Translate

7 Ekim 2016 Cuma

Kraliçe’nin kölesi Haydar el-Abadi…



Şu tarihi gerçeğin altını yeniden bidaha çizmek lazım...
3 Mart 1924'e kadar Hilafetin ve merhametin  merkezi İstanbul'dan idare edilen Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika... 24 milyon kilometre toprak parçası..
24 Temmuz 1923'te Lozan'da İngilizler tarafından parçalandıktan sonra parçalanmış toprakların egemenliği küresel haydutların eline geçtikten sonra dünyada 2,5 milyar insanın yaşadığı 230 milyon kilometre kare 5 kıtaya hükmeden iki siyonist aile, Rothschild ve Rockefeller aileleri...
Londra'nın Kraliçesi bu iki ailenin yeryüzünde ki CEO'sudur. Harita da ABD diye gösterilen devlet, bu iki aileye çalışan ticari bir şirkettir. Dünyanın parası bu iki aile tarafından kontrol edilir. ABD ekonomisine bu iki aile hükmeder,  ABD senatosu bu iki aileye çalışır, Pentagon, IMF, BM, Nato, CIA bu iki ailenin yeryüzündeki selameti için tetikçilik yapar. Hakikatte ABD diye köklü bir devlet yoktur.
ABD, bu iki aileye çalışan, Londra'nın Kraliçesine diz çökmüş 51 devletten müteşekkil ticari bir şirkettir.  ABD, hem bu iki siyonist ailenin hem de Kraliçe'nin maskesidir.

Bu mukaddimeden sonra, Erdoğan'ı ve Türk askerini niçin Ortadoğu da görmek istemiyorlar?
63 ülkeden 200 bin askerin olduğu Irak'ta neden Türk askeri işgalci gibi gösterilmek isteniyor?
Erdoğan'a ve Türk askerine saldırı sebeplerine bi kaç örnek vermek isterim...

2013 yılında Erdoğan - Barzani arasında Kuzey Irak petrol sevkiyat antlaşması yapıldı. Antlaşma ucu açık olarak 50 yıllık yapıldı. Bu sevkiyattan Türkiye'nin kasasına girecek para 7,5 trilyon dolardı. Antlaşmanın lokomotifi HalkBank'tı. Antlaşmayla ilgili olarak Kraliçe'nin Washington sözcüsü 'kaygılarını' ifade etti. Nisan 2013'te ABD senatosunda Kraliçe'nin 48 senatörü HalkBank'a operasyon yapılması tekliflerini ABD senatosuna sundu.  1 ay sonra Taksim-Gezi parkta pusuya yatmış Kraliçe'nin CNN İnt. canlı yayınlarıyla Gezi'den saldırdılar. Erdoğan'ı indirip Ankara-Erbil köprüsünü yıkamadılar.
Durmadılar,
17-25 Aralık'ta HalkBank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ı da içine koydukları ayakkabı kutusuyla saldırdılar. Süleyman Aslan gözaltına alındığı 17 Aralık günü Washington Hazine Bakan Yardımcısı David Cohen'i 18 Aralık'ta HalkBank Genel Müdürlüğüne soktular. Cohen 24 saat Genel Müdürlükte kalıp, tüm dataları alarak Genel Müdürlüğü terketti. O günler de milletimiz ayakkabı kutusuyla meşgul olduğu için Halk Bank'ın bağlı olduğu ekonomi Bakanı Ali Babacan'ı da, HalkBank Genel Müdürlüğünde 24 saat geçiren David Cohen'i de göremedi. 17 Aralık'ta David Cohen'le istediklerini alsalar da, asıl Erdoğan meselesini halledemediler. Devam eden süreçte bu topraklarda hiç vazgeçmediler.
İçerdeki PKK ve FETÖ terör örgütleriyle Erdoğan'dan kurtulabilmenin çarelerini aradılar. Patlattıkları bombalar, teşebbüs ettikleri darbeler Erdoğan'ı Ortadoğudan, Musul'dan, Cerablus'tan, Halep'ten...
100 yıl önce bizim olan kendi topraklarımızdan vazgeçirmeye yetmedi.
100 yıl evvel bizim olan topraklarımızı elimizden alanlar,
Topraklarımızı parçaladılar,100 yıl boyunca biz topraklarımızda hem kaynaklarımızı kasalarına doldurdular, hem de kanımızı döktüler, göz yaşımızı dindirmediler.
Lozan'da bizim olan topraklarımızı avucumuzdan alanlar,
Bizi 100 yıl boyunca kendi topraklarımıza indirmediler.
100 yıl sonra kendi topraklarımıza girmeyelim diye üzerimize bomba olup yağdılar, ertesinde Cerablus'tan girdik!
45 günde 10 bin kilometre kare toprağımıza ulaştık.
Çıldırdılar!
Halep'e giden, Musul'a giden yollarımızı kapatmak için her haltı yediler.
İçerde Gezi saldırısıyla,
17-25 Aralık operasyonlarıyla Erdoğan'ı durduramayanlar,
Dışardan bu topraklara indirdikleri DAEŞ'le Erdoğan'ı durdurabilmenin çaresizliğini yaşadılar.
DAEŞ'i, Erdoğan-Barzani yürüyüşünü durdurmak, Ankara-Erbil arasında inşa edilen köprüyü yıkmak için Oratdoğu'ya indirenler kendileri oldukları halde,
Musul'u DAEŞ'e teslim edenler kendileri oldukları halde,
DAEŞ'in elindeki silahları verenler kendileri oldukları halde; "Erdoğan, DAEŞ'e silah yardımı yapıyor..." yalan manşetleriyle saldırdılar.

Altını çizerek ifade ediyorum ki;
DAEŞ,
Bir el-Kaide misali,
Bir Taliban misali,
Bir Boko-Haram misali,
Bir PKK misali,
Bir PYD misali,
Bir FETÖ misali Kraliçe projesidir.
Kraliçe'nin aklıyla, Kraliçe'nin emir ve talimatlarını hayata geçirmek üzere Türkiye'nin Musul'a giden yolunu, Halep'e giden yolunu kapatmak,
Bu vesileyle Ankara - Erbil köprüsünü yıkmak için Ortadoğuya indirilmiş küresel bir terör örgütüdür.
DAEŞ, bi önceki CIA Başkanı David Petraeus tarafından,
Abu Bekir el-Bağdadi namında ki 1971 Telaviv doğumlu, Yahudi bir anne-babanın oğlu Simon Elliot liderliğinde Ortadoğuya indirilmiştir.
DAEŞ'te, Haydar el-Abadi'de bir Kraliçe projesidir.
Maliki'nin yapamadığını yapabilmek için,
Kraliçe tarafından DAEŞ Musul'da sahaya indirilmiş,
Abdullah Gül'ün Kraliçe'nin EXETER'inden okul arkadaşı Haydar el-Abadi de Maliki'nin yerine Irak'ın başına Cumhurbaşkanı olarak atanmıştır.
100 yıl evvel Lozan'da İngiliz Lord Curzon'un elimizden aldığı Musul'u,
100 yıl sonra bu toprakların evlatlarına vermemek için DAEŞ Musul'dan sahaya sürülmüş bir terör örgütüdür.

Haydar el-Abadi ve DAEŞ'in tek bir görevi vardır Ortadoğu da,
Türkiye'yi Ortadoğuya ve Musul'a sokmamak için bekçilik görevdir.

Irak'ın Cumhurbaşkanı Haydar el-Abadi, Türkiye'yi Bir-LEŞ-miş Milletlere şikayet etmesi ve "İşgalci Türk askerini Irak'ta istemiyoruz..." diye zırlamasının meali; "Kraliçe Ortadoğu'da Türk askeri istemiyor..." dur...

Irak'ta bulunan 63 ülkeden 200 bin işgalci askerlerden oluşan Kraliçe'nin ordusundan rahatsız olmayan,
İşgalcilerin tecavüzlerinden, döktüğü kandan ve göz yaşından rahatsız olmayan,
Kendilerine parçalanacak bi toprak parçası bırakmamış Kraliçe'nin haydutlarından rahatsız olmayan Haydar el-Abadi,
Asırlarca gittiği yere adalet ve merhamet götürmüş,
İşgal için değil fetih için girdiği toprakları kardeşlik ve selamet yurdu yapmış Türk askerinin Ortadoğuda olmasından rahatsız olmasından daha tabi ne olabilir ki?

Türk askeri Ortaoğu da olursa, Kraliçe'nin işgalci ve tecavüzcü askerlerinin Ortadoğudan kazınacağını bildikleri için zırlıyorlar.

Vallahi bağırsanız da, çağırsanız da Ortadoğu Kraliçe'nin değildir!
Tetikçileri DAEŞ'in, PKK'nın, FETÖ'nün değildir!
63 ülkeden 200 bin işgalcinin hiç değildir!

Musul da bizim, Kerkük te bizim!
Cerablus ta bizim, Azez de bizim!
Rakka da bizim, Halep te bizim!
Bağdat ta bizim, Şam da bizim!
Mekke de bizim, Medine de bizim!
Anadolu da bizim, Ortadoğu da bizim!
Kafkaslar da bizim, Balkanlar da bizim!
Afrika da bizim, Asya da bizimdir!

Bu topraklar Türkün, Kürdün, Türkmenin, Boşnağın, Arabın, Acemin, Alevinin, Sünninin kadim yurtlarıdır. ..
Bu topraklar, bu toprakların evlatlarınındır!

Haydar el-Abadi'ye sorulacak tek soru;
Sahi parsel parsel Irak'ı parçalayıp, bölüşen PKK'nın, PYD'nin, FETÖ'nün ve DAEŞ'in arkasına saklanan Küresel puştların ne işi var bu topraklarda?


Erdoğan maskelerinizi indirdiği,
Ortadoğuda 100 yıllık saltanatınız yıktığı için Ortadoğu da istemiyorsunuz.
ABD’nin yüzündeki PKK maskesini, PYD maskesini, DAEŞ maskesini, FETÖ maskesini indirdiği için Erdoğan’dan nefret ediyorsunuz!
Kraliçe’nin yüzündeki ABD maskesini indirdiği için saldırılar bitmiyor!
Dünyayı sömüren iki Siyonist ailenin yüzündeki Kraliçe maskesini indirdiği için darbelere muhatap oluyor!
PKK’nın, PYD’nin, DAEŞ’in ve FETÖ’nün ABD’ye çalıştığını,
ABD’nin Kraliçe’ye çalıştığını,
Kraliçe’nin Rothschild ve Rockefeller’e çalıştığını tüm insanlığa ilan ettiği için Erdoğan’a düşmansınız! …

Siz Erdoğan’ı yıkamadınız!
Lakin Erdoğan, bu toprakların evlatlarının kanları üzerine inşa ettiğiniz 100 yıllık imparatorluğunuz yerle bir etti…
Haydar el-Abadi’niz le filan durduramazsınız!
Girdik ve orada kalacağız!...

07 Ekim 2016

mus@bhy

Hiç yorum yok: