Şu tarihi gerçeğin altını
yeniden bidaha çizmek lazım...
3 Mart 1924'e kadar
Hilafetin ve merhametin merkezi
İstanbul'dan idare edilen Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika... 24 milyon kilometre toprak parçası..
24 Temmuz 1923'te
Lozan'da İngilizler tarafından parçalandıktan sonra parçalanmış toprakların
egemenliği küresel haydutların eline geçtikten sonra dünyada 2,5 milyar
insanın yaşadığı 230 milyon kilometre kare 5 kıtaya hükmeden iki siyonist aile, Rothschild ve Rockefeller aileleri...
Londra'nın Kraliçesi
bu iki ailenin yeryüzünde ki CEO'sudur. Harita da ABD diye gösterilen devlet,
bu iki aileye çalışan ticari bir şirkettir. Dünyanın parası bu iki aile
tarafından kontrol edilir. ABD ekonomisine bu iki aile hükmeder, ABD senatosu bu iki aileye çalışır, Pentagon,
IMF, BM, Nato, CIA bu iki ailenin yeryüzündeki selameti için tetikçilik yapar. Hakikatte
ABD diye köklü bir devlet yoktur.
ABD, bu iki aileye çalışan, Londra'nın
Kraliçesine diz çökmüş 51 devletten müteşekkil ticari bir şirkettir. ABD, hem bu iki siyonist ailenin hem de
Kraliçe'nin maskesidir.
Bu mukaddimeden
sonra, Erdoğan'ı ve Türk askerini niçin Ortadoğu da görmek istemiyorlar?
63 ülkeden 200 bin
askerin olduğu Irak'ta neden Türk askeri işgalci gibi gösterilmek isteniyor?
Erdoğan'a ve Türk
askerine saldırı sebeplerine bi kaç örnek vermek isterim...
2013 yılında Erdoğan
- Barzani arasında Kuzey Irak petrol sevkiyat antlaşması yapıldı. Antlaşma ucu
açık olarak 50 yıllık yapıldı. Bu sevkiyattan Türkiye'nin kasasına girecek para
7,5 trilyon dolardı. Antlaşmanın lokomotifi HalkBank'tı. Antlaşmayla ilgili
olarak Kraliçe'nin Washington sözcüsü 'kaygılarını' ifade etti. Nisan 2013'te
ABD senatosunda Kraliçe'nin 48 senatörü HalkBank'a operasyon yapılması tekliflerini
ABD senatosuna sundu. 1 ay sonra
Taksim-Gezi parkta pusuya yatmış Kraliçe'nin CNN İnt. canlı yayınlarıyla
Gezi'den saldırdılar. Erdoğan'ı indirip Ankara-Erbil köprüsünü yıkamadılar.
Durmadılar,
17-25 Aralık'ta
HalkBank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ı da içine koydukları ayakkabı kutusuyla
saldırdılar. Süleyman Aslan gözaltına alındığı 17 Aralık günü Washington Hazine
Bakan Yardımcısı David Cohen'i 18 Aralık'ta HalkBank Genel Müdürlüğüne
soktular. Cohen 24 saat Genel Müdürlükte kalıp, tüm dataları alarak Genel
Müdürlüğü terketti. O günler de milletimiz ayakkabı kutusuyla meşgul olduğu
için Halk Bank'ın bağlı olduğu ekonomi Bakanı Ali Babacan'ı da, HalkBank Genel
Müdürlüğünde 24 saat geçiren David Cohen'i de göremedi. 17 Aralık'ta David
Cohen'le istediklerini alsalar da, asıl Erdoğan meselesini halledemediler. Devam
eden süreçte bu topraklarda hiç vazgeçmediler.
İçerdeki PKK ve FETÖ
terör örgütleriyle Erdoğan'dan kurtulabilmenin çarelerini aradılar. Patlattıkları
bombalar, teşebbüs ettikleri darbeler Erdoğan'ı Ortadoğudan, Musul'dan, Cerablus'tan,
Halep'ten...
100 yıl önce bizim
olan kendi topraklarımızdan vazgeçirmeye yetmedi.
100 yıl evvel bizim
olan topraklarımızı elimizden alanlar,
Topraklarımızı
parçaladılar,100 yıl boyunca biz topraklarımızda hem kaynaklarımızı kasalarına
doldurdular, hem de kanımızı döktüler, göz yaşımızı dindirmediler.
Lozan'da bizim olan
topraklarımızı avucumuzdan alanlar,
Bizi 100 yıl boyunca
kendi topraklarımıza indirmediler.
100 yıl sonra kendi
topraklarımıza girmeyelim diye üzerimize bomba olup yağdılar, ertesinde
Cerablus'tan girdik!
45 günde 10 bin
kilometre kare toprağımıza ulaştık.
Çıldırdılar!
Halep'e giden, Musul'a
giden yollarımızı kapatmak için her haltı yediler.
İçerde Gezi
saldırısıyla,
17-25 Aralık
operasyonlarıyla Erdoğan'ı durduramayanlar,
Dışardan bu
topraklara indirdikleri DAEŞ'le Erdoğan'ı durdurabilmenin çaresizliğini
yaşadılar.
DAEŞ'i,
Erdoğan-Barzani yürüyüşünü durdurmak, Ankara-Erbil arasında inşa edilen köprüyü
yıkmak için Oratdoğu'ya indirenler kendileri oldukları halde,
Musul'u DAEŞ'e
teslim edenler kendileri oldukları halde,
DAEŞ'in elindeki
silahları verenler kendileri oldukları halde; "Erdoğan, DAEŞ'e silah
yardımı yapıyor..." yalan manşetleriyle saldırdılar.
Altını çizerek ifade
ediyorum ki;
DAEŞ,
Bir el-Kaide misali,
Bir Taliban misali,
Bir Boko-Haram
misali,
Bir PKK misali,
Bir PYD misali,
Bir FETÖ misali
Kraliçe projesidir.
Kraliçe'nin aklıyla,
Kraliçe'nin emir ve talimatlarını hayata geçirmek üzere Türkiye'nin Musul'a
giden yolunu, Halep'e giden yolunu kapatmak,
Bu vesileyle Ankara
- Erbil köprüsünü yıkmak için Ortadoğuya indirilmiş küresel bir terör
örgütüdür.
DAEŞ, bi önceki CIA
Başkanı David Petraeus tarafından,
Abu Bekir el-Bağdadi
namında ki 1971 Telaviv doğumlu, Yahudi bir anne-babanın oğlu Simon Elliot
liderliğinde Ortadoğuya indirilmiştir.
DAEŞ'te, Haydar
el-Abadi'de bir Kraliçe projesidir.
Maliki'nin
yapamadığını yapabilmek için,
Kraliçe tarafından
DAEŞ Musul'da sahaya indirilmiş,
Abdullah Gül'ün
Kraliçe'nin EXETER'inden okul arkadaşı Haydar el-Abadi de Maliki'nin yerine
Irak'ın başına Cumhurbaşkanı olarak atanmıştır.
100 yıl evvel
Lozan'da İngiliz Lord Curzon'un elimizden aldığı Musul'u,
100 yıl sonra bu
toprakların evlatlarına vermemek için DAEŞ Musul'dan sahaya sürülmüş bir terör
örgütüdür.
Haydar el-Abadi ve
DAEŞ'in tek bir görevi vardır Ortadoğu da,
Türkiye'yi
Ortadoğuya ve Musul'a sokmamak için bekçilik görevdir.
Irak'ın
Cumhurbaşkanı Haydar el-Abadi, Türkiye'yi Bir-LEŞ-miş Milletlere şikayet etmesi
ve "İşgalci Türk askerini Irak'ta istemiyoruz..." diye zırlamasının
meali; "Kraliçe Ortadoğu'da Türk askeri istemiyor..." dur...
Irak'ta bulunan 63
ülkeden 200 bin işgalci askerlerden oluşan Kraliçe'nin ordusundan rahatsız
olmayan,
İşgalcilerin
tecavüzlerinden, döktüğü kandan ve göz yaşından rahatsız olmayan,
Kendilerine parçalanacak
bi toprak parçası bırakmamış Kraliçe'nin haydutlarından rahatsız olmayan Haydar
el-Abadi,
Asırlarca gittiği
yere adalet ve merhamet götürmüş,
İşgal için değil
fetih için girdiği toprakları kardeşlik ve selamet yurdu yapmış Türk askerinin
Ortadoğuda olmasından rahatsız olmasından daha tabi ne olabilir ki?
Türk askeri Ortaoğu
da olursa, Kraliçe'nin işgalci ve tecavüzcü askerlerinin Ortadoğudan
kazınacağını bildikleri için zırlıyorlar.
Vallahi bağırsanız
da, çağırsanız da Ortadoğu Kraliçe'nin değildir!
Tetikçileri DAEŞ'in,
PKK'nın, FETÖ'nün değildir!
63 ülkeden 200 bin
işgalcinin hiç değildir!
Musul da bizim,
Kerkük te bizim!
Cerablus ta bizim,
Azez de bizim!
Rakka da bizim,
Halep te bizim!
Bağdat ta bizim, Şam
da bizim!
Mekke de bizim,
Medine de bizim!
Anadolu da bizim,
Ortadoğu da bizim!
Kafkaslar da bizim,
Balkanlar da bizim!
Afrika da bizim,
Asya da bizimdir!
Bu topraklar Türkün,
Kürdün, Türkmenin, Boşnağın, Arabın, Acemin, Alevinin, Sünninin kadim
yurtlarıdır. ..
Bu topraklar, bu
toprakların evlatlarınındır!
Haydar el-Abadi'ye
sorulacak tek soru;
Sahi parsel parsel
Irak'ı parçalayıp, bölüşen PKK'nın, PYD'nin, FETÖ'nün ve DAEŞ'in arkasına
saklanan Küresel puştların ne işi var bu topraklarda?
Erdoğan maskelerinizi
indirdiği,
Ortadoğuda 100
yıllık saltanatınız yıktığı için Ortadoğu da istemiyorsunuz.
ABD’nin yüzündeki PKK
maskesini, PYD maskesini, DAEŞ maskesini, FETÖ maskesini indirdiği için Erdoğan’dan
nefret ediyorsunuz!
Kraliçe’nin yüzündeki
ABD maskesini indirdiği için saldırılar bitmiyor!
Dünyayı sömüren iki Siyonist
ailenin yüzündeki Kraliçe maskesini indirdiği için darbelere muhatap oluyor!
PKK’nın, PYD’nin,
DAEŞ’in ve FETÖ’nün ABD’ye çalıştığını,
ABD’nin Kraliçe’ye
çalıştığını,
Kraliçe’nin Rothschild
ve Rockefeller’e çalıştığını tüm insanlığa ilan ettiği için Erdoğan’a düşmansınız! …
Siz Erdoğan’ı yıkamadınız!
Lakin Erdoğan, bu toprakların evlatlarının
kanları üzerine inşa ettiğiniz 100 yıllık imparatorluğunuz yerle bir etti…
Haydar el-Abadi’niz
le filan durduramazsınız!
Girdik ve orada kalacağız!...
07 Ekim 2016
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder