Yıllarca bu
cennet vatanda egemen güçler tarafından dayatılan düzen, kendi varlığını
korumak adına, ülke insanına olmadık zulümler yaptı. Dayatmacı ve baskıcı
rejimlerde kurdukları düzeni ayakta tutabilmek için baskı ve dayatma
kaçınılmazdı.
1920’lerden
günümüze baskının ve dayatmanın yok ettiği hayatları, döktüğü gözyaşını millet
olarak içimize attık. Egemenlerin her türlü zorbalığını, ötelemesini,
yıldırmasını ve sindirmesini içimize
gömdük. Birileri tarafından ‘adam yerine konulmama’ yüreklerimizi dilhun etti…
Memleketin her karışında canı
ve kanı olan ecdadın evlatları, başındaki örtü vesilesiyle okul kapılarından
kovulurken, inandıkları dini uğruna makamını kaybedenler, mevcut düzenleri
bozulan bu ülkenin insanları, sadece kaybettikleriyle değil bozulan sağlık ve
psikolojileri ile de çok ağır bedeller ödemiştir.
Bu
topraklarda 90 yıl evvel inşa edilen rejim, temelde ırkçılık üzerine bina
edilerek, yasaklarla devam edip, idamlarla neticelenmiştir. Şapka giymediğinden
dolayı verilen canlar, devrimlere gösterilen isyanlar, çekilen çileler, dökülen
gözyaşları. 1920’lerin egemenlerinin gül hatırları uğruna yıllarca sürdürülen
ötekileştirme. Bu süreçte milletin ne istediği ya da ne düşündüğü hiç önem
arzetmezken, birileri, adına ‘Devrim’ dedikleri dayatmacı, baskıcı ve yok edici
zulümleriyle, önce hilafeti kaldırmak suretiyle milletin fertlerinin canı
acıdığında kolları arasına sığınacağı bir büyük gövdenin başını kopardılar.
Ardından ‘devrim’ adına atılan adımlarla Ümmetin istiklal marşı Ezanı, ‘Tanrı
Uludur’ diye okutturdular. Bu cennet vatanda 18 yıl boyunca ‘Ezan’ yasaklandı.
20 yıl bu topraklarda hayat rehberimiz Kur’an yasaklandı. Camiler satıldı,
kalanları ahır yapıldı, depo haline getirildi.
Devrim
adına;
20 milyon
metrekarelik topraklarımızdan vazgeçtik,
Ezandan,
Kuran’dan ve Cami den vazgeçtik,
Alfabemizden
vazgeçtik,
Kılık ve kıyafetlerimizden
vazgeçtik,
Sarıktan,
Sakaldan, Başörtüsünden vazgeçtik,
Kültürümüzden
– geleneklerimizden vazgeçtik,
İslamı ve
müslümanı hatırlatan ne varsa, her şeyimizden Devrim adına vazgeçtik ama,
onlar, İslama ve Müslümanlara olan kinlerinden hiçbir zaman vazgeçmediler.
Ellerindeki
tüm güçleri ile saldırdılar, yok saydılar ve müslümanı adam yerine
koymadılar...
Yıllarca
Başörtüsü topluma tehlike olarak gösterildi.
Dindarlık
‘İrtica’, Müslüman ‘Mürteci’ oldu despotların gözünde.
Toplumun
büyük bir kesimini oluşturan, gerekirse din, vatan ve namus uğrunda canlarını
verebilecek vatansever insanlar devletin kademelerinde hep ikinci sınıf insan
muamelesi gördü.
Dindar ve
mütedeyyin insanlar horlandı.
Başörtüleriyle
horlandı,
Bıyığıyla horlandı,
Sakalıyla
horlandı,
Yüzüğüyle
horlandı…
Milletimizin
büyük bir kesimi yıllarca 'devlet' tarafından ilgilenilmedi, aşağılandı,
ötekileştirildi, acı çektirildi, daha doğrusu 'adam yerine' konulmadı!
Kurumlarımız,
siyasetimiz, askerimiz, sivilimiz, bürokrasimiz ve sermayemiz, Anadaolu'yu ve
insanını hatırlamadı!...
90
yıl boyunca çekilen çilenin ardından, dökülen göz yaşının ardından, Muhterem
Başbakan tarafından takdim edilen ‘Demokratikleşme Paketiyle’ millet olarak
birazcık ta olsa nefes alabilmenin bahtiyarlığına eriştik.
Koskoca
imparatorluğu yıkarak yerine kurdukları rejim, kendi insanını ‘şu cu, bu cu’
yaparak, ufacık lokmalarla yutulacak hale getirdi. Yetmedi; Kürt'ten düşman,
dindardan ‘mürteci’, çalışarak helalinden para kazanmaya çalışan Anadolu
insanından ‘yeşil sermaye’, başında örtüsüyle okumak isteyen kız çocuğundan
‘rejim düşmanı’ çıkardı!
90 yıl
boyunca Devleti dönüştürüp, Milleti dönüştüremeyenler üzülsede, İslama ve
müslümana olan kinlerinden dolayı parmaklarını ısırsalarda, yıllarca korumaya
çalıştıkları düzenin bir paketle çatırdamasına, yıkılmasına ve başlarına
geçmesine mani olamayacaklar.
14 yıl
evvel bu Milletin Meclisinden ‘Başörtüsü’nü kovdunuzda başınız göğemi erdi.
Bu ülkenin
okullarından, üniversitelerinden ‘Başörtülüyü’ kovunca, uzaya füzemi
gönderdiniz.
Avrupanın
1950’lerde kullandığı duble yolları biz onlardan 60 yıl sonra kullanabildik.
90 yıl bu
ülke insanının yüreğindeki İmanıyla harp etmeseydiniz, bu gün yerli araba
üretecek ‘babayiğit’ aranmayacaktı.
Siz egemen
güçler; yıllarca bu milletin örtüsüyle, bu milletin ezanıyla uğraşırsanız;
Yıllar
sonra da olsa bu gün bir ‘BABAYİĞİT’ çıkar, sizin yıllarca yaptığınız
zulümlerinizi bir paketle tarihin çöp sepetine atar.
Geçmişte
yapılan devrimler, özgürlükleri ortadan kaldırma adına yapılıyordu,
Bu gün
yapılan devrimler, özgürlükleri yeniden yaşanır hale getirmek için yapılıyor.
Başbakan
Erdoğan tarafından ilan edilen
‘Demokratikleşme Paketinde’ ki iki madde, geçmişte parti kapatma davalarına
delil olarak kabul ediliyordu.
Sözün
burasında yakın geçmişten iki derkenar arzetmek isterim;
-1994
Bingöl mitinginde Merhum Erbakan; "Bu ülkenin evlatları asırlar boyu
mektebe başlarken, besmeleyle başlar. Siz geldiniz, bu besmeleyi kaldırdınız.
Ne koydunuz yerine, 'Türküm, doğruyum, çalışkanım.' Sen bunu söyleyince, öbür
taraftan da Kürt kökenli bir Müslüman evladı, 'ben de Kürtüm, daha doğruyum,
daha çalışkanım' deme hakkına sahiptir" dediği için, Vur'al(!) Savaş
tarafından, Bingöl Konuşması iddianemeye konularak, Merhum Erbakan'ın partisi
kapatıldı, kendisi de 5 yıl siyasi yasaklı oldu.
-1999 seçimlerinde
bu milletin oylarıyla seçilmiş, Meclisine Vekil olarak giren Merve Kavakçı'ya
başındaki örtüden dolayı hem yemin ettirilmedi, hem de Vur'al(!) Savaş
tarafından partisi Fazilet Partisine kapatma davası açıldı. Dava neticesinde
hem parti kapatıldı, hem Kavakçı siyasi yasaklı oldu...
Şimdi
Demokratikleşme Paketiyle; 90 yıl boyunca, bu milletin evlatları ilk defa
'adam' yerine konuluyor.
Çekilen
çilelerin,
Dökülen
gözyaşlarının,
Gaspedilen
özgürlüklerin,
Çalınan
yılların,
Kaybolan
umutların,
Yıkılan
hayallerin yüreklerde açtığı yaralar, paket vesilesiyle sarılmış olacak
inşaallah…
‘Başörtülüler
Arabistan’a gitsin’ ifadesinin açtığı yara, ‘Kamu da Başörtüsüne özgürlük…’
ifadesi ile sarılacaktır umudundayız.
Muhterem
Başbakan Türkiye'ye yeniden bi format attı.
Demokratikleşme
Paketi ile devlet ile milleti arasındaki kalın duvarlardan birini kaldırarak,
devlet ile milletin barışması için en büyük adımlardan birini atmış oldu.
Bu şerefli
millet, 90 yıllık despotizmin despotlarını da unutmayacak, Recep Tayyip
Erdoğan’ı da asla unutmayacaktır...
Demokratikleşme
paketi, geçmişten günümüze tüm ezberleri bozarak hem kurulu düzeni ve sistemi
yıkacak, hem de oluşturdukları psikolojik duvarları yerle bir edecektir.
Zira
özgürlükler Devlet için değildir, esasında özgürlükler Millet içindir
vesselam...
02
Ekim 2013
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder