’ı indirmenin hesabını yapanlardır.

Erdoğan’ın verdiği mücadelenin adı; 100 yıl evvel Lozan ve Sykes-Picot’la bu toprakları paylaşanların ellerinden bizim olan Boğazlarımızı, Musul ve Kerkük’ü yeniden alma mücadelesidir.
Esasında Yeni Türkiye’nin açılımı da budur!

Küreseller tarafından planlanan, Paraleller tarafından hayata geçirilen Gezi saldırısı,
17-25 Aralık darbe teşebbüsleri,
DAEŞ’in Ortadoğuya indirilmesi,
Paralel İhanet Örgütünün bu millete ettiği ihanetleri,
Bölgedeki insanların yurtlarından kovulması,
Coğrafyamızda dökülen göz yaşları, akıtılan kanlar,
Küresellerin bu topraklarda kurdukları 100 yıllık tezgahın devamı içindi.

Erdoğan, 100 yıllık küresel tezgahları dağıtırken,
İçerden ve dışardan atılan manşetler, hakikatte Erdoğan ‘diktatör’ olduğu için atılmadı.
Sykes-Picot ve Lozan’dan 100 yıl sonra, ellerindeki Musul ve Kerkük antlaşmaları tarihin çöp sepetine gidecek korkusuyla saldırıldı.

100 yıl evvel Abdulhamit Han’a yaptıklarını,
100 yıl sonra Erdoğan’a yapmak istiyorlar.
Meseleye sadece küresel ve tetikçilerinin manşetleriyle bakmak, hem milletimize hem de ümmete bir 100 yıl daha kaybettirecektir.

Coğrafyanın evlatları olarak topraklarımızı yeniden ele geçirmek istiyorsak,
Bölgemizin yeniden barışın merkezi, kardeşliğin merkezi, medeniyetin merkezi olmasını istiyorsak,
Bu toprakların 100 yıllık aradan sonra yeniden selamet yurdu olmasını istiyorsak,
Millet olarak,
Ümmet olarak Erdoğan’ın yanında dim dik durmak zorundayız.

Erdoğan düşerse millet düşer, ümmet yeniden diz çöker.
O vakit yeryüzünün tüm mağdur ve mazlumlarının laneti, hem dünyada hem de ahirette yakamızı bırakmayacaktır.

Diktatör deseler de,
Hırsız deseler de,
Tiran  deseler de,
Küresel-Paralel tüm güçlerini birleştirip çullansalar da,
Lozan ve Sykes-Picot’ları suratlarına çarpılacak,
Oyunları bozulacak,
Bu millet ve ümmet kıpkırmızı çizgisi Recep Tayyip Erdoğan’dan asla vazgeçmeyecek,
Ve Coğrafyamızın sınırları 100 yıl sonra bu toprakların evlatları tarafından yeniden çizilecektir.

100 yıl evvel Abdulhamit Han ks’a yaptıklarını,
100 yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan’a yapamayacaklar.
Küresel oyun çok büyük olsa da, galip gelecek olan bu toprakların evlatları olacaktır!
Çekilen sancılar bu galibiyetin muştusudur!
Ve o vakit, yakındır!



28 Haziran 2015

mus@bhy

Hiç yorum yok: