Ak Parti’nin iktidara geldiği 2002’den 2014’e, son 12
yılda bu topraklarda aslında ne oldu?
İçerisinden geçtiğimiz zaman diliminde gelişen
olayları, alınan neticeleri göremezsek, Eski
Türkiye’den Yeni Türkiye’ye değişimi de ıskalamış oluruz.
2002 yılından itibaren başlayan yeni süreçte Yeni
Türkiye yolunda alınan mesafeyi görebilmekte ancak fotoğrafın parçalarını
birleştirmekle mümkündür. Büyük fotoğrafı net görebilirsek, bu sürecin
kazananını ve kaybedenini de ortaya çıkarmış oluruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aklıyla şekillenen yeni
fotoğrafın ortaya çıkış hikayesini özetlemek isterim.
90 yıllık zaman diliminde bu toprakları idare edenler
ne zaman bu ülkeyi milli bir çizgiye çekmek istemişse, yine bu milletin
evlatlarından oluştuğunu zannettiğimiz Ordu tarafından darbe ve muhtıralarla
iktidarlar el değiştirdi. Ordunun milli irade üzerinde oluşturduğu vesayet 2002
yılına kadar hiç eksik olmadı.
Gün oldu, Küresellerin Ordunun içerisine
yerleştirdikleri 37 kişilik cuntayla Ezanın dilini yeniden “Allah-u Ekber”e
çeviren Merhum Adnan Menderes’i iktidardan indirip astılar,
Gün oldu, milletin kaynaklarını sömürebilmek için Ordu
üzerinden yönetime el koydular,
Gün oldu, milleti değerleriyle barıştıran, milletin
kaynaklarına sahip çıkan Merhum Erbakan’ı Ordu üzerinden post modern darbeyle
iktidardan indirdiler.
90 yıllık zaman diliminde milletin iradesinin,
değerlerinin ve arzularının Ordu içerisindeki vesayetçi ve darbeci cunta için
hiçbir bir kıymeti olmadı ve hep onların dediği oldu.
Ve nihayet 2002 yılına gelindiğinde, 90 yıldır
milletin ensesinde keyif süren Askeri vesayetin yıkılması ve yok edilmesiyle
ülkenin evlatlarının yeniden ayağa kalkması, kendi kaynaklarına sahip çıkması
süreci de başlamış oldu.
Erdoğan’ın aklıyla şekillenen plan devreye girdi ve
Ülkenin önünü açacak, milletimizi yeniden ayağa kaldıracak adımlar ardı ardına
atılmaya başlandı.
2007 yılında başlayan Ergenekon dalgalarıyla başlayan
yeni sürecin sonunda kazanan ve kaybedeni görebilmek ancak 2014 yılında mümkün
olacaktı.
İmzasız ihbar mektupları, gizli dinlemelerle elde
edilmiş tapeler, gizli tanıklar ve oluşturulmuş bavullar dolusu belgeler,
atılan bir kısmı doğru, bir kısmı abartılı manşetlerle yeni süreç başlamış
oldu.
Yeni süreçle herkes bir kişisel hesap peşindeydi.
Bi tarafta Ordunun kurduğu vesayeti yok edip yeni bir
vesayet kurmak için kendisine alan açmak isteyen Paralel Yapı,
Diğer tarafta, 90 yıldır bu topraklarda küresellerin
kurduğu tezgahı ayakta tutabilmek için var olan Ordu içerisindeki darbeci yapıyı
yok edip, Orduyu milletin Ordusu yapmak isteyen bir irade.
Erdoğan için birinci öncelik küresellerin Ordu
içerisine yerleştirdiği yapıyı tasfiye etmekti. 2-3 yıllık bir mücadeleyle Yeni
Türkiye’nin ilk adımı da atılmış oldu.
Böylece Ordu içerisindeki, ‘İslamı irtica, müslümanı
mürteci’ gören, insanların başındaki örtüsünü, parmağındaki yüzüğünü tehlike
gören cunta tasfiye edilmiş oldu.
Siyasi İktidar tarafından milletin önüne getirilip,
milletin iradesiyle yapılan 2 Referandumla, açılan ‘Demokratikleşme Paketleriyle’
Yeni Türkiye yolunda ikinci ve üçüncü adımlar da atılmış oldu.
İstihbarat Teşkilatının Müsteşarının değişimiyle
başlatılan süreçle, küresellerin ülkemizde ve bölgemizde keyiflerine göre at
koşturması dönemi bitiyor, eski Türkiye’de ancak istedikleri kadar istihbaratı Mit’e veren küresel servisler,
yeni süreçte bilgi akışı tersine dönecek, istihbaratı bölgede toplayan Mit, ancak istediği kadar bilgiyi
küresel servislerle paylaşır hale gelmişti.
Ordunun, Bürokrasinin ve Mit’in milli bir çizgiye
gelmesiyle artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor, Ülkenin Ordusu ve Mit’i Siyasi
İktidarla aynı dili kullanıyor ve aynı yolda yürüyorlardı. Erdoğan hangi yöne
giderse Ordu ve Mit’te aynı yöne yürüyordu.
Ancak 12 yılda bu yöne dönmeyen, bu yolda yürümeyen
Medya ve İş dünyası, eski Türkiye yolunda eski alışkanlıklarına devam
ediyorlardı.
Eskiden Çevik Bir’in medyanın amiral gemisi Hürriyetin
Genel Yayın Yönetmeni olduğu Eski Türkiye’de, Çevik Bir’den gelen talimatlarla
manşet atıp köşelerde yazanların eski alışkanlıklarını terk edememeleri, Yeni
Türkiye’nin diline yabancı olduklarını, Yeni Türkiye yolunda yürümemek için
direnmeleri de manşetlerine yansımaktaydı.
Eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye geçişte Ordu
direnmedi, Bürokrasi direnmedi, Mit direnmedi ama Medya ve İş dünyası
direniyordu. Ama hiçbir şansları kalmadığını da biliyorlardı. Bunun için
sürekli zaman kazanmak ve ülkenin evlatlarının Yeni Türkiye ile yeniden ayağa
kalkmasını geciktirmenin çabasındaydılar. Tamda bu sırada Paralel Yapı, medya ve
iş dünyasının imdadına yetişti. Beraberce bir sofraya oturdular, planlarını ve
güçlerini birleştirdiler ve hep birlikte Erdoğan’a çullandılar ama kurdukları
bu kirli ittifakın sonlarını hazırladığını, Yeni Türkiye’nin kuruluşunu
engelleyemeceklerini bilemediler.
“Biz şimdi daha da güçlüyüz, eski Türkiye’de olduğu
gibi manşetlerimizle, finans gücümüzle Erdoğan’ı indiririz, yerine yenisini
getiririz…” gafletine düştüler. Güç zehirlenmesiyle 30 Mart ve 10 Ağustos
neticeleriyle uçurumun kenarına geldiklerini göremediler.
Eski Türkiye’de istemediklerini tasfiye edenler,
Yeni Türkiye’de tasfiye oldular ama bu tasfiye
sürecini gözleri kör olduğundan görmek istemediler.
7 Şubat operasyonu,
Gezi saldırısı,
17-25 Aralık darbe girişimleri ve oluşturdukları
algılarla girilen 2 seçim neticesiyle Erdoğan’ın galip geldiğini göremediler,
kabullenemediler.
Yanılgıları büyüktü!
Onların ki; Yeni Türkiye’de Ordu’yu, Mit’i ve
Bürokrasiyi attığı yeni formatla millileştiren Erdoğan, Paralel Yapı ve
işbirlikçisi Sermaye’ye karşı galip gelemez yanılgısıydı. Halbu ki, çok yakın
bi gelecekte bu yanılgının bedelini de ödeyecek olacak yine kendileri olacaktı.
2002’den 2014'e başlatılan sürecin, atılan adımların,
operasyon dalgalarının, Erdoğan’ın 12 yıl ilmik ilmik ördüğü Yeni Türkiye’nin
kurulduğunu kabullenmeseler de, 2023’ten önce görecekleri de muhakkaktır.
2002’den 2014’e aslında ne oldu?
Gücünü küresellerden ve sermayeden alanların devri
bitti,
Gücünü milletten alanların devri başladı.
Erdoğan’ın 12 yılda attığı adımlar hedefine ulaşıyor
ve Yeni Türkiye, Yeni Ordusuyla, Yeni Mitiyle kuruluyor.
Yeni Türkiye,
Güçlü Orduyla,
Güçlü Mit ile,
Güçlü Bürokrasi ile,
Güçlü Medya ve Milli Sermaye ile kurulacak.
Bu şahlanışı hiçbir beşeri güç, hiçbir küresel ve
paralel ittifak durduramayacaktır.
Anlayın artık!
02 Ekim 2014
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder