27 Mart 1994 yerel
seçimlerinde Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'a, Melih Gökçek
Ankara'ya Büyükşehir Belediye Başkanı olmuşlardı. Türkiye'nin efendileri
çıldırmış, bi avuç mutlu ve putlu azınlık krizler geçirmişlerdi.
Murat Karayalçın'ın
eşi Neşe Karayalçın öncülüğünde; "Ankara Melih'e mezar
olacak..." yürüyüşleri yapılmış,
Refah Partisi Genel
Merkezine; “kanımızı dökeceğiz,
vatanımızı koruyacağız. Size bırakmayacağız...”, “Biz, bu Cumhuriyet’i
kanımızla kurduk, yine kanımızı döker, Cumhuriyet’i Erbakan’a teslim
etmeyiz!..” faksları çekilmişti...
Refah Partisi Genel
Başkanı Necmettin Erbakan, gözlerini kan bürümüş demokratlara(!) hitaben; "Türkiye Refah Partisi’yle Adil
Düzen’e geçecek, bu kesin... Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak;
tatlı mı olacak, kanlı mı olacak; 60 milyon buna karar verecek... Biz diyoruz
ki bu geçişi tatlı yapalım. Bu geçişi barış içinde yapalım. Biz barışçıyız. Biz
huzurcuyuz. Bizim yolumuz kardeşliktir.” dediği için kendisi linç edilmiş,
Meclis gurubunda
söylenmiş bu sözler Vural Savaş tarafından Refah Partisi kapatılma davasında
iddianameye konulmuş ve 16 Ocak 1998'de Refah Partisi kapatılmıştı... Partisi kapatılan Merhum Erbakan'a "kan kustu" diyenlere inat; "Bu kararın, tarihin akışı içerisinde nokta kadar hükmü yoktur..." diyerek tarihe not düştü...
O gün; "Erbakan kan kustu!..",
"Erbakan kanlı konuştu!..", "Erbakan kan dökecek!.."
manşetleri atanlar kanı kimin istediğini, kimlerin kan dökmek için yollara düştüğünü
çok iyi bildikleri halde, Merhum Erbakan'a saldırmışlar ve böylece 28 Şubat
darbesinin de startını vermişlerdi...
22 yıl evvel kan
isteyen vampirleri görmeyip, Erbakan'ı linç edenler, 7 Haziran seçimleri
öncesinde HDP'nin döktüğü kanı, bilboardlardan kanlı afişli tehditlerini, kan
akan musluklu broşürlerini görmediler. Kaleşnikoflarla barajı geçenleri Barışın
mimarları olarak manşetlere çıkardılar.
11 Mayıs 2016 (dün)
CHP'nin Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu TOBB Genel Kurulunda; “Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede
gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net!..” ifadelerini kullandı.
Milletin iradesine sunulacak Başkanlık
sisteminin, kan dökülmeden geçmeyeceğini ilan etti!
Şimdi soru şu;
Bu cümleleri
Kılıçdaroğlu değil de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kursaydı, aynı
ifadeleri Erdoğan kullansaydı ve deseydi ki; "Türkiye Başkanlık sistemine geçecek. Kan dökmeden bu geçiş
gerçekleşecek..." deseydi, Kılıçdaroğlu'nu durdurmak mümkün olur
muydu?
Millete sormadan,
hilafeti kaldıranlar!
Millete sormadan,
milletin alfabesini değiştirenler!
Millete sormadan,
milletin başına şapka geçirenler! Şapkayı reddedenleri asanlar!
Millete sormadan,
milletin ne giyeceğine, ne içeceğine karar verenler!
Millete sormadan,
Ezanın dilini değiştirenler!
Millete sormadan,
millete Laiklik elbisesi giydirenler!
Millete sormadan,
CHP'nin altı okuyla milletin değerlerine harp açanlar!
Millete sormadan,
millete karanlık bi hayat yaşatanlar!
Millete sormadan,
milletin evlatlarının kanını ve göz yaşını dökenler duysun!
90 yıl evvel bu milletin geleceğini karartanlar istemese
de,
Millet isterse bu
sistem değişecek ve bu topraklarda yeniden adil ve merhametli düzen
kurulacak...
Bu milleti 90 yıl
uyuttunuz!
Sindirdiniz!
Diz çöktürdünüz!
Lakin bu milleti yok
edemediniz!
90 yıl diz
çöktürdüğünüz bu millet ayağa kalktı;
Yeni Anayasasını
yapacak,
Başkanlık sistemine
evet diyecek,
Ve böylece Yeni
Türkiye'nin şerefli bir mensubu olarak yaşamaya devam edecek...
Millet, Başkanlık
sistemini isterse kan dökecekler miş!..
Hadi bakalım Sayın
Kılıçdaroğlu, dökebilirsen dök bu milletin kanını...
12 Mayıs 2016
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder