100 yıldır devam
eden Türk ve Kürt kavgasını bitirmek,
100 yıldır akan Türk
ve Kürt kanını durdurmak,
Türk ve Kürt ananın 100
yıldır dökülen göz yaşlarını dindirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Mart
2013’te çözüm süreci başlatıldı.
Başlatılan sürecin
sonunda 100 yıl kavga ettirilen bu toprakların Türk ve Kürt evlatları barışmış,
birbirlerine sarılmış ve kucaklaşmış olacaktı.
Çözüm süreciyle
birlikte devlet tarafından 100 yıl adam yerine konulmayan Kürt vatandaşı adam
yerine konulmaya başladı.
Kürtçe TV, Kürtçe yayın,
Kürtçe şarkı, Kürtçe türkü bölgede söylenmeye başladı. Kürt vatandaşı 100
yıldır ilk defa Kürt olmanın gururunu yaşadı.
Geçen 2,5 yıllık
süreçte bu toprakların Türk ve Kürt evlatları barışacak, birbirlerine sarılacak
diye ödleri kopan, Türkün köyüne de, Kürtün köyüne de tabutlar gelmedikçe kuduz
köpekler misali kuduran kan ve göz yaşı baronları hep süreci sabote etmenin
çabasında oldular. Sürecin mimarı Erdoğan’ı indirebilmek için her yolu
denediler.
Süreç henüz ilan
edilmeden, Erdoğan’ı çözüm süreciyle girdiği kardeşlik ve barış yolunda durdurmak
için 7 Şubat’ta Mit operasyonunu yaptılar,
Gezi saldırısıyla
Erdoğan’ı indirmeyi denediler,
17-25 Aralık’ta
teşebbüs edilen darbeyle, hem Erdoğan’ı indirecek, hem süreci durduracak ve hem
de sürecin mimarı Erdoğan’ın koluna kelepçe takacaklardı.
30 Mart’ta CHP’li
olanlar,
10 Ağustos’ta bi
sofraya oturdular Ekmeleddin’ci oldular,
7 Haziran’da HDP’li
olup,
1 Kasım öncesi bugünlerde
tamamı da PKK’lı oldular…
Cumhurbaşkanı
Erdoğan 7 Haziran öncesinde 400 milletvekili istediğinde, küresel ve paralel
kirli ittifak aynı mevziden saldırdılar.
Erdoğan 400
milletvekili istedi diye 7 Haziran öncesi ve sonrası tüm kampanyalarını, tüm
mesailerini Erdoğan düşmanlığı üzerine inşa eden Küresel, Paralel, beyaz Türk,
beyaz Kürtler, PKK'nın arkasına gizlenerek saldırdılar.
Onlar için ölen
Türk'ün de, ölen Kürdün de nokta kadar kıymeti yoktur.
Bedenini de altına
koyarak Türk-Kürt kucaklaşmasını gerçekleştirmek için başlatılan çözüm sürecini
Erdoğan'ın 400 milletvekili alamadığı için durdurduğu yalanını söylediler...
2 ayda verilen 100
şehidin, uykuda şehit edilen Polislerin katilleri PKK'yı masum gösterebilmek ve
PKK'nın terörünü gizleyebilmek için koro halinde Erdoğan'a saldırdılar.
400 milletvekili
üzerinden saldırdılar,
Kandil'e yapılan
operasyonlar üzerinden saldırdılar,
Sözde öz yönetim
ilan ettikleri bölgelerde kıstırılan teröristleri kurtarabilmek için
saldırdılar,
Lakin HDP'nin sırtını
PKK'ya yasladığını,
PKK'nın da sırtını
Almanya'nın Merkel'ine, İngiltere'nin Londra'sına dayadığını söyleyemediler.
7 Haziran'da
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arzusu 400 milletvekili verilmiş olsaydı eğer, ne HDP
sırtını PKK'ya yaslayabilecekti, ne de Almanya'nın Merkel'i PKK'sına sahip
çıkabilecekti.
Bu gerçeği
bildiklerinden hem küresel, paralel, doğan medyadan ateş ettiler,
Hem de CHP'nin
Sezgin Tanrıkulu, MHP'nin Oktay Vural'ı, HDP'nin Demirtaş'ı aynı mevziden
saldırdı.
Bakın ve görün!
Çözüm sürecini kim
durdurmuş, bu toprakları kim, kime satmış!?
Erdoğan'ın arzusu
400 vekil verilseymiş, ne olacakmış!
-Kandil'in
Karayılan'ı, Çözüm süreci başladıktan bugüne kadar, Erdoğan'ın kendilerine arzu
ettikleri hiç bir şeyi vermediğini ve kendilerini kandırdığını, bundan dolayı 7
Haziran ertesinde çözüm sürecini bitirdiklerini söylemesine rağmen,
-Yine Kandil'in
Cemil Bayık'ı, Erdoğan'ın PKK'yı tasfiye etmek ve bitirmek için çözüm sürecini
başlattığını, bunu anladıkları anda çözüm sürecini bitirdiklerini söylemesine
rağmen,
-Kandil'in Duran
Kalkan'ı Erdoğan, çözüm süreciyle PKK'yı dikkate almadığından, gönderdikleri 80
milletvekili yok sayıldığından, HDP ile koalisyon için bile görüşülmediğinden
dolayı çözüm sürecini bitirdiklerini söylemesine rağmen,
İçerdeki ve
dışardaki bu toprakların düşmanları hep bir ağızdan Erdoğan'a saldırdılar.
Kandil'in Duran
Kalkan'ı; "Erdoğan'ın arzusu 400 vekil verilseydi, PKK'yı
bitirecekti..." derken,
MHP'nin Oktay
Vural'ı, "Erdoğan'ın arzusu 400 vekil verilmediği için Erdoğan'ın savaş
başlattığını, 400 vekil verilmediği için PKK'ya özerklik verdiğini..."
söyleyebildi.
Kandil'in Mustafa
Karasu'su, Kandil'e yapılan operasyonlardan ve iç savaş provası için
başlattıkları sözde öz yönetim ayaklanmasına yapılan Cizre operasyonlarından
dolayı, Erdoğan'ın yargılanacağını söylerken,
MHP'nin,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargılanması için Cumhuriyet Savcılığına suç
duyurusunda bulunması, bu toprakları kimin kimlere sattığını da ispat etmeye
yeter!
Bu toprakları
küresellere satanlar, Paralel P.İ.Ç'lerdir!
Bu toprakları
satanlar, Aydın Doğan'dır!
Bu toprakları
satanlar, beyaz Türkler'dir!
Bu toprakları
satanlar, beyaz Kürtler'dir!
Bu toprakları
satanlar, HDP'yi tek çare görenlerdir!
Bu toprakları
satanlar, yine, yeniden HDP'ye oy verecek olanlardır!
Ve bu toprakları
satanlar "iyi salladık ha!..." diyerek tebrikleşenlerdir!
Bu kadar ihanet ve
hain bi arada, koro halinde Erdoğan'a saldırırken,
"Biz Kürt
kardeşlerimize gönlümüzü açtık ama teröristlere bomba olup yağıyoruz!.."
diye haykıran Erdoğan'a "çözüm sürecini durdurdu, 400 vekil alamadığı için
savaş başlattı, Kürtleri bombalıyor" demek, gafletten de öte ihanetten
başka bi şey değildir...
1 Kasım'a gidiyoruz!
İçerden ve dışardan
küresel ve kirli ittifak her haltı yiyecekler!
Lakin, 7 Haziran
sonrası bu topraklarda yaşananlar tüm hainleri ve işbirlikçileri de açığa
çıkardı.
Milletimizin son 3
ay da yaşananlardan büyük dersler çıkardığı muhakkaktır.
Siz istemeseniz de,
bu şerefli millet Erdoğan'ın arzusu 400 olmasa da, 330 ve üzeri vekili Meclise
gönderecek,
Bu vesileyle tüm
küresel planlar,
Tüm hain ve ihanet
operasyonları da tarihin çöplüğüne atılacaktır!
Göreceğiz!
Bu milletin dediği
mi olacak?
Yoksa, küresel
efendilerin sözcüsü Demirtaş'ların dediği mi olacak!
Türk ve Kürt bu
toprakların evlatları 100 yıl sonra yeniden birbirine sarılacak, yeniden aynı
sofraya oturacak ve yeniden kardeş olacak Allah’ın izniyle!...
Demem o ki;
Bu şerefli millet
Erdoğan'ı Başkan yapacak!
Başkan yapacak!
Başkan yapacak!
Efendileriniz
istemese de!...
15 Eylül 2015
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder