Translate

26 Temmuz 2014 Cumartesi

HARAM LOKMA YEMEDİNİZ HA!



22 Temmuz'da yapılan Paralel operasyonla gözaltına alınanların kelepçe şov yaparak 'Haram yemedik' diye artistlik yapanlar,
Paralel Ablalarını, Paralel evlerinde 'direnin kızlar, Hocaefendiden büyük mükafatlar' var diyerek motive edenler,
Çağlayan adliyesi önünde zırlayanlar,
Paralel medyalarında sahte kahramanlık hikayeleriyle, sahte kahramanlık algısı oluşturanlar...

'Haram lokma yemedik' dersiniz de, 'Vatana ihanet etmedik' diyemezsiniz!

'Haram lokma yemediniz' öyle mi?

Siz! insanların ocaklarını söndürdünüz, ocaklarınız sönecek!
Siz! Sizden olmayanı adam yerine koymadınız!
Siz! Hakimlik ve Savcılık sorularını çalarak, yüzlerce Anadolu evladının hakkını yediniz!
Siz! Polislik sınavlarının sorularını çalarak, binlerce Anadolu evladının hakkını yediniz!
Siz! Askeri okul sınavlarının sorularını çalarak, binlerce Anadolu evladının hakkını yediniz!
Siz! Kpss sorularını çalarak, on binlerce Anadolu evladının hakkını yediniz!
Siz! Öss sorularını çalarak, yüzbinlerce Anadolu evladının hakkını yediniz!
Siz! Dershane oyunuyla, Anadolu insanının koyun parasını, inek parasını sömürdünüz!
Siz! Hakimler kiraladınız, Savcılar kiraladınız, hakkınızdaki tüm soruşturmaları lehinize çevirmek için ülkenin tüm kurumlarını babanızın çiftliği gibi kullandınız!
Siz! Ülkenin seçilmiş Başbakanını, Bakanlarını dinlediniz!
Siz! Bakan ve Milletvekillerinin eşleriyle kaldıkları otel odalarının görüntülerini kaydettiniz!
Siz! Dinlediğiniz devletin kozmik bilgilerini yabancı istihbaratlara sattınız!
Siz! Kaydettiğiniz görüntüleri Pensilvanya'ya servis ettiniz, montaj-dublaj kasetlerle seçilmiş Hükümete darbe teşebbüsünde bulundunuz!
Siz! 7 Şubat'ta, Gezi'de, 17-25 Aralık operasyonlarıyla Ülkenin anahtarını istediniz!
Siz! Müslümanın fitresini, zekatını, kurbanını, himmetini topladınız, 'olimpiyatlara sponsor' oyunuyla Koç Holding'e aktardınız!
Siz! Peygamber s.a.v Efendimizi kamyonete bindirdiniz!
Siz! Uydurduğunuz 'diyalog' projesiyle, İslam'ı tahrif etmeye kalkıştınız!
Siz! Güneydeki sevdiğiniz Siyonist katillerin ülkesine 'otorite' dediniz, 'otorite'den izin istediniz!
Siz! Yahudiye dua, Müslümana beddua ettiniz!
Siz! Gazze'li mazlumlara 'terörist' dediniz!
Siz! Adım adım, gün gün, ay ay, yıl yıl bu şerefli millete, bu şerefli ümmete ihanet ettiniz!
Siz! Ettiğiniz ihanet karşılığında şerefinizi sattınız!
Siz! Çok can yaktınız, çok canınız yanacak!
Ve Siz!  Normal suçlardan değil, Vatanı satmaktan yargılanacaksınız!
Ananas yediniz, Haşhaş içtiniz ama 'Haram lokma yemediniz' ha!

Kursağınızda bi gram helal lokma var mı ki?


26 Temmuz 2014 
mus@bhy

14 Temmuz 2014 Pazartesi

KİM DİKTATÖR?



Gezi'den bugüne 13 aydır sokaklardan çıkmayanlar, tepkilerini sandıkta değil de kamu malı otobüsleri yakarak, esnafın cam ve çerçevesini kırarak, her türlü edepsiz lügatlarıyla söverek tepki koyduklarını zannedenler; "Erdoğan, kendisine oy vermeyen %50'yi adam yerine koymuyor, yapacaklarını bize sormadan yapıyor, insanları geriyor, kutuplaşmayı artırıyor, diktatör olduğunu ispat edebilmek için her şeyi yapıyor... " diyerek yaptıkları vandallıklarla kendilerinin haklı olduğunu ispat etme çabasındalar.
2010 Referandumuyla ayaklanan dışarıdan Küreseller, içeriden Paraleller, Geziciler, Kemalistler, Ulusalcılar, Çapulcular ağızlarına doldurdukları ‘Diktatör’ şarkısıyla yakmaya-yıkmaya başladılar. Ne kadar çok kamu malına zarar verirlerse, ne kadar çok yakıp-yıkarlarsa  Erdoğan’ın Başbakanlıktan düşürüleceğine inandırıldılar.
Seçim sandıklarında dertlerine çare bulamayanlar, sokaklardan çareler üretememenin çaresizliğiyle Erdoğan’a ‘Hırsız’ dediler, ‘Diktatör’ dediler, ‘Karun’ dediler, ‘Firavun’ dediler, Vefat etmiş Annesine, ailesine, çocuklarına hayasızca sövdüler aylarca. Neticeyi kendi lehlerine çeviremeyince kuduz köpekler gibi kudurdular.
Küresellerin aklıyla, Dünyanın efendilerinin fikir, düşünce, proje, manşet ve yalanlarıyla sokaklara dökülenler; Erdoğan  ‘Diktatör’ olsaydı, aleyhinde ‘Hırsız’ manşetleri atabilir miydiniz?
‘Karun-Firavun’ diyebilir miydiniz?
‘Diktatör’ün vefat etmiş Annesine, ailesine, çocuklarına edepsizce ağız dolusu sövebilir miydiniz?
Sayın Erdoğan;
-100 yıl diz çöktürülmüş bu toprakların evlatlarını ayağa kaldırdı, yürümeye, koşmaya başlattı, ‘Diktatör’ dediniz!
-12 yılda ülkenin ve bölgenin kaynaklarına sahip çıktı ‘Hırsız’ dediniz,
-Bu toprakların evlatlarının alınterini, Coğrafyanın kaynaklarını Küresel efendilere yedirmedi, ‘firavun’ dediniz!
-Dünyanın baş belası, Siyonist İsrail’e ‘Katil, Terörsit’ dedi, ‘One minute’ resti çekti, ‘Beddua’ ettiniz!
        -Bu topraklarda 100 yıllık kavgaları bitirdi…
Biz millet olarak dün yaptıklarınızı da unutmadık, bugün yapılanları da!
Dün;
-26 Temmuz 1923 Lozan antlaşmasıyla  Musul'dan, Kerkük'ten, bizim olan bi çok şeyden vazgeçtik.
-6 ay sonra 3 Mart 1924'te Hilafetten vazgeçtik,
-Alfabemizden vazgeçtik,
-Kılık ve kıyafetlerimizden vazgeçtik,
-Kur'an eğitiminden vazgeçtik,
-Ezanımızın dilinden vazgeçtik, 'Tanrı uludur' diye okuttuk,
-İslamın Eğitim Fakulteleri medreselerden vazgeçtik, Tekkeleri kapattık,
-Haftalık tatilimiz Cuma'dan vazgeçtik,
-Ecdadımızın medeniyetinden vazgeçtik, İsviçre Medeni Hukukuna göre evlendik ve boşandık, İtalya Ceza Hukukuna göre cezalandırıldık, Alman Ticaret kanunlarıyla alış-veriş yaptık,
-Değerlerimizden, kültürümüzden, geleneklerimizden vazgeçtik,
Bunları çoğaltmak mümkün,
Bu ihanetler oldu bu topraklarda ve zorla kabul ettirildi bu toprakların evlatlarına.
Karşı gelenler canlarıyla bedel ödedi,
Yapılanlara 'devrim' dendi ve tarih diye okuttular nesillere.
Bu ihanetleri yapanlara 'diktatör' denmedi 'devrimci' dendi.
Bugün, ‘bize sormadan ağaçları söktürmeyiz’ diyenlere sormak lazım...
Musul ve Kerkük, milletin hangi ferdine sorularak İngilizlere bırakıldı?
Hilafetin kaldırılması,
Bir gece de alfabenin, kılık ve kıyafetin değiştirilmesi,
Kur'an eğitiminin yasaklanması,
Ezan'ın 'Tanrı Uludur'a dönüşmesi,
Vs. vs. vs ... ... ...
Hangi ihanetiniz millete soruldu?
Hangi ‘devrim!’ için Referandum yapıldı?
Milletin fikrine mi müracaat edildi?
1900-1950 yılları arasında geçen karanlık dönemde devrim adına bi çok şey devrildi, o gün bunları yapanlar devrimci oldu,
Bu gün 8 seçim milletin dua ve desteğiyle iktidarda olan Erdoğan 'diktatör' oldu.

Beyler!
Oturun oturduğunuz yerde!
Eski Türkiye'nin defteri dürülüyor,
Yeniden Büyük Türkiye inşa ediliyor.
Devrim se devrim!...


14 Temmuz 2014

mus@bhy

13 Temmuz 2014 Pazar

YENİ DÖNEM, YENİ VİZYON!

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri için son 1 aylık zaman dilimindeyiz. 
11 Ağustos'la girilecek yeni dönemde adayların,
Projelerini, vizyon belgelerini, 
Cumhura vaad ettikleri yeni elbiseyi,
Cumhura gösterdikleri yeni hedefleri izliyoruz.

İstanbul-Haliç Kongre Merkezinden Tayyip bey tarafından Cumhura ve dünya insanlığına ilan edilen; 'Yeni Türkiye yolunda Milli İrade, Milli Güç, Hedef 2023' olarak adı konulan, Cumhurbaşkanlığı vizyon belgesi milletle paylaşıldı.
Sayın Erdoğan millete; 90 yıllık Eski Türkiye'nin Anayasasıyla, kurumlarıyla değiştirileceğinin,
Yeni Türkiye’nin yeni şifrelerinin ve gizli kodlarının kırılacağının,
Bu topraklarda 90 yıldır kurulan tüm tezgahların dağıtılacağının,
Yeniden Büyük Türkiye'nin kurulacağının,
Ülkemizde ve Coğrafyamızda hüküm süren küresel oyunların bozulacağının müjdesini verdi.

Cumhurbaşkanlığı adaylığına 'Çatı aday' namıyla, CHP, MHP, DSP, DP, BBP ve BTP'nin ortak adayı olarak sahaya itilen Ekmeleddin İhsanoğlu ise, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandığında, milletimize dar gelen mevcut Anayasanın, milletimizin ensesinde 90 yıl keyif süren mevcut vesayet kurumlarının 'bekçiliğinden' başka bir vaadini görmedik, duymadık.

30 Mart'ta göle çaldıkları maya tutmayınca, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri için İhsanoğlu'na sarılanlar,
İhsanoğlu'yla millete yeni bir yön, yeni bir yol çizemeyenler,
Yeni bir elbise, yeni bir umut vaad edemeyenler,
Seçimin de neticesini bugünden bildiklerinden olmalı ki buldukları her mevziden saldırıya geçtiler.
Gözlerini kararttılar, lügatlarında ki edepsizce küfürlerle, Tayyip beyin 'Vizyon Belgesini' açıkladığı toplantıya davet edilen ülkenin sanatçılarına söverek 'Vizyon Belgesini' gölgede bırakacaklardı akıllarınca.
Sorsanız!
Küfür edenlerin tamamı demokrat!..
Tayyip bey yeni Türkiye yolunda emin adımlarla yürürken,
Yeni dönem de 3.Havalimanıyla,
3.Köprüyle,
Kanal İstanbul’la
Enerji santralleriyle,
Çözüm süreciyle,
Eğitimi, Sağlığı ve Ekonomisiyle,
2023 hedefine koşarken,
İhsanoğlu’nu ‘ekmek’ için Cumhurbaşkanı yapacaklarmış bu millete!

‘Ekmek için Ekmeleddin’ sloganıyla milletin aklıyla dalga geçmekten,
Milletin değerlerine sövmekten,
Eski kokuşmuş düzenin bekçiliğini vaad etmekten vazgeçin de;
Yeni Türkiye yolunda!
Mili İrade!
Milli Güç!
Hedef 2023!
Vizyonuyla milletin adamının Cumhurbaşkanlığında, milletimizin koşacağı büyük hedeflere kilitlenin…

Siz 'ekmek için' ham hayallerinizin peşinde koşun!
Biz de Erdoğan'ı millete Cumhurbaşkanı, ümmete Başkan seçelim!



13 Temmuz 2014
mus@bhy

11 Temmuz 2014 Cuma

BU DÜŞMANLIK NİYE?



Ülkemiz de 2010 referandumu sonrası ayaklanan, Gezide sokakları yakan, 7 Şubat, 17-25 Aralık operasyonlarıyla seçilmiş Hükümetin Başbakanına darbe girişiminde bulunan, netice alamayınca Erdoğan’ın karşısında her türlü kahpeliği yapmak için Küreselleri, Paralelleri, Fetullah Güleni, Koç Holdingi, Aydın Doğan’ı, Ulusalcıları, Milliyetçileri, Cemaatçıları, Çapulcuları bi sofraya oturtan düşmanlığın adı ‘Recep Tayyip Erdoğan’ düşmanlığı mı?

Erdoğan’a niye düşman oldunuz?

-100 yıl bu toprakları babalarının çiftliği gibi kullanan, bu millettin evlatlarının ensesinde keyif süren Küresel efendilerin oyunlarını bozduğu, bu topraklar da kurdukları tezgahları dağıttığı, 100 yıllık gizli kodlarının şifrelerini kırdığı için mi?
-Yıllarca milletin ensesinde boza pişiren tüm vesayetleri, Askeri, derin mafya ve çeteleşmeleri bitirdiği için mi?
-12 yılda Milli geliri 820 milyar dolara, kişi başı milli geliri 10 bin dolara çıkardığı için mi?
-2002 yılında Türkiye bütçesinin %45’i dış borç faizine giden oranı, 10 yılda bütçedeki faiz ödeme oranını %13’e indirdiği için mi? 10 yıllık sürede sadece dış borç faiz oyunuyla 645 milyar lirayı milletin kasasına doldurduğu, küresel çeteye yedirmediği için mi?
-2002 yılında Türkiye %75 faizle borçlanırken, 2012 yılında bu borçlanma oranını %30’lara düşürdüğü için mi?
-2013 Mayıs’ında IMF’e olan borcu sıfırladığı için mi?.
-1945’te ikiye bölünen Almanların 1960’lı yıllarda kullandığı duble yolları, bu ülkenin evlatlarına ancak 2006 sonrasında kullanmaya başlattığı için mi?
-Ülkeyi baştan başa 17.000 km lik duble yollarla imar ettiği için mi?
-60 yıl boyunca toprağın üzerine 1 metre demir yolu döşenmediği bir Türkiye’de baştan başa ‘Yüksek Hızlı Tren’ rayları döşediği için mi?
-Milletimizin 100 yıllık hayali, denizin altına döşenen raylarla hizmete sokulan ‘Marmaray’ projesini gerçekleştirdiği için mi?
-2013 Mayıs ayı içerisinde, Türkiye’yi uçuracak 3. Havalimanı, 3. Köprü, Enerji santralleri ve Kanal-İstanbul projelerinin ihalesini yaparak, temellerini attığı için mi?
-90 yıl boyunca yapılmayan, yerli Uçak, yerli Tank, yerli Helikopter projelerini hayata geçirdiği için mi?
-Uzaya kendi ‘yerli’ uydusunu gönderdiği, Çin’e füze siparişi verdiği için mi?
-Sağlıkta yapılan reformlarla, temelleri atılan Şehir Hastaneleriyle, Ekonomide alınan kararlarla ‘Yeniden Büyük Türkiye’nin’ temellerini attığı için mi?
-Eğitimde atılan adımlarla, ücretsiz eğitimin önünü açtığı, ücretsiz ders kitapları dağıttığı, okul ve üniversite harçlarını kaldırdığı için mi?
-4+4+4 kesintili eğitimle İmam-Hatip Liselerinin önünü açtığı, İmam-Hatip Lisesi mezunlarının önündeki engelleri kaldırdığı, İmam-Hatip Lisesi mezunu vatan evlatlarını adam yerine koyduğu için mi?
-50 yıldır dinmeyen Başörtüsü yaramızı sardığı, Başörtüsüne kamusal alanda, TBMM’de, Devletin okulunda, mahkemesinde ve her kurumunda özgürlük verdiği için mi?
-2013 başında başlatılan ‘çözüm süreci’ ile ağlayan anaların göz yaşını dindirdiği, akan kanı durduğu, çekilen acılara son verdiği, ‘çözüm süreciyle’ Türk ile Kürtün yeniden kardeş olduğunu küresel efendilere ilan ettiği için mi?
-12 yıl boyunca bu toprakların evlatları Türk ve Kürdü, Alevi ve Sünniyi, Arap ve Acemi, azınlıklarıyla tüm evlatlarını adam yerine koyduğu, eski Türkiye’yi yıktığı, Yeniden Büyük Türkiye’yi inşa ettiği için mi düşmansınız?
Çıkın erkekçe düşmanlığınızın sebebini itiraf edin!
Düşmanlığınıza sebep ağaç, çiçek, böcek olmadığını söyleyin!
Yeryüzünün baş teröristi İsrail katiline çekilen ‘one minute’ restinin, dünyanın efendileri Küresellere verilen ayar dan dolayı Erdoğan'a düşman olduğunuzu!
Ortadoğuda küresellerin hesaplarını bozup, Coğrafyanın kaynaklarını bölge insanının kasalarına doldurmak istediği için düşman olduğunuzu hadi itiraf edin!
Erdoğan’ın 12 yıllık Başbakanlığında yakmadık kamu malı, kırmadık cam çerçeve, yıkmadık gönül bırakmadınız da,
10 Ağustos’la başlayacak 10 yıllık Başkanlığında ne yapacaksınız?
Tırnaklarınızı yiyin, kudurun kininizden…

11 Temmuz 2014

mus@bhy

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Paralel İhanet Ortaklığı



2010 referandumundan sonra Küreseller ve Paraleller, Başbakan Erdoğan’ı indirmek için yemin ettiler. Başbakana uzanmak, kollarına kelepçe takabilmek için Paralel Emniyet ve Paralel Yargıyı harekete geçirdiler.
7 Şubat 2012’de Hakan Fidan’a yönelik operasyonun,
Gezi saldırısının,
17-25 Aralık operasyonlarının nihai hedefi Başbakana uzanmaktı.
Düşüreceklerdi Silivri’de yargılayacaklardı.
Sayın Başbakan dünyanın en sinsi ve hain örgütlerinden biri olan Paralel çeteyi fark ettiği andan itibaren dimdik durdu, eğilmedi, kasetlerine, montajlarına boyun eğmedi, 1,5 yıldır her platformda ‘İnlerine gireceğiz’ müjdesini verdi, Paralel yapıyla mücadelede 1 milim geri adım atmadı.
 7 Şubat, Gezi Saldırısı ve 17-25 Aralık operasyonlarıyla deşifre olan Paralel çetenin geçmişlerini bildiğimizi, Küresellerle olan ilişkilerini, geçmişteki darbelerde aldıkları pozisyonları, özellikle 28 Şubat’ta Merhum Erbakan’ı Başbakanlıktan indirmek, Refah-Yol Hükümetini yıkmak  için üstlendikleri misyonu her platformda yazdık, bu topraklara ve bu toprakların evlatlarına ettikleri ihaneti haykırdık. Ama itilen-kakılan, ötelenen-örselenen, adam yerine konmayan hep biz ve bizim insanımız oldu yıllarca.
Çok küfürler işittik, ne anamız kaldı ne de bacımız.
Hakaretlere muhatap olduk.
Dostlarla, akrabalarla, arkadaşlarımızla ilişkilerimizi dondurduk.
Sinirlendik, sağlımızı kaybetmeyi bile umursamadık.
Seçim dönemlerinde özellikle 30 Mart öncesi aylarca sabahlara kadar ayakta kaldık.
Bu ümmetin davası için, bu milletin davası için evimize, ocağımıza uğramaz olduk aylarca…
İlk defa bu kadar deşifre oldular, ihanetlerinin boyutu ilk defa bu kadar ortaya çıkarıldı.
Üzüntümüz o dur ki; bu süreçte, hâlâ bugünkü kavgayı Recep Tayyip Erdoğan ile Fetullah Gülen arasında geçen iktidar kavgası gibi görenler var. Gerçekte bu kavga bugünün kavgası değil, bu kavga kıyamete dek sürecek Hak ile Batıl kavgasıdır. Kavganın bi tarafında Milletin dua ve desteğini arkasına almış tek başına Sayın Başbakan, karşı tarafında küresel ve paralel çete vardır.
Ak Partiden seçilmiş Belediye Başkanları, Milletvekilleri, Ak Partinin il ve ilçe yöneticileri kavgayı ya tribünden seyrediyorlar, ya da masa altından izlemekle meşguller.
30 Mart seçimlerinde verilen oyları kendilerine verilmiş sayan Belediye Başkanları bilmeli ki; verilen oylar, Başkanların projelerine, yapacakları kaldırımlara, açacakları yollar için verilmiş oylar değildir. Ülke yeniden küresellerin eline geçtikten sonra Belediye Başkanının yapacağı kaldırımın ve yolun millet nezdinde hiçbir kıymeti yoktur.
30 Mart’ta Ak Partili Belediye Başkanlarına verilen her bir oy, Paralel çetenin ‘inlerine girilmesi’ için verilmiş oylardır.
Ak Partiye verilen %45,5 oy,  küresel ve paralellerin bu topraklarda hayata geçirmek istedikleri planları ve tezgahları başlarına geçmesi için verilmiş oylardır.
Milletimiz ve Başbakan aynı yol da, aynı ideal üzere yürürken, 30 Mart seçimlerinin hemen ardından seçilmiş Belediye Başkanlarından küresel ve paralel hainlere karşı, Başbakan misali bir duruş beklerken millet olarak hayal kırıklığına uğradığımızı ifade etmek isterim.
Paralel çetenin seçim öncesi buldukları her cepheden Başbakan  ve ailesi özelinden Devletin kurumlarına yapılan  saldırıları, Başbakanla yol arkadaşlığında bulunduklarını iddia eden Milletvekili, Belediye Başkanı, İl ve İlçe Başkanları süreci sessizce izlemeleri milletimizin gözünden kaçmamıştır. Ülkemiz ve Coğrafyamız üzerinde 100 yıldır tezgah kuranların tezgahları Başbakanın duruşuyla dağıtılmışken, Başbakanın kararlı duruşu milletimizin dilinde dua olup, 30 Mart seçimlerinde yeryüzünde ki küresel Baronlara ve ülkemizde Paralellere inat milletimizin %45,5 dua ve destekleriyle bertaraf edilmişken, aynı duruşu, aynı kararlı adımları Sayın Milletvekillerinden, Sayın Belediye Başkanlarından da atılmasını beklemek bu şerefli milletin hakkı olduğuna inananlardanım.
Özellikle 30 Mart seçimlerinin hemen ertesinde, Ak Partili Belediyelerde Paralellerle ilgili net adımlar atılmaması, Paralel bürokratların mevcut pozisyonlarını koruyarak  yeni görevlere gelebilecek olmaları ihtimalinden dolayı yaşadığımız hayal kırıklığının tarifini yapamasak ta, Başbakan ve ailesine karşı tezgahlanmış montaj-dublaj kaset operasyonlarıyla seçilmiş Hükümete karşı 17-25 Aralık darbe girişiminde sessiz kalarak Başbakanı yalnız bırakanların, 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle girilecek yeni dönemde inşa edilecek Yeniden Büyük Türkiye’de kendilerine yer bulacaklarını sanmıyorum.
Milletimiz dışarıdan Küresellere ve içeriden Paralellere olan öfkesini 30 Mart’ta net bir şekilde sandıklara %45,5 oy oranıyla sandıklara doldurduğu gibi, 10 Ağustos’ta da %60 olarak dolduracaktır.  
Bugün tribünden yada masa altından süreci izleyenlerin yanlarına da, sessiz kaldıkları için ihanete ortak oldukları kalacak.

09 Temmuz 2014
mus@bhy