Translate

21 Eylül 2014 Pazar

IŞİD'le Geldiler!


Bu topraklarda 2010 Referandumuyla temelleri atılan Yeni Türkiye’nin inşasını durdurmak için içerdeki Paralel düşmanların tetikçiliğiyle başlatılan sabotajların ilk hedefi, 100 yıldır kavga ettirilen  Türk ile Kürtün kucaklaşmasını engellemek, 100 yıldır dökülen kan ve göz yaşını dindirmeye yönelik başlatılan, barış ve kardeşlik projesi ‘Çözüm Sürecini’ durdurmaktı. Küresel düşmanların Paralel düşmanlar üzerinden Çözüm Sürecinin Mimarı Erdoğan’a, Projenin direksiyonunda bulunan Hakan Fidan’a saldırmalarına sebep, Türk – Kürt barışmasından dolayı kaybedecekleri bölge kaynaklarıydı…
Erdoğan’ın bölgede attığı tüm adımlar Küresel düşmanların bölgede kurdukları 100 yıllık tezgahların da dağıtılması demekti…
Çözüm Sürecini sabote etmek için Hakan Fidan aleyhinde yapılan kara propagandalara, atılan İran ajanı, Acem uşağı, Mut’a iftiralarıyla yapılan itibar suikastlarına esas sebep, projeye açıktan yapamadıkları sabotajlardan başka bişey değildi.
7 Şubat 2012’de yapılan operasyonla Fidan’ı tutuklamak isteyipte tutuklayamayanlar, Çözüm Sürecinin devam etmekte olduğunu, nihayi süreçte PKK’nın silah bırakması neticesinde oluşacak kardeşlik ve barış havasının hakim olmasını düşündükçe kuduz köpekler misali kudurdular.
Erdoğan’ı durdurmak için her ihanetin ortasında oldular, her türlü kepazeliği yaptılar.
Küreseller için Çözüm Sürecinde başarılı olmuş, terör meselesini çözmüş, Türk ve Kürt kavgasını bitirmiş bi Türkiye’nin Coğrafyamızda inisiyatifi ele geçirecek korkusu küresellerin 100 yıl sonra ilk defa yenilmesi demekti.
Paraleller üzerinden her türlü rezilliği yaptılar ama Çözüm Sürecinde alınan mesafeyi engelleyemediler.
Gezi’den saldırmaları,
17-25 Aralık operasyonları hem ‘Hareketin Hizmeti’nin kimlere olduğuna, hem de Paralellerin bu topraklarda yüklendikleri taşeronluk hizmetlerinin deşifre olmasına vesile oldu.
Bu deşifreden sonra,  20 yıl evvelinden ortaya koyduğumuz “Fetullah Gülen’in ‘hoca’ olmadığı gerçeği, sadece Siyonist ve Küresel çeteye hizmet ettiği” iddiamız da anlam kazanmış oldu.
2010-2014 arası bu toprakların evlatlarını yeniden ayağa kaldıracak, kan ve göz yaşını dindirip yeniden kardeş yapacak projeler için atılan adımlara karşılık yapılan tüm operasyonlar, kurdukları tüm kirli ittifaklar, ülkenin evlatlarını yeniden diz çöktürmek için attıkları tüm manşetler  30 Mart 2014 seçimleriyle çöplüğe gönderilmek suretiyle, Erdoğan’ın aklına, Milletin iradesine karşı farklı yenilgiyi de tatmış oldular.
Erdoğan, Çözüm süreciyle içerde Türk ve Kürdü kardeş yapabilirse, bölgede ki Kürtleri de Türkiye’ye kardeş yapacak ve böylece Ortadoğu yeniden barış ve esenlik yurdu olacaktı.
100 yıldır Ortadoğuyu kurdukları emperyal tezgahlarla sömürenler, tabi olarak içerdeki Çözüm sürecine, Bölgedeki Türk-Kürt kardeşliğine  karşı tezgahlar kurmaları da muhakkaktı.
Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin Erdoğan’la olan yakın ilişkileri neticesinde, Musul ve Erbil’in Ankara’ya bağlanma ihtimali,
Neçirvan Barzani’nin; “Türkiye bizim umut kapımızdır…” açıklamaları,
Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden sevkiyat antlaşması,
Bölgede özellikle petrol kartının Erdoğan’ın eline geçmesi içerde Paralel düşmanları, dışarıda Küresel düşmanları kudurtmaya yetmişti.
Barzani’nin yaptığı anket çalışmalarıyla, Ankara’da hazırlanan Kuzey Irak Kürtlerine verilmek üzere hazırlanmış ‘Yeni Türkiye Pasaportları’yla, Barzani’nin Kuzey Irak petrolünü artık Küresellere yedirmeyeceğini, ayrıca Barzani’nin bölgede tek güvendiği limanın Yeni Türkiye olduğunu da çok iyi biliyorlardı.
Barzani üzerinden PYD’nin Lideri Salih Müslim’inde ikna edilmesiyle, Yeni Türkiye’yle eş zamanlı inşa edilecek ‘Yeni Türkiye İmparatorluğu’nu gören Küreseller yeni kartlarını oynamaya başladı.
Erdoğan – Barzani buluşması, Ankara - Erbil arasında yapılan ucu açık 50 yıllık Kuzey Irak Petrol antlaşmaları, Irak Başbakanı Maliki’nin de koltuğunu kaybetmesine sebep olacaktı.
Belkide bu topraklarda ilk defa operasyonları ters dönüyor, hesapları bozuluyordu.
4 yıldır yaptıkları tüm planlar, kurdukları tüm kirli ittifaklar Erdoğan aklıyla başlarına geçince, adına IŞİD dedikleri terör örgütünü sahaya indirdiler.
Tek IŞİD taşıyla kuş katliamı yapacaklardı.
Yahudi bi anne ve babadan Telaviv’de dünyaya gelen Simon Elliot’u ebuBekir Bağdadi kimliğiyle IŞİD’in tepesine oturttular. Tavanına Kraliçeye bağlı ajanları, tabanına da samimi ama cahil kalmış Müslümanları monte ettiler. Önce ÖSO ile yan yana Esed’e karşı cepheye sürenler, sonrasında Esed’in yıkılacağını anladıklarında IŞİD’i Esed’in tarafına geçirip, insanları öldürttükleri halde, IŞİD’in Sünniler için bölgede olduğunu, Şiileri öldürmek için cepheye geldiği yalanını söylediler.
IŞİD’in Musul’da sahaya indirilme sebepleri;
1-   Ortadoğuda Erdoğan’ın ele geçirdiği tüm kartları yeniden elegeçirmek.
2-   Yakın gelecekte Irak’tan ayrılacak bir yapılanmayla belki de Ankara’ya bağlanacak, kendi petrolünü Ankara üzerinden dünyaya servis edecek Barzani’yi, dolayısıyla Kuzey Irak’ı ve petrolünü tamamen kontrol atına almak,
3-   Dünyanın Para İmparatorlarının, İsrail’in ve Esed’in bölgedeki tezgahlarını korumak,
4-   Daha da önemlisi ‘İslami Terörizm’ ile Ortadoğuyu yeniden dizayn etmek için sahaya indirildi.
IŞİD Kuzey Irak’ı kontrol altına alabilsin diye Maliki’ye Musul’daki ordularını geri çekmesi emri verildi. Maliki ordusu ayrılırken silahlarını da IŞİD’e bırakarak Musul’u terk etti. IŞİD kendi güçleri ve Maliki’nin bıraktığı silahlar ile Kerkük’e ağır bir saldırı yapacak ve Kuzey Irak tamamen IŞİD’in kontrolü altına girecekti. Bu şekilde Türkiye ile sınırda uluslararası terörist bir grup muhatap olacak ve böylece PKK’nın yerini de IŞİD almış olacaktı.
Böylece Barzani, Peşmergeler ve Türkiye ile Çözüm Sürecine destek veren diğer Kürtler yok edilecekti. Yani tek IŞİD taşıyla katliam yapacaklardı.
Bu planın farkında olan Ankara, MİT Suriye sınırında ÖSO’ya, Irak sınırında da Peşmerge ve Türkmenlere destek vererek, Mit tırlarıyla silah ve ağır mühimmatlar hem Peşmergeye hem de Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırına yakın yerlerde konuşlanan ÖSO birliklerine gönderilerek, Küresel plan yeniden bozulacaktı. Her iki tarafa da IŞİD’e karşı mücadele etmeleri için tam destek verileceği mesajı verildi. IŞİD, Türkiye ile asla sınır komşusu olmayacak, bunun için ne gerekirse yapılacaktı.
Küreseller bu süreçte hep yanlış hesap yaptılar, IŞİD’le Erdoğan’ın elindeki kartları almayı umanlar bi daha yenildiler.
Onlar, IŞİD’i Barzani’nin üstüne gönderip, hem Barzani’nin hem de Erdoğan’ın hesabını bozacak, Kuzey Irak’ı doğrudan Merkezi Irak Hükümeti Maliki’ye bağlayacaklardı. Normalde IŞİD’in Kuzey Irak’ı tamamen kontrol altına alıp Küresel Patronlara teslim etmesi gerekiyordu. Yani Maliki’nin beceremediğini, IŞİD’e yaptıracaklardı. Ama Ankara’nın aklını hesaba katmayan IŞİD, Barzani’ye karşı duramadı ve Kuzey Irak’ı merkeze bağlayacağına iyice birbirinden ayırmış oldu. Plan bozulunca, önce Küresel Planı hayata geçiremeyen Maliki’yi tasfiye edip yerine İngiliz vatandaşı Haydar el-Abadi’yi getirdiler, sonra da kendi kurup sahaya indirdikleri IŞİD’den kurtulmak için operasyon kararı aldılar.
Şimdi IŞİD’i yok etmek için Galler’de bir araya gelen Küreseller, operasyonda Türkiye’nin de desteğini istediler. Ancak NATO üyesi Türkiye, NATO’nun planladığı uluslar arası IŞİD operasyonuna imza koymadı.
IŞİD’in Musul’a indiği gün Küresellerin aklıyla rehin alınan 49 Konsolosluk görevlisi vatandaşımızı gerekçe göstererek operasyona imza koymadığımız hususu, Küreselleri de köşeye sıkıştırmıştı. Nihayet Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, Başbakan Davutoğlu’nun ve Millileşmiş İstihbaratımızın Başkanı Hakan Fidan’ın aklıyla şekillenen, sabır, zeka ve metanetle, tek kurşun sıkılmadan yapılan operasyonla 101 gün sonra IŞİD’in elinde rehin tutulan 49 Konsolosluk görevlisi vatandaşımız evlerine getirilmiş oldu.
IŞİD bölgeyi yeniden şekillendirip Küresellere teslim edecekti…
Bundan sonra Ankara’nın planı devreye girecek.
Planlarında Türkiye’yi IŞİD’le saf dışı bırakmak için ittifak yapanlar, şimdi kendileri düşünsünler. Ancak Erdoğan isterse IŞİD yok edilir olduğunu biliyorlar. Kartlar Erdoğan’ın elinde. 4 yıldır her platformda saldırmaları da bundandı. Küreseller tamamen köşeye sıkışmış durumda. IŞİD’le bölgede Türkiye’yi yok etmek isteyenler, bakarsınız aynı IŞİD’le  bölgeden defolup gidecekler.
Zira artık Coğrafya’da Türkiye’siz plan yapamayacaklar, tezgah kuramayacaklar.
Türkiye’nin aklı olmadan ne IŞİD’lerini sahaya indirebilecekler, ne de indirdikleri IŞİD’lerini sahadan çekemeyecekler.
7 Şubat’ta yapamadıklarını,
Gezi’de yapamadıklarını,
17-25 Aralık’ta yapamadıklarını,
IŞİD’e yaptıracaklar,
Yeni Türkiye’nin inşasını durduracaklardı…
Tüm tezgahlarına rağmen, attıkları manşetler, kurdukları kirli ittifaklara rağmen oyunları bozuldu ve bu topraklarda Yeni Türkiye inşa ediliyor.
‘Yeni Türkiye’ sadece 77 milyon vatandaşımız için kurulmuyor.
Yeni Türkiye;
Coğrafya’nın mağdurları için,
Irak’ın mazlumları için,
Suriye’linin akan kanı dinsin,
Gazze’linin göz yaşı dinsin,
Türk - Kürde, Kürt –Türke kardeş olsun,
Ortadoğuda 100 yıllık kavgalar bitsin,
Bu toprakların kendi kaynaklarını, kendi evlatları yesin diye Yeni Türkiye inşa ediliyor.
Küresel düşmanlarla, Paralel düşmanlar istemese de, bu toprakların evlatları, Türk-Kürt, Arap-Acem, Alevi-Sünni, Laz-Çerkez, Yeni Türkiye’nin Mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a biatını gerçekleştirecektir.

Akıl, gayret ve duanın gücü Yeni Türkiye İmparatorluğunu kuracaktır…

21 Eylül 2014
mus@bhy



17 Eylül 2014 Çarşamba

IŞİD TEZGAHI


30 yıl PKK ile bu milleti durduran aklın patronları da,
PKK'dan sonra Paralelleri bu topraklarda millete ve ümmete ihanet ettiren aklın patronları da aynı küresellerdi.
Türkiye'yi yıllarca Sağcılıkla-Solculukla, Alevicilik-Sünnicilikle, Laiklik ve Mürtecilikle kontrol edenler,
30 yıl PKK ile Türkiye'yi Ortadoğuya sokmayanlar,
Gezi'yle devam edip,
17-25 Aralık operasyonlarıyla hevesleri kursaklarında kalınca,
Bugün IŞİD'le Ortadoğuyu yeniden kontrolleri altına almak istiyorlar.
Erdoğan'ın aklıyla şekillenen Ortadoğu Petrol sevkiyatı Türkiye üzerinden kontrol edilmesiyle küresel patronlar kolları sıvadı ve IŞİD'i sahaya sürdüler ki, yenemedikleri Erdoğan'ı IŞİD'le yeneceklerdi.
IŞİD sahaya iner inmez Beyci, Musul, Basra, Samarra ve Irbel Rafinerilerine saldırarak Irak Petrolünün %86'sını ele geçirdiler. Rafinerileriden yüklediği petrolün varilini 8 dolardan yükleyip, Küresel Patronların Tırlarıyla Akdeniz üzerinden 8 Avrupa Birliği üyesi ülkelere satıyordu.
Küreseller IŞİD'le kurdukları bu tezgahı kamufle etmek adına, kesilen kafa görüntüleriyle verilen mesajla rehin tutulan 49 Türk vatandaşının üzerine dikkatleri çekmeyi başardılar. Türkiye rehin 49 vatandaşıyla meşgulken, Erdoğan'ın aklıyla yapılan antlaşmalar gereği bizim kasamıza girmesi gereken Petrol gelirleri de IŞİD üzerinden küresellerin kasalarına akmasının devamı sağlandı.
Şimdi Küreseller kendi IŞİD'lerine NATO üzerinden operasyon yapacaklarmış...
Operasyona sebep kesilen kafa görüntüleri gibi gösterilse de, Ankara'nın bölgede attığı adımlara dır asıl Operasyon.

12 Aralık 2012 tarihinde Kuzey Irak Kürt Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Times röportajında bu gerçeğin altı kalın çizgilerle çizilmişti; "Türkiye bizim umut kapımız. Eğer bu umut kapısı kapanırsa Bağdat'a teslim oluruz ve hepimizin çıkarları tehlikeye girer. Özellikle belirtmeliyim, tam bağımsız bir Kürdistan için fırsat olduğunu biliyoruz. Ancak buna Türk ordusunun izin vermeyeceğini de çok iyi biliyoruz..."
Bu röportajdan 1 yıl sonra dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone, yanına Eski Ankara Büyükelçisini de alarak bölgeye inmesi ve Kürtlerin arasına girmesi bile Neçirvan Barzani’nin verdiği mesaja tedbir almak içindi...
Ricciardone Kuzey Irak’a indi ve Mesut Barzani’nin 'Kürtlerin Türkiye'ye bağlanma' isteklerinin anket çalışmasını izledi.
Yapılan anket neticesi;
*%91 Türkiye’ye bağlanmak istemiş,
*%5 Barzani'nin kararına uyacaklarını söylemiş,
*%3 kararsız kalmış,
*%1 Kürtlerin Türkiye'ye bağlanmasına karşı çıkmış...
Bu sonuçlar ABD Başkan yardımcısı Biden’ı, Barzani’yi 11 defa aramaya mecbur etmişti.

Ortadoğuda Ankara'nın attığı adımları Maliki ile durduramayanlar, Maliki yerine İngiliz vatandaşı Haydar el-Abadi'yi Irak'a Başbakan yaparak kartlarını açıktan oynasalar da,
Onlar kendi IŞİD’lerine operasyon yapmakla meşgullerken,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'da boş durmuyor, bölgede Küresellerin IŞİD tezgahını dağıtmak isteyen Katar'la yaptığı dev antlaşmalarla bölgedeki adımlarını sağlamlaştırıyor.

Küresel aklın patronları içerden Paralellerle, dışardan IŞİD'le saldırmaya devam etsinler. Bölge halkları birbirine sarılmaya devam ettikçe de görülecektir ki; bu topraklar yeniden bu toprakların evlatlarının olacak.
Küresel aklın patronları Ortadoğudaki büyük oyunlarını, Ortadoğu halklarının kucaklaşmasından başka hiç bir akıl bozamaz.
Bölgenin halkları ne zaman ayak üstü doğrulsa darbelerle diz çöktürüyorlardı geçmişte, şimdi IŞİD'leriyle de diz çöktüremeyecekler.
IŞİD’i Küreseller kurdu sahaya indirdi, Sünni idi ama Suriye’de Esed’e çalıştırarak, Sünnileri öldürttüler, 49 Türk vatandaşını rehin aldırdı, 2 ABD’li, 1 İngiliz Gazetecinin kafasını kestirdiler, Küresellere ait internet sitesinden ‘kafa kesme’ görüntüleri yayınlayarak Türkiye’ye mesaj verdiler…
Bugün operasyon yapacaklarmış, IŞİD terör örgütünü kurup sahaya süren akıl da, yok etmek için Uluslar arası operasyon kararı alan akılda küresel akıldır.
Yıllarca aldıkları her kararın altına imza koyan bi Türkiye’den sonra, NATO üyesi Türkiye, IŞİD'e yapılacak Uluslarası Operasyona imza koymayarak yaptığı bana göre konsept değişikliğiyle, oynanan büyük oyunun farkında olduğunu da küresel aklın patronlarına yüksek sesle söylemiş oldu.
IŞİD’in Ortadoğuya niçin indirildiğini görebilmek için Neçirvan Barzani’nin 2012’de verdiği röportajı ve arkasından Mesut Brazani’nin yaptırdığı anketin neticesini yeniden okumak icap eder.
IŞİD’le Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye’ye katılmasını durdurabilirler mi bilmem ama yakın gelecekte Bölgedeki Türkmenlerin de Türkiye’ye bağlanacak olması başka IŞİD’leri de sahaya indirmeye mecbur olacaklardır...
2015 seçimlerine kadar her türlü IŞİD’lerini bölgeden eksik etmeyecekler.
2015 seçimlerinden sonra planlar değişecek, yeniden pusulara yatılacak, mevzilerinden saldıracaklar ama, bu toprakların başında, bu toprakların evlatları olacak…
Küresellerin bu topraklarda Lozan’da kurdukları tezgahı ayakta tutabilmek için Türkü-Kürte düşman edenler, Milleti sağcı-solcu yaparak kardeş kavgasıyla büyük bedeller ödettirenler, darbelerle milletimize diz çöktürenler kurdukları tezgahın dağılmasını engelleyemiyorlar.
Gezi tezgahı dağıtıldı,
17-25 Aralık tezgahı dağıtıldı,
IŞİD tezgahı da muhakkak dağıtılacaktır.

Millet olarak 100 yıl bekledik,
1 yıl daha bekleriz…
Sabır ve duaya devam...

17 Eylül 2014

mus@bhy

12 Eylül 2014 Cuma

KÜRESEL AKIL



600 yıllık Büyük Cihan İmparatorluğunu yıkanlar,
Bu toprakları böldüler, parçaladılar,
Coğrafyamızda kurdukları devletçiklere ellerine aldıkları cetvellerle sınırlar çizdiler.
Ve böylece 100 yıl bu toprakların kaynaklarını sömürebilmek,
Bu toprakların evlatlarının kanları üzerinde keyif sürebilmek için tezgah üstüne tezgah açtılar.

1915 Kurtuluş Savaşında galip gelmiş bi milletin önüne koydukları Lozan'la Coğrafyayı dizayn ettiler,
Lozan'ın üzerinden 3 ay sonra bu topraklarda yeni rejim Cumhuriyeti ilan ettiler,
Lozan'dan 6 ay sonra 3 Mart 1924'te düğmeye bastılar, adına 'devrim' dedikleri tezgahlarla milleti hizaya soktular.
Hizaya girmeyenleri astılar.
Milletin dilini, düşüncesini, kıyafetini, kültürünü, yaşantısını değiştirdiler.
Ezan'ı 'Tanrı Uludur'a çevirip, Kur'an eğitimini yasakladılar,
Camileri sattılar, satamadıklarını depo olarak kullandılar.
14 Mayıs 1950'ye kadar bu toprakların evlatlarına karanlık bi hayat yaşattılar.
Son 60 yılda ne zaman ayağa kalkmak için bi çabamız olsa, darbelerle, ekonomik ve siyasi krizlerle yeniden diz çöktürdüler.
Milletimiz diz üstü doğrulmasın, ayağa kalkmasın için milleti sağcı yaptılar, solcu yaptılar,
Aleviyi Sünniye, Sünniyi Aleviye düşman ettiler,
Milleti Laik-Mürteci diyerek böldüler.
Türk ile Kürtü kavga ettirerek, hem Türk^ün kanını hem de Kürtün kanını döktüler.
Barışırsanız bölünürsünüz diye korkutarak 100 yıl bu toprakları sömürdüler.
Onlar bu topraklarda tezgah açtı,
Sağcı- Solcu, Alevi-Sünni, Laik-Mürteci, Türk-Kürt Milletimizin her bir ferdi ağır bedeller ödedi 100 yıl boyunca...
100 yıl sonra yeniden bu toprakların evlatlarını hizaya sokmak için,
Coğrafyayı yeniden dizayn etmek için, ellerine cetvellerini alarak,
Adını BOP koydukları projeyle bu topraklarda yeni bi 100 yıllık planı hayata geçireceklerdi.
Ortadoğu'da 22 devletin rejimlerini değiştireceklerdi,
2007'de Tunus'ta bastıkları düğmeyle Ortadoğuyu yeniden dizayn edeceklerdi.
Libya ve Mısır'da yıktıkları 40 yıllık diktatörlüklerin yerine İhvan-ı Müsliminin iktidara gelmesiyle, projelerini 2011'de Suriye'de durdurma kararı aldılar,
Esed'e kendi insanını öldürmesi için gerekli lojistik ve silah desteği verdiler.
Türkiye'ye de; "Suriye'ye gir, vur, parçala Esed'i durdur" dediler.
Esedin kurşunlarından kaçanlara Türkiye'nin sofrasını açması,
Erdoğan'dan Esed'e 'adam ol, kendi insanı öldürme' çağrıları Ortadoğuda hesabı olan Küreselleri çıldırtmaya yetmişti.
Onların beklentisi, "Türkiye Suriye'ye girsin, hem Erdoğan'dan hem de Esed'den kurtulalım. Onların vurdukları kuşun etini biz yiyelim" diye düşünmüşlerdi.
Planları bozuldu,
Erdoğan'ı küresel medyalarından 'diktatör' ilan etmeleri bundandı.
İçerdeki bizden görünen, ama akılları ve beyinleri Küsreller için var olan Paralelleriyle Gezi'de Erdoğan'a diz çöktürmeyi denediler.
Diz çöktüremeyince döndüler Mısır'da darbe yaptılar.
Mursi'ye yaptıklarını, Erdoğan'a da yapacaklarına,
Erdoğan'ı indireceklerine dair güçlerini ve akıllarını birleştirdiler, yeminler ettiler!
17-25 Aralık operasyonlarıyla yeneceklerdi, 30 Mart'ta yenildiler.
Ne Erdoğan'ı indirebildiler, ne çözüm sürecini durdurabildiler, ne de Türkiye'nin yeniden eline geçirdiği Ortadoğu petrol kartını alabildiler.
Ortadoğu petrolünden yüklenen 16. gemiyi de durduramayınca Küresel ve Siyonist medyalarından ateş etmeye başladılar.
Lideri, Telaviv'li Yahudi bir Anne ve Babadan dünyaya gelen 1971 doğumlu Simon Eliot'u Ebubekir Bağdadi kimliğiyle IŞİD'i Musul'da sahaya indirdiler.
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri arefesinde Musul Konsolokluk görevlisi 49 vatandaşımızı rehin alarak Erdoğan'ı ve Barzani'yi IŞİD'le korkutmayı denediler.
Bu topraklarda son tezgah, IŞİD tezgahıyla rehin aldıkları vatandaşlarımızla ilgili pazarlık güçlerini artırabilmek için ABD'li gazetecinin kafa kesme görüntüleri üzerinden Erdoğan'a mesaj verdiler.
Verilen mesajlar, yapılan planlar işe yaramayınca İngiltere'de toplandılar IŞİD'e Uluslararası operasyon kararı aldılar.
Türkiye'nin de aldıkları karara imza koymasını istediler.
Güya yapılacak Uluslararası operasyonla IŞİD'i yok edecekler,
Eğer bu topraklarda Erdoğan’la kazandıklarımızdan vazgeçmediğimiz sürece yeni IŞİD'lerin yeniden geleceği de muhakkaktır.
Türkiye, İngiltere'de alınan Uluslararası operasyon kararına uymamalıydı ve gereğini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan IŞİD'e yapılacak Uluslarası operasyon kararına imza koymayarak bir kez daha tezgahlarını dağıttı.
Bölgede aldıkları kararları Türkiye’siz hayata geçirdikleri zamanlar çok gerilerde kaldı.
Küresel akıl Terry’i apar-topar Anakara’ya göndermesi bundandır.
Lakin Küresellerin dertlerinin IŞİD'i yok etmek olmadığını,
Esas yok etmek istedikleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye olduğunu sağır sultanlar da biliyor artık.

Yani,
100 yıl evvel Büyük Cihan İmparatorluğunu parçalayan akıl,
Coğrafyayı dizayn eden akıl,
Bu topraklarda Kurtuluş Savaşında galip gelen bi milleti Lozan’da masaya oturtan akıl,
Milletimizi ‘devrimlerle’ hizaya sokan akıl,
Milletin ve Ezan’ın dilini değiştiren, Kur’an eğitimini yasaklayan akıl,
Milletimizi Sağcı-Solcu, Alevi-Sünni, Laik-Mürteci, Türk-Kürt kamplarına bölen akıl,
Milletimizi birbirine düşman eden, milletimize 100 yıl da ağır bedeller ödeten akıl,
100 yıl sonra bu topraklarda BOP'u hayata geçirmek isteyen akıl,
Tamamı aynı Küresel merkezlerin aklıydı.

Türkiye'yi Şam'a sokmak isteyen akıl,
Türkiye Şam'a girmeyince, Mısır'da darbe yapan akıl,
Gezi'de Çapulcuları Dolmabahçe Ofisine saldırtan akıl,
17-25 Aralık operasyonları planlayan akıl,
Paralel medyadan Erdoğan'a sövdüren akıl,
Lideri Telaviv'li bi Yahudi olan IŞİD'i tezgahlayan, Musul'da sahaya indiren akıl,
30 Mart'ta Milletin iradesine mağlup olan akıl,
10 Ağustos'ta Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına çıkışını durduramayan akıl,
Kendi kurdukları IŞİD'e Uluslararası operasyon kararı alan akıl,
Bu topraklarda 100 yıldır galip gelen, ilk defa bu toprakların evlatlarının aklına mağlup olan Küresel akıldır, Siyonist akıldır, İngiliz aklıdır, Buckingham aklıdır, Kraliçe aklıdır.

Belki de 100 yıl sonra bu toprakların evlatları ilk defa kavgada galip gelecek ve başımızı ilk defa bu kadar dik tutacağız.

Efendiler!
Bizim olan topraklarımız, kaynaklarıyla beraber 100 yıllık aradan sonra yeniden bizim oluyor...

Üstad Ergun Diler'in lisanıyla; Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıldır pirincin içerisindeki siyah taşları ayıklamakla meşguldü,
10 Ağustos sonrası beyaz taşlar da ayıklanmaya başladı ve bu topraklarda kurulan 100 yıllık küresel tezgahlar dağıtılıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu milleti zafere giden yolda yalnız bırakmayacaktır.
Yeter ki Milletimiz Erdoğan'ı yalnız bırakmasın!


12 Eylül 2014
mus@bhy

7 Eylül 2014 Pazar

Paralel Belge!



17 Aralık’tan önce, Ak Parti,
17 Aralık’tan sonra, AKP diyenler,
17 Aralık’tan önce, Dua,
17 Aralık’tan sonra, Beddua ettiler,
17 Aralık’tan önce adları, ‘Cemaat’, ‘Hizmet’ olanların,
17 Aralık’tan sonra, ‘Paralel’ oldular, ‘Haşhaşi’ oldular, ‘Darbeci’ oldular, ‘Çete’ oldular…
17 Aralık’tan önce, ‘Hocaefendi’ dedikleri zat,
17 Aralık’tan sonra, ‘Örgütün’, ‘Paralel Çetenin’ lideri olarak anılır oldu.

Onlar için Ak Parti;
17 Aralık’tan önce, ‘Hizmet Hareketine altın yılları yaşatan’ bir partiydi,
17 Aralık’tan sonra, ‘Yolsuzluk, Rüşvet ve Kara Para Aklama Merkezi’ oldu…

Paralel Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı 17 Aralık’tan 5 yıl önce, 29 Aralık 2008’de; “Ne var ki seçimden çok az bir süre önce yolsuzluk kampanyaları açmak çok sayıda soru işaretlerinin oluşmasına da sebeptir. İki kritik konu var zamanlamada:
1-Bahsi geçen (daha doğrusu geçecek olan) dosyalar niçin bu zamana kadar bekletildi?
2-Bu kadar kısa bir süre kalmışken yapılan yolsuzluk suçlamasına cevap vermek için yeterince savunma süresi kaldı mı?
Açık söyleyeyim, bu saatten sonra yapılacak olan yolsuzluk suçlamaları doğruyu arama ve yoksulluktan arınma talebinden daha çok siyasette belli bir imaj ve hava oluşturmak içindir ve güvenilir olma özelliğini kaybetmiştir” diye yazmak suretiyle,
-2007 seçim neticelerinin meşruiyetini tartışmaya açarak,
-Yoksulluk haberleriyle felaket tellallığı yaparak,
-Yolsuzluk haberleriyle kamuoyu oluşturarak,
-İstemedikleri Erdoğan’ı Yargı yoluyla indirerek,
-İstemedikleri Partilerin, rakiplerini destekleyerek,
-Oluşturdukları algıyla, küresel merkezlere mesaj vererek,
-‘Yandaş Medya’ suçlamasıyla, ezber bozan medyayı sindirerek sonuç almayı düşünenlere karşı yazdıklarıyla 17 Aralık darbe ve algı operasyonunu 5 yıl önceden deşifre etmişti.
Bugün bizimde söylediklerimiz Dumanlı’nın 5 yıl önceki yazdıklarından farksızdır.
Tek altını çizdiğimiz, Dumanlı’nın işaret ettiği Küresel merkezlerin tetikçiliğini yapanların, Dumanlı’nın da müntesibi olduğu Paralel Çetenin olduğudur.
Peki ne oldu ki, Paralel Genel Yayın Yönetmeni Dumanlı, 5 yıl önce yazdıklarını yaladı,
17 Aralık’tan sonra, 5 yıl önce yazdıklarını kendisi hayata geçirerek Erdoğan’dan kurtulmak istiyor.
Dumanlı’ya göre Erdoğan Başbakan, Cumhurbaşkanı hatta hiçbir şey olmamalı, koluna kelepçe takılarak cezaevine konulmalı…
Konulmalı ki, devlet Dumanlı ve çetesine kalsın…
Biraz omurgalı olun da açın 5 yıl önceki yazdıklarınızı okuyun Ekrem Efendi!…
Sonrada Paralel Televizyonlarınızda;  “Paralel Yapının belgesi nerede?” diye salağa yatma.
Paralel Çetenize belge mi arıyorsun?

Al sana Paralel Belge!

-2012 / 7 Şubat günü Başbakan Erdoğan ameliyat masasında olacağı bir zamanda Mit Müsteşarı Hakan Fidan'ı "Başbakan'dan sözlü olarak izin aldık, bi soruşturmayla ilgili ifadenizi alacağım..." yalanıyla davet edenler,
Davete icabet etmezse Mit İstanbul Bölge Başkanlığını Ömer Köse'ye 75 Emniyetçi ile kuşattırıp zorla Hakan Fidan'ı almak isteyenler...
-Emniyet ve Yargı içerisinde oluşturdukları Paralel Cuntayla seçilmiş Hükümetin Başbakanına ve Bakanlarına kelepçe takmak için yanıp tutuşanlar...
-Reyhanlı'da ki patlamada olay yerine gitmesi gerekirken, Adana'da Mit Tırlarına operasyon yapanlar...
-Devletin Bakanının, Yüksek Bürokratlarıyla yaptığı Dışileriyle ilgili istaşare toplantısındaki kozmik bilgileri dinleyenler ve satanlar...
-Kendilerinden olmayan Siyasetçi, Bürokrat, İş adamı, Medya Mensubu kişi ve kuruluşları, kurdukları Montaj Kaset fabrikasıyla diz çöktürenler,
Diz çökmeyenleri ürettikleri sahte delillerle görevlerinden el çektirip, uydurdukları Örgütler üzerinden mahkum edenler, itibar suikastlarıyla insanların hayatlarını karartanlar...
-Siyasetçi, Bürokrat, İş adamı, Medya Mensubu kişilerin otel odalarında mahrem görüntülerini montajlayıp kaset arşivi oluşturanlar...
-Başbakan ve Bakanları yasadışı dinleyip, oluşturdukları tapeleri yabancı servislere satanlar...
-2010 Referandumundan sonra devleti ele geçirmek için askeri sivil tüm kadroları doldurmak adına KPSS sorularını çalanlar..
-Son 4 yılda Polislik sınav sorularını, Hakimlik ve Savcılık sınav sorularını çalarak kendi evlerinde, kendi dershanelerinde kalanlara verenler,
180 soruluk bi sınavda soruların tamamını 3 dakikada işaretleyip çıkanlar...
-2010'dan buyana Mahkemelerde yazışmaları UYAP üzerinden değil de, bi gecede aldıkları 300 katip üzerinden yapanlar...
-Çalınan sorularla Devletin kadrolarına yerleştirilen Polis, Hakim ve Savcıların maaşlarının %10'nunu 'himmet' adıyla örgüte kaynak aktaranlar...
-Bir iş adamının dava dosyası kendisinde olan Savcının, İş adamı parasıyla Dubai'de 70 bin liralık tatil yapanlar, 'tatil parasını cebimden ödedim' deyip faturasını gösteremeyenler...
-Mahkeme önlerinde bildiri dağıtanlar...
-Devletin her bir kurumunun başına 'İmam' tayin edenler...
-Bir kalemde Yüksek Yargıya 160 Paralel Yapı mensubu atayanlar,
Bu atamalarla, bu millete ihanetlerinin yargılanmasını engelleyenler...
...Ve bu Paralelleri görmeyenler, görmek istemeyenler, gizleyenler, kanatları altında koruyanlar, ellerindeki kaset ve dosya şantajına diz çökenler, kucaklarına oturanlar...

Sanmayın ki, 12 Ekim'den sonra bu yaptıklarınızın hesabı sorulmayacak...

07 Eylül 2014

mus@bhy

Bir İhanet Çetesinin Önlemez Alçalışı...




Paralel İhanet Çetesinin müntesipleri,
40 yıl içerisinde Demirel'ci oldular,
Ecevit'çi oldular,
Çevik Bir'ci oldular,
Graham Fuller'ci oldular,
Morton Abrowomitz'ci oldular,
İsrail'ci oldular,
Ama Erbakan'cı olamadılar.

Sağcı oldular,
Solcu oldular,
Milliyetçi oldular,
Milli Görüşçü olamadılar,

Laik oldular,
Kemalist oldular,
Ulusalcı oldular,
Müslüman olamadılar,
Müslüman gibi yaşayamadılar.

Hep zamana göre pozisyon alıp, kendilerini hep gücün yanında buldular. Siyonist ve Emperyalist merkezlerin yükledikleri misyon gereği bu devlete sinsice sızdılar, bu topraklara alçakça ihanet ettiler! 40 yıl bu topraklarda arşivledikleri kozmik bilgileri, Küresel servislere sattılar!

2010 Referandumu ertesinde düğmeye bastılar.
Şubat 2012 Mit Operasyonuyla sahaya indiler,
Erdoğan'a uzanamayınca Haziran 2013'te Gezi'den saldırdılar,
Kasım 2013'te gelir ve insan kaynakları dershaneler kapatılma sürecine girince çıldırdılar,
17-25 Aralık'ta Hareketlerinin selameti için darbe operasyonlarıyla ve beddualarıyla Erdoğan'ı düşüreceklerine inandılar.
Paralel Medyaları gazete ve televizyonlarından, Sosyal Medyalarından twitleri ikiye katlayarak sövdüler, hakaretler ettiler,
Ocak 2014 montaj kasetlerini ortalara saçtılar,
Eteklerinde, arşivlerinde neleri varsa döktüler, 25 Şubat'ta Erdoğan kaçacak dediler,
27 Mart'ta son ihanetleri, Dışişleri Bakanlığında, Bakan ve üst düzey Bürokratların yaptığı gizli toplantıyı yasa dışı dinleyip, küresel merkezlere servis ettiler.
30 Mart'ta millettin sillesiyle yerle bir oldular...

Durmadılar, ihanetlerine devam ettiler!
Haziran 2014'te sağdan-soldan 14 Partiyi bi sofraya oturttular, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu çatıya çıkardılar, 11 Ağustos'ta çatıdan aşağı attılar.
Temmuz 2014'te Paralel Emniyete operasyon yediler, 'Haram yemedik' dediler.
Ağustos 2014'te devirmek için uğruna Vatana İhanet ettikleri, Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi.
Paralel Emniyete operasyonlar devam ederken, Vatan Emniyet ve Çağlayan Adliyesi önünde zırlama nöbetleri tuttular.

Şimdi 12 Ekim 2014 HSYK seçimlerine hazırlanıyorlar.
Bunca ihanetlerinden sonra, Devletin Başkanından, Başbakanından, Bakanından, Müsteşarından, Genel Müdüründen talimat almayıp, Pensilvanya'dan talimatlı Hakim ve Savcılara gece - gündüz oy devşirmekle meşguller.

40 yıl boyunca Küresel efendilerinize emir erliği yaptınız!
Onların talimat ve emirleriyle bu millete, bu topraklara alçakça ihanet ettiniz!
Müslüman milletten topladığınız Zekat, Fitre, Kurban ve Himmetlerle ümmete ihanet ettiniz!
Sizden olmayanları adam yerine koymadınız, ocaklarını söndürdünüz!
Himmet vermeyen işadamlarının hayatlarını kararttınız!
Çaldığınız sorularla, Devlet içerisinde Paralel Devlet kurdunuz!
Tüm bunları yaptınız da 40 yıllık saltanatınızın yıkılışını,
İhanet planlarınızın başlarınıza geçişini,
Tezgahınızın dağıtılışını,
Erdoğan'ın millete Cumhurbaşkanı, ümmete Başkan oluşunu,
Yeni Türkiye'nin kuruluşunu engelleyemediniz!

Yani demem o ki;
Özal'ı,
Erbakan'ı,
Yazıcıoğlu’nu,
Erdoğan'ı,
Milleti,
Ümmeti sattınız,
Ecevit'e şefaat yetkisi istediniz Allah'tan,
Erdoğan'a beddua ettiniz,
Darbelere ve Darbecilere selam durdunuz,
Hep Eski Türkiye'nin has adamı oldunuz.
İhanetiniz çok büyük, Cezanız çok ağır olacak!
Hem dünya da, hem de ahirette!..
İnlerinize girilecek ve inleriniz başlarınıza muhakkak yıkılacak!



07 Eylül 2014

mus@bhy