Translate

14 Temmuz 2014 Pazartesi

KİM DİKTATÖR?



Gezi'den bugüne 13 aydır sokaklardan çıkmayanlar, tepkilerini sandıkta değil de kamu malı otobüsleri yakarak, esnafın cam ve çerçevesini kırarak, her türlü edepsiz lügatlarıyla söverek tepki koyduklarını zannedenler; "Erdoğan, kendisine oy vermeyen %50'yi adam yerine koymuyor, yapacaklarını bize sormadan yapıyor, insanları geriyor, kutuplaşmayı artırıyor, diktatör olduğunu ispat edebilmek için her şeyi yapıyor... " diyerek yaptıkları vandallıklarla kendilerinin haklı olduğunu ispat etme çabasındalar.
2010 Referandumuyla ayaklanan dışarıdan Küreseller, içeriden Paraleller, Geziciler, Kemalistler, Ulusalcılar, Çapulcular ağızlarına doldurdukları ‘Diktatör’ şarkısıyla yakmaya-yıkmaya başladılar. Ne kadar çok kamu malına zarar verirlerse, ne kadar çok yakıp-yıkarlarsa  Erdoğan’ın Başbakanlıktan düşürüleceğine inandırıldılar.
Seçim sandıklarında dertlerine çare bulamayanlar, sokaklardan çareler üretememenin çaresizliğiyle Erdoğan’a ‘Hırsız’ dediler, ‘Diktatör’ dediler, ‘Karun’ dediler, ‘Firavun’ dediler, Vefat etmiş Annesine, ailesine, çocuklarına hayasızca sövdüler aylarca. Neticeyi kendi lehlerine çeviremeyince kuduz köpekler gibi kudurdular.
Küresellerin aklıyla, Dünyanın efendilerinin fikir, düşünce, proje, manşet ve yalanlarıyla sokaklara dökülenler; Erdoğan  ‘Diktatör’ olsaydı, aleyhinde ‘Hırsız’ manşetleri atabilir miydiniz?
‘Karun-Firavun’ diyebilir miydiniz?
‘Diktatör’ün vefat etmiş Annesine, ailesine, çocuklarına edepsizce ağız dolusu sövebilir miydiniz?
Sayın Erdoğan;
-100 yıl diz çöktürülmüş bu toprakların evlatlarını ayağa kaldırdı, yürümeye, koşmaya başlattı, ‘Diktatör’ dediniz!
-12 yılda ülkenin ve bölgenin kaynaklarına sahip çıktı ‘Hırsız’ dediniz,
-Bu toprakların evlatlarının alınterini, Coğrafyanın kaynaklarını Küresel efendilere yedirmedi, ‘firavun’ dediniz!
-Dünyanın baş belası, Siyonist İsrail’e ‘Katil, Terörsit’ dedi, ‘One minute’ resti çekti, ‘Beddua’ ettiniz!
        -Bu topraklarda 100 yıllık kavgaları bitirdi…
Biz millet olarak dün yaptıklarınızı da unutmadık, bugün yapılanları da!
Dün;
-26 Temmuz 1923 Lozan antlaşmasıyla  Musul'dan, Kerkük'ten, bizim olan bi çok şeyden vazgeçtik.
-6 ay sonra 3 Mart 1924'te Hilafetten vazgeçtik,
-Alfabemizden vazgeçtik,
-Kılık ve kıyafetlerimizden vazgeçtik,
-Kur'an eğitiminden vazgeçtik,
-Ezanımızın dilinden vazgeçtik, 'Tanrı uludur' diye okuttuk,
-İslamın Eğitim Fakulteleri medreselerden vazgeçtik, Tekkeleri kapattık,
-Haftalık tatilimiz Cuma'dan vazgeçtik,
-Ecdadımızın medeniyetinden vazgeçtik, İsviçre Medeni Hukukuna göre evlendik ve boşandık, İtalya Ceza Hukukuna göre cezalandırıldık, Alman Ticaret kanunlarıyla alış-veriş yaptık,
-Değerlerimizden, kültürümüzden, geleneklerimizden vazgeçtik,
Bunları çoğaltmak mümkün,
Bu ihanetler oldu bu topraklarda ve zorla kabul ettirildi bu toprakların evlatlarına.
Karşı gelenler canlarıyla bedel ödedi,
Yapılanlara 'devrim' dendi ve tarih diye okuttular nesillere.
Bu ihanetleri yapanlara 'diktatör' denmedi 'devrimci' dendi.
Bugün, ‘bize sormadan ağaçları söktürmeyiz’ diyenlere sormak lazım...
Musul ve Kerkük, milletin hangi ferdine sorularak İngilizlere bırakıldı?
Hilafetin kaldırılması,
Bir gece de alfabenin, kılık ve kıyafetin değiştirilmesi,
Kur'an eğitiminin yasaklanması,
Ezan'ın 'Tanrı Uludur'a dönüşmesi,
Vs. vs. vs ... ... ...
Hangi ihanetiniz millete soruldu?
Hangi ‘devrim!’ için Referandum yapıldı?
Milletin fikrine mi müracaat edildi?
1900-1950 yılları arasında geçen karanlık dönemde devrim adına bi çok şey devrildi, o gün bunları yapanlar devrimci oldu,
Bu gün 8 seçim milletin dua ve desteğiyle iktidarda olan Erdoğan 'diktatör' oldu.

Beyler!
Oturun oturduğunuz yerde!
Eski Türkiye'nin defteri dürülüyor,
Yeniden Büyük Türkiye inşa ediliyor.
Devrim se devrim!...


14 Temmuz 2014

mus@bhy

Hiç yorum yok: