Translate

4 Ekim 2016 Salı

HENDEKÇİLER!...




Küresel haydutlar 2010 referandumundan hemen sonra Erdoğan'dan kurtulmanın yollarını aramaya başladılar...
Erdoğan'ın yakın çemberindeki Fetö'cülerle 2011'de konutuna ve ofisine böcek yerleştirerek, Erdoğan'ın tüm mahremlerini ele geçirdiklerini, bu vesileyle Erdoğan'ın kendilerine teslim olacağı vehmine kapıldılar...
7 Şubat 2012 Mit operasyonu üzerinden Erdoğan'a uzanmayı denediler.
Haziran 2013'te Gezi saldırısıyla Erdoğan'ı indirmenin çarelerini aradılar.
Ağaç dediler,
Çiçek dediler,
Böcek dediler,
İçerden ve dışardan Erdoğan'ı yalnızlaştırmak, tek başına bırakmak için dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e, dönemin Başbakan vekili Bülent Arınç'a Erdoğan'ın çevresine hendek kazdırdılar.
Gezi saldırısı Erdoğan'ı yalnız bırakıp, kazdıkları hendeğe gömme girişimiydi.
Milletimiz, Abdullah Gül'ün Gezi'den aldığı mesajı hala merak ederken,
O gün Erdoğan; "Bu milletin alınterini küresel haydutlara yedirmeyeceğini..." haykırarak, onlara teslim olmayacağını ilan etti.
Durmadılar!
17-25 Aralık'ta yeniden saldırdılar!
Ayakkabı kutusuyla darbeye teşebbüs ettiler.
Erdoğan'ı indiremediler lakin Erdoğan'ı tek başına bırakmayı becerdiler.
O günden Erdoğan Fetö'cülerin devletteki inlerine gireceğini ilan etti lakin, 17-25 Aralık operasyonunun darbe girişimi olduğuna inanmayan, hırsızlık ve yolsuzluk operasyonu olduğuna inanmış AKP'lilerle,
Devlette paralel yapının olduğuna inanmamış Bakanlarla,
Fetö'cülerin devlete sızdığına kargaları güldüren,
Fetö'cüler fabrika ayarlarına dönsün, mücadele bitsin diye düşünen Genel Başkan Yardımcılarıyla yol yürümek zorunda bırakıldı...

Erdoğan 17-25 Aralık ertesinde, hem montaj kasetlerle yapılan saldırıları, hem Mit tırları üzerinden yapılan küresel saldırıyı durdurdu, hem de 30 Mart seçimlerini aldı tek başına...
Akabinde 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kraliçe'nin bu topraklarda Cumhurbaşkanı olarak görmek istediği Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinden hem 15 partiyi hem de Kraliçe'yi yendi.
Eş zamanlı olarak ta, Cumhurbaşkanlığı görevini teslim almadan bir gün önce, 27 Ağustos Ak Parti kongresiyle de Kraliçe'nin şövalye madalyalı Gül'ünü siyasetten tasfiye etti.

Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak görevi devraldığı 28 Ağustos 2014 tarihinden itibaren hem içerden, hem dışardan atılan tüm okların hedefindeydi.
İçerden, Anayasa Mahkemesinin Erdoğan aleyhinde verdiği gayri milli kararlarla Anayasal kurumlar üzeriden saldırdılar,
Ali Babacan'larla faiz oyunuyla para üzerinden saldırdılar,
Kemal Kılıçdaroğlu'nun dibe vurmuş üslubuyla muhalefet üzerinden saldırdılar,
PKK'nın hendeklerinden yükselen 'Barış için HDP' yalanıyla Demirtaş üzerinden saldırdılar,
Dışardan, 'diktatör' manşetleriyle netice alamamış olacaklar ki,
Avrupa Birliği üzerinden verdikleri "Bizim muhatabımız Erdoğan değil, Davutoğlu'dur." mesajlarıyla Erdoğan'ı yalnızlaştırma, tek başına bırakma gayretleriyle Erdoğan'ı durdurabilmenin çarelerini aradılar.
7 Haziran seçimlerinin ertesinde Ak Parti - CHP koalisyonu kurdurabilmek için yamuldukça yamuldular.
Bülent Arınç'ın ağzından; "Ak Parti, CHP ile koalisyon kurmak istiyordu, lakin birileri engel oldu..." söyleminde ifadesini bulan, belki de o günler de son çare olarak gördükleri Ak Parti-CHP koalisyonunun kurulamamasıyla birlikte Erdoğan'a olan kin ve öfkelerini de açığa çıkardı.
Ak Parti - CHP koalisyon projeleri de Erdoğan tarafından tarihin çöplüğüne atılınca, PKK'nın hendekleriyle yeniden sahaya indiler.
30 yıl PKK ile mücadele eden Türkiye, ilk defa kendi istihbaratıyla, kendi silahıyla hem PKK'yı kazdığı hendeklere gömdü, hem de PKK maskesinin arkasına saklanmış küresel haydutları açığa çıkardı. Bu vesileyle bölge insanı PKK'yı da, HDP'yi de yurtlarından kovdu.

Erdoğan, 2010 referandumundan 15 Temmuz'a gelinceye kadar onlarca darbeyle durdurulmak istendi.
Her bir darbe teşebbüsü Erdoğan'ı durdurmak için kazılmış bir hendekti.
7 Şubat 2012 Mit operasyonuyla Erdoğan'a uzanmak isteyenler,
Gezi hendeğinden saldırdılar, saldıranlar hendeğe gömüldüler.
17-25 Aralık'ta ayakkabı kutusuyla saldırdılar, ayakkabı kutusuna girdiler.
Mit tırları üzerinden saldırdılar, elleri boşa çıktı.
30 Mart'ta, 10 Ağustos'ta Erdoğan'ı indireceklerdi, kendileri sandığa gömüldüler.
7 Haziran'da belki bi fırsattı onlar için, lakin 1 Kasım'da yok oldular...
PKK'nın hendeklerinden ateş ettiler, arkasındakilerle birlikte hendeklere gömüldüler.
Son çare 15 Temmuz'da bomba oldular, kurşun oldular yağdılar milletin üzerine...

Mit operasyonuyla durduramadıkları Erdoğan'ı,
Gezi saldırısıyla durduramadıkları Erdoğan'ı,
17-25 Aralık'ta ayakkabı kutusuyla durduramadıkları Erdoğan'ı,
30 Mart'ta durduramadıkları Erdoğan'ı,
10 Ağustos'ta 'ekmek için Ekmeleddin'le durduramadıkları Erdoğan'ı,
PKK'nın hendekleriyle durduramadıkları Erdoğan'ı
Fetullah Gülen'in beddualarıyla,
Abdullah Gül'ün aldığı mesajlarla,
Ali Babacan'ın faiz oyunuyla,
Ahmet Davutoğlu'nun stratejik derinliğiyle,
Bülent Arınç'ın ağıtlarıyla durduramadıkları Erdoğan'ı,
15 Temmuz'da tanklarla - tüfeklerle, bombalarla - kurşunlarla durduracaklardı!
Son çare Moodys üzerinden Erdoğan'ın önüne hendek kazdılar... Yine parayla duruduracaklar mış!
Yine beyhude işlerle meşguller.
Kazdıkları hendeklerden Erdoğan'a ateş etseler de, Erdoğan, önüne kazılan her hendekten zaferle çıktı tek başına.

15 Temmuz sonrasında devam eden süreçte, içerden ve dışardan Erdoğan üzerine çullanan küresel haydutların tetikçilerine Ak Parti içerisinden tek bir itiraz, tek bir karşı çıkış görülmese de.
Hem Erdoğan'la birlikte görünenler, hem de Erdoğan'sız Ak Parti, Erdoğan'sız Türkiye hayaliyle yatıp-kalkan puştlarla aynı yatağa girseler de,
Erdoğan'la birlikte siyasi varlıklarını devam ettiren, lakin Erdoğan ve Türkiye düşmanlarıyla iş tutmayı normal gösterseler de,
Erdoğan Küresel haydutlara karşı tek başına mücadele verirken, kendisini Ak Parti'li sayanlar masa altlarına saklansalar da,
Erdoğan, milletimizin desteği, ümmetin duasıyla bu kutlu yürüyüşü hedefine ulaştıracaktır.

Siz de;
15 Temmuz'un ertesinde utanmadan, arlanmadan; "Evet, doğrudur, 17-25 Aralık sonrasında Erdoğan'ın ilan ettiği Fetö'yü anlayamadık, bilemedik, dolayısıyla da o süreçte Erdoğan'ı tek başına, yalnız bıraktık..." diyebilmenin utancını yaşayın!.

100 yıl evvel bu topraklara çöken küresel haydutlar,
100 yıl sonra bu toprakları kaybetmek istemese de bu topraklar avuçlarından kayıp gidecektir!

Ve Erdoğan tek başına bile kalsa; "Dünya beşten büyüktür!.." diye haykırmaya devam edecektir!

Çatlayın!...


04 Ekim 2016

mus@bhy

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Mükemmel tespitler. Her vatandaşın anlayabileceği dille ülkede yaşananları olup bitenleri çok iyi özetlemiş bu abimizin Allah yolunu açık etsin inşallah.
Müptelasıyız güzel yürekli her insanın.❤👏👌👍❤

Unknown dedi ki...

Mükemmel tespitler. Her vatandaşın anlayabileceği dille ülkede yaşananları olup bitenleri çok iyi özetlemiş bu abimizin Allah yolunu açık etsin inşallah.
Müptelasıyız güzel yürekli her insanın.❤👏👌👍❤