Dünyanın efendileri
hep ‘en büyük kendileri’ olduklarından dem vurdular, yeryüzünün mazlumlarının,
masumlarının ve mağdurlarının kanları ve canları üzerinde kurdukları sömürü
düzenleriyle dünyayı idare ettiklerini iddia ettiler.
Küresel teröristler
sömürmek istedikleri bi bölgeye demokrasi(!) götürmekle meşhurdurlar.
Son asırda demokrasi
dedikleri şeyle kan ve göz yaşından başka bi şey getirmediler bölge
topraklarına.
Bi bölgenin
kaynaklarını sömürmek istediklerinde, o bölgeden yükselen kıyamı hep
demokrasi(!) yalanıyla bastırdılar.
Sömürmek istedikleri
kaynaklara ulaşabilmek için kan döktüler, göz yaşı döktüler.
Son asırda
istedikleri her bölgeye girdiler,
Tezgahlarını kurmak
için girdikleri her bölgeyi parçaladılar,
İnsanlarına diz
çöktürdüler, çökmeyenleri öldürdüler...
Son 60 yılda para
için dökmedikleri kan ve göz yaşı, acıtmadıkları can kalmadı…
Demokrasiyi ve insan
haklarını dillerinden düşürmezler ama en büyük anti demokratik uygulamaları, en
acımacız insan hakları ihlallerini yine kendileri yaparlar.
1. ve 2. dünya savaşlarını yine paranın
gücünü ellerine geçirmek için yaptıkları da muhakkaktır.
Onlar için, dökülen
kanların, yok edilen hayatların hiçbir önemi yoktur.
Para için devletleri
yıkarlar, parçalarlar, gerekirse yok ederler, yerine kendi demokratik(!)
anlayışlarına uygun devletler, iktidarlar kurarlar...
Ortadoğu’da var oluş
gayeleri sadece bölge kaynaklarının kendi kasalarına doldurulması içindir.
Filistin’de 60
yıldır kolu kanadı kırılan, ocakları söndürülen, kan ve göz yaşıyla karnını
doyuran Gazze’linin ödediği bedel asla demokrasi için ödenen bi bedel değildir.
Irak’ı demokratik(!)
bi Irak yalanıyla parçalayanlar,
Suriye’de
insanlarını yurtlarından kovanlar,
Mısır’da halkın
oylarıyla iktidara gelmiş Cumhurbaşkanını, kendi küresel tezgahlarına uymadığı
için darbeyle indirenler,
15 Temmuz'da tüm
güçleriyle bu topraklara saldıranlar,
Kendi para
imparatorluklarını ayakta tutabilmek için insanları öldüren katiller utanmadan,
arlanmadan çıkıp insanlığa hala demokrasi nutukları atabiliyorlar.
Demokrasi(!)
yalanıyla Coğrafyamızda döktükleri kan ve gözyaşını,
Bölgenin
kaynaklarıyla elde ettikleri paranın gücüyle, bölge insanına yaptıkları
zulümleri,
Kendi kurdukları
Bir-leş-miş Milletler Genel Kurulunda yüzlerine karşı söylendiğinde ise,
Bu günahlarını
yüzlerine karşı haykıranları ellerindeki para ve medya gücünü devreye sokarak
iktidardan indirmenin hesabını yaparlar.
Son 60 yılda bu
topraklarda işledikleri günahları yüzlerine karşı haykıran bu toprakların
evlatlarına, dışardan manşetleriyle, içerden işbirlikçileri üzerinden
yaptıkları operasyonlarla oluşturdukları ‘algıyla’ bedel ödettirirlerdi.
Erdoğan'a da bu dik
duruşun bedelini ödetmek için son 10 yılda ne yaptılarsa olmadı.
Çözüm sürecini
sabote etmek adına Oslo’yu sızdırdılar, olmadı…
Çözüm sürecini
durdurmak için 7 Şubat’ta Mit’e operasyon yaptılar, olmadı…
Manşetlerinden
‘diktatör’ çığlıkları attılar,
Gezi’den
saldırdılar, olmadı…
Gözlerini
kararttılar 17-25 Aralık’ta tozu dumana kattılar, olmadı..
15 Temmuz'da
Erdoğan'dan kurtulmak,
Millete yeniden diz
çöktürmek,
Bu toprakları işgal
etmek için Fetö'süyle, PKK'sıyla, DAEŞ'iyle tüm güçlerini birleştirip
saldırdılar.
Lakin yine
yenildiler,
Attıkları
manşetlerle,
Oluşturdukları
algılarla milletimizi Erdoğan'ın safından bi milim ayıramadılar...
Son asırda
Coğrafyamızda kurulan sömürüye dayalı tezgah dağılmasın,
Paranın
efendilerinin bu topraklarda kurdukları saltanat başlarına yıkılmasın,
Ümmetin akan kanı ve
gözyaşı dinmesin diyerek oluşturdukları tüm algılar 15 Temmuz'da yerle bir
oldu…
Onlar tüm güçleriyle
saldırdılar,
Biz Cerablus'a
girdik!
Halep'e doğru
ilerliyoruz!..
Niye?
Çünkü 'dünya beşten
büyüktür!’…
25 Eylül 2016
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder