Translate

12 Mayıs 2016 Perşembe

KANLI MI, KANSIZ MI?


27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'a, Melih Gökçek Ankara'ya Büyükşehir Belediye Başkanı olmuşlardı. Türkiye'nin efendileri çıldırmış, bi avuç mutlu ve putlu azınlık krizler geçirmişlerdi.
Murat Karayalçın'ın eşi Neşe Karayalçın öncülüğünde; "Ankara Melih'e mezar olacak..." yürüyüşleri yapılmış,
Refah Partisi Genel Merkezine; “kanımızı dökeceğiz, vatanımızı koruyacağız. Size bırakmayacağız...”, “Biz, bu Cumhuriyet’i kanımızla kurduk, yine kanımızı döker, Cumhuriyet’i Erbakan’a teslim etmeyiz!..” faksları çekilmişti...
Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, gözlerini kan bürümüş demokratlara(!) hitaben; "Türkiye Refah Partisi’yle Adil Düzen’e geçecek, bu kesin... Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak; tatlı mı olacak, kanlı mı olacak; 60 milyon buna karar verecek... Biz diyoruz ki bu geçişi tatlı yapalım. Bu geçişi barış içinde yapalım. Biz barışçıyız. Biz huzurcuyuz. Bizim yolumuz kardeşliktir.” dediği için kendisi linç edilmiş,
Meclis gurubunda söylenmiş bu sözler Vural Savaş tarafından Refah Partisi kapatılma davasında iddianameye konulmuş ve 16 Ocak 1998'de Refah Partisi kapatılmıştı... Partisi kapatılan Merhum Erbakan'a "kan kustu" diyenlere inat; "Bu kararın, tarihin akışı içerisinde nokta kadar hükmü yoktur..." diyerek tarihe not düştü...

O gün; "Erbakan kan kustu!..", "Erbakan kanlı konuştu!..", "Erbakan kan dökecek!.." manşetleri atanlar kanı kimin istediğini, kimlerin kan dökmek için yollara düştüğünü çok iyi bildikleri halde, Merhum Erbakan'a saldırmışlar ve böylece 28 Şubat darbesinin de startını vermişlerdi...
22 yıl evvel kan isteyen vampirleri görmeyip, Erbakan'ı linç edenler, 7 Haziran seçimleri öncesinde HDP'nin döktüğü kanı, bilboardlardan kanlı afişli tehditlerini, kan akan musluklu broşürlerini görmediler. Kaleşnikoflarla barajı geçenleri Barışın mimarları olarak manşetlere çıkardılar.
11 Mayıs 2016 (dün) CHP'nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu TOBB Genel Kurulunda; “Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net!..” ifadelerini kullandı.
Milletin iradesine sunulacak Başkanlık sisteminin, kan dökülmeden geçmeyeceğini ilan etti!
Şimdi soru şu;
Bu cümleleri Kılıçdaroğlu değil de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kursaydı, aynı ifadeleri Erdoğan kullansaydı ve deseydi ki; "Türkiye Başkanlık sistemine geçecek. Kan dökmeden bu geçiş gerçekleşecek..." deseydi, Kılıçdaroğlu'nu durdurmak mümkün olur muydu?

Millete sormadan, hilafeti kaldıranlar!
Millete sormadan, milletin alfabesini değiştirenler!
Millete sormadan, milletin başına şapka geçirenler! Şapkayı reddedenleri asanlar!
Millete sormadan, milletin ne giyeceğine, ne içeceğine karar verenler!
Millete sormadan, Ezanın dilini değiştirenler!
Millete sormadan, millete Laiklik elbisesi giydirenler!
Millete sormadan, CHP'nin altı okuyla milletin değerlerine harp açanlar!
Millete sormadan, millete karanlık bi hayat yaşatanlar!
Millete sormadan, milletin evlatlarının kanını ve göz yaşını dökenler duysun!
90 yıl evvel  bu milletin geleceğini karartanlar istemese de,
Millet isterse bu sistem değişecek ve bu topraklarda yeniden adil ve merhametli düzen kurulacak...

Bu milleti 90 yıl uyuttunuz!
Sindirdiniz!
Diz çöktürdünüz!
Lakin bu milleti yok edemediniz!

90 yıl diz çöktürdüğünüz bu millet ayağa kalktı;
Yeni Anayasasını yapacak,
Başkanlık sistemine evet diyecek,
Ve böylece Yeni Türkiye'nin şerefli bir mensubu olarak yaşamaya devam edecek...

Millet, Başkanlık sistemini isterse kan dökecekler miş!..
Hadi bakalım Sayın Kılıçdaroğlu, dökebilirsen dök bu milletin kanını...


12 Mayıs 2016

mus@bhy

Hiç yorum yok: