‘Egemenlik kayıtsız
ve şartsız Milletindi’ ama milletin başındaki örtüsü Milletin Meclisine giremedi
79 yıl boyunca. Bu egemenlik hakkı hep
elinden alınmak istendi…
Yapılan devrimlerin
hep bu milletin egemenlik haklarını ellerinden alınmak için yapıldığını, yine
bu milletin insanlarına yapılan zulümlerinden görmekteyiz. Güya devrim adına Türk
kadınına 1934’te lutfettikleri 'seçme ve
seçilme' hakkını 79 yıl boyunca kullandırmadılar. Yani Türk kadını daha da
özgürleşmek adına 1934’te aldığı ‘seçme’ hakkının ardından ‘seçilme’
hakkını ancak 2013’te alabildi. Ya da başı örtülü Türk kadını 1934’te aldığı ‘seçme’
hakkından sonra, ‘seçilme’ hakkına ancak
2013’te ulaşmış oldu. Yani Türk kadını arasında ‘eşitlik’ ancak 79 yıl
sonra gerçekleşmiş oldu.
Tabi bu güne
gelirken çok çileler çekildi, çok göz yaşları döküldü, çok canlar yandı bu
topraklarda…
Geriye dönüp
baktığımızda, Nene Hatunları, Kara Fatmaları ve Şalcı Bacıları görürüz.
1925 yılında
çıkardıkları; ‘Erekekler şapka giymek, kadınlar başlarını açmak zorundadır’
kanununun kararttığı o günlerde, Erzurum’lu Şalcı Bacı’yı başındaki örtüsünden
dolayı idam ederek korkuttukları Anadolu insanını susturup, konuşamaz hale
getirerek devrimlerini gerçekleştirdiler. Susmayıp konuşanları da ‘istiklal
mahkemelerinde’ yargısız infaz ederek yol almaya çalıştılar. Devrimlerle
kurdukları rejim, İskilipli Atıf’ların, Şalcı Bacı’ların kanları üzerine
kurulmuştur. 1950’ye kadar Tek Parti diktatörlüğü yaşandı bu topraklarda, ama tarih kitaplarında diktatörler ‘kahraman’ olarak takdim edildi.
Yine geriye dönüp
baktığımızda, 1960’lar dan Hatice Babacan’ları, 1970’lerden Şule Yüksel
Şenler’leri hatırladık.
Sonra 1980’leri,
1990’ları hatırlıyoruz. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi mezuniyet töreninde okul birincisi
öğrenciye ‘başı örtülü’ olduğu gerekçesiyle diplomasının verilmediğine şahit
olduk.
1999 yılında, bu
milletin oyları ile ‘Milletin Vekili’ olan Merve Kavakçı Hanımefendinin başındaki
örtüsünden dolayı Milletin Meclisinden kovulmasını, akabinde yine başındaki
örtüsü vesilesiyle ‘Türk vatandaşlığından’ çıkarıldığını gördük.
80 yılda binlerce,
on binlerce, milyonlarca acı dolu hikayeye şahit olduk…
Ve yıllarca dökülen göz
yaşları ve çekilen çilelerin ardından bu gün…
31 Ekim 2013
tarihini yazın tarihin en güzel sayfalarına.
Bu günü kazıyın
belleklerinize.
Bu gün tarih yeniden yazıldı...
Bundan sonraki
nesillere anlatacağımız, aktaracağımız gün bu gündür.
Bu gün;
79 yıl boyunca,
'seçme' hakkı kullandırılıp, 'seçilme' hakkı kullandırılmayan, adına 'kamusal
alan' dedikleri bu Milletin Meclisinden kovulanların, başındaki örtüsünden
dolayı horlananların, yıllarca döktükleri göz yaşıyla, sabırla edilen duaların
kabul edildiği gündür...
İkna odalarında varoluş
hakikatleri yerine gelecek hikayeleri ile ikna etmeye çalışanlar,
İkna olmayanları
'Arabistan'a gönderenler,
Onları 'yarasaya'
benzetenler,
Yetmezmiş gibi
'haddini' bildirenler,
Bu gün bakın ve
görün, başörtülüler Arabistan'a gittiler ve dönüşte Milletin Meclisine
geldiler.
Yarasa diyerek
haddini bildirenler de tarihin zifiri karanlığında yok oldular gittiler…
Çekilen çilelerden sonra,
ödenen bedellerden sonra;
Günümüzün Şalcı
Bacı’larını, Nene Hatun’larını, Kara Fatma’larını, Hatice Babacan’larını, Şule
Yüksel Şenler’lerini, Merve Kavakçı’larını tebrik ediyorum. Bu gün Milletin
Meclisine başörtüsünün girmesi bu hanımefendilerin o gün eğilmeden, bükülmeden
ortaya koydukları mücadeleler, çaba ve gayretlerle olmuştur.
Başörtüsünü bu
Milletin Meclisinde görebilmemize vesile olanlara selam olsun, Rabbımıza da sayısız Hamd ve sınırsız Şükr
olsun vesselam...
01 Kasım 2013
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder