Translate

31 Ekim 2016 Pazartesi

ERDOĞAN’IN YALNIZLIĞI


“Bu örgütle mücadelede net bir duruş sergilediğim zamanlarda yanımda milletimden başka kimseyi göremedim.  Siyaset arkadaşlarımdan, muhalefetten, iş dünyasından bunların üzerine çok gittiğimi ve haksızlık yaptığımı söylüyorlardı…” Recep Tayyip Erdoğan - Cumhurbaşkanı

Küresel haydutlar, 2010 sonrasında Erdoğan engelinden kurtulmak,
Bu vesileyle Türkiye'yi teslim alabilmek için dönemin Başbakanı Erdoğan'ın evine ve ofisine yerleştirdikleri böceklerle işe başladılar!
7 Şubat 2012'de Yargı içerisindeki Fetullahçı teröristlerle Mit üzerinden Erdoğan'a uzanmayı denediler!
Gitmediler bu topraklardan,
Gezi'de sahaya indiler, yaktılar, yıktılar!
Akabinde 17-25 Aralık'ta ayakkabı kutusuyla saldırdılar!
10 Ağustos'ta Ekmeleddin'le,
7 Haziran'da Demirtaş'ın sazıyla,
1 Kasım'da PKK'nın hendekleriyle netice alamadılar!
Son çare 15 Temmuz'da milletimizin üzerine bomba olup yağdılar!
Geriye dönüp baktığımız da, verilen kavga sadece Erdoğan'ın kavgasıymış gibi Erdoğan'ın tek başına mücadele verdiğini gördük millet olarak!
Dünden bugüne Erdoğan içerde PKK ve FETÖ gibi kiralık örgütlerin kökünü kazırken, dışarda bu kiralık örgütlerin patronlarına karşı kavga verirken, Erdoğan'ın yol arkadaşlarından Erdoğan sonrası için hesap yapanlara şahit olduk millet olarak!

7 Şubat saldırısında, Erdoğan'ın bir gece de değiştirdiği MİT yasasıyla, "Erdoğan'ı kelepçeleme" hevesiyle yanıp tutuşan Fetö'cüler avuçlarını yalarken,
Gezi'den "Erdoğan'ı indirmek için" saldırdıklarında; Erdoğan'ın 'Abdullah Gül kardeşi' Gezicilerden aldığı mesajla Çankaya'da kendisine pozisyon belirlerken,
Erdoğan'ın Bülent Abisi; "Gezi'nin gençlerine özür borcumuz var, onları anlayamadık..." diyerek göz yaşı dökerken, Erdoğan'ın kurduğu Ak Parti tek başına iktidardı,
Lakin kavgada Erdoğan tek başınaydı...
Abdullah Gül, Gezi'cilerin mesajını alsa da,
Bülent Arınç Geziciler için göz yaşları dökse de Gezi'de becermediler Erdoğan’ı indirmeyi.
17-25 Aralık’ta, Erdoğan dışında operasyonun ‘darbeye teşebbüs’ olduğunu söyleyen bi Ak Partili görememenin üzüntüsünü yaşadık!
17-25 Aralık operasyonunu “yolsuzluk operasyonu” zanneden, “yolsuzlukların üzeri örtülmemeli” diyebilen, bu son operasyonla Erdoğan’ın indirileceğine iyice inandırılmış kafaları ayakkabı kutusunda olan bi çok Ak Parti’linin varlığına şahit olduk!
Mit tırlarının durdurulması,
Erdoğan’ın DAEŞ’e yardım yalanı,
Montaj kasetlerle desteklenen algı operasyonlarıyla gidilen 30 Mart seçimlerinde Erdoğan devrinin kapandığına kendilerini inandırmış Ak Parti’lilerin Erdoğan sonrası siyasi hesaplarına şahit olduk!
Erdoğan; Fetö’nün “inlerine gireceğini…” haykırdıkça,
Fetö’yle yeniden uzlaşmanın, Fetullah Gülen’le yeniden barışmanın yollarını arayan Ak Parti’lileri gördük!
40 yıl boyunca devletin kılcallarına sızmış,
40 yıl sonra devlet içerisinde, Paralel bir devlet kurarak, devleti Erdoğan’ın elinden almak isteyen Fetullahçı teröristlerin devletten kökünü kazımak için  başlattığı operasyonları itibarsızlaştırmak isteyen,
“Devlette Paralel bir yapının olduğuna inanmayan..”,
“Fetullahçıların devlete sızdığına kargaları güldüren…”,
Sanki çok mücadele ediyorlarmış gibi, “Fetullahçılar fabrika ayarlarına dönsün, mücadele bitsin….” diyen Ak Parti’lileri seyrettik!
15 Temmuz’a gelinceye kadar Erdoğan’cı gözüküp, küresel tezgahın yıkılmaması için siyaset yapan Ak Parti’lilerin siyasetteki varlıklarına şahit olduk millet olarak!
15 Temmuz’a kadar Ak Parti’li olduğunu iddia ettiği halde Fetö’ye yamulanlar, savrulanlar, diz çökenler, 15 Temmuz saldırısı Erdoğan’ın karşı duruşuyla püskürtüldükten hemen sonra “Fetö’nün terör örgütü olduğunu, daha önce anlayamadıklarını…” ilan ederek, nöbet meydanlarında; Fetullah Gülen’in terörist olduğunu, şerefsiz birisi olduğunu yüksek sesle ilan ettiler…
7 Şubat’ta Erdoğan’ı yalnız bırakan Ak Parti’liler,
Gezi saldırısında Erdoğan’ı yalnız bırakan Ak Parti’liler,
17-25 Aralık’ta Erdoğan’ı yalnız bırakan Ak Parti’liler,
7 Şubat’tan 15 Temmuz’a kadar süreci tribünden izleyen, kim galip gelirse onunla yoluna devam edecek olan Ak Parti’liler,
15 Temmuz saldırısından sonra başlatılan Fetö’yle mücadeleyi sulandırmak, mağdur yalanlarıyla Fetö’den alınanları yeniden görevlerine iade etmekle meşguller!

Fetö’cülerin mağdur edildiği yalanını söyleyenlerin hiç birisinin gündeminde, yıllardır bu topraklarda Fetö’nün  mağdur ettiği milyonlar olmadı.
Fetö’nün ocaklarını söndürdüğü bu milletin evlatlarının mağduriyetleri hiç gündem yapılmadı.
Dahası, 15 Temmuz’da Fetö’cülerin attığı bombalarla, sıktıkları kurşunlarla canını ve kanını bu topraklar için veren 241 şehidin yakınlarının mağduriyetleri hiç gündeme gelmedi.
3 bine yakın 15 Temmuz gazimizin uğradığı mağduriyetler Fetö’cüler kadar gündem olmadı.

Alınanların içerisinde mağdurlar varmış!
O mağdurları o listelere yazan devletin tepesindeki Fetö’cülere dokunmadan mağduriyetler bitmeyecektir!
Ne kadar KHK çıkarırsanız çıkarın!
Fetö’yle mücadele de Erdoğan tarafında yer alıp, Devletin ve Belediyelerin tepelerindeki Fetö’cülere dokunmadan, Fetö’cüler ne Erdoğan’dan, ne de bu topraklardan vazgeçmeyecektir bilesiniz!

15 Temmuz’a kadar Erdoğan; “Milletim…” dedikçe, küresel sistemin tarafında yer alan,
“inlerine gireceğiz, inlerine…” dedikçe, devlette Fetö’cülerin olmadığını söyleyebilen,
40 yıl boyunca hem devletin, hem iş dünyasının, hem de siyasetin tüm kılcallarına sızmış Fetö’yü Ak Parti içerisinde bulamayan,
7 Şubat’tan 15 Temmuz’a Erdoğan’ı verdiği kavgada tek başına bırakan Ak Parti’liler kendi siyasi ikballeri için Erdoğan’ı yalnız bıraksalar da…
Biz millet olarak;
15 Temmuz gecesi  saklanarak değil, kaçarak değil,
Şehadet namazını kılarak,
Kefenini giyerek Marmaris’ten çıkıp,
F-16 lar tarafından işgal edilmiş Atatürk Havalimanına inerek  dünyanın küresel haydutlarına rest çeken,
Bu toprakları küresel haydutlara vermemek için “Ölümüne… Ölümüne…” yollara düşen Erdoğan’ı yalnız bırakırsak kanımız kurusun!

Erdoğan’a, Gezi’den saldırdıklarında Kazlı Çeşme’de yalnız bırakmayan bu şerefli millet!
17-25 Aralık’ta ayakkabı kutusuyla saldırdıklarında 10 Ağustos’ta yalnız bırakmayan bu şerefli millet!
15 Temmuz’da saldırdıklarında 29 gün ve gece meydanlarda, Finalde Yeni Kapı’da Erdoğan’ı yalnız bırakmayan bu şerefli millet!
Bundan sonra ki uzun ve ince yolunda da yalnız bırakmayacaktır!

Tarih bu süreci yazacak!
Hem de kalın harflerle…

Cihan İmparatorluğu kurmuş,
600 yıl boyunca gittiği yere adalet ve merhamet götürmüş bi ecdadın evlatları,
Erdoğan Başkanlığında yeni Türkiye İmparatorluğu kurdu diye yazacak tarih!..

Ak Parti içerisinde ki Erdoğan’ın yol ve dava arkadaşları(!)mı?
Onları da yazacak elbet, kendi siyasi hesaplarıyla Erdoğan’ı yalnız bırakanların tarihin çöplüğüne gittiğini yazacak!...


31 Ekim 2016

mus@bhy

26 Ekim 2016 Çarşamba

MUSUL BİZİMDİR!



Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Misak-ı Milli dedim diye rahatsız oldular. Musul bizimdir. Tarihe bakın..." dedi, içerden ve dışardan koro halinde saldırılar başladı...

"Musul'u neden yeniden gündeme getiriyor..." diye Erdoğan'a bağıracağınıza,
Fransa'dan kalkıp; "Musul'u şimdiden bölüşelim sonra kavga çıkmasın..." hayaliyle Musul'da bulunan Hollande'ye iki kelam edin ölür müsünüz?

Niye zırlıyorsunuz?
Dönünde tarihe bakın!

Erdoğan'a niye saldırıyorsunuz ki;
24 milyon kilometre kare toprakları parçalayıp, Lozan'da Musul'u Lord Curzon'a Erdoğan teslim etmedi!
Bu topraklarda, bu toprakların kaynaklarını sömürebilmek için 100 yıllık küresel ve emperyal tezgahları Erdoğan kurmadı!
Bu toprakları 100 yıldır talan ederek, evlatlarının kanını ve göz yaşını Erdoğan dökmedi!
100 yıl önce bu toprakların evlatlarını birbirine düşman etmek için çizilen haritaları Erdoğan çizmedi!
Gelecek 100 yıllık emperyal planları için çizilen yeni haritalarla bu coğrafyayı Erdoğan parçalamadı!
Irak'ı Erdoğan işgal edip üç parçaya bölmedi!
Irak'ın Ebu Gureyb hapishanelerinde Irak'lı masumların ırzına Erdoğan geçmedi!
Afganistan'ı Erdoğan parçalamadı!
Şimdi Suriye'yi Erdoğan kan gölüne çevirmedi!
PKK'yı bu topraklara Erdoğan indirmedi!
Musul'u DAEŞ’e Erdoğan teslim etmedi!
Musul'un petrolü için 100 yıldır bu coğrafyayı kan ve göz yaşı gölüne Erdoğan çevirmedi!

Tüm bunları ve daha fazlasını bugün Erdoğan'a saldıranların efendileri yaptı bu topraklarda.
100 yıldır bu Coğrafyada insanı da, insanlığı da öldürdüler!
Kendi küresel saltanatları için Dünya savaşları başlatanlar kendileri oldukları halde,
Kurdukları sahte teşkilatlar üzerinden,
Bir-LEŞ-miş Milletler,
Nato,
Unesco,
Avrupa Birliği gibi teşkilatlar yetersiz kalınca,
Bu topraklara indirdikleri terör örgütleri üzerinden bu coğrafyayı parçalayanlar,
Bu vesile ile Ortadoğunun evlatlarını 100 yıldır kendilerine köle yapanlar kendileri oldukları halde,
100 yıl evvel Sykes-Picot'larla, Sevr'lerle, Lozan'larla bu toprakların evlatlarına harita çizenler kendileri oldukları halde,
40 yıldır PKK ile,
15 yıldır FETÖ ile Türkiye'yi teslim alamayanlar,
15 Temmuz'da Türkiye'yi yeniden teslim almak için alçakça saldıranlar kendileri oldukları halde,
100 yıl sonra Ortadoğu'yu Akdeniz üzerinden ABD'ye,
ABD üzerinden Londra'ya yeniden bağlamak isteyenler kendileri oldukları halde,
Gelecek 100 yıl planları Cerablus'ta bozulunca; "Türkiye'nin Musul'da ne işi var?..." diyerek zırlamaya başladılar...

Lozan'dan önce bizim olan, Lozan'dan sonra İngilizlerin olan Musul'un niye İngilizlere verildiğini, karşılığında ne alabildiğimizi sorgulayamayanlar,
100 yıldır kiralık terör örgütleriyle bu topraklarda olan küresel haydutları sorgulayamayanlar,
Londra'nın,
Washington'un,
Moskova'nın,
Paris'in Ortaoğuda ki varlıklarını sorgulayamayanlar,
63 Ülkenin Coğrafyadaki varlığını sorgulayamayanlar,
“DAEŞ'in Musul'da ne işi var?” diye soramayanlar,
Türkiye'nin, Cerablus'tan girişi, Musul'dan çıkacak olmasıyla çıldırdılar!

İstiyorlar ki;
Türkiye 100 yıl olduğu gibi Anadoluya hapsolsun, sınırlarının ötesine karışmasın!
Sahte müttefiklik oyunuyla, 100 yıl boyunc Türkiye'yi Ortaduğudan uzak tuttunuz.
Türkiye'yi 40 yıl PKK ile indirmediniz Ortadoğuya!
Fetö'yle diz çöktürmek istediniz!
Türkiye - Ortadoğu arasına DAEŞ duvarını siz ördünüz!
15 Temmuz'da 100 yıllık tezgahlarınız dağıldı, planlarınız boşa çıktı, bu topraklarda ki 100 yıllık oyunlarınız bozuldu!
100 yıllık maskeleriniz düştükçe Erdoğan'a saldırdınız!
Hem içerden hem dışardan!
Hırsız dediniz, tutmadı!
Diktatör dediniz, tutmadı!
"Erdoğan Batı'da sevilmiyor, nefret edilen bir lider.." dediniz,
Lakin 1 milyar 800 milyon ümmetin dualarının başına Erdoğan yazılmasını engelleyemediniz!

Erdoğan, 7 Şubat'ta teslim olsaydı sevecektiniz!
Gezi'de,
17-25 Aralık'ta teslim olsaydı, Erdoğan, Batı'da sevilecekti!
Hele hele, 15 Temmuz'da teslim alsaydınız Erdoğan'ı çok sevecektiniz!
Erdoğan'ı alamadığınız gibi, Erdoğan, 100 yıldır bu topraklardan çaldıklarınızın hesabını soruyor! Tabi sevmeyeceksiniz!
Erdoğan, Musul'dan bahsettikçe tabi kuduz köpekler misali kuduracaksınız!

Yok öyle!
Siz parçaladınız bu toprakları!
Siz kanlarını döktünüz bu toprakların evlatlarının!
Siz sömürdünüz bu toprakların kaynaklarını!
Niye?
Türkiye Musul'da olmadığı için!

100 yıl boyunca biz sustuk, siz konuştunuz!
Lozan’da çaldıklarınızı, karşılığında ne verdiğinizi bilemedik!
100 yıl evvel Musul’u alıp, bize hiçbir şey vermeyenlere karşı 100 yıl sonra biz konuşacağız!
Siz; “Musul’u şimdiden bölüşelim, kavga çıkmasın..” dediğiniz anda,
Biz; “Misak-ı Milli’yi” gündeme getireceğiz!..
Hiç boşuna zırlamayın!
100 yıl sonra bugün biz konuşacağız!
"Misak-ı Milli ile Musul da bizimdir, Kerkük te bizimdir!.."

Hadi çemkirin!


26 Ekim 2016

mus@bhy

19 Ekim 2016 Çarşamba

MUSUL KİMİN?



Bizi Musul'da istemiyorlar mış!
Bu toprakların gerçek sahipleri bu toprakların evlatlarını Ortadoğuda istemiyorlar mış!
100 yıl evvel kıtalar ötesinden gelip bu Coğrafyayı paramparça edenler,
Cetvellerle bu Coğrafyaya haritalar çizenler,
Lozan'da Türkiye'yi Musul'dan uzak tutanlar,
100 yıl sonra Musul'da istemiyorlar mış!

Son 5 yılda;
İçerde Erdoğan'sız Türkiye hesabıyla PKK ve FETÖ üzerinden netice alamayanlar,
Dışarda DAEŞ üzerinden Türkiye'siz bir Ortadoğunun hesabıyla gelecek 100 yıl için yeni bir Ortadoğu inşa etme çabasındalar!

Yeryüzünün iki siyonist ailesinin, gelecek 100 yılda petrol ve enerji hesapları için Musul'da Türkiye'yi görmek istemeyenler 2014'te kiralık terör örgütü DAEŞ'i Musul'da sahaya indirdiler.
DAEŞ, yeni bir Ortadoğu için Musul'da idi.
100 yıl aradan sonra Ortadoğu yeniden parçalanacak,
Haritalar yeniden çizilecek,
Enerji ve petrol yeniden pay edilecek,
Ve böylece gelecek 100 yıl bu topraklarda yeniden kan ve göz yaşı dökülmeye devam edecekti.
Erdoğan'ın hamleleri, iki siyonist ailenin gelecek 100 yıllık hesaplarını çöpe attı.
-Washington-Moskova hattında kurulması planlanan yeni dünya dengesini Türk Akımı projesiyle,
-Hayalini kurdukları terör koridorunu Cerablustan-Dabık'a, Halep'ten-Musul'a başlatılan Fırat Kalkanıyla tarihin çöplüğüne atan Erdoğan'ı Musul'da görmek istemediklerini ilan ettiler!
Akabinde Erdoğan'ın "Lozan'ı zafer diye yutturdular" çıkışı ve Musul harekatı.

Musul harekatı asla Musul'u DAEŞ'ten temizleme harekatı değildir. Musul'u yeniden paylaşma harekatıdır!
Bu hesabı bozacak olan yeryüzünde tek güç Türkiye'dir! Bunu bildiklerinden Türkiye'yi Musul'dan uzak tutmak istiyorlar!
Erdoğan'ın; "Musul'da sahada da olacağız, masada da olacağız..." çıkışı hesaplarını altüst etti!

5 yıldır içerde PKK ile, FETÖ ile Erdoğan'ı durduramayanlar,
2 yıldır dışarda DAEŞ'le Erdoğan'ı durduramamanın çaresizliğini yaşıyorlar!
Erdoğan, terör örgütlerinin arkasına saklanarak bu topraklara yeniden çökmek isteyen küresel haydutların maskelerini indirdikçe çıldırıyorlar.
Şimdi yeniden saldırıya geçtiler.
"Erdoğan mezhepçilik yapıyor, Musul'da sünnicilik yapıyor..." yalanıyla saldırmaya başladılar!


DAEŞ'i sahaya indirip, sünni olmayan insanları öldürenler mezhepçi olmadı,
DAEŞ'i tasfiye edip, yerine Haşdi Şabi namında 30 bin çapulcu şiiden müteşekkil terör örgütünü Musul'da sünnilere karşı sahaya indirmek isteyenler kendileri oldukları halde,
3 milyon Suriye'li ve Irak'lının mezhebine bakmadan, meşrebine bakmadan sofrasını açan Erdoğan'ın Musul'da mezhepçilik yaptığı iftirasını atıyorlar.


Şuan da Erdoğan'dan başka; "Musul, Musul'lularındır!.." diyen kimse yok!
"Musul'u DAEŞ'ten kurtaracağız, Türkiye'yi Musul'da istemiyoruz..." diyenlerin tamamı,
İngiltere,
ABD,
Fransa,
İran,
Haydar el-Abadi,
Musul'u yeniden pay edebilmek için Türkiye'yi Musul'a sokmak istemiyorlar...

Ne derseniz deyin!
Ne kadar zırlarsanız zırlayın!
Musul bizimdir!
Ve biz o Musul'a gireceğiz!
Musul'lular için gireceğiz!

Sizin gibi işgal için değil,
Talan için değil,
Yağma için değil,
Kan ve göz yaşı için değil,
Bu topraklarda kurulu 100 yıllık küresel saltanatı yıkmak için, biz o Musul'a gireceğiz!


Musul bizler için 100 yıllık bi meseledir.
Musul bu toprakların evlatları için Çanakkale'dir!
Musul bizler için çok şeydir!
100 yıl sonra yeni Lozan'larla Musul'u yeniden pay edemeyeceksiniz!
Sizin, Türkiye'yi Musul'da istemiyoruz demenizin hiç bir karşılığı yoktur!
Bu toprakların evlatları da sizi istemiyor!
DAEŞ'inizi de,
PKK'nızı da,
PYD'nizi de,
FETÖ'nüzü de,
HAŞDİ ŞABİ'nizi de alın defolun bu topraklardan!
Terkedeceksiniz!
Gideceksiniz bu topraklardan!
Çanakkale'den gittiğiniz gibi!...


19 Ekim 2016

mus@bhy

10 Ekim 2016 Pazartesi

Yatacak yeriniz var mı ki?


Hatırlarmısınız bilmem?

28 Şubat'ın karanlık günleriydi...
Merhum Erbakan, Cumhuriyet döneminin ilk denk bütçesini yapmış, havuz hesabıyla milletin cebine kadar uzanan küresel hortumları kesmiş, %200 borç faiziyle yapılmış 58 milyar dolar dışa borcu Başbakanlığının 6.ayında 22 milyar dolara indirmiş, Başbakanlığının 9.ayında 15 milyar dolara indirmeyi hedef olarak koymuş, Erbakan'ın Başbakanlığının 6.ayında Türkiye +%14 büyümüştü...
Rakamlar milletimizin ve ülkemizin lehine büyürken,
Havuz sistemiyle hortumları kesilince zırlamaya başlayanlar,
İşçi-memur, esnaf tam müreffeh bi hayat yaşamaya başlamışken, bir anda 'irtica' manşetleriyle korkutmaya başlamışlardı.

Türkiye'yi ekonomik olarak büyüten ilerici Erbakan'ı, attıkları 'gerici' manşetlerle durdurmanın çarelerini aradılar.
Erbakan'ı ekonomik operasyonlarla indiremeyenler, hemen Müslüm Gündüz-Fadime Şahin tiyatrosunu sahneye indirdi.
Müslüm Gündüz-Fadime Şahin'le Erbakan'ı indirecekler, böylece Türkiye'nin 'geriye gidişini' de durduracaklardı.

Dediklerini yaptılar,
Her gün canlı yayınlarda Fadime Şahin'i ağlattılar, milleti de Erbakan'a sövdürdüler...
Final de Müslüm Gündüz - Fadime Şahin ikilisini aynı yatakta, yarı çıplak tiyatrosuyla Erbakan'ı indirecek yolu da açmış oldular.
Akabinde Çevik Bir'in balans ayarıyla Erbakan'ı indirecek, Türkiye'yi yeniden 'ilerici(!)' hedeflere döndürecek süreci de başlatmış oldular...

O karanlık günlerden bi derkenar nakletmek isterim...

İstanbul Emniyeti, Müslüm Gündüz - Fadime Şahin'i bir villada yarı çıplak basmak için bi operasyon yaptı.
Ogün İstanbul Emniyet İstihbarat Müdürü Sami Uslu operasyonu yönetmiş.
Uğur Dündar'ı,
Ali Kırca'yı,
Reha Muhtar'ı,
Tuncay Özkan'ı bizzat arayarak Müslüm Gündüz'ün kapısına kameralı muhabir göndermeleri talimatını vermişti.
Talimatla istenen muhabirler gelmiş, Müslüm Gündüz'ün kapısında pusuya yatmış, tam operasyon başlayacak, o günkü Kanal6 muhabiri Sami Uslu'yu aramış ve 3 dakika gecikeceğini bildirmiş, operasyon için kendilerini de beklemelerini rica etmişti.
Tam o anda içerden Müslüm Gündüz; "operasyon için ne beklediklerini, daha ne kadar yarı çıplak halde bekleyeceğini..." Sami Uslu'ya sormuş,
Netice de eksik olan Kanal6 muhabiri de gelmiş ve Müslüm Gündüz'ün kapısı kırılarak, Fadime Şahin'le yarı çıplak rezillikleri günün akşamında Uğur Dündar, Ali Kırca ve Reha Muhtar tarafından Türkiye'ye servis edilmişti...


Sanki, Müslüm Gündüz'le Fadime Şahin'i aynı yatağa Erbakan sokmuş gibi, Erbakan'a sövüldü haftalarca...
Emniyet + Çevik Bir ortak yapım tiyatroyla Merhum Erbakan'ın 11 aylık Başbakanlığı da Haziran 1997'de bitirilmiş oldu...


Şimdi milletimiz geriye dönüp baktığında,
O gün Türkiye'nin büyümesinden, milletimizin ayağa kalkmasından kimler rahatsız sa, bugün de aynı merkezlerin rahatsız olduğunu, aynı figüranların rol aldığını görür..

Çevik Bir'i tanıdı milletimiz, yaptığı darbeyle...
O gün Müslüm Gündüz'ü yarı çıplak basan Sami Uslu kimdi?
Daha sonra ki süreçte Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında yasa dışı dinlemelerin başındaki müdür dü Sami Uslu...
Peki Sami Uslu'ya, kameralar eşliğinde operasyon talimatını veren kim di?
“Dağda ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz” diyebilen daha sonra Diyarbakır Emniyet Müdürü olan Recep Güven...

Peki neredeler şimdi?
Sami Uslu, Fetö'cü olduğu için, önce ihraç edildi, şimdi içerde,
Recep Güven, Fetö'cü olduğu için ihraç edildi, şimdi firarda...

Fetö lideri zaman zaman; "28 Şubat darbesi bize yapılmıştı.." diyor ya, haklı adam, onların önünü açmak için yapılmış bi darbeymiş!

Sayın Uğur Dündar,
Sayın Ali Kırca,
Sayın Reha Muhtar,
Sayın Tuncay Özkan siz de azcık omurga varsa, çıkın milletin karşısına; "28 Şubat'ta bu Fetö bizi de yamulttu, bizi de kandırdı, keşke Müslüm Gündüz'ün kapısına çağırdıklarında, 'bizim ne işimiz var milletin yatak odasında' diyebilseydik, 28 Şubat darbesinde figüranlık rolü almasaydık..." deyin, ne kaybedersiniz?

Erdoğan, 17 Aralık'tan sonra "Fetullahçılar tarafından aldatıldık..." dedi,
Merhum Mehmet Ali Birand; "Yatacak yerimiz yok..." dedi, bişey kaybetmediler, milletimizin bildiği gerçekleri siz de söyleyin, inanın kişiliğinizden siz de bir şey kaybetmezsiniz...

28 Şubat'taki Erbakan düşmanlığınızın bedelini bu millet ödedi,
Bugün Erdoğan'a olan düşmanlığınızın ağır bedellerini milletimiz ödemesin için bu itirafları yapmanız elzemdir...

Yoksa hakkaten kendinize yatacak yer bulamayacaksınız!
Fetö gibi...

10 Ekim 2016

mus@bhy

7 Ekim 2016 Cuma

Kraliçe’nin kölesi Haydar el-Abadi…



Şu tarihi gerçeğin altını yeniden bidaha çizmek lazım...
3 Mart 1924'e kadar Hilafetin ve merhametin  merkezi İstanbul'dan idare edilen Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika... 24 milyon kilometre toprak parçası..
24 Temmuz 1923'te Lozan'da İngilizler tarafından parçalandıktan sonra parçalanmış toprakların egemenliği küresel haydutların eline geçtikten sonra dünyada 2,5 milyar insanın yaşadığı 230 milyon kilometre kare 5 kıtaya hükmeden iki siyonist aile, Rothschild ve Rockefeller aileleri...
Londra'nın Kraliçesi bu iki ailenin yeryüzünde ki CEO'sudur. Harita da ABD diye gösterilen devlet, bu iki aileye çalışan ticari bir şirkettir. Dünyanın parası bu iki aile tarafından kontrol edilir. ABD ekonomisine bu iki aile hükmeder,  ABD senatosu bu iki aileye çalışır, Pentagon, IMF, BM, Nato, CIA bu iki ailenin yeryüzündeki selameti için tetikçilik yapar. Hakikatte ABD diye köklü bir devlet yoktur.
ABD, bu iki aileye çalışan, Londra'nın Kraliçesine diz çökmüş 51 devletten müteşekkil ticari bir şirkettir.  ABD, hem bu iki siyonist ailenin hem de Kraliçe'nin maskesidir.

Bu mukaddimeden sonra, Erdoğan'ı ve Türk askerini niçin Ortadoğu da görmek istemiyorlar?
63 ülkeden 200 bin askerin olduğu Irak'ta neden Türk askeri işgalci gibi gösterilmek isteniyor?
Erdoğan'a ve Türk askerine saldırı sebeplerine bi kaç örnek vermek isterim...

2013 yılında Erdoğan - Barzani arasında Kuzey Irak petrol sevkiyat antlaşması yapıldı. Antlaşma ucu açık olarak 50 yıllık yapıldı. Bu sevkiyattan Türkiye'nin kasasına girecek para 7,5 trilyon dolardı. Antlaşmanın lokomotifi HalkBank'tı. Antlaşmayla ilgili olarak Kraliçe'nin Washington sözcüsü 'kaygılarını' ifade etti. Nisan 2013'te ABD senatosunda Kraliçe'nin 48 senatörü HalkBank'a operasyon yapılması tekliflerini ABD senatosuna sundu.  1 ay sonra Taksim-Gezi parkta pusuya yatmış Kraliçe'nin CNN İnt. canlı yayınlarıyla Gezi'den saldırdılar. Erdoğan'ı indirip Ankara-Erbil köprüsünü yıkamadılar.
Durmadılar,
17-25 Aralık'ta HalkBank Genel Müdürü Süleyman Aslan'ı da içine koydukları ayakkabı kutusuyla saldırdılar. Süleyman Aslan gözaltına alındığı 17 Aralık günü Washington Hazine Bakan Yardımcısı David Cohen'i 18 Aralık'ta HalkBank Genel Müdürlüğüne soktular. Cohen 24 saat Genel Müdürlükte kalıp, tüm dataları alarak Genel Müdürlüğü terketti. O günler de milletimiz ayakkabı kutusuyla meşgul olduğu için Halk Bank'ın bağlı olduğu ekonomi Bakanı Ali Babacan'ı da, HalkBank Genel Müdürlüğünde 24 saat geçiren David Cohen'i de göremedi. 17 Aralık'ta David Cohen'le istediklerini alsalar da, asıl Erdoğan meselesini halledemediler. Devam eden süreçte bu topraklarda hiç vazgeçmediler.
İçerdeki PKK ve FETÖ terör örgütleriyle Erdoğan'dan kurtulabilmenin çarelerini aradılar. Patlattıkları bombalar, teşebbüs ettikleri darbeler Erdoğan'ı Ortadoğudan, Musul'dan, Cerablus'tan, Halep'ten...
100 yıl önce bizim olan kendi topraklarımızdan vazgeçirmeye yetmedi.
100 yıl evvel bizim olan topraklarımızı elimizden alanlar,
Topraklarımızı parçaladılar,100 yıl boyunca biz topraklarımızda hem kaynaklarımızı kasalarına doldurdular, hem de kanımızı döktüler, göz yaşımızı dindirmediler.
Lozan'da bizim olan topraklarımızı avucumuzdan alanlar,
Bizi 100 yıl boyunca kendi topraklarımıza indirmediler.
100 yıl sonra kendi topraklarımıza girmeyelim diye üzerimize bomba olup yağdılar, ertesinde Cerablus'tan girdik!
45 günde 10 bin kilometre kare toprağımıza ulaştık.
Çıldırdılar!
Halep'e giden, Musul'a giden yollarımızı kapatmak için her haltı yediler.
İçerde Gezi saldırısıyla,
17-25 Aralık operasyonlarıyla Erdoğan'ı durduramayanlar,
Dışardan bu topraklara indirdikleri DAEŞ'le Erdoğan'ı durdurabilmenin çaresizliğini yaşadılar.
DAEŞ'i, Erdoğan-Barzani yürüyüşünü durdurmak, Ankara-Erbil arasında inşa edilen köprüyü yıkmak için Oratdoğu'ya indirenler kendileri oldukları halde,
Musul'u DAEŞ'e teslim edenler kendileri oldukları halde,
DAEŞ'in elindeki silahları verenler kendileri oldukları halde; "Erdoğan, DAEŞ'e silah yardımı yapıyor..." yalan manşetleriyle saldırdılar.

Altını çizerek ifade ediyorum ki;
DAEŞ,
Bir el-Kaide misali,
Bir Taliban misali,
Bir Boko-Haram misali,
Bir PKK misali,
Bir PYD misali,
Bir FETÖ misali Kraliçe projesidir.
Kraliçe'nin aklıyla, Kraliçe'nin emir ve talimatlarını hayata geçirmek üzere Türkiye'nin Musul'a giden yolunu, Halep'e giden yolunu kapatmak,
Bu vesileyle Ankara - Erbil köprüsünü yıkmak için Ortadoğuya indirilmiş küresel bir terör örgütüdür.
DAEŞ, bi önceki CIA Başkanı David Petraeus tarafından,
Abu Bekir el-Bağdadi namında ki 1971 Telaviv doğumlu, Yahudi bir anne-babanın oğlu Simon Elliot liderliğinde Ortadoğuya indirilmiştir.
DAEŞ'te, Haydar el-Abadi'de bir Kraliçe projesidir.
Maliki'nin yapamadığını yapabilmek için,
Kraliçe tarafından DAEŞ Musul'da sahaya indirilmiş,
Abdullah Gül'ün Kraliçe'nin EXETER'inden okul arkadaşı Haydar el-Abadi de Maliki'nin yerine Irak'ın başına Cumhurbaşkanı olarak atanmıştır.
100 yıl evvel Lozan'da İngiliz Lord Curzon'un elimizden aldığı Musul'u,
100 yıl sonra bu toprakların evlatlarına vermemek için DAEŞ Musul'dan sahaya sürülmüş bir terör örgütüdür.

Haydar el-Abadi ve DAEŞ'in tek bir görevi vardır Ortadoğu da,
Türkiye'yi Ortadoğuya ve Musul'a sokmamak için bekçilik görevdir.

Irak'ın Cumhurbaşkanı Haydar el-Abadi, Türkiye'yi Bir-LEŞ-miş Milletlere şikayet etmesi ve "İşgalci Türk askerini Irak'ta istemiyoruz..." diye zırlamasının meali; "Kraliçe Ortadoğu'da Türk askeri istemiyor..." dur...

Irak'ta bulunan 63 ülkeden 200 bin işgalci askerlerden oluşan Kraliçe'nin ordusundan rahatsız olmayan,
İşgalcilerin tecavüzlerinden, döktüğü kandan ve göz yaşından rahatsız olmayan,
Kendilerine parçalanacak bi toprak parçası bırakmamış Kraliçe'nin haydutlarından rahatsız olmayan Haydar el-Abadi,
Asırlarca gittiği yere adalet ve merhamet götürmüş,
İşgal için değil fetih için girdiği toprakları kardeşlik ve selamet yurdu yapmış Türk askerinin Ortadoğuda olmasından rahatsız olmasından daha tabi ne olabilir ki?

Türk askeri Ortaoğu da olursa, Kraliçe'nin işgalci ve tecavüzcü askerlerinin Ortadoğudan kazınacağını bildikleri için zırlıyorlar.

Vallahi bağırsanız da, çağırsanız da Ortadoğu Kraliçe'nin değildir!
Tetikçileri DAEŞ'in, PKK'nın, FETÖ'nün değildir!
63 ülkeden 200 bin işgalcinin hiç değildir!

Musul da bizim, Kerkük te bizim!
Cerablus ta bizim, Azez de bizim!
Rakka da bizim, Halep te bizim!
Bağdat ta bizim, Şam da bizim!
Mekke de bizim, Medine de bizim!
Anadolu da bizim, Ortadoğu da bizim!
Kafkaslar da bizim, Balkanlar da bizim!
Afrika da bizim, Asya da bizimdir!

Bu topraklar Türkün, Kürdün, Türkmenin, Boşnağın, Arabın, Acemin, Alevinin, Sünninin kadim yurtlarıdır. ..
Bu topraklar, bu toprakların evlatlarınındır!

Haydar el-Abadi'ye sorulacak tek soru;
Sahi parsel parsel Irak'ı parçalayıp, bölüşen PKK'nın, PYD'nin, FETÖ'nün ve DAEŞ'in arkasına saklanan Küresel puştların ne işi var bu topraklarda?


Erdoğan maskelerinizi indirdiği,
Ortadoğuda 100 yıllık saltanatınız yıktığı için Ortadoğu da istemiyorsunuz.
ABD’nin yüzündeki PKK maskesini, PYD maskesini, DAEŞ maskesini, FETÖ maskesini indirdiği için Erdoğan’dan nefret ediyorsunuz!
Kraliçe’nin yüzündeki ABD maskesini indirdiği için saldırılar bitmiyor!
Dünyayı sömüren iki Siyonist ailenin yüzündeki Kraliçe maskesini indirdiği için darbelere muhatap oluyor!
PKK’nın, PYD’nin, DAEŞ’in ve FETÖ’nün ABD’ye çalıştığını,
ABD’nin Kraliçe’ye çalıştığını,
Kraliçe’nin Rothschild ve Rockefeller’e çalıştığını tüm insanlığa ilan ettiği için Erdoğan’a düşmansınız! …

Siz Erdoğan’ı yıkamadınız!
Lakin Erdoğan, bu toprakların evlatlarının kanları üzerine inşa ettiğiniz 100 yıllık imparatorluğunuz yerle bir etti…
Haydar el-Abadi’niz le filan durduramazsınız!
Girdik ve orada kalacağız!...

07 Ekim 2016

mus@bhy