Translate

2 Haziran 2015 Salı

“FETULLAH GÜLEN ve BEŞAR ESED DÜN İYİYDİ DE BUGÜN MÜ KÖTÜ OLDU?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldıranlar 2 soru soruyorlar:
1-Düne kadar Fetullah Gülen iyiydi, bugün mü kötü oldu?
2-Düne kadar Esed iyiydi, bugün mü kötü oldu?

Bu soruları sorduktan sonra Fetullah'çı, Esed'çi olup Erdoğan'a saldıranlara benim de bi kaç sorum olacak!

-Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "2002'den 2010'a kadar Fetullah Gülen'le yan yana yürürken neden 2010 sonrası yollarını ayırdı?.." sorusunu soranlarla, Erdoğan ile Gülen birlikte olduğu günlerde Erdoğan üzerinden Gülen'e saldıranlarla, 2010 sonrası Gülen'le birlikte olup aynı taraftan Erdoğan'a saldıranlar aynı çevrelerdir.
Doğrudur!
Fetullah Gülen müntesiplerinin 40 yıl boyunca ince ince devletin kılcallarına sızmaları ve Gülen'in hareketini küresel efendilerin hizmetine sunduğu deşifre oluncaya kadar devam eden beraberlik.
Lakin 2010 referandum sonrasında Gülen’in ihanetlerinin deşifre olmasıyla küresellerin bu topraklarda bozulan hesaplarından sonra başlayan ihanet operasyonlarıyla yollar ayrıldı.
Ne yani?
Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri tarafından Erdoğan'ın ofisine ve konutuna böcek konduktan sonra,
Aynı örgüt eliyle 7 Şubat'ta Mit üzerinden Erdoğan’ı teslim alma operasyonundan sonra,
Küresel gezi saldırısıyla hükümeti indirme operasyonundan sonra,
Beceremeyince,
Aynı örgütün Emniyet ve Yargı içerisinde kurdukları yapıyla 17-25 Aralık darbe teşebbüsleriyle Erdoğan'ı kelepçeleyip diz çöktürme operasyonlarından sonra,
Ülkenin Başbakanı, Bakanları, Milletvekilleri, Bürokratlarını yasadışı dinleyerek oluşturdukları montaj kasetlerle şantaj yapıldıktan sonra,
Devletin kozmik bilgilerini, yasadışı dinleyerek küresel servislere sattıkları kendi itiraf ve yayınlarıyla ortaya çıktıktan sonra,
Devleti ele geçirmek ve yeniden küresel efendilerine teslim etmek için devlet içerisinde kurdukları yapı deşifre olduktan sonra,
Millete ve ümmete ihanetleri sınır tanımaz bi hal aldıktan sonra Erdoğan yine de Fetullah Gülen ve örgütüyle birlikte yürümeye devam etmeli miydi?

-2002'den itibaren Ak Parti iktidarıyla Suriye ile ilişkiler farklı bi boyut kazandı. Ortak yapılan toplantılarla, Türkiye – Suriye işbirliği bölgenin dengelerini değiştirecekti. Bunun için ortak toplantılarda ortak kararlar alındı, ortak antlaşmalar yapıldı. Erdoğan-Esed işbirliği 2009'a kadar devam etti. Lakin, aynı coğrafyada yaşayan insanların, güç birliği yaparak aynı hedeflere yürümesi 100 yıldır bu toprakları sömürenler için en büyük tehditti. Bu işbirliğinin bozulması gerekiyordu.
Bura da bir not düşmek istiyorum.
Büyük Osmanlı İmparatorluğu 100 yıl evvel yıkıldıktan, küreseller eliyle parçalandıktan sonra, bu topraklarda egemenlik hep küresellerin elinde olmuştur. 100 yıllık planla 100 yıl coğrafyayı idare ettiler, bölge insanı birbirini öldürürken, onlarda bölgenin  kaynaklarını kendi kasalarına doldurdular.
Onlar nasıl istediyse, bölge o şekilde idare edildi.
Onların istedikleri iktidarlar işbaşına geldi, istemedikleri indirildi.
100 yıllık plandan sonra 2000'li yılların başında Ortadoğuyla ilgili yeni bir 100 yıllık plan için bi araya geldiler. Adını Büyük Ortadoğu Projesi koydukları 100 yıllık planı 2007 yılında devreye soktular. Projeye göre 22 Ortadoğu ülkesinin rejimlerini değiştirecekler, 100 yıl evvel kendi kurdukları diktatörlükleri yıkıp, yeni kuracakları diktatörlüklerle Coğrafyada ki sömürüyü 2100 yılına kadar devam ettireceklerdi.
2007'de projelerini hayata geçirmek için Tunus'ta düğmeye bastılar.
Libya'da, Mısır'da 100 yıl evvel kurdukları diktatörleri yerle bir ettiler. Projeye göre yeni Ortadoğuda, yapılan seçimlerle yeni küresel diktatörlükler kurulacaktı, lakin yapılan seçimlerde iktidara gelenler küresel akılla değil, Erdoğan aklıyla kendilerine yeni yol haritaları belirliyorlardı. Tunus'ta yapılan seçimlerde Gannuşi'nin Nahda'sının kurduğu hükümetin kabinesinin son şeklinin Dolmabahçe'de Erdoğan'ın masasında verildiğinde küresellerin hesapları bozulmaya başlamıştı.
Akabinde yine Erdoğan'ın masasında, Erdoğan aklıyla şekillenen Libya ve Mısır seçimleriyle iş başına gelen İhvan-ı Müslimin BOP hesaplarını bozdu. Projenin Büyük Osmanlı Projesine doğru yol aldığını gördükleri 2009 yılında küresel proje BOP, aynı küreseller tarafından Suriye'de durduruldu.
Esed rejimi de yıkıldıktan sonra Ortadoğuda küresel egemenliğin sona ereceği, Coğrafya'da Erdoğan egemenliği başlayacak korkusuyla, Küreseller tarafından Esed'e, siyasi, ekonomik ve stratejik her türlü destek verildi. Hemen akabinde Erdoğan için küresel medyada ‘diktatör’ manşetleri atılmaya başlandı. Dışardan atılan manşetlere içerden Doğan ve Paralel medyaların köşelerinden destekler verildi ve Küresel merkezlerde şekillenen akılla Erdoğan’a operasyon için düğmeye basıldı. Erdoğan, kendisini indirmek için yapılan Mit operasyonlarını, Küresel Gezi saldırılarını, 17-25 Aralık darbe teşebbüslerini milletin dua ve desteğiyle püskürtürken,
Esed, Baas rejiminin yıkılmaması için, 3 milyon vatandaşının evlerini başlarına yıktı. Kadın, erkek, çocuk 500 bin kendi vatandaşını öldürdü. Kendi insanının üzerine varillerle bombalar yağdırdı. Masum çocukları katletti. Esed yandaşları kadınlara vahşice tecavüzler etti. 2009’dan buyana küreseller Suriye’deki Baas zulmünü, Esed katliamını izledi. 2002’den 2009’a kadar ortak Bakanlar Kurulu toplayan Erdoğan ise Esed’i zulmünden vazgeçirmek için her yolu denedi.
Esed’le iyi olduğu günlerde Erdoğan’a söven, hakaret eden ne kadar soysuz varsa, Erdoğan Esed’le yollarını ayırdıktan sonra tamamı Esed’e destek ziyaretlerine gitti.
Kimler gitmedi ki?
CHP, Esed kendi insanını öldürürken ‘yanındayız’ mesajı vermek için heyet gönderdi.
Kamalak, Esed kendi insanını öldürmeye devam ettiği günlerde bizzat kendisi gitti, ‘yanındayız’ fotoğrafları verdi.
Erdoğan’a düşmanlıkları o raddeye gelmişti ki; Kılıçdaroğlu, Kamalak, Perinçek misali siyasiler için, Esed’e katil diyenlere, katil etiketi yapıştırmak hiçte zor gelmiyordu.
Ne yani?
Erdoğan’da; Küresellerin desteğiyle kendi vatandaşının ocaklarını söndüren Esed’e, Kılıçdaroğlu misali Ak Parti heyeti mi göndermeliydi?
Kadınlarının ırzına geçen,
Masum ve biçare çocukları öldüren katil Esed’e gidip, Kamalak misali kol kola ‘yanındayız’ pozları mı vermeliydi?

Şu günlerde Fetullah Gülen’in Küresel efendilerle, CHP ile, HDP ile, Doğan medya ile kucak kucağa aynı yatağa girdiğini gördükten sonra, hala “Fetullah Gülen dün iyiydi de bugün mü kötü oldu?” diyerek Erdoğan’a sövenler, hakaretler edenler! “Esed dün iyiydi de, bugün mü kötü oldu?..” diyerek Erdoğan’a saldıranlar!
Yazılanları bi daha okuyun!
Anlamadıysanız yeniden okuyun!..
Erdoğan dün durduğu yerde duruyor!
Değişen Erdoğan değil, onlar!...
Gülen, Erdoğan’ı ihanetine ortak edecekti, beceremedi,
Esed, işlediği cinayetlere ortak edecekti, beceremedi.

Erdoğan iki şey yaptı,
1-Fetullah Gülen’in Hoca olmadığını, Hain olduğunu deşifre etti,
2-Esed’e adam ol dedi, olmadı. Esed’in kendi vatandaşını vahşice öldüren bir katil olduğunu ispat etti…

Şimdi millet olarak yeniden bi daha düşünelim;
Her ikisi de Küresellere çalışan,
Küresellerin gül hatırı için millete ve ümmete ihanet eden Gülen’den yana, Küresellerin gül hatırı için kendi vatandaşını öldüren Esed’den yana olup Erdoğan’a mı saldırmalıyız?
Yoksa Gülen’in de, Esed’in de yularını ellerinde bulunduran Küresellere karşı verdiği mücadele de Erdoğan’ın yanında mı olmalıyız?


Bu iki soruya cevap verebilirsek, girişte sorulan; “Gülen dün iyiydi de bugün mü kötü oldu? Esed dün iyiydi de bugün mü kötü oldu?” sorularına da cevap bulmuş oluruz…


2 Haziran 2015

mus@bhy

Hiç yorum yok: