Hatırlarmısınız bilmem?
28 Şubat'ın karanlık günleriydi...
Merhum Erbakan,
Cumhuriyet döneminin ilk denk bütçesini yapmış, havuz hesabıyla milletin cebine
kadar uzanan küresel hortumları kesmiş, %200 borç faiziyle yapılmış 58 milyar
dolar dışa borcu Başbakanlığının 6.ayında 22 milyar dolara indirmiş, Başbakanlığının
9.ayında 15 milyar dolara indirmeyi hedef olarak koymuş, Erbakan'ın
Başbakanlığının 6.ayında Türkiye +%14 büyümüştü...
Rakamlar milletimizin
ve ülkemizin lehine büyürken,
Havuz sistemiyle hortumları kesilince zırlamaya başlayanlar,
İşçi-memur, esnaf tam müreffeh bi hayat yaşamaya başlamışken, bir anda 'irtica' manşetleriyle korkutmaya başlamışlardı.
İşçi-memur, esnaf tam müreffeh bi hayat yaşamaya başlamışken, bir anda 'irtica' manşetleriyle korkutmaya başlamışlardı.
Türkiye'yi ekonomik
olarak büyüten ilerici Erbakan'ı, attıkları 'gerici' manşetlerle durdurmanın
çarelerini aradılar.
Erbakan'ı ekonomik
operasyonlarla indiremeyenler, hemen Müslüm Gündüz-Fadime Şahin tiyatrosunu
sahneye indirdi.
Müslüm Gündüz-Fadime
Şahin'le Erbakan'ı indirecekler, böylece Türkiye'nin 'geriye gidişini' de
durduracaklardı.
Dediklerini yaptılar,
Her gün canlı
yayınlarda Fadime Şahin'i ağlattılar, milleti de Erbakan'a sövdürdüler...
Final de Müslüm
Gündüz - Fadime Şahin ikilisini aynı yatakta, yarı çıplak tiyatrosuyla
Erbakan'ı indirecek yolu da açmış oldular.
Akabinde Çevik
Bir'in balans ayarıyla Erbakan'ı indirecek, Türkiye'yi yeniden 'ilerici(!)'
hedeflere döndürecek süreci de başlatmış oldular...
O karanlık günlerden bi derkenar nakletmek isterim...
İstanbul Emniyeti,
Müslüm Gündüz - Fadime Şahin'i bir villada yarı çıplak basmak için bi operasyon
yaptı.
Ogün İstanbul
Emniyet İstihbarat Müdürü Sami Uslu operasyonu yönetmiş.
Uğur Dündar'ı,
Ali Kırca'yı,
Reha Muhtar'ı,
Tuncay Özkan'ı
bizzat arayarak Müslüm Gündüz'ün kapısına kameralı muhabir göndermeleri
talimatını vermişti.
Talimatla istenen
muhabirler gelmiş, Müslüm Gündüz'ün kapısında pusuya yatmış, tam operasyon
başlayacak, o günkü Kanal6 muhabiri Sami Uslu'yu aramış ve 3 dakika
gecikeceğini bildirmiş, operasyon için kendilerini de beklemelerini rica
etmişti.
Tam o anda içerden
Müslüm Gündüz; "operasyon için ne beklediklerini, daha ne kadar yarı
çıplak halde bekleyeceğini..." Sami Uslu'ya sormuş,
Netice de eksik olan
Kanal6 muhabiri de gelmiş ve Müslüm Gündüz'ün kapısı kırılarak, Fadime Şahin'le
yarı çıplak rezillikleri günün akşamında Uğur Dündar, Ali Kırca ve Reha Muhtar
tarafından Türkiye'ye servis edilmişti...
Sanki, Müslüm
Gündüz'le Fadime Şahin'i aynı yatağa Erbakan sokmuş gibi, Erbakan'a sövüldü
haftalarca...
Emniyet + Çevik Bir
ortak yapım tiyatroyla Merhum Erbakan'ın 11 aylık Başbakanlığı da Haziran
1997'de bitirilmiş oldu...
Şimdi milletimiz
geriye dönüp baktığında,
O gün Türkiye'nin
büyümesinden, milletimizin ayağa kalkmasından kimler rahatsız sa, bugün de aynı
merkezlerin rahatsız olduğunu, aynı figüranların rol aldığını görür..
Çevik Bir'i tanıdı milletimiz, yaptığı darbeyle...
O gün Müslüm
Gündüz'ü yarı çıplak basan Sami Uslu kimdi?
Daha sonra ki süreçte
Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında yasa dışı dinlemelerin başındaki müdür dü
Sami Uslu...
Peki Sami Uslu'ya,
kameralar eşliğinde operasyon talimatını veren kim di?
“Dağda ölen
teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz” diyebilen daha sonra Diyarbakır
Emniyet Müdürü olan Recep Güven...
Peki neredeler şimdi?
Sami Uslu, Fetö'cü olduğu için, önce ihraç
edildi, şimdi içerde,
Recep Güven, Fetö'cü olduğu için ihraç
edildi, şimdi firarda...
Fetö lideri zaman
zaman; "28 Şubat darbesi bize yapılmıştı.." diyor ya, haklı adam,
onların önünü açmak için yapılmış bi darbeymiş!
Sayın Uğur Dündar,
Sayın Ali Kırca,
Sayın Reha Muhtar,
Sayın Tuncay Özkan
siz de azcık omurga varsa, çıkın milletin karşısına; "28 Şubat'ta bu Fetö
bizi de yamulttu, bizi de kandırdı, keşke Müslüm Gündüz'ün kapısına
çağırdıklarında, 'bizim ne işimiz var milletin yatak odasında' diyebilseydik,
28 Şubat darbesinde figüranlık rolü almasaydık..." deyin, ne kaybedersiniz?
Erdoğan, 17 Aralık'tan sonra "Fetullahçılar tarafından aldatıldık..." dedi,
Merhum Mehmet Ali
Birand; "Yatacak yerimiz yok..." dedi, bişey kaybetmediler, milletimizin
bildiği gerçekleri siz de söyleyin, inanın kişiliğinizden siz de bir şey kaybetmezsiniz...
28 Şubat'taki Erbakan düşmanlığınızın bedelini bu millet ödedi,
Bugün Erdoğan'a olan
düşmanlığınızın ağır bedellerini milletimiz ödemesin için bu itirafları
yapmanız elzemdir...
Yoksa hakkaten kendinize yatacak yer bulamayacaksınız!
Fetö gibi...
10 Ekim 2016
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder