Translate

21 Ekim 2013 Pazartesi

Erdoğan’sız Ak Parti, Davutoğlu’suz Dışişleri, Fidan’sız Mit isteyenler…


2002 yılının 3 Kasım’ında yapılan genel seçimlerde %34 oy alarak iş başına gelen Ak Parti hükümeti, 2007 yılına kadar mevcut statükonun içerdeki taşeronlarını tespit etmiş, 20 Ekim 2007 referandumuyla bu ülkenin ve milletin ensesinde 90 yıl boza pişiren, yıllarca keyif süren ve devletin anahtarını ellerinde bulunduran egemenlerin dışarıdaki efendilerini tespit etmiş ve iç ve dışta tezgahlanan planları başlarına geçirmek için yol haritasını belirlemiş, bu yolda da uzun mesafeler almıştır.
Merhum Menderes’in, Merhum Erbakan’ın deşifre edemediği Küresel güçlerin içerdeki ve dışarıdaki tezgahladıkları hain planları hem teorik hem pratik olarak deşifre eden, tüm planların gizli kodlarını kıran Recep Tayyip Erdoğan, hem ekonomik hem de politik olarak milletimiz ve coğrafya insanlarının önüne koyduğu 2023 hedefi,  başta yeryüzünün parasını yönlendiren baronları içerdeki yerli görünümlü tetikçileri de devreye sokarak saldırıya geçirdi. Özellikle 2010’dan sonra hedeflerine koydukları isim Recep Tayyip Erdoğan’dı. Baronlar ve yerli işbirlikçileri tarafından dillendirilen arzu, Ak Parti kalsın ama Sayın Erdoğan  gitsin isteniyordu. Zaman içerisinde Sayın Başbakanın yanına Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve MİT Müsteşarı Sayın Hakan Fidan’da küresel baronlar tarafından hedefe konuyordu.
2010’dan bu güne, çok defa Sayın Başbakanı düşürmek için sortiler denediler. Olmayınca kuşatmanın içerisine Sayın Davutoğlu’nu alarak vuruşlarına devam ettiler. ‘Komşularla sıfır sorundan, kavgasız olmadığımız komşumuz kalmadığından’ dem vurularak, Bakan Davutoğlu’nun başarısızlığının altını çizdiler. Halbu ki, geçmişten bu güne bölge insanı zillet hayatı yaşadı. Sofralarından kan ve göz yaşı eksik olmadı. Yıllarca bu topraklarda ‘Komşularla sıfır sorun ve sorunsuz Dış Politika’ adına kan döküldü, göz yaşı döküldü. Bölge insanın yüzünün gülmesi, bu toprakların yeniden ‘barış yurdu, selamet yurdu’ olabilmesi için, mevcut dış politikaların mutlak manada değiştirilmesi lazımdı. Bakan Davutoğlu, komşuların değiştirmediği dış politikalarının yerine, bölgenin amiral gemisi Türkiye’nin Dış Politikasını değiştirerek, baronların bölgedeki oyunlarını da bozmuş oldu. Zira, Baronlar tarafından bölgede yıllarca sürdürülen sömürü ve kan dökme Türkiye’nin şahsiyetsiz dış politikalarından kaynaklanmaktaydı. Türkiye’nin Dış Politikası değişip, komşu ülkelerin dış politikaları değişmeyince ortaya çıkarılan sorunların sorumlusu olarak önce şahsiyetli Dış Politikanın mimarı Sayın Başbakan, sonrada  şahsiyetli Dış Politikanın Bakanı Sayın Davutoğlu hedefe oturtuldu.
Bu iki sortiden istedikleri sonuca ulaşamayınca, baronlar tarafından Mit Müsteşarı Sayın Hakan Fidan önce kıskaca alındı, sonrada hedefe kondu.
Sayın Hakan Fidan, Baronların uluslar arası istihbarat eliyle hem Dış İşlerini, hem de Milli İstihbaratı teslim aldıklarını bildiğinden, içerdeki tüm istihbarat birimlerini MİT çatısı altında topladı. Böylece MİT’e ‘millilik’ verilmiş, istihbarata Hakan Fidan eliyle Erdoğan damgası da vurulmuş oldu. Yani bölgede uçan kuşun istihbaratı, yabancı başkentlere ulaşmadan önce Ankara’ya ulaşmış oldu. Mit’in içerisinde yabancı istihbaratlara çalışan ne kadar ajan varsa tamamı uzaklaştırıldı. Uluslararası istihbaratlardan bağımsız yerli bir istihbarat yapılanması kurarak, bu topraklarda CIA ve MOSSAD ajanlarının faaliyetlerine müsaade edilmedi. Böylece bu topraklar, CIA ve MOSSAD ajanları tarafından operasyon sahası olmaktan da çıkmış oldu.
                Bu gün Hakan Fidan’ı hedefe oturtanlar, Müsteşar olduğu günlerde Sayın Fidan’a olan tavırlarını net bir şekilde ortaya koymuşlardı. O günlerde İsrail, Sayın Fidan’ın Mit’in başına gelmesini istemedi. İsrail ve Mossad’ın istemediğini, yerli işbirlikçilerde istemedi. O gün Hakan Fidan’ın iç ve dış egemenler tarafından neden istenmediğini bu gün daha iyi anlamış olmalıyız. Dışardaki egemenler kadar içerdeki işbirlikçilerin de hedefinde olan Fidan için operasyonların arkası hiç kesilmedi.
Önce meşhur(!) Hizmet Hareketi tarafından yayın guruplarından ilan ettikleri Fidan’sız Mit için, ülkede barış ve kardeşlik adına başlatılan çözüm sürecini durdurmak adına 7 Şubat 2012 de  Özel Yetkili Savcılarının yetkisi kullanılarak operasyon için ilk resmi adımı da atmış oldular. Gerekçe olarak Hakan Fidan’ı önce ‘irancı’ sonrada ‘PKK’lı ilan ettiler. Devletin anahtarını isteyen Hizmet Hareketi, istediklerini alamayınca bu tip operasyonlara başvurdular. Sayın Başbakan Hakan Fidan’a yapılan operasyonu ve arkasındaki büyük tehlikeyi fark edip değiştirdiği ‘Mit’ yasasıyla, iç ve dış işbirlikçilerinde heveslerini kursaklarında bırakmış oldu.
2010’dan bu güne kadar, bu ülkenin Başbakanı Sayın Erdoğan iç ve dış egemenler tarafından istenmiyor. Yani yeryüzünde paraya, ekonomiye ve siyasete yön veren Baronlar,  Sayın Erdoğan’ı istemiyorlar.
Bu topraklar da ‘Yeniden Büyük Türkiye’ istemeyen merkezlerle, içerdeki yerli görünümlü işbirlikçileri aynı şeyi istemektedirler.
Erdoğan’sız Ak Parti,
Davutoğlu’suz Dış İşleri,
Fidan’sız Mit…
Onların ne istediğinin hiçbir öneminin olmadığını, asıl önemli olanın bu milletin ne istediği olduğunu 2014 yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göreceğiz. Seçim neticeleri dışarıdaki  baronların ve içerdeki yerli görünümlü hizmet erbabının istediği olmayacağını ortaya koyacaktır.
Bu millet, ‘Bu milletin parasını küresel çeteye ve faiz lobisine yedirmeyeceğini’ dünyanın efendilerine haykıran Sayın Başbakanı, Sayın Davutoğlu’nu, Sayın Fidan’ı küresel Baronlara ve işbirlikçi hizmet erbabına yedirmeyecektir.

Bu millet kendi elleriyle diktiği fidanı, baronlar ve işbirlikçilerine söktürmeyecektir bu böyle biline…


21 Ekim 2013
mus@bhy

Hiç yorum yok: