Translate

27 Nisan 2019 Cumartesi

TÜRKİYE İTTİFAKI




2013 Mayıs'ında Erdoğan tarafından başlatılan 'çözüm süreci', 2015 Temmuz'unda yine Erdoğan tarafından bitirildi! İki yıllık zaman diliminde Erdoğan PKK'nın maskesini indirdi, iki yıldan sonra başlayan süreçte PKK'yı hendeklere gömdü!


Çözüm süreci devam ederken; "PKK ile masaya oturdu, çadır mahkemelerinde PKK'lı teröristleri serbest bıraktı, PKK'lı teröristler kollarını sallayarak sokaklarda geziyor, devlet seyrediyor.." diyerek iki yıl boyunca Erdoğan'a sövenlerin tamamı, PKK'lı teröristlerin maskeleri indikten sonra, o teröristler hendeklere gömülmeye başlayınca, döndüler PKK'lılarla bir olup Erdoğan'a saldırdılar, her seçimde PKK'nın siyasi uzantılarıyla ittifaklar kurup Erdoğan'ı indirmenin çabasında oldular!

2002'e kadar Demirel'li ve Ecevit'li hükümetlerde devletin tüm kılcallarına sızan Fetö'yle, Erdoğan son 10 yılda siyaset, bürokrasi ve iş dünyasında Fetö'yle yanyana yürürken; "emniyet, yargı ve top yekün devlet Fetö'ye teslim edildi..." diyerek Erdoğan'a sövenlerin tamamı, 17-25'te Erdoğan Fetö'nün maskesini indirdikten sonra Fetöcülerle birlikte olup Erdoğan'a saldırdılar! 15 Temmuz'dan buyana Fetö'cüleri kurtarabilmek için her seçimde Fetö'cülerle ittifak yaparak Erdoğan'ı indirmenin çabasında oldular!

Erdoğan PKK'nın maskesini indirmek için 'çözüm süreci' başlatıyor, PKK'ya değil Erdoğan'a sövülüyor! Erdoğan çözüm sürecini bitiriyor, PKK'lıları hendeklere gömüyor, aynı çevreler PKK'ya değil Erdoğan'a saldırıyor!

30 yıl boyunca Demirel'le, Ecevit'le yürüyen Fetö, son 10 yılda Erdoğan'la yürüdü...
10 yıl boyunca Fetö'ye değil Erdoğan'a sövenler, Fetö'nün maskesinin indiği 17-25'ten bugüne her platformda Erdoğan'a karşı Fetö'yle ittifak halindeler!

Yok mu sizce de bu işte bi terslik?!.

Beyler!
Erdoğan'a söverek, Erdoğan düşmanlığıyla ne PKK'yı bitirebiliriz, ne de Fetö'yü!..

PKK'yla ve Fetö'yle ittifak yaparak Erdoğan'ı indirirsek, PKK'da Fetö'de bu devletten pay ister! Belediyelerde istedikleri gibi!

Millet olarak Erdoğan'la birlikte hareket edersek PKK'yı da bitiririz, Fetö'yü de.
Erdoğan'a karşı PKK'yla, Fetö'yle birlikte hareket edersek Erdoğan'ı da bitiririz, devleti de...


Akdeniz'in ortasında demirlemiş savaş gemileriyle,
O savaş gemilerinde kalkışa hazır bekleyen F-35 savaş uçaklarıyla,
Ortadoğu üs bölgelerine yapılan yığınaklarla,
PYD/YPG'ye verilen 35 bin tır ağır silahlarla dışardan tehdit edilen Türkiye'nin şerefli bir ferdi olarak,
İçerde yapılan provakasyonları, operasyon ve oyunları boşa çıkarmak borcundayız!

Millet olarak aramızdaki ayrılıkları terkedip,
Siyasi gömleklerimizden sıyrılıp,
Erdoğan'a düşmanlık değil,
İstiklal ve istikbalimize kasteden bu toprakların ebedi ve ezeli düşmanlarına karşı bir olmak, birlik olmak, kardeş olmak,
Yeni bir Türkiye ittifakıyla Akdeniz'den Ortadoğuya bu millete kurulu kuşatmayı yarmak zorundayız!

Bu topraklar bu milletin vatan topraklarıdır!
1000 yıldır!

      Millet olarak önümüz de iki yol var...

Ya Batının ve Nato'nun küresel istekleri,
Akdenizden,
Suriye'den,
Ortadoğudan,
Afrikadan çekileceğiz,
Bu toprakların selameti ve güvenliği için alınan S-400'lerden ve başlatılan yerli savunma projelerinden vazgeçerek eski Türkiye misali diz çökmüş, teslim olmuş bir stratejik ortaklığa(!) devam edeceğiz!

Ya da; Batının ve Nato'nun bu ülkeyi işgal tehditlerine (ki hazırlıkları o yönde) Türkiye ittifakıyla şerefli bi duruşla cevap verip, Rusların S-400'lerini alıp, içerde de yerli savunma sistemlerimize hız verip, tarihin akışı içerisindeki belki de en sert ekonomik ambargolu ve sıkıntılı günleri yaşayacağız!

Ya, stretejik ortaklık yalanıyla müstemleke olacağız,
Ya da, kısa vadede darboğazlardan geçip, uzun vadede yeni bi imparatorluk kuracağız!
Türkiye imparatorluğu,
Türkiye ittifakıyla kurulacak!

Lütfen dikkat!
İttifakın adı;
Cumhur ya da Millet değil!
Türkiye İttifakı!

Türkiye ittifakı,
İçerdeki tetikçi örgütlere karşı değil, o tetikçilerin dışardaki patronlarına karşı kurulan bir ittifaktır!

Bu ittifak bir alternatif değil, zorunluluktur!


        
mus@bhy
        
27 Nisan 2019



        


18 Nisan 2019 Perşembe

31 MART'TA KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ?




31 Mart'tan 17 gün sonra İstanbul Belediye Başkanı mazbatasını alıp görevine başladı...

YSK'ya yapılan itirazların sonuçlanması beklenmeden, İl seçim kurulu tarafından verilen mazbata ile aksi karar çıkana kadar İstanbul'un Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu...

Seçimi İmamoğlu mu kazandı,
Yoksa Ak Parti mi kaybetti?

Ya da; 17-25'ten 31 Mart'a Fetö'yle mücadele yapılsaydı sonuçlar böyle mi olurdu?

Ak Parti Seçim İşleri Başkanına göre, İstanbul seçimlerinde tüm usulsüzlükler, sandık kurullarında ki Fetö'cüler tarafından yapılmış!
Oldu madem, seçimden 10 gün evvel, seçim sisteminin ve sandık kurullarının tümüne hakim olduklarını deklare eden Ali ihsan Yavuz, sandık kurullarında bulunan Fetö'cüler Ak Parti'ye seçim kaybettirirken kendisi nerelerdeydi acep?

Sizce Ak Parti İstanbul ve Ankara'yı 31 Mart'ta mı kaybetti,  yoksa daha evvel mi?

Mesela;
Fetö'nün en güçlü döneminde Belediye Başkanlığı yapmış,
17-25 ertesinde;  "Fetö fabrika ayarlarına dönsün,  barışalım..." diyebilen Ak Parti Genel Başkan Yardımcısının, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak ilan edildiğinde Ankara kaybedilmiş olmadı mı?

Darbeci Mehmet Dişli'nin kardeşi Şaban Dişli'nin Büyükelçi olarak atandığında,

Fetö'cü Mehmet Pakdemirli'nin kardeşi Bekir Pakdemirli'nin Tarım Bakanı olarak açıklandığında,

Kendi ifadesiyle 'ahmak' Bülent Arınç'ın mahdumu Ak Parti'den vekil seçildiğinde,

Fatma Betül Sayan Kaya'ların,
Merve Kavakçı'ların yedi sülaleleri siyasetin ve bürokrasinin her yerinde olmaya devam ettiğinde,

Dahası; hasbileri trenden atıp kendilerini trenin sahibi gören hesabi teşkilat mensupları treni ele geçirdiklerinde,

'Erdoğan kaybedecek, Fetö kazanacak' hayaliyle bekleşen siyasetçi ve bürokratlar mevcut pozisyonlarını devam ettirdiğinde kaybedilmedi mi Ak Parti'li belediyeler?...

Devam eden süreçte;
YSK İstanbul seçimlerinin yenilenmesine karar verse de,
Fetö'nün tabanını cezaevine doldurup,
Ortası ve tavanı siyasetin ve bürokrasinin,
Ak Parti'nin,
YSK'nın,
Sandık kurullarının tepelerinde mevcut pozisyonlarını devam ettirdikleri sürece kaybedilen sadece seçimler olmayacak!..

Başkan Erdoğan; günde 5 miting, gece de ortak canlı yayınlarla gecesini gündüze çevirdi, lakin kazanmaya yetmedi...

İstanbul'da seçim sandıkta değil, masada kaybedildi!

Ankara'da Mehmet Özhaseki kaybetti!
Özhaseki'yi pazarlayanlar kaybetti!
Özhaseki'nin referansları kaybetti!

Hayati Yazıcı kendi ilçesi Çayeli'ni kaybetti!

Nurettin Canikli kendi ilçesi Alucra'yı kaybetti!

Bekir Bozdağ kendi ilçesi Akdağmadeni'ni kaybetti!

Bu tip isimler kazınmadan siyasetten,
Başkan Erdoğan'ın yakınından tasfiye edilmeden daha kaybedecek çok şeyimiz olacak!...



18 Nisan 2019
mus@bhy

6 Nisan 2019 Cumartesi

31 Mart Vakası


24 Haziran ertesinde; "Milletvekili aday tespitindeki hataların  nasıl kayıplara  yol açtığını gördük!.." demişti Başkan Erdoğan,

Bizde acizane, 31 Mart'ta olabilecekleri 7 Ekim'de not etmiş,  büyük çakılmaları bekleyin demiştik!

16 Nisan ertesinde,
21 Mayıs kongresiyle başlayan yeni süreçte milletimizin beklediği değişim tavandan tabana,
Genel Merkezden İl ve İlçelere,
Siyasetten bürokrasiye,
Bakanlıklardan Belediyelere büyük bi değişim beklendi...

Bu değişim sürecinde teşkilatlar ve milletvekilleri listelerinde beklenen değişim gerçekleşmediğini Başkan Erdoğan 31 Mart akşamı ‘balkon’ konuşmasında ilan etti...

7 Ekim’de; “Başkanlık sisteminin inşasının bu son virajında Başkan Erdoğan'ın tarif ettiği Belediye Başkan ve Meclis üyeleri aday listeleri oluşmazsa,
24 Haziran milletvekilleri aday listelerinin komisyonları Belediye Başkan aday tespitlerinde de görev yapacaklarsa,
Mesela Hayati Yazıcı'ların refere ettikleri,
Ya da Bülent Arınç'ın bi yakını Reis'in önüne Başkan adayı olarak gelecek ve o isim aday olacaksa,
Değişimin büyüğünü Mart 2019'da bekleyin!..” notunu düşmüştük.

Yine devamla;
21 Mayıs kongresinden bugüne yapılamayan  değişimin ağır bedellerini milletimiz,
Coğrafyamız ve dünyanın mazlum ve mağdur milletleri ödemesin için bu yerel seçimlerde bu değişim muhakkak olmalı! Aksi durumda büyük çakılmaları bekleyin demiştik 7 Ekim'de….

İşte bu değişim beklentileriyle girildi yerel seçim sürecine, aynı beklentiyle gidildi 31 Mart'ta sandığa...

Heyhat ki heyhat;
31 Mart’ta sandıktan çıkan sonuçla;
Fetö'nün Ak Parti'den tasfiye edilmediği,
Fetö'nün bürokrasiden tasfiye edilmediği,
Metal yorgunların Ak Parti'den tasfiye edilmediği,
Hesabilerin Ak Parti'den tasfiye edilmediği gerçeğini bir kez daha apaçık gördük!..

Ak Parti içerisindeki Fetö tasfiye edilmeden,
Bürokrasi içerisindeki Fetö tasfiye edilmeden,
Teşkilatlar içerisindeki metal yorgunlar ve hesabiler tasfiye edilmeden girilen yerel seçimlerde Ak Parti'ye verilen oyun CHP'ye yazılması, ve böylece İstanbul'un kaybedilmesi muhakkaktı!

Tabandan gelen adaylar yerine,
Ahbap-çavuş hesabıyla tavandan ilan edilen adaylarla yerelde kaybetmek muhakkaktı!

Hasbileri trenden atarak, hesabilerle girilen seçimi kaybetmek muhakkaktı!

Milletin beklediği değişimi yapmadan girilen seçimi kaybetmek, Başkan Erdoğan'dan beklenen değişimi milletimizin gerçekleştirmesi muhakkaktı!

Bugün itibariyle 31 Mart'ta verilen mesajı almak, alınan mesajı anlamak ve gereğini hemen bugünden yapmak borcundayız!
Sadece kaybedenleri tasfiye ederek değişimi yaptığımızı sanarsak, asıl beklenen değişimi ıskalamış oluruz.
Kaybedenlerin referanslarını,
Onların pazarlayanları, parlatanlarını,
Başkan Erdoğan'ın önüne getirenleriyle birlikte tasfiye ederek sandıkta verilen mesajın gereğini yapmak,
Ve bu vesileyle 16 Nisan'dan bugüne beklenen değişimi yaparak  2023’e yol almak borcundayız!

31 Mart itibariyle;
Hayati Yazıcı'ların,
Mehmet Özhaseki'lerin,
Fatih Şahin'lerin,
Emrullah İşler'lerin,
Bekir Bozdağ'ların,
Nurettin Canikli'lerin,
Ömer Çelik'lerin,
Arınç gillerin,
Mevcut Ak Parti İl ve İlçe teşkilatlarının siyasi misyonu tamamlanmıştır!
Bu ve benzeri isimlerin milletimiz nezdinde nokta kadar karşılıkları kalmamıştır!

Fetö'nün Ak Parti ayağı,
Fetö'nün bürokrasi ayağı kırılmadan,
Metal yorgunlar ve hesabilerle girilen seçimlerde İstanbul ve Ankara kaybedildi!
Hemen bugün üç tarafta ciddi adımlar atılmadan yeni yol haritası çizilecekse büyük hedeflerden söz etmek, 2023'e selametle ulaşmak mümkün olmayacaktır!

Bürokraside ‘reis-meis tanımam’ diyen bürokrat,
Teşkilatları babalarının çiftliği sanan kibir fareleri,   
Vatandaşı anlamayan, dinlemeyen ve adam yerine koymayan,
Bölgelerinde nokta kadar karşılığı olmadığı halde Reis’in gül hatırına verilen oylarla belediye başkanı olmuş, meclis üyesi olmuş asalaklar tasfiye edilmeden yol almak, 2023 hedeflerine ulaşmak mümkün olmayacaktır!


Kendilerini davanın sahibi görüp,
Ülkenin istiklali, milletin istikbali için gecesini gündüz yapanları trenden atanlar,
Haram üzerine inşa ettikleri saltanatlarının devamı için siyaset yapanlar siyasetten ve bürokrasiden tasfiye edilmeden yürünecek yolda sadece İstanbul - Ankara kaybedilmeyecek,
Korkarım ki; koca bi ülkeyle birlikte istikbalimizi,
Geleceğe dair hayallerimizi,
Bu ülkeye bağlanmış umutları kaybedeceğiz!

Unutmayın!
Türkiye sadece Türkiye'den ibaret değildir!








6 Nisan 2019
mus@bhy