Küresel haydutlar
2010 referandumundan hemen sonra Erdoğan'dan kurtulmanın yollarını aramaya
başladılar...
Erdoğan'ın yakın
çemberindeki Fetö'cülerle 2011'de konutuna ve ofisine böcek yerleştirerek,
Erdoğan'ın tüm mahremlerini ele geçirdiklerini, bu vesileyle Erdoğan'ın
kendilerine teslim olacağı vehmine kapıldılar...
7 Şubat 2012 Mit
operasyonu üzerinden Erdoğan'a uzanmayı denediler.
Haziran 2013'te Gezi
saldırısıyla Erdoğan'ı indirmenin çarelerini aradılar.
Ağaç dediler,
Çiçek dediler,
Böcek dediler,
İçerden ve dışardan
Erdoğan'ı yalnızlaştırmak, tek başına bırakmak için dönemin Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'e, dönemin Başbakan vekili Bülent Arınç'a Erdoğan'ın çevresine
hendek kazdırdılar.
Gezi saldırısı
Erdoğan'ı yalnız bırakıp, kazdıkları hendeğe gömme girişimiydi.
Milletimiz, Abdullah Gül'ün Gezi'den aldığı
mesajı hala merak ederken,
O gün Erdoğan;
"Bu milletin alınterini küresel haydutlara yedirmeyeceğini..."
haykırarak, onlara teslim olmayacağını ilan etti.
Durmadılar!
17-25 Aralık'ta
yeniden saldırdılar!
Ayakkabı kutusuyla
darbeye teşebbüs ettiler.
Erdoğan'ı
indiremediler lakin Erdoğan'ı tek başına bırakmayı becerdiler.
O günden Erdoğan
Fetö'cülerin devletteki inlerine gireceğini ilan etti lakin, 17-25 Aralık
operasyonunun darbe girişimi olduğuna inanmayan, hırsızlık ve yolsuzluk
operasyonu olduğuna inanmış AKP'lilerle,
Devlette paralel
yapının olduğuna inanmamış Bakanlarla,
Fetö'cülerin devlete
sızdığına kargaları güldüren,
Fetö'cüler fabrika
ayarlarına dönsün, mücadele bitsin diye düşünen Genel Başkan Yardımcılarıyla
yol yürümek zorunda bırakıldı...
Erdoğan 17-25 Aralık
ertesinde, hem montaj kasetlerle yapılan saldırıları, hem Mit tırları üzerinden
yapılan küresel saldırıyı durdurdu, hem de 30 Mart seçimlerini aldı tek
başına...
Akabinde 10 Ağustos
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kraliçe'nin bu topraklarda Cumhurbaşkanı olarak
görmek istediği Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinden hem 15 partiyi hem de Kraliçe'yi
yendi.
Eş zamanlı olarak
ta, Cumhurbaşkanlığı görevini teslim almadan bir gün önce, 27 Ağustos Ak Parti kongresiyle de
Kraliçe'nin şövalye madalyalı Gül'ünü siyasetten tasfiye etti.
Erdoğan
Cumhurbaşkanı olarak görevi devraldığı 28 Ağustos 2014 tarihinden itibaren hem
içerden, hem dışardan atılan tüm okların hedefindeydi.
İçerden, Anayasa
Mahkemesinin Erdoğan aleyhinde verdiği gayri milli kararlarla Anayasal kurumlar
üzeriden saldırdılar,
Ali Babacan'larla
faiz oyunuyla para üzerinden saldırdılar,
Kemal
Kılıçdaroğlu'nun dibe vurmuş üslubuyla muhalefet üzerinden saldırdılar,
PKK'nın
hendeklerinden yükselen 'Barış için HDP' yalanıyla Demirtaş üzerinden
saldırdılar,
Dışardan, 'diktatör'
manşetleriyle netice alamamış olacaklar ki,
Avrupa Birliği
üzerinden verdikleri "Bizim muhatabımız Erdoğan değil,
Davutoğlu'dur." mesajlarıyla Erdoğan'ı yalnızlaştırma, tek başına bırakma
gayretleriyle Erdoğan'ı durdurabilmenin çarelerini aradılar.
7 Haziran
seçimlerinin ertesinde Ak Parti - CHP koalisyonu kurdurabilmek için yamuldukça
yamuldular.
Bülent Arınç'ın
ağzından; "Ak Parti, CHP ile koalisyon kurmak istiyordu, lakin birileri
engel oldu..." söyleminde ifadesini bulan, belki de o günler de son çare
olarak gördükleri Ak Parti-CHP koalisyonunun kurulamamasıyla birlikte Erdoğan'a
olan kin ve öfkelerini de açığa çıkardı.
Ak Parti - CHP
koalisyon projeleri de Erdoğan tarafından tarihin çöplüğüne atılınca, PKK'nın
hendekleriyle yeniden sahaya indiler.
30 yıl PKK ile
mücadele eden Türkiye, ilk defa kendi istihbaratıyla, kendi silahıyla hem
PKK'yı kazdığı hendeklere gömdü, hem de PKK maskesinin arkasına saklanmış küresel
haydutları açığa çıkardı. Bu vesileyle bölge insanı PKK'yı da, HDP'yi de
yurtlarından kovdu.
Erdoğan, 2010
referandumundan 15 Temmuz'a gelinceye kadar onlarca darbeyle durdurulmak
istendi.
Her bir darbe
teşebbüsü Erdoğan'ı durdurmak için kazılmış bir hendekti.
7 Şubat 2012 Mit
operasyonuyla Erdoğan'a uzanmak isteyenler,
Gezi hendeğinden
saldırdılar, saldıranlar hendeğe gömüldüler.
17-25 Aralık'ta
ayakkabı kutusuyla saldırdılar, ayakkabı kutusuna girdiler.
Mit tırları üzerinden
saldırdılar, elleri boşa çıktı.
30 Mart'ta, 10
Ağustos'ta Erdoğan'ı indireceklerdi, kendileri sandığa gömüldüler.
7 Haziran'da belki
bi fırsattı onlar için, lakin 1 Kasım'da yok oldular...
PKK'nın
hendeklerinden ateş ettiler, arkasındakilerle birlikte hendeklere gömüldüler.
Son çare 15
Temmuz'da bomba oldular, kurşun oldular yağdılar milletin üzerine...
Mit operasyonuyla
durduramadıkları Erdoğan'ı,
Gezi saldırısıyla
durduramadıkları Erdoğan'ı,
17-25 Aralık'ta
ayakkabı kutusuyla durduramadıkları Erdoğan'ı,
30 Mart'ta
durduramadıkları Erdoğan'ı,
10 Ağustos'ta 'ekmek
için Ekmeleddin'le durduramadıkları Erdoğan'ı,
PKK'nın
hendekleriyle durduramadıkları Erdoğan'ı
Fetullah Gülen'in
beddualarıyla,
Abdullah Gül'ün
aldığı mesajlarla,
Ali Babacan'ın faiz
oyunuyla,
Ahmet Davutoğlu'nun
stratejik derinliğiyle,
Bülent Arınç'ın
ağıtlarıyla durduramadıkları Erdoğan'ı,
15 Temmuz'da
tanklarla - tüfeklerle, bombalarla - kurşunlarla durduracaklardı!
Son çare Moodys
üzerinden Erdoğan'ın önüne hendek kazdılar... Yine parayla duruduracaklar mış!
Yine beyhude işlerle
meşguller.
Kazdıkları
hendeklerden Erdoğan'a ateş etseler de, Erdoğan, önüne kazılan her hendekten
zaferle çıktı tek başına.
15 Temmuz sonrasında
devam eden süreçte, içerden ve dışardan Erdoğan üzerine çullanan küresel
haydutların tetikçilerine Ak Parti içerisinden tek bir itiraz, tek bir karşı
çıkış görülmese de.
Hem Erdoğan'la
birlikte görünenler, hem de Erdoğan'sız Ak Parti, Erdoğan'sız Türkiye hayaliyle
yatıp-kalkan puştlarla aynı yatağa girseler de,
Erdoğan'la birlikte
siyasi varlıklarını devam ettiren, lakin Erdoğan ve Türkiye düşmanlarıyla iş
tutmayı normal gösterseler de,
Erdoğan Küresel
haydutlara karşı tek başına mücadele verirken, kendisini Ak Parti'li sayanlar
masa altlarına saklansalar da,
Erdoğan,
milletimizin desteği, ümmetin duasıyla bu kutlu yürüyüşü hedefine
ulaştıracaktır.
Siz de;
15 Temmuz'un
ertesinde utanmadan, arlanmadan; "Evet, doğrudur, 17-25 Aralık sonrasında
Erdoğan'ın ilan ettiği Fetö'yü anlayamadık, bilemedik, dolayısıyla da o süreçte
Erdoğan'ı tek başına, yalnız bıraktık..." diyebilmenin utancını yaşayın!.
100 yıl evvel bu
topraklara çöken küresel haydutlar,
100 yıl sonra bu
toprakları kaybetmek istemese de bu topraklar avuçlarından kayıp gidecektir!
Ve Erdoğan tek
başına bile kalsa; "Dünya beşten büyüktür!.." diye haykırmaya devam
edecektir!
Çatlayın!...
04 Ekim 2016
mus@bhy
2 yorum:
Mükemmel tespitler. Her vatandaşın anlayabileceği dille ülkede yaşananları olup bitenleri çok iyi özetlemiş bu abimizin Allah yolunu açık etsin inşallah.
Müptelasıyız güzel yürekli her insanın.❤👏👌👍❤
Mükemmel tespitler. Her vatandaşın anlayabileceği dille ülkede yaşananları olup bitenleri çok iyi özetlemiş bu abimizin Allah yolunu açık etsin inşallah.
Müptelasıyız güzel yürekli her insanın.❤👏👌👍❤
Yorum Gönder