Translate

25 Eylül 2016 Pazar

Efendiler! ‘Dünya beşten büyüktür!’…


Dünyanın efendileri hep ‘en büyük kendileri’ olduklarından dem vurdular, yeryüzünün mazlumlarının, masumlarının ve mağdurlarının kanları ve canları üzerinde kurdukları sömürü düzenleriyle dünyayı idare ettiklerini iddia ettiler.
Küresel teröristler sömürmek istedikleri bi bölgeye demokrasi(!) götürmekle meşhurdurlar.
Son asırda demokrasi dedikleri şeyle kan ve göz yaşından başka bi şey getirmediler bölge topraklarına.
Bi bölgenin kaynaklarını sömürmek istediklerinde, o bölgeden yükselen kıyamı hep demokrasi(!) yalanıyla bastırdılar.
Sömürmek istedikleri kaynaklara ulaşabilmek için kan döktüler, göz yaşı döktüler.
Son asırda istedikleri her bölgeye girdiler,
Tezgahlarını kurmak için girdikleri her bölgeyi parçaladılar,
İnsanlarına diz çöktürdüler, çökmeyenleri öldürdüler...
Son 60 yılda para için dökmedikleri kan ve göz yaşı, acıtmadıkları can kalmadı…
Demokrasiyi ve insan haklarını dillerinden düşürmezler ama en büyük anti demokratik uygulamaları, en acımacız insan hakları ihlallerini yine kendileri yaparlar.
1. ve 2. dünya savaşlarını yine paranın gücünü ellerine geçirmek için yaptıkları da muhakkaktır.
Onlar için, dökülen kanların, yok edilen hayatların hiçbir önemi yoktur.
Para için devletleri yıkarlar, parçalarlar, gerekirse yok ederler, yerine kendi demokratik(!) anlayışlarına uygun devletler, iktidarlar kurarlar...
Ortadoğu’da var oluş gayeleri sadece bölge kaynaklarının kendi kasalarına doldurulması içindir.
Filistin’de 60 yıldır kolu kanadı kırılan, ocakları söndürülen, kan ve göz yaşıyla karnını doyuran Gazze’linin ödediği bedel asla demokrasi için ödenen bi bedel değildir.
Irak’ı demokratik(!) bi Irak yalanıyla parçalayanlar,
Suriye’de insanlarını yurtlarından kovanlar,
Mısır’da halkın oylarıyla iktidara gelmiş Cumhurbaşkanını, kendi küresel tezgahlarına uymadığı için darbeyle indirenler,
15 Temmuz'da tüm güçleriyle bu topraklara saldıranlar,
Kendi para imparatorluklarını ayakta tutabilmek için insanları öldüren katiller utanmadan, arlanmadan çıkıp insanlığa hala demokrasi nutukları atabiliyorlar.
Demokrasi(!) yalanıyla Coğrafyamızda döktükleri kan ve gözyaşını,
Bölgenin kaynaklarıyla elde ettikleri paranın gücüyle, bölge insanına yaptıkları zulümleri,
Kendi kurdukları Bir-leş-miş Milletler Genel Kurulunda yüzlerine karşı söylendiğinde ise,
Bu günahlarını yüzlerine karşı haykıranları ellerindeki para ve medya gücünü devreye sokarak iktidardan indirmenin hesabını yaparlar.
Son 60 yılda bu topraklarda işledikleri günahları yüzlerine karşı haykıran bu toprakların evlatlarına, dışardan manşetleriyle, içerden işbirlikçileri üzerinden yaptıkları operasyonlarla oluşturdukları ‘algıyla’ bedel ödettirirlerdi.
Erdoğan'a da bu dik duruşun bedelini ödetmek için son 10 yılda ne yaptılarsa olmadı.
Çözüm sürecini sabote etmek adına Oslo’yu sızdırdılar, olmadı…
Çözüm sürecini durdurmak için 7 Şubat’ta Mit’e operasyon yaptılar, olmadı…
Manşetlerinden ‘diktatör’ çığlıkları attılar,
Gezi’den saldırdılar, olmadı…
Gözlerini kararttılar 17-25 Aralık’ta tozu dumana kattılar, olmadı..
15 Temmuz'da Erdoğan'dan kurtulmak,
Millete yeniden diz çöktürmek,
Bu toprakları işgal etmek için Fetö'süyle, PKK'sıyla, DAEŞ'iyle tüm güçlerini birleştirip saldırdılar.
Lakin yine yenildiler,
Attıkları manşetlerle,
Oluşturdukları algılarla milletimizi Erdoğan'ın safından bi milim ayıramadılar...
Son asırda Coğrafyamızda kurulan sömürüye dayalı tezgah dağılmasın,
Paranın efendilerinin bu topraklarda kurdukları saltanat başlarına yıkılmasın,
Ümmetin akan kanı ve gözyaşı dinmesin diyerek oluşturdukları tüm algılar 15 Temmuz'da yerle bir oldu…
Onlar tüm güçleriyle saldırdılar,
Biz Cerablus'a girdik!
Halep'e doğru ilerliyoruz!..
Niye?

Çünkü 'dünya beşten büyüktür!’…


25 Eylül 2016
mus@bhy

Hiç yorum yok: