Translate

28 Ekim 2014 Salı

KIRMIZI KİTAP



Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında alınan kararlar Hükümetlere  tavsiye niteliğinde olduğu gibi 28 Şubat 1997 MGK kararları da tavsiye niteliğinde  idi ama Yasaları ve Anayasayı çiğneyerek 1000 yıl sürdüreceklerine yemin ettikleri süreçte aldıkları kararları öylesine uyguladılar ki vahşice bu millete, bu milletin değerlerine saldırmışlar ve Milletimizin üzerine karabasan misali çullanmışlardı.
Askeriyle - Siviliyle, İşvereni - İşçisiyle, Medyasıyla - Patronuyla,  içerden Paraleller - dışardan Küreseller top yekun saldırıya geçmişlerdi.
Milli Güvenlik Kurulunda aldıkları kararlarla milletimizin tüm kazanımları ellerinden alınmış,
Bu milleti bu milletin evlatları idare etsin diyenlerin Partileri kapatılmış,  siyasetten uzaklaştırılmış,
Dindarlar Siyasetten, Bürokrasiden, İş dünyasından,  Medyadan  bertaraf edilmişti.
O günlerde hafızalarımıza kazınan Refah Partisinin kapatılması,
Genel Başkanı Merhum Erbakan’ın 5 yıl siyasi yasaklı olması,
MGV’nin yurtlarının kapatılması, varlıklarına el konulması,
Başörtüsüyle seçilmiş Millet Vekilinin, Milletin Meclisinden kovulması içimizi acıtmış, yüreklerimizi dilhun etmişti.

28 Şubat’ta Milli Güvenlik  Kurulunda alınan kararlarla, Milli Siyaset belgesi olarak bilinen Kırmızı Kitabın içerisine  ‘İslam=İrtica, Müslüman=Mürteci’ olarak girmişti.
Yapılan darbenin, Anayasa ve Yasalara aykırı olduğunu,  anti demokratik  bir zulüm olduğunu yazan - çizen ve haykıran medya mensubu, yazar ve çizerler ‘andıç’larla bertaraf edilmişti.


O karanlık günlerde milletimizin büyük çoğunluğuna bu baskılar yapılırken, büyük bir kuşatmayla insanların ocakları söndürülürken, o günlerde Cemaatın Hocasına - Şakirtine, Okuluna  - Üniversitesine, Dershanesine - Yurduna dokunulmamıştı.
Hatta “Ecevit’e Allah’tan şefaat yetkisi” istenmesiyle,
“Beceremediniz, Bırakın!” manşetlerinden sonra dindar ve mütedeyyinlerden boşaltılan tüm saha Paralel medyanın yazar ve çizerlerine, bürokrat ve işadamlarına tahsis edilmesiyle bugünkü Paralel İhanet Çetesi o günlerde resmen kurulmuştu.
1000 yıl sürecek dedikleri o karanlık süreç  12 Eylül 2010’da milletimizin iradesiyle tüm kurumlarıyla tasfiye edilince, bu topraklarda bu milletin ayağa kalkmasını, doğrulup koşmasını durdurmak için tezgahlanan Paralel İhanet Çetesi de ortaya çıkmış oldu…
1999 Mart’ından itibaren Paralel İhanet Çetesi Pensilvanya merkezinden tayin edilen Ülke İmamı, Bölge İmamı, İl İmamı, İlçe İmamı atayarak, hem kurumları, hem de sermaye ve iş dünyasını ele geçirmek suretiyle istedikleri  hedeflere ulaşabilmenin çabasında oldular.
Paralel Emniyeti kurabilmek için çaldıkları sorularla kendi Paralel Polis gücünü oluşturdular,
Paralel Yargıyı kurabilmek için çaldıkları sorularla kendi Hakim ve Savcılarını atadılar. Karşı çıkanları uydurdukları naylon örgütlerle yargılayıp mahkum ettiler.
Kendilerinden olmayan Siyasetçi - Bürokrat, İşadamı - İşçi, Medya ve Patronları, Yazar ve Çizerlerini oluşturdukları kaset arşivleriyle önce susturmak, sonra da şantajlarla kendi taraflarına çekmek suretiyle ihanetlerini örtebilmenin şerefsizliğini yaşadılar.
Emniyet, Yargı, Bakanlıklar ve STK’larda ellerine geçen imkanların tamamını, bu ülkeye ve bu millete ihanet için kullandılar.

Devletin güvenliği ve kurumları milletimizin iradesiyle,
Hükümetin başı Başbakan’a,
Cumhurun başı Cumhurbaşkanına emanet edilmiştir.
Bu emanete kimler ihanet ettiyse bedelini de ödemelidir.
MGK toplantısı 28 Şubat’ta milletimiz için ne kadar önemli ise, 30 Ekim 2014 MGK toplantısı da o denli önemlidir.
O gün milletimizin, inandığı değerlerle arasına duvarlar örüldüğü için önemliydi,
Bu gün de o duvarları örenlerin tasfiye edileceği için önemlidir.
O gün Milli Güvenlik Siyaset Belgesi olarak bilinen Kırmızı Kitabın başına "İslam'ı terör örgütü, Müslümanı terörist" yazanları alkışlayanlar, “Asker Erbakan’dan daha demokrat” diye manşet attıran hainler,
30 Ekim MGK’sında Kırmızı Kitabın başına “Paralel İhanet Çetesi terör örgütü ve müntesipleri de terörist” olarak yazılacak.

Çıldırıyorlar!
Paralel Medyalarından 13 maddelik ültimatomlarla MGK’ya gündem belirleme telaşındalar.
İstiyorlar ki; yaptığımız ihanetler yanımıza kalsın…
İstiyorlar ki;
7 Şubat operasyonunu yapanlar,
Gezi saldırısında Küresellerin tetikçiliğini yapanlar,
17-25 Aralık operasyonlarıyla ülkenin seçilmiş Başbakanına diz çöktürmek isteyenler,
Ülkenin ve milletin kozmik bilgilerini küresel merkezlere satanlar,
Mit tırlarını durduranlar,
Bu topraklarda ve Coğrafyamızda başlatılan Çözüm Sürecini durdurmak için her türlü alçaklığı yapanlar,
Paralel medyalarından sabah-akşam 24 saat sövenler,
Pensilvanya’dan Yahudiye dua, Müslümana beddualar üfleyenler,
Çaldıkları sorularla kurdukları Paralel Emniyet ve Paralel Yargı üzerinden ocakları söndürenler,
Oluşturdukları kaset arşivleriyle siyaseti, bürokrasiyi, işdünyasını dizayn edenler yargılanmasın, yaptıkları ihanetlerin bedeli ödenmesin istiyorlar…

Çatlasanız da, patlasanız da her türlü şerefsizliği yapsanız da ihanetleriniz cezasız kalmayacak ve inlerinize girilecek.
İşte 28 Şubat MGK’sında alınan; “İslam Terör Örgütüdür, Müslüman Teröristtir…” kararı,
30 Ekim 2014 MGK’sında Milli Güvenlik Siyaset Belgesine girecek olan, “Paralel İhanet Çetesi Terör Örgütüdür, bu kadar ihanetten sonra hala müntesibi olanlar da Teröristtir…” kararıyla değiştirilecektir…
Milletimizin güvenliği ve Yeni Türkiye’nin tüm kurumlarıyla inşa edilmesi için, Kırmızı Kitapta Paralel İhanet Çetesi Terör Örgütü, müntesipleri de Terörist olarak yerini almalıdır ve tez elden tüm Paralel Hainlerin inlerine girilmelidir.
Çetenin inlerinin anahtarı da Kırmızı Kitapta saklıdır…


28 Ekim 2014

mus@bhy

Hiç yorum yok: