Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a saldıranlar 2 soru soruyorlar:
1-Düne kadar
Fetullah Gülen iyiydi, bugün mü kötü oldu?
2-Düne kadar Esed
iyiydi, bugün mü kötü oldu?
Bu soruları
sorduktan sonra Fetullah'çı, Esed'çi olup Erdoğan'a saldıranlara benim de bi
kaç sorum olacak!
-Bugün Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a, "2002'den 2010'a kadar Fetullah Gülen'le yan yana yürürken
neden 2010 sonrası yollarını ayırdı?.." sorusunu soranlarla, Erdoğan ile
Gülen birlikte olduğu günlerde Erdoğan üzerinden Gülen'e saldıranlarla, 2010
sonrası Gülen'le birlikte olup aynı taraftan Erdoğan'a saldıranlar aynı
çevrelerdir.
Doğrudur!
Fetullah Gülen
müntesiplerinin 40 yıl boyunca ince ince devletin kılcallarına sızmaları ve
Gülen'in hareketini küresel efendilerin hizmetine sunduğu deşifre oluncaya
kadar devam eden beraberlik.
Lakin 2010
referandum sonrasında Gülen’in ihanetlerinin deşifre olmasıyla küresellerin bu
topraklarda bozulan hesaplarından sonra başlayan ihanet operasyonlarıyla yollar
ayrıldı.
Ne yani?
Fetullahçı Terör
Örgütü üyeleri tarafından Erdoğan'ın ofisine ve konutuna böcek konduktan sonra,
Aynı örgüt eliyle 7
Şubat'ta Mit üzerinden Erdoğan’ı teslim alma operasyonundan sonra,
Küresel gezi
saldırısıyla hükümeti indirme operasyonundan sonra,
Beceremeyince,
Aynı örgütün Emniyet
ve Yargı içerisinde kurdukları yapıyla 17-25 Aralık darbe teşebbüsleriyle
Erdoğan'ı kelepçeleyip diz çöktürme operasyonlarından sonra,
Ülkenin Başbakanı,
Bakanları, Milletvekilleri, Bürokratlarını yasadışı dinleyerek oluşturdukları
montaj kasetlerle şantaj yapıldıktan sonra,
Devletin kozmik
bilgilerini, yasadışı dinleyerek küresel servislere sattıkları kendi itiraf ve
yayınlarıyla ortaya çıktıktan sonra,
Devleti ele geçirmek
ve yeniden küresel efendilerine teslim etmek için devlet içerisinde kurdukları
yapı deşifre olduktan sonra,
Millete ve ümmete
ihanetleri sınır tanımaz bi hal aldıktan sonra Erdoğan yine de Fetullah Gülen
ve örgütüyle birlikte yürümeye devam etmeli miydi?
-2002'den itibaren
Ak Parti iktidarıyla Suriye ile ilişkiler farklı bi boyut kazandı. Ortak yapılan
toplantılarla, Türkiye – Suriye işbirliği bölgenin dengelerini değiştirecekti.
Bunun için ortak toplantılarda ortak kararlar alındı, ortak antlaşmalar
yapıldı. Erdoğan-Esed işbirliği 2009'a kadar devam etti. Lakin, aynı coğrafyada
yaşayan insanların, güç birliği yaparak aynı hedeflere yürümesi 100 yıldır bu
toprakları sömürenler için en büyük tehditti. Bu işbirliğinin bozulması
gerekiyordu.
Bura da bir not
düşmek istiyorum.
Büyük Osmanlı
İmparatorluğu 100 yıl evvel yıkıldıktan, küreseller eliyle parçalandıktan
sonra, bu topraklarda egemenlik hep küresellerin elinde olmuştur. 100 yıllık
planla 100 yıl coğrafyayı idare ettiler, bölge insanı birbirini öldürürken,
onlarda bölgenin kaynaklarını kendi
kasalarına doldurdular.
Onlar nasıl
istediyse, bölge o şekilde idare edildi.
Onların istedikleri
iktidarlar işbaşına geldi, istemedikleri indirildi.
100 yıllık plandan
sonra 2000'li yılların başında Ortadoğuyla ilgili yeni bir 100 yıllık plan için
bi araya geldiler. Adını Büyük Ortadoğu Projesi koydukları 100 yıllık planı
2007 yılında devreye soktular. Projeye göre 22 Ortadoğu ülkesinin rejimlerini
değiştirecekler, 100 yıl evvel kendi kurdukları diktatörlükleri yıkıp, yeni
kuracakları diktatörlüklerle Coğrafyada ki sömürüyü 2100 yılına kadar devam
ettireceklerdi.
2007'de projelerini
hayata geçirmek için Tunus'ta düğmeye bastılar.
Libya'da, Mısır'da
100 yıl evvel kurdukları diktatörleri yerle bir ettiler. Projeye göre yeni
Ortadoğuda, yapılan seçimlerle yeni küresel diktatörlükler kurulacaktı, lakin
yapılan seçimlerde iktidara gelenler küresel akılla değil, Erdoğan aklıyla
kendilerine yeni yol haritaları belirliyorlardı. Tunus'ta yapılan seçimlerde
Gannuşi'nin Nahda'sının kurduğu hükümetin kabinesinin son şeklinin
Dolmabahçe'de Erdoğan'ın masasında verildiğinde küresellerin hesapları
bozulmaya başlamıştı.
Akabinde yine
Erdoğan'ın masasında, Erdoğan aklıyla şekillenen Libya ve Mısır seçimleriyle iş
başına gelen İhvan-ı Müslimin BOP hesaplarını bozdu. Projenin Büyük Osmanlı
Projesine doğru yol aldığını gördükleri 2009 yılında küresel proje BOP, aynı
küreseller tarafından Suriye'de durduruldu.
Esed rejimi de
yıkıldıktan sonra Ortadoğuda küresel egemenliğin sona ereceği, Coğrafya'da
Erdoğan egemenliği başlayacak korkusuyla, Küreseller tarafından Esed'e, siyasi,
ekonomik ve stratejik her türlü destek verildi. Hemen akabinde Erdoğan için
küresel medyada ‘diktatör’ manşetleri atılmaya başlandı. Dışardan atılan
manşetlere içerden Doğan ve Paralel medyaların köşelerinden destekler verildi
ve Küresel merkezlerde şekillenen akılla Erdoğan’a operasyon için düğmeye
basıldı. Erdoğan, kendisini indirmek için yapılan Mit operasyonlarını, Küresel
Gezi saldırılarını, 17-25 Aralık darbe teşebbüslerini milletin dua ve
desteğiyle püskürtürken,
Esed, Baas rejiminin
yıkılmaması için, 3 milyon vatandaşının evlerini başlarına yıktı. Kadın, erkek,
çocuk 500 bin kendi vatandaşını öldürdü. Kendi insanının üzerine varillerle
bombalar yağdırdı. Masum çocukları katletti. Esed yandaşları kadınlara vahşice
tecavüzler etti. 2009’dan buyana küreseller Suriye’deki Baas zulmünü, Esed
katliamını izledi. 2002’den 2009’a kadar ortak Bakanlar Kurulu toplayan Erdoğan
ise Esed’i zulmünden vazgeçirmek için her yolu denedi.
Esed’le iyi olduğu
günlerde Erdoğan’a söven, hakaret eden ne kadar soysuz varsa, Erdoğan Esed’le
yollarını ayırdıktan sonra tamamı Esed’e destek ziyaretlerine gitti.
Kimler gitmedi ki?
CHP, Esed kendi
insanını öldürürken ‘yanındayız’ mesajı vermek için heyet gönderdi.
Kamalak, Esed kendi
insanını öldürmeye devam ettiği günlerde bizzat kendisi gitti, ‘yanındayız’
fotoğrafları verdi.
Erdoğan’a
düşmanlıkları o raddeye gelmişti ki; Kılıçdaroğlu, Kamalak, Perinçek misali
siyasiler için, Esed’e katil diyenlere, katil etiketi yapıştırmak hiçte zor
gelmiyordu.
Ne yani?
Erdoğan’da; Küresellerin
desteğiyle kendi vatandaşının ocaklarını söndüren Esed’e, Kılıçdaroğlu misali
Ak Parti heyeti mi göndermeliydi?
Kadınlarının ırzına
geçen,
Masum ve biçare çocukları
öldüren katil Esed’e gidip, Kamalak misali kol kola ‘yanındayız’ pozları mı
vermeliydi?
Şu günlerde Fetullah
Gülen’in Küresel efendilerle, CHP ile, HDP ile, Doğan medya ile kucak kucağa
aynı yatağa girdiğini gördükten sonra, hala “Fetullah Gülen dün iyiydi de bugün
mü kötü oldu?” diyerek Erdoğan’a sövenler, hakaretler edenler! “Esed dün iyiydi
de, bugün mü kötü oldu?..” diyerek Erdoğan’a saldıranlar!
Yazılanları bi daha
okuyun!
Anlamadıysanız
yeniden okuyun!..
Erdoğan dün durduğu
yerde duruyor!
Değişen Erdoğan
değil, onlar!...
Gülen, Erdoğan’ı
ihanetine ortak edecekti, beceremedi,
Esed, işlediği
cinayetlere ortak edecekti, beceremedi.
Erdoğan iki şey
yaptı,
1-Fetullah Gülen’in
Hoca olmadığını, Hain olduğunu deşifre etti,
2-Esed’e adam ol dedi,
olmadı. Esed’in kendi vatandaşını vahşice öldüren bir katil olduğunu ispat etti…
Şimdi millet olarak
yeniden bi daha düşünelim;
Her ikisi de
Küresellere çalışan,
Küresellerin gül
hatırı için millete ve ümmete ihanet eden Gülen’den yana, Küresellerin gül
hatırı için kendi vatandaşını öldüren Esed’den yana olup Erdoğan’a mı
saldırmalıyız?
Yoksa Gülen’in de,
Esed’in de yularını ellerinde bulunduran Küresellere karşı verdiği mücadele de
Erdoğan’ın yanında mı olmalıyız?
Bu iki soruya cevap
verebilirsek, girişte sorulan; “Gülen dün iyiydi de bugün mü kötü oldu? Esed
dün iyiydi de bugün mü kötü oldu?” sorularına da cevap bulmuş oluruz…
2 Haziran 2015
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder