Translate

28 Ekim 2015 Çarşamba

1 Kasım’da tek oy…



Bu toprakların İstiklali, milletimizin istikbali için verilen kavgada tarafımızı belirlemek, bu vesileyle içerden ve dışardan saldırıları püskürtmek, kurulan kirli ittifakları çökertmek adına 3 gün sonra millet olarak yeniden bi daha sandık başına koşacağız.

-100 yıl diz çökmenin ardından ayağa kalkmak, bu toprakların Türk ve Kürt evlatlarını, Alevi-Sünni evlatlarını, Sağcı-Solcu evlatlarını yeniden aynı sofraya oturtmak ve bu Coğrafyayı yeniden barış ve kardeşlik yurdu, adalet,  esenlik ve selamet yurdu yapmak için 1 Kasım'da sandık başına koşacağız.

-100 yıldır bu toprakların evlatlarına giydirilen ezilmişlik gömleğini yırtmak, yeniden Yeni Türkiye gömleği giydirmek için 1 Kasım'da sandık başına koşacağız.

-Coğrafyamızda 100 yıl evvel çizilen küresel planları, oynanan küresel oyunları, kurulan kirli tezgahları bozmak için 1 Kasım’da sandık başına koşacağız.

-100 yıl da bu toprakların evlatlarına diz çöktürmek için bu toprakları kan gölüne çevirenleri,

-Anaları ağlatanları, çocukları yetim, kadınları dul bırakanları bu topraklardan ebediyyen kovmak için 1 Kasım’da sandık başına koşacağız.

-Lozan’da verilenleri geri almak için 1 Kasım’da sandık başına koşacağız.

-Topraklarımızı ve kaynaklarımızı küresel haydutların işgalinden kurtarmak için 1 Kasım’da sandık başına koşacağız.

-7 Haziran öncesinde Demirtaş'ın saz arkadaşlarının, 7 Haziran sonrası aynı Demirtaş'ın silah arkadaşlarının bu topraklara, bu toprakların evlatlarına sıktıkları kalleş kurşunların, kurulan kirli ve küresel ittifakların, yapılan ihanetlerin hesabını sormak için 1 Kasım'da sandık başına koşacağız.


Unutmayın!
1 Kasım’da Erdoğan düşerse, ümmet düşer!
Millet olarak, ümmet olarak Erdoğan’ın yanında dim dik durmak borcundayız.

Erdoğan düşerse millet düşer, ümmet yeniden diz çöker.
O vakit yeryüzünün tüm mağdur ve mazlumlarının laneti, hem dünyada hem de ahirette yakamızı bırakmayacaktır.

-7 Haziran misali 1 Kasım’da da ümmetin yetimlerinin, Coğrafyamızın mazlumlarının, yeryüzünün mağdurlarının üzülmesini,
Londra’da, Washington’da, Tel Aviv’de, Pensilvanya’da, Kandil’de kutlamalar yapılmasını istemiyorsak!
-7 Haziran misali 1 Kasım’da da Londra’nın The Guardıan’ından, Financial Times, Washington Post, İsrail Today’s, Hürriyet, Zaman, Today’s Zaman’dan; “Abdulhamit indirildi…” ortak manşetleri atılmasını istemiyorsak!

-7 Haziran misali 1 Kasım’da da Siyonist İsrail’in Terörist Cumhurbaşkanı Şimon Perez’in mutlu olmasını istemiyorsak!

-7 Haziran misali 1 Kasım’da da Boğazın yalılarında şampanyalar patlatılmasını istemiyorsak!

-7 Haziran misali 1 Kasım’da da Demirtaş – Şafak Payev tebrikleşmesini istemiyorsak!
3 gün sonra sandıklara dolduracağımız sadece Ak Parti’ye verilmiş 1 oy olmayacaktır!

-Hakikatte verilen tek oy;
Ya Hira’nın evlatlarını,
Bu toprakların mazlumlarını,
Kahire'nin, Şam'ın, Gazze'nin garip yetimlerini,
Myanmar'ın, Arakan'ın garip evlatlarını,
Yeryüzünün mağdurlarını sevindirecek!
Ya da; Olimpos'un çocuklarını, Londra’nın, Washington’un, Telaviv’in, Pensilvanya’nın, Kandil’in haydutlarını sevindirecektir!

-Hakikatte verilen tek oy;
Ya bu topraklarda 100 yıl sonra yeniden inşa edilen Yeni Türkiye’nin yeryüzüne ilanı olacak,
Ya da; Coğrafyamızda kurulu 100 yıllık küresel saltanatın devamına vesile olacaktır!

-Hakikatte verilen tek oy; bu topraklarda 100 yıllık aradan sonra yeniden Büyük Türkiye İmparatorluğunun işaret fişeği olacaktır!

Merhum Erbakan’ın lisanıyla; “Öyle bir gün gelecek İsrail’e öyle bir tokat atacağız ki; tüm hayatı gözlerinin önünden Gazze şeridi gibi geçecek…” dediği gün, işte  bugündür!
Milletimiz 1 Kasım’da verdiği tek oyla, Merhum MalcolmX’in lisanıyla, kuklayı değil, kuklacıyı vuracaktır Allah’ın izniyle!

1 Kasım’da millet olarak ya yeniden kazanacağız, ya da ebediyyen kaybedeceğiz!
1 Kasım tarihin yeniden yazıldığı gündür!
1 Kasım büyük doğumun muştusunun verildiği gündür!
1 Kasım yeniden dirilişin, yeni bir yürüyüşün miladıdır!
Hasılı kelam, 1 Kasım Erdoğan’a düşman olma günü değil, Erdoğan’a sarılma günüdür!


28 Ekim 2015
mus@bhy





26 Ekim 2015 Pazartesi

ERDOĞAN'IN SERT ÜSLUBU...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Şimon Perez'ine "One Minute" çekti, dışardan saldırdılar,
Yeryüzünün efendilerine; "Dünya beşten büyüktür..." resti çekti, içerden dışardan saldırdılar,
Bu milletin alınterini küresel lobilere yedirmeyeceğini haykırdı, Gezi'den saldırdılar,
Devleti, babalarının çiftliği sanan Paralel P.İ.Ç'lerin kuşatmasından kurtardı, darbeye teşebbüs ettiler,
Direndi, dik durdu, bu toprakları Küresellere, Paralellere teslim etmeyeceğini yeryüzünün efendilerine ilan etti, çıldırdılar...

4 yıl boyunca saldırdılar, sövdüler, hakaretler ettiler,
Sağcıyı solcu, solcuyu sağcı yaptılar,
Paralel P.İ.Ç'leri 30 Mart'ta CHP'li,
10 Ağustos'ta Ekmeleddin'ci yaparak Erdoğan'sız Ak Parti hesabı yaptılar..
7 Haziran'da, 1 Kasım arefesi bugünler de PKK'lı olup Erdoğan'sız Türkiye'nin hayaliyle yanıp tutuşuyorlar...

Hırsız dediler, tutmadı,
Tiran dediler, tutmadı,
Diktatör dediler, tutmadı,
Yezid dediler, tutmadı, tutmuyor, tutmayacak!

Bugünler de Erdoğan'ın üslubunun sert olduğunu, insanları kutuplaştırdığını, bundan dolayı milletin Erdoğan'dan korktuğu yalanını üfürüyorlar.
Erdoğan'ın üslubu sertmiş, bu vesileyle 1 Kasım'da Ak Parti'ye oy vermeyecekler miş!
Milletin İstiklalinin ve İstikbalinin kavgasını veren,
Yeni Türkiye'yi inşa eden Recep Tayyip Erdoğan'ın üslubunun sert olmasından daha tabii ne olabilir ki?

Bugün Erdoğan'ın üslubundan rahatsız olan,
Sert üslubundan dolayı Ak Parti'ye oy vermeyeceklerini ifade edenler,
Dönsünler de Merhum Adnan Menderes'in, Mehum Erbakan'ın üslubuna baksınlar,
Dünyanın en kibar adamını darbeyle indirdiler,
Kendisini yargılayan mahkeme heyetine dahi üslubun en yumuşak ifadelerini kullanan Menderes'i astılar.
Daha yakın geçmişte, siyasetin en temiz, en yumuşak, en nezih üslubunun sahibi Merhum Erbakan'ı darbeyle indirdiler, 40 yılda 4 partisini kapattılar...

Erdoğan'ın üslubundan rahatsız olanlar!
Dönsünler de İstiklal Marşını yeniden okusunlar!
Akif'in lisanıyla öğrendik milletin İstiklal ve İstikbal mücadelesini,
İstiklal Marşında ifadesini bulan hainleri, alçakları Merhum Akif'in sert üslubuyla tanıdık!
Merhum Akif'in üslubu bu milleti İstiklal ve İstikbal mücadelesinde nasıl birleştirdiyse,
Erdoğan'ın üslubu da bu topraklarda oynanan 100 yıllık büyük oyunu bozacak ve bu şerefli milleti aynı mücadele de zafere taşıyacaktır!

Erdoğan'a saldıranların üslubundan rahatsız olmayanlar,
Erdoğan'ın ailesine hakaretler edenlerin üslubundan rahatsız olmayanlar,
Erdoğan'ı asmakla tehdit edenlerin üslubundan rahatsız olmayanlar,
7/24 televizyonlarında, gazetelerinde diktatör, tiran, hırsız, yezid diyerek saldıranların üslubundan rahatsız olmayanlar,
Erdoğan'ın milleti için verdiği İstiklal ve İstikbal mücadelesini,
Küresel ve Paralel kirli ittifaka karşı verilen kavgayı bilmeyenlerdir.

Erdoğan'ın üslubu sert miş!
İnsanları kutuplaştır mış!
İyi ki de sert, iyiki de kutuplaştır mış!

Mesela ben, yakın geçmişte; "Başörtülüler Arabistan'a gitsin..." diyenlerle aynı kutupta olamazdım zaten!
Bu milletin oylarıyla seçilmiş Milletin Vekiline, Milletin Meclisinde yemin ettirmeyenlerle,
Milletin Vekilini Milletin Meclisinden kovanlarla aynı kutupta olamazdım zaten!
Milletin Vekiline yemin ettirmeyenlere, Milletin Meclisinden kovanlara, Allah'tan şefaat yetkisi isteyenlerle aynı kutupta olamazdım zaten!

Mesela ben;
Tabanı ibadetle,
Ortası ticaretle,
Tavanı ihanetle meşgul Paralel P.İ.Ç'ler le aynı kutupta olamazdım!

Mesela ben;
Darbecilerle, Ulusolcular la, Ulusağcılar la, "Ekmek için Ekmeleddin'ciler le", Geziciler le, Çapulcularla, PKK'lı teröristlerle aynı kutupta olamazdım zaten!

Mesela ben;
Eski Türkiye siyaset ve siyasetçileriyle aynı kutupta olamazdım zaten!

Erdoğan'ın üslubu iyiki de sert, iyiki de insanları kutuplaştır mış!
İyiki de ben, Erdoğan'la aynı kutuptayım!


Elhamdülillah!...

26 Ekim 2015
mus@bhy


18 Ekim 2015 Pazar

‘ONLARA’ RAĞMEN!...



100 yıl boyunca 'Onlar' istikamet çizdi bu toprakların evlatlarına...
Nasıl idare edileceğimize,
Başımıza kimleri getireceğimize ‘Onlar’ karar verdi.
Ne giyineceğimize, ne yiyeceğimize, ‘Onlar’ karar verdi.
Başımızdan sarığı kaldırıp atıp, ‘Onlar’ istediği için Fötr şapka koyduk başımıza.
Soframızda ki yufka ekmek dürümleri kaldırıp, Pizza'yı, Hamburger'i, Fast-Food'u ‘Onlar’ istedi diye koyduk sofralarımıza...
Hangi harflerle okuyup, ne yazacağımıza ‘Onlar’ karar verdi.
‘Onlar’ gibi evlendik, ‘Onlar’ gibi boşandık!
‘Onların’ ceza kanunlarıyla yargılandık,
‘Onların’ ticaret hukukuyla alış-veriş yaptık!

100 yıl boyunca ‘Onların’ istediği gibi yaşadık!
‘Onlar’ istedi sağcı olduk,
Yine ‘Onlar’ istedi solcu olduk!
‘Onlar’ istedi diye Alevi - Sünniye, Türk - Kürte düşman oldu.
‘Onların’ gül hatırı için birbirimizi öldürdük.
İstediler ki, “bu toprakların evlatları birbirini yesin, birbirlerine düşman olsun, birbirlerini öldürsün, bizde malı götürelim…”
100 yıl boyunca biz birbirimizin boğazına sarıldık, birbirimizin nefesimizi kestik, ‘Onlar’ da malı götürdü.
Biz birbirimizle kavga ederken, 1933-2003 arası borç faizi oyunuyla 70 yılda bu toprakların evlatlarının cebinden alınıp, ‘Onların’ kasalarına tek kalemde doldurulan 2.2 trilyon doları farkedemedik.
‘Onların’ kasaları dolsun diye, bu toprakların evlatları 70 sente muhtaç hale getirildi.
IMF oyunuyla bu milletin alınteri ‘Onların’ kasalarına hortumlandı.
100 yıl bu toprakların evlatları çalıştı, ter döktü,
Bu toprakların kaynaklarını ‘Onlar’ sömürdü.
Bu milletin memurunun, işçisinin, çiftçisinin alınterini ‘Onların’ kasalarına doldurduk yıllarca.
Ne zaman bu milletin memurunun, işçisinin, çiftçisinin cebine alınterlerini doldurduk, dolduranlar darbelerle indirildi, idam edildi, partileri kapatıldı.

‘Onlar’ araba satsın diye yol yapmadık, araba üretmedik,
2.dünya harbinde 1945'te ikiye bölünmüş Almanların 1970'ler de yaptıkları duble yolları, ‘Onlar’ istemediği için biz ancak 2010'larda yapabildik.
Hızlı tren rayları döşeyemedik,
Havalimanları yapamadık, ‘Onlar’ istemedi diye,
Askerimizin eline silahı ‘Onlardan’ satın aldık,
Operasyonları ‘Onların’ silahlarıyla yaptık.
‘Onların’ verdikleri istihbaratlarla kendimizi güvende(!) hissettik.

Yerli malı haftaları düzenledik yıllarca, yerli elma, yerli patates, yerli incir ürettik,
Lakin, yerli araba, yerli silah, yerli tank, yerli top üretme haftaları düzenleyemedik ‘Onlar’ istemedi diye...

1949’da yerli Roket ürettik, seri üretime geçecekken, ‘Onlar’ tarafından üretim engellendi, seri ‘ithalata’ geçtik.
1961’de yerli araba ürettik.
‘Onların’ içerdeki uzantıları dalga geçtiler, seri üretime geçecekken, seri ‘ithalata’ geçtik.


Zaman akıp gitti,
100 yıl aradan sonra ayağa kalktık duble yollar yaptık,
Trenin hızlısına raylar döşedik,
Havalimanları, Elektrik santralleri, Barajlar, Hastaneler, Okullar yaptık,
81 ilin tamamına Üniversite, 900 küsur ilçenin tümüne fakülteler inşa ettik.
3.Havalimanıyla ‘Onların’ saltanatlarını salladık,
‘Onlarda’ dahi olmayan 3.Köprü’yle İstanbul’un boğazına 3. bir gerdanlık taktık.
Kanal İstanbul’la dağıtılan tezgahı da bitirildiğinde göreceğiz.
Şimdi yerli arabanın ilk protitipleri üretildiğinde çıkardıkları feryatlardan sonra, 2020 yılında seri üretime geçildiğinde neyi başardığımızı göreceğiz millet olarak.

Yerli tank ürettik, saldırdılar,
Yerli top ürettik, saldırdılar,
Yerli silah ürettik, saldırdılar,
Yerli füze ürettik, saldırdılar,
Uzaya uydular gönderdik, saldırdılar,
Marmara denizinin altından ‘Marmaray’ı geçirdik, çıldırdılar,
Denizin ortasından Anamur’dan – Girne’ye Toros’ların suyunu akıttık, küçümsediler,
Yerli arabanın protitipine bile tahammül edemediler, kudurdular!

‘Onlar’, bu milleti durdurmanın, bu millete diz çöktürmenin hesabını yaptılar yıllarca.
‘Onlara’ rağmen, 100 yıllık kavgaları bitirmek için ‘çözüm sürecini’ başlatırsan,
‘Onlara’ rağmen, Coğrafyamızdaki tezgahları dağıtmak için planlarını ve oyunlarını başlarına geçirirsen,
‘Onlara’ rağmen,  yol yaparsan,
‘Onlara’ rağmen, top-tüfek yaparsan,
‘Onlara’ rağmen, uzaya uydular gönderirsen,
‘Onlara’ rağmen, 3.Havalimanı yaparsan,
‘Onlara’ rağmen, Anamur’dan – Girne’ye Toros’ların suyunu akıtırsan,
Hele hele ‘Onlara’ rağmen, araba üretirsen!
Gezi’den saldırırlar!
İndiremezlerse, 17-25 Aralık’ta darbeye teşebbüs ederler!
Netice alamazlarsa, 30 Mart’ta, 10 Ağustos’ta “Ekmek için Ekmeleddin’le” indirmeyi denerler!
Olmadı; PKK’yı yeniden sahaya indirirler!
PKK’nın arkasına saklanarak saldırırlar!

‘Onlar’ kim mi?
‘Onlar’, Büyük Cihan İmparatorluğunu yıkanlardır!
'Onlar', Bu toprakları parçalayanlardır!
'Onlar', Coğrafyayı cetvellerle dizayn edenlerdir!
'Onlar', 1915’te bu toprakları geçmek isteyenlerdir.
‘Onlar’, 1923’te Lozan’da bu toprakları satın alanlardır!
‘Onlar’, Ezanı ‘Tanrı uludur!’ diye okutturanlar, Kuran eğitimini yasaklayanlardır!
Bu milletin ne giyeceğine, nasıl yaşayacağına karar verenlerdir!
1950’ye kadar bu millete karanlık bi hayat yaşatanlardır!
‘Onlar’, Menderes’i asanlardır!
‘Onlar’, bu topraklarda 40 yıl siyaset yapan ancak 40 yılda sadece 11 ay Başbakan olan Merhum Erbakan’ı durduranlardır!
‘Onlar’, Merhum Özal’ı zehirleyenlerdir!
‘Onlar’, bu topraklarda yapılan darbeleri yapanlardır!
‘Onlar’, son 30 yılda bu toprakların evlatlarına PKK ile diz çöktürenlerdir!
‘Onlar’, 16 Şubat 1999’da Abdullah Öcalan’ı teslim eden, 17 Mart 1999’da Fetullah Gülen’i teslim alanlardır!
‘Onlar’, Paralel İhanet Çetesi ile, PKK ile, DAEŞ’le bu toprakların evlatlarına yeniden diz çöktürmek isteyenlerdir.
‘Onlar’, Reyhanlı’da, Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da patlatılan bombaların failleridir.
‘Onlar’, ‘tek çare HDP…’ manşetleri atanlardır!
‘Onlar’, ‘Barış için HDP…’ yalanıyla, PKK’yı destekleyenlerdir!
‘Onlar’, Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Diktatör’ manşeti atanlardır!
‘Onlar’, ‘Katil Erdoğan…’ diye bağıranlardır!
‘Onlar’, henüz protitipi üretilen yerli arabaya, ‘çakma’ manşetleriyle saldıranlardır!
‘Onlar’, Küresellerdir!
‘Onlar’, Paralellerdir!
‘Onlar’, Fetullah Gülen’dir, Aydın Doğan’dır!

‘Onlar’, nereye mi çalışır?
‘Onlar’, Londra’ya çalışır!
‘Onlar’, Londra’da ki Kraliçe’nin köleleridir!
Yeryüzünde akıttıkları kan, döktükleri göz yaşı Kraliçe’nin gül hatırı içindir!

İşte 1 Kasım’da ‘Onlarla’, bu toprakların evlatlarının seçimini yapacağız!
1 Kasım, Kraliçe ile bu toprakların evlatlarının seçimidir!
1 Kasım, seçimden de öte ‘Onlarla’ – bu toprakların evlatlarının savaşıdır!
1 Kasım seçim sandıkları milletimiz için 1915 Çanakkale’dir!
Gelibolu’dur!
Seddul-Bahir’dir!

Bu şerefli millet tarihi tekerrür ettirecek,
100 yıl sonra ‘Onları’ bu topraklardan ebediyyen kovacak,
Ve bu millet, 100 yıl sonra bu toprakları yeniden geçilmez yapacaktır Allah’ın izniyle!...

18 Ekim 2015

mus@bhy

12 Ekim 2015 Pazartesi

KATİLLER ANKARA GAR’INDA!...


29 Ocak 2009 tarihinde İsviçre'nin Davos'unda dünyanın baş belası Siyonist İsrail'in Siyonist Cumhurbaşkanı Şimon Perez'in şahsında, dünyanın tüm Küresel ve Siyonist haydutlarının suratına çekilen 'One Minute' restiyle başladı her şey.

2010 referandumuyla kırılan küresel şifreler, bozulan küresel planlar, dağıtılan küresel tezgahlar.
Erdoğan'ın kefenini giyerek başlattığı çözüm süreciyle 100 yıllık Türk - Kürt kavgasının bitirilecek olması,
100 yıllık aradan sonra bu topraklarda yeniden Büyük Türkiye'nin temelleri atılarak 2023'e yürümesi,
Dünyaya ve insanlığına ilan edilecek Yeni Türkiye'nin durdurulma projeleri küresel sofraların tek gündem maddesiydi.

29 Ocak 2009'dan itibaren tüm güçlerini, tüm paralarını, tüm medyalarını birleştirip saldırıya geçtiler.
2011 Kasım'ın da Erdoğan'ın ofisine konulan böcekler,
2012 Şubat'ın da Mit'e yapılan küresel operasyonlar,
2013 Haziran'ın da Küresel Gezi saldırısı,
17-25 Aralık darbe teşebbüsleri,
2014 Ocak'ın da Mit'in yardım tırlarında silah aranması,
2014 Mart'ı öncesinde montaj kasetlerle diz çöktürme operasyonları,
2014 Ağustos'unda ekmek için Ekmeleddin projesi,
2014 Eylül'ün de Demirtaş'ın, Kanada'da Siyonist Graham Fuller'in sofrasında 4 gün ağırlanması,
2015 Haziran'ın da kurulan 'Barış için HDP' tezgahı,
5 Haziran 2015'te HDP'yi barajın üzerine çıkarmak için patlatılan bombalar,
2015 Temmuz'un da Suruç'ta patlatılan bomba,
Akabinde kurulan kirli ittifaklar, kalleşçe sıkılan kurşunlar, döşenen mayınlar, kurulan tuzaklar, haince atılan manşetler…
Son olarak Ankara'nın Gar'ın da patlatılan bombalarla dökülen kanlar, verilen canlar...

7 Haziran öncesinde ‘tek çare HDP’ manşetleri atanlar, seçimden iki gün öncesi baraj sıkıntısı yaşayan HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlattıkları bombayla HDP’ye barajı geçirenler, seçim ertesi ‘iyi salladık…’ diyerek tebrikleşenler,
Ankara Gar’ında ‘bu meydan kanlı meydan’ sloganlarıyla patlattıkları bombayla 1 Kasım’a giden Türkiye’yi yolundan döndürmek, 2023’e yürüyen Yeni Türkiye’nin  önünü kesmek, bu vesileyle Erdoğan’ı hedefin ortasına oturtmak için yeniden saldırıya geçtiler.
Patlamanın hemen ardından attıkları ‘katil Erdoğan, Erdoğan hesap verecek…’ sloganlarıyla, bu toprakların evlatlarını kuşatma altına aldılar.

Erdoğan katil miş!
Erdoğan mı, sırtını YPG’ye, HPG’ye, PYD’ye, PKK’ya yasladı ki, katil oldu?
Erdoğan mı, aracında PKK teröristlerine silah ve mühimmat götürürken yakalandı?
Erdoğan mı, ‘PKK sizi tükrüğüyle boğar…’ dedi?
Erdoğan mı, PKK’nın tuzaklarında, döşediği mayınlarda, patlattığı bombalarda PKK’yı haklı gördü?

Erdoğan diktatör müş!
Erdoğan mı, milletin oylarıyla seçilmiş milletvekillerine yemin ettirmedi, yemin etmek isteyen Milletin vekilini meclisten kovdu, yetmedi O Vekili vatandaşlıktan çıkardı?
Erdoğan mı, 7/24 televizyonlarından ve gazetelerinden manşetlerle sülalesine sövenlere hayat hakkı tanımadı?
Erdoğan mı, bu toprakların evlatlarını 100 yıl küresellerin önünde diz çöktürdü?
Erdoğan mı, bu milletin evlatlarını sağcı-solcu yaptı?
Erdoğan mı, 100 yıl Türk ve Kürdü birbirine düşman etti?

Erdoğan hırsız mış!
Erdoğan mı, 1933-2003 yılları arasında bu milletin alınterini borç faizi oyunuyla 70 yılda 2.2 trilyon dolar küresellerin kasalarına doldurdu?
Erdoğan mı,  22 bankayı batırdı?
Erdoğan mı, bu milleti IMF kapılarında dilencilik yaptırdı?
Erdoğan mı, enflasyonu fırlattı?
Erdoğan mı, bu milleti 70 sente muhtaç etti?

Lozan’da vatanı satanları, Musul’u, Kerkük’ü küresellere bırakanları ‘Ebedi Şef,Milli Şef’ diye okutanlara,
Ümmetin başı Hilafeti kaldıranlara,
Bir gecede milletimizin dilini değiştirenlere, hafızasını silenlere,
Ezanın dilini değiştirip, Kur’an eğitimini yasaklayanlara,
1950 yılına kadar bu milletin evlatlarına karanlık bir hayat yaşatanlara,
100 yıl boyunca Türkü-Kürde düşman edenlere,
Bu milletin evlatlarını sağcı-solcu yapanlara,
Bu milletin alın terini küresel kasalara dolduranlara,
Bu toprakların evlatlarını 100 yıl diz çöktürenlere katil diyemeyenler!
Diktatör, hırsız diyemeyenler!
Erdoğan özelinden milletimizin üzerine çullandılar.

Ankara Gar’ında patlatılan bombaya fail mi arıyorsunuz?
Bakın adres veriyorum;
Bu ülkenin evlatlarının kanları ve canları üzerinde 100 yıldır tezgah kuranların,
HDP’yi tek çare görenlerin,
7 Haziran’da Ak Parti’yi iktidardan indirmek için HDP’ye barajı geçirenlerin,
HDP’nin barajı geçmesini Boğazdaki yalılarında şampanyalarla kutlayanların,
PKK’yı cici çocuklar olarak manşetlerinden pompalayanların,
PKK’nın siyasi eş başkanı Demirtaş’ın eline saz verenlerin,
Kandil’e bombalar yağdıkça uykuları kaçanların ta kendileridir.

Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, bomba patlamadan 9 saat evvel, ‘Bomba Ankara’da patlayacak’ tweti atan eş başkan danışmanlarıdır!
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, patlama anından 5 dakika sonra ‘katil Erdoğan hesap verecek…’ diyen PKK’nın siyasi eş başkanıdır.
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, patlamada ölenler için yapılan anma programında 1 Kasım için HDP’ye oy devşirenlerdir.
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, 3 aydır bu toprakları kan gölüne çeviren, asker, polis, masum insanları haince ve kalleşçe öldüren PKK’yı haklı gören alçaklardır.
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, 7 Şubat’ta, Gezi’de, 17-25 Aralık’ta saldıranlardır!
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, PKK’dır, PKK’nın siyasi eş başkanı Demirtaş’tır!
Sırtını YPG’ye, HPG’ye, PYD’ye, PKK’ya yaslayanlardır!
PKK teröristlerine aracında silah ve mühimmat taşıyanlardır!
‘PKK sizi tükrüğüyle boğar…’ diyenlerdir!
Graham Fuller’in sofrasında 4 gün ağırlananlardır!
Demirtaş’ın saz ve silah arkadaşlarıdır!
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, Aydın Doğan’dır, Fetullah Gülen’dir!
Doğan ve Paralel medyanın yazarıdır, çizeridir!
PKK’nın döşediği mayınları, patlattığı bombaları görmeyip, Mit tırlarında silah arayanlardır!
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, bu milleti yeniden küresellere diz çöktürmek isteyenlerdir!

Vel hasıl,
Ankara Gar’ında ölenlerin katilleri, ‘Katil Erdoğan, Hırsız Erdoğan, Diktatör Erdoğan…’ diyenlerin tamamıdır!...

29 Ocak 2009’dan 1 Kasım’a giden süreçte verilen kavga sadece bir parti kavgası değildir.
1 Kasım’da dünyanın efendilerine, Küresel ve Siyonist haydutlara ya ‘one minute’lerimizi sandıklara doldurup, tüm Küresel ve Siyonist haydutları, içerdeki işbirlikçileri ile birlikte bu topraklardan kovacağız,
Ya da, onların algılarına teslim olup, biz de onlar gibi ‘katil Erdoğan…’ diye bağırarak, 29 Ocak 2009’da çekilen ‘one minute’nin bedelini ödeyeceğiz…

1 Kasım’da istikbal ve istiklal mücadelesini ya kazanacağız, bu toprakları kaynaklarıyla birlikte yeniden geçilmez yapacağız,
Ya da, verilen mücadeleyi kaybedip, bu toprakları yeniden Küresel haydutlara teslim edeceğiz…

1 Kasım’da ya İstiklal!
Ya İzmihlal!


12 Ekim 2015

mus@bhy