Translate

21 Eylül 2014 Pazar

IŞİD'le Geldiler!


Bu topraklarda 2010 Referandumuyla temelleri atılan Yeni Türkiye’nin inşasını durdurmak için içerdeki Paralel düşmanların tetikçiliğiyle başlatılan sabotajların ilk hedefi, 100 yıldır kavga ettirilen  Türk ile Kürtün kucaklaşmasını engellemek, 100 yıldır dökülen kan ve göz yaşını dindirmeye yönelik başlatılan, barış ve kardeşlik projesi ‘Çözüm Sürecini’ durdurmaktı. Küresel düşmanların Paralel düşmanlar üzerinden Çözüm Sürecinin Mimarı Erdoğan’a, Projenin direksiyonunda bulunan Hakan Fidan’a saldırmalarına sebep, Türk – Kürt barışmasından dolayı kaybedecekleri bölge kaynaklarıydı…
Erdoğan’ın bölgede attığı tüm adımlar Küresel düşmanların bölgede kurdukları 100 yıllık tezgahların da dağıtılması demekti…
Çözüm Sürecini sabote etmek için Hakan Fidan aleyhinde yapılan kara propagandalara, atılan İran ajanı, Acem uşağı, Mut’a iftiralarıyla yapılan itibar suikastlarına esas sebep, projeye açıktan yapamadıkları sabotajlardan başka bişey değildi.
7 Şubat 2012’de yapılan operasyonla Fidan’ı tutuklamak isteyipte tutuklayamayanlar, Çözüm Sürecinin devam etmekte olduğunu, nihayi süreçte PKK’nın silah bırakması neticesinde oluşacak kardeşlik ve barış havasının hakim olmasını düşündükçe kuduz köpekler misali kudurdular.
Erdoğan’ı durdurmak için her ihanetin ortasında oldular, her türlü kepazeliği yaptılar.
Küreseller için Çözüm Sürecinde başarılı olmuş, terör meselesini çözmüş, Türk ve Kürt kavgasını bitirmiş bi Türkiye’nin Coğrafyamızda inisiyatifi ele geçirecek korkusu küresellerin 100 yıl sonra ilk defa yenilmesi demekti.
Paraleller üzerinden her türlü rezilliği yaptılar ama Çözüm Sürecinde alınan mesafeyi engelleyemediler.
Gezi’den saldırmaları,
17-25 Aralık operasyonları hem ‘Hareketin Hizmeti’nin kimlere olduğuna, hem de Paralellerin bu topraklarda yüklendikleri taşeronluk hizmetlerinin deşifre olmasına vesile oldu.
Bu deşifreden sonra,  20 yıl evvelinden ortaya koyduğumuz “Fetullah Gülen’in ‘hoca’ olmadığı gerçeği, sadece Siyonist ve Küresel çeteye hizmet ettiği” iddiamız da anlam kazanmış oldu.
2010-2014 arası bu toprakların evlatlarını yeniden ayağa kaldıracak, kan ve göz yaşını dindirip yeniden kardeş yapacak projeler için atılan adımlara karşılık yapılan tüm operasyonlar, kurdukları tüm kirli ittifaklar, ülkenin evlatlarını yeniden diz çöktürmek için attıkları tüm manşetler  30 Mart 2014 seçimleriyle çöplüğe gönderilmek suretiyle, Erdoğan’ın aklına, Milletin iradesine karşı farklı yenilgiyi de tatmış oldular.
Erdoğan, Çözüm süreciyle içerde Türk ve Kürdü kardeş yapabilirse, bölgede ki Kürtleri de Türkiye’ye kardeş yapacak ve böylece Ortadoğu yeniden barış ve esenlik yurdu olacaktı.
100 yıldır Ortadoğuyu kurdukları emperyal tezgahlarla sömürenler, tabi olarak içerdeki Çözüm sürecine, Bölgedeki Türk-Kürt kardeşliğine  karşı tezgahlar kurmaları da muhakkaktı.
Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin Erdoğan’la olan yakın ilişkileri neticesinde, Musul ve Erbil’in Ankara’ya bağlanma ihtimali,
Neçirvan Barzani’nin; “Türkiye bizim umut kapımızdır…” açıklamaları,
Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden sevkiyat antlaşması,
Bölgede özellikle petrol kartının Erdoğan’ın eline geçmesi içerde Paralel düşmanları, dışarıda Küresel düşmanları kudurtmaya yetmişti.
Barzani’nin yaptığı anket çalışmalarıyla, Ankara’da hazırlanan Kuzey Irak Kürtlerine verilmek üzere hazırlanmış ‘Yeni Türkiye Pasaportları’yla, Barzani’nin Kuzey Irak petrolünü artık Küresellere yedirmeyeceğini, ayrıca Barzani’nin bölgede tek güvendiği limanın Yeni Türkiye olduğunu da çok iyi biliyorlardı.
Barzani üzerinden PYD’nin Lideri Salih Müslim’inde ikna edilmesiyle, Yeni Türkiye’yle eş zamanlı inşa edilecek ‘Yeni Türkiye İmparatorluğu’nu gören Küreseller yeni kartlarını oynamaya başladı.
Erdoğan – Barzani buluşması, Ankara - Erbil arasında yapılan ucu açık 50 yıllık Kuzey Irak Petrol antlaşmaları, Irak Başbakanı Maliki’nin de koltuğunu kaybetmesine sebep olacaktı.
Belkide bu topraklarda ilk defa operasyonları ters dönüyor, hesapları bozuluyordu.
4 yıldır yaptıkları tüm planlar, kurdukları tüm kirli ittifaklar Erdoğan aklıyla başlarına geçince, adına IŞİD dedikleri terör örgütünü sahaya indirdiler.
Tek IŞİD taşıyla kuş katliamı yapacaklardı.
Yahudi bi anne ve babadan Telaviv’de dünyaya gelen Simon Elliot’u ebuBekir Bağdadi kimliğiyle IŞİD’in tepesine oturttular. Tavanına Kraliçeye bağlı ajanları, tabanına da samimi ama cahil kalmış Müslümanları monte ettiler. Önce ÖSO ile yan yana Esed’e karşı cepheye sürenler, sonrasında Esed’in yıkılacağını anladıklarında IŞİD’i Esed’in tarafına geçirip, insanları öldürttükleri halde, IŞİD’in Sünniler için bölgede olduğunu, Şiileri öldürmek için cepheye geldiği yalanını söylediler.
IŞİD’in Musul’da sahaya indirilme sebepleri;
1-   Ortadoğuda Erdoğan’ın ele geçirdiği tüm kartları yeniden elegeçirmek.
2-   Yakın gelecekte Irak’tan ayrılacak bir yapılanmayla belki de Ankara’ya bağlanacak, kendi petrolünü Ankara üzerinden dünyaya servis edecek Barzani’yi, dolayısıyla Kuzey Irak’ı ve petrolünü tamamen kontrol atına almak,
3-   Dünyanın Para İmparatorlarının, İsrail’in ve Esed’in bölgedeki tezgahlarını korumak,
4-   Daha da önemlisi ‘İslami Terörizm’ ile Ortadoğuyu yeniden dizayn etmek için sahaya indirildi.
IŞİD Kuzey Irak’ı kontrol altına alabilsin diye Maliki’ye Musul’daki ordularını geri çekmesi emri verildi. Maliki ordusu ayrılırken silahlarını da IŞİD’e bırakarak Musul’u terk etti. IŞİD kendi güçleri ve Maliki’nin bıraktığı silahlar ile Kerkük’e ağır bir saldırı yapacak ve Kuzey Irak tamamen IŞİD’in kontrolü altına girecekti. Bu şekilde Türkiye ile sınırda uluslararası terörist bir grup muhatap olacak ve böylece PKK’nın yerini de IŞİD almış olacaktı.
Böylece Barzani, Peşmergeler ve Türkiye ile Çözüm Sürecine destek veren diğer Kürtler yok edilecekti. Yani tek IŞİD taşıyla katliam yapacaklardı.
Bu planın farkında olan Ankara, MİT Suriye sınırında ÖSO’ya, Irak sınırında da Peşmerge ve Türkmenlere destek vererek, Mit tırlarıyla silah ve ağır mühimmatlar hem Peşmergeye hem de Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırına yakın yerlerde konuşlanan ÖSO birliklerine gönderilerek, Küresel plan yeniden bozulacaktı. Her iki tarafa da IŞİD’e karşı mücadele etmeleri için tam destek verileceği mesajı verildi. IŞİD, Türkiye ile asla sınır komşusu olmayacak, bunun için ne gerekirse yapılacaktı.
Küreseller bu süreçte hep yanlış hesap yaptılar, IŞİD’le Erdoğan’ın elindeki kartları almayı umanlar bi daha yenildiler.
Onlar, IŞİD’i Barzani’nin üstüne gönderip, hem Barzani’nin hem de Erdoğan’ın hesabını bozacak, Kuzey Irak’ı doğrudan Merkezi Irak Hükümeti Maliki’ye bağlayacaklardı. Normalde IŞİD’in Kuzey Irak’ı tamamen kontrol altına alıp Küresel Patronlara teslim etmesi gerekiyordu. Yani Maliki’nin beceremediğini, IŞİD’e yaptıracaklardı. Ama Ankara’nın aklını hesaba katmayan IŞİD, Barzani’ye karşı duramadı ve Kuzey Irak’ı merkeze bağlayacağına iyice birbirinden ayırmış oldu. Plan bozulunca, önce Küresel Planı hayata geçiremeyen Maliki’yi tasfiye edip yerine İngiliz vatandaşı Haydar el-Abadi’yi getirdiler, sonra da kendi kurup sahaya indirdikleri IŞİD’den kurtulmak için operasyon kararı aldılar.
Şimdi IŞİD’i yok etmek için Galler’de bir araya gelen Küreseller, operasyonda Türkiye’nin de desteğini istediler. Ancak NATO üyesi Türkiye, NATO’nun planladığı uluslar arası IŞİD operasyonuna imza koymadı.
IŞİD’in Musul’a indiği gün Küresellerin aklıyla rehin alınan 49 Konsolosluk görevlisi vatandaşımızı gerekçe göstererek operasyona imza koymadığımız hususu, Küreselleri de köşeye sıkıştırmıştı. Nihayet Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, Başbakan Davutoğlu’nun ve Millileşmiş İstihbaratımızın Başkanı Hakan Fidan’ın aklıyla şekillenen, sabır, zeka ve metanetle, tek kurşun sıkılmadan yapılan operasyonla 101 gün sonra IŞİD’in elinde rehin tutulan 49 Konsolosluk görevlisi vatandaşımız evlerine getirilmiş oldu.
IŞİD bölgeyi yeniden şekillendirip Küresellere teslim edecekti…
Bundan sonra Ankara’nın planı devreye girecek.
Planlarında Türkiye’yi IŞİD’le saf dışı bırakmak için ittifak yapanlar, şimdi kendileri düşünsünler. Ancak Erdoğan isterse IŞİD yok edilir olduğunu biliyorlar. Kartlar Erdoğan’ın elinde. 4 yıldır her platformda saldırmaları da bundandı. Küreseller tamamen köşeye sıkışmış durumda. IŞİD’le bölgede Türkiye’yi yok etmek isteyenler, bakarsınız aynı IŞİD’le  bölgeden defolup gidecekler.
Zira artık Coğrafya’da Türkiye’siz plan yapamayacaklar, tezgah kuramayacaklar.
Türkiye’nin aklı olmadan ne IŞİD’lerini sahaya indirebilecekler, ne de indirdikleri IŞİD’lerini sahadan çekemeyecekler.
7 Şubat’ta yapamadıklarını,
Gezi’de yapamadıklarını,
17-25 Aralık’ta yapamadıklarını,
IŞİD’e yaptıracaklar,
Yeni Türkiye’nin inşasını durduracaklardı…
Tüm tezgahlarına rağmen, attıkları manşetler, kurdukları kirli ittifaklara rağmen oyunları bozuldu ve bu topraklarda Yeni Türkiye inşa ediliyor.
‘Yeni Türkiye’ sadece 77 milyon vatandaşımız için kurulmuyor.
Yeni Türkiye;
Coğrafya’nın mağdurları için,
Irak’ın mazlumları için,
Suriye’linin akan kanı dinsin,
Gazze’linin göz yaşı dinsin,
Türk - Kürde, Kürt –Türke kardeş olsun,
Ortadoğuda 100 yıllık kavgalar bitsin,
Bu toprakların kendi kaynaklarını, kendi evlatları yesin diye Yeni Türkiye inşa ediliyor.
Küresel düşmanlarla, Paralel düşmanlar istemese de, bu toprakların evlatları, Türk-Kürt, Arap-Acem, Alevi-Sünni, Laz-Çerkez, Yeni Türkiye’nin Mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a biatını gerçekleştirecektir.

Akıl, gayret ve duanın gücü Yeni Türkiye İmparatorluğunu kuracaktır…

21 Eylül 2014
mus@bhy



Hiç yorum yok: