Bu sayfada yaptığım
paylaşımlarımdan rahatsız olan,
Küresel merkezlerin
tetikçisi Paralel İhanet Örgütünün, bu toprakları yeniden ele geçirmek için CHP
ile MHP ile HDP ile kurduğu kirli ittifaklarla ilgili yaptığım tespitlere; “Neden
hep Küresel ve Paralel ihanetlerden bahsediyorsun? CHP’nin çilingir
sofralarından bahsettiğin kadar, 13 yıllık Ak Parti iktidarının yaptıklarından,
Ak Parti’nin günahlarından(!) da bahsetsen ya…” serzenişinde bulunanlar var.
Bugün serzenişte bulunanlara
cevap kabilinden, 13 yıllık Ak Parti iktidarında işlenen günahların(!) özetinin
özetini arzetmek istiyorum…
Şu gerçeğin altını
kalın çizgilerle çizmek isterim ki;
Ak Parti’inin
işlediği büyük günahlardır(!) 13 yılda girilen 3 genel seçim, 3 yerel seçim ve
2 referandum ve 1 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde galip gelmesine vesile…
Ak Parti
iktidarından önce bu topraklarda işlenen günahları bilmeden, 90 yıl bu
topraklarda yaşananları hatırlamadan son 13 yılı anlamak, yapılanları takdir
etmek elbette mümkün değil…
1908’de parçalanmış
bi Coğrafyayı cetvellerle dizayn etmek, Coğrafyanın evlatlarını hizaya sokmak
adına ödenen bedeller, akıtılan kanlar, dökülen göz yaşları bu topraklarda
yaşanmıştı.
1950’ye kadar, bu
toprakların evlatlarını ‘adam’ etmek için özel devrim(!)ler yapıldı, özel politikalar
geliştirildi. Devrimlerle; insanların nasıl yaşayacağı, nasıl düşüneceği ve
nasıl inanacağı sorularına cevaplar verildi. Devrimlerle 1950’ye kadar bu
ülkenin çocuklarına karanlık bi hayat yaşatıldı. Ülkenin evlatları
devrim(!)lerle meşgulken, bi küresel el de bu milletin kasasını boşaltmakla
meşguldü.
13 yıldır Ak Parti
iktidarının Başbakanı Erdoğan’a sövmekle meşgul olanlar;
Bu toprakların
gerçek sahipleri Anadolu evlatlarını, başörtülüyü, sakallıyı, gümüş yüzük takan
insanını adam yerine koymayan, hatta elinden gelse üzerlerine beton döküp yok
etmeyi devlet politikası haline getirmiş bi rejime, 1933-2003 arası 70 yılda bu
milletin kasasından küresellerin kasalarına doldurulan 2.2 trilyon doların
hesabını soramazlar elbet.
“1945’te ikiye bölünmüş Almanya’nın 1970’lerde
kullandığı duble yolları, biz neden 2010’lu yıllarda kullanmaya başladık?”
sorusuna cevap vermezler elbet.
“Millet olarak 90
yılda, neden başörtülünün okula girmesini tartıştığımız kadar, uzaya göndereceğimiz
uyduları tartışamadık?” soruları hep cevapsız kaldı.
“Neden Ak Parti’nin 13
yıllık günahlarından bahsetmiyorsun?” diyenler, sizlere bi derkenar arzetmek
isterim.
Bu vesileyle 90 yılda
yapılanlarla, son 13 yılda yapılanları mukayese ve muhasebe etmeniz daha da
kolaylaşır açınızdan..
Dün neler yapıldı,
ya da 13 yılda neler yapılmadı?
-1938-1950 İsmet
İnönü Türkiye'si; 1943 develüasyonuyla Osmanlı'dan bakiye ekonomik kaynaklar
Lozan'ın Haim Nahum'larına peşkeş çekilmiş, Ülke insanı ekmeği karneyle aldığı
günlerde çıkarılan varlık ve aşar vergi kanunlarıyla milletimiz aç ve açık
bırakılarak sefalet ve sürünmenin zirvesini yaşadı.
-1950-1960 Menderes
Türkiye'si; 266 km açılmış yol 1.226 km'ye, 436 km asfalt yol 1806 km'ye
çıkarılmış,
Makina Kimya Kurumu,
Denizcilik Bankası, Et ve Balık Kurumu, DMO, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, Türkiye Kâğıt Fabrikaları, Ereğli Demir Çelik fabrikalarının
açılmasıyla üretime dayalı milli ekonomik modele geçilmek suretiyle Menderes'le
Türk Ekonomisi yeniden ayağa kaldırılmıştı.
Küresel sistemden
vazgeçmenin bedeli önce paranın efendilerinin dayatmasıyla Türk Ekonomisi IMF'e
bağlanarak, akabinde küresel darbeyle asılarak ödetilmişti.
-1964'den sonra iki
defa darbeyle indirilmesine rağmen 8 defa giden, 9 defa gelen Süleyman Demirel
Türkiye'si; Menderes'in Milli
Politikalarından vazgeçilip, dışa bağımlı ekonomik ve siyasi mandacılıkla yeni
hedefler belirlenmiş, Demirel zamanında yapılan ikili antlaşmalarla Ülkenin
kasası küresel efendilere peşkeş çekilmiş, milletimiz ekmek kuyruklarında, gıda
kuyruklarında, kömür, benzin ve yağ kuyruklarında ömür tüketmişti.
-1974-1979 Bülent
Ecevit Türkiye'si; uygulanan ekonomik, sosyal ve siyasi politikalarla büyüme
oranı 3.8'den 0.5'e düşmüş, enflasyon 18.60'dan 56.80'lere çıkmış, ülkenin
sağcı olanları solcuları, solcu olanları sağcıları öldürmüş, milletin evlatları
birbirlerini vurmuş, Türkiye 70 sente muhtaç hale getirilmişti.1999-2002 arası
Ecevit'in son Başbakanlığında koalisyonuna ortak ettiği Mesut Yılmaz ve Devlet
Bahçeli hükümetinde uygulanan politikalarla Ülkenin 22 bankası küreseller
tarafından hortumlanarak milletin
kasaları boşaltılmış, insanımızın elinde kalan yazar kasalar da Başbakan
Ecevit'in kafasına atılmıştı.
-1996-1997 Necmeddin
Erbakan Türkiye'si; 11 aylık Erbakan Başbakanlığında uygulanan Havuz
sistemiyle, küresel para imparatorlarının milletin cebine uzanan Küresel
hortumlar kesilmiş, Memur, Esnaf, Köylü ve Çiftçi kasası ve kesesi parayla
tanışmış, milletimiz Milli gelirden payına düşen payını almış, uygulanan
ekonomik programla %200'lerle borç faiziyle yapılan 58 milyar dolar dış borç
faizi 6 ayda 22 milyar dolara indirilmiş, 1997 sonu 15 milyar dolara indirmeyi
bütçeye hedef olarak koymuştu. 1997 yılı için Cumhuriyet tarihinin ilk denk bütçesini
yapan Erbakan Hükümeti 28 Şubat Küresel ve Parelel darbeyle indirilmişti.
-2002-2015 Recep
Tayyip Erdoğan Türkiye'si, Milli Gelir 232 milyar dolardan 820 milyar dolara,
Milli Gelirden kişi başı pay 3.492 dolardan 10.782 dolara yükselmiş, Büyüme
oranlarında 9.2 ile Çin'den sonra Dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ülkesi olmuş. 2002 yılı bütçesinin %84'ü dış
borç faizine giderken, yapılan ekonomik uygulamalarla bu oran 2015 bütçesinde
%13'e gerilemiş. Bütçeden ödenen borç faizinde ki %71 oranında düşüşle 300
milyar doları milletin kasasında bırakmış,
Mayıs 2013
itibariyle IMF'ye borcu sıfırlamış, IMF'ye borç verir duruma gelmiş,
10 yılda 19.000 km bölünmüş yolunu yapmış,
Yer üstüne döşenen
Hızlı Tren, Deniz altına döşenen Marmaray raylarıyla ülke baştan başa demir
ağlarla örülmüş,
Şehir Hastaneleri,
Havalimanları ve Üniversitelerle ülkenin fotoğrafı değişmiş,
Enflasyon ve işsizlikte tek haneli oranlara
indirilmiş.
Milli Savunmada
Milli Projelere geçilmiş, yerli üretimle Milli Savaş Gemisi MİLGEM'ini, ATAK
Helikopterini, HÜRKUŞ'unu, kendi tüfeğini, Milli Tank ALTAY'ını, insansız hava
aracı ANKA'sını yapmış, kendi 5. uydusunu Uzaya göndermiş.
Yeni Milli projeleri
3.Köprü, 3.Havalimanı, Kanalİstanbul, Enerji Santralleriyle küresel efendilerin
hedefi haline gelmiş bi Türkiye...
Son 77 yılın
özetinin özeti.
-12 yıl karneyle
ekmek dağıtılan ülkeyi idare eden İsmet İnönü,
-5+3 yıl 70 sente
muhtaç bırakılmış, milletin 22 bankasının boşaltıldığı Ülkenin Başbakanı Bülent
Ecevit,
-2 defa darbeyle
toplam 8 defa indirilip, 9 defa geri geldiği, ülke insanının kuyruklarda ömür
tüketildiği ülkenin Başbakanı Süleyman Demirel hırsız olmadı, diktatör olmadı,
sülalelerine sövülmedi...
Ama;
-10 yıllık
Başbakanlığında ülke insanını ayağa kaldıran Menderes'e 'hırsız' dendi asıldı.
-11 aylık
Başbakanlığında milletin parasını küresellerden alıp milletin cebine dolduran
Erbakan 'hırsız' dendi indirildi.
-13 yıllık
Başbakanlığında, 100 yıldır diz çöktürülmüş bi milleti yeniden ayağa kaldıran
Erdoğan 'hırsız, diktatör, tiran' denilerek indirilmek isteniyor.
Son 2 yıldır
buldukları her mevziden sülalesine sövüyor, kuduz köpekler gibi saldırıyorlar..
77 yılda bu
topraklarda kim küresel efendilere diz çöktüyse kahraman olmuş,
Kim de küresellere
itiraz edip rest çekmişse 'Hırsız, Diktatör ve Tiran' olmuştu!
Yani;
Milletin kasalarını
soyduranlar kahraman,
Milletin kasasına
bekçilik yapanlar hırsız oldu bu memlekette..
-Yıllarca milletin
ensesinde boza pişiren tüm vesayetleri, Askeri, derin mafya ve çeteleşmeyi
bitiren.
-2002 yılında,
Türkiye bütçesinin %45’i dış borç faizine giderken, 2012 yılı Türkiye
bütçesinin %13’ü dış borç faizine gitmekteydi. Sadece dış borç faizinden
milletin kasasında kalan 645 milyar lirayı küresel çeteye yedirmeyen.
-Kendi motorunu,
kendi uçağını, kendi helikopterini yapan bir ülke olan.
-Uzaya gönderdiği
kendi uydusuyla, yeryüzündeki küresel çetenin dikkatlerini çekmeye,
-Çin’e verdiği füze
siparişleriyle de uykularını kaçırmaya yeten,
-Sağlıkta yapılan
reformlar, Eğitimde atılan adımlar, Ekonomide alınan kararlarla ‘Yeniden Büyük
Türkiye’nin’ temellerini atan,
-2013 başında
başlatılan ‘çözüm süreci’ ile ağlayan anaların göz yaşı dindirilerek, Türk ile
Kürtün yeniden kardeş olduğu küresel efendilere ilan eden,
-2013 Mayısında
IMF’e olan borç sıfırlayan,
-Yine 2013 Mayıs ayı
içerisinde, 3. Havalimanı, 3. Köprü, Enerji santralleri ve Kanal-İstanbul
projelerinin ihalesini yaparak, temelleri atan,
-Açıklanan
‘Demokratikleşme paketleriyle’ bu toprakların insanı ‘adam’ yerine koyan,
-Bir ülkede ulaşım,
hızlı ve ucuz yoldan ancak demiryoluyla mümkündür. 60 yıl boyunca toprağın
üzerine 1 metre demir yolu döşenmediği bir Türkiye’de baştan başa ‘Yüksek Hızlı
Tren’ rayları döşeyen,
-Milletimizin 100
yıllık hayali, denizin altına döşenen raylarla hizmete sokulan ‘Marmaray’
projesini gerçekleştiren,
-90 yıl boyunca yapılmayan,
yerli Uçak, yerli Tank, yerli Helikopter projelerini hayata geçiren,
Bu adımlarla, 100
yıldır bu topraklarda yaşanmış kavgaları, dökülen göz yaşlarını, çekilen
sancıları bitirmek için büyük mesafeler alan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a milletimiz
desteğini ve duasını hiç eksik etmezken, küresel merkezlerde kurulan kirli
ittifakların tetikçileri tarafından diktatör ilan edilmesinden, 13 yıldır Milletin kasalarını boşaltamayanlar
tarafından ‘hırsız’ edilmesinden daha normal ne olabilir ki?
Türkiye’nin ulusal
ve bölgesel gücü eline geçirmesinden, daha net bir ifadeyle, ‘Yeniden Büyük
Türkiye’nin kurulmasından rahatsızlık duyanlar, plan ve tuzaklar üzerinden
saldırarak 13 yıllık Ak Parti iktidarında kurulan tüm hedefleri vurmak adına;
İlk adımı 7 Şubat 2012 Mit operasyonuyla
attılar. 7 Şubat operasyonu Müsteşar Hakan Fidan üzerinden Başbakan Erdoğan’a
uzanma operasyonuydu. Bir gece değiştirilen Mit yasasıyla bertaraf edildi.
Hedef vurulamadı,
2013 Haziran ‘Gezi
Saldırısı’, direk Başbakan Erdoğan’a
karşı başlatılmış Küresel bir saldırıydı. Milletimizin destek ve duasıyla
uluslararası Gezi Saldırısı püskürtüldü. Başbakan düşürülmedi.
-2013 Kasım Dershane
ayaklanması, içerden ve dışarıdan bu
ülke üzerinde plan yapan hainlerin birleşmesine, kavgalı olanların barışmasına
vesile olurken, Dershaneler üzerinden asıl hedefin, Erdoğan’ın istifa etmesi
istendi ama istedikleri olmadı.
-Dershane
ayaklanması vesilesiyle bir araya gelen eski düşmanlar, bu 1 yıllık
mücadelelerinden netice alamadıklarından, 2014 yerel seçimler öncesi son
vuruşlarını da 17 Aralık 2013 darbesiyle vurmak istediler.
Öncelikle,
yaptıkları planın kusursuz işlemesi için gerekli olan tüm hazırlıkları
yaptılar. Kimler nasıl bir pozisyon alacaklar? İçerdekiler ne yapacak?
Dışarıdakiler hangi taraftan saldıracaklar? Kararlar verildi ve 17 Aralık 2013
sabahı düğmeye basıldı. Tam da cambaza bak oyunuydu. Halbuki bu millet bu filmi
daha evvel izlemişti. 28 Şubatın karanlık günlerinde milletin ensesinde keyif
süren vesayet rejiminin paydaşları, Asker, sivil, iş dünyası, yazılı ve görsel
medyanın tetikçileri elele verip Refah-Yol hükümetinin üzerine çullandıklarında,
milletimiz Fadime Şahin ile Müslüm Gündüz'ün pespaye halleriyle meşgul
edilmişti. O karanlık günler geçtikten sonra anladık ki, milletin kasasından ve
kesesinden 242 milyar dolar bu haydutlar tarafından boşaltılmıştı. Şimdi
yeniden aynı senaryo, aynı artistler tarafından yeni bir film izletmek
istiyorlar. Millet olarak biz 3 Bakanın çocuklarının yolsuzluklarıyla meşgul
edilip, Bakan çocuklarının yolsuzluğunun hesabını yaparken, küresel güçlerde
esas operasyonun hedefinde olan HalkBank üzerinden Başbakana diz çöktürmek ve
Türkiye ekonomisini çökertmenin hesabını yaptılar.
Bu süreçte,
milletimizin bir kesimi ‘Tayyip istifa’ diyerek bağırtılırken, öbür tarafta
yıllık 26 milyar dolar kazancımız olacak, “Kuzey Irak petrollerinden akacak
paranın HalkBankta toplanacak antlaşması” iptal edilip, ABD’li bankalara
devredildi. Sadece bu iptalle 10 günlük süreçte 11,5 milyar dolar kaybımız
oldu. Yani HalkBank kasasına girecek 11,5 milyar dolar, ABD’li bankanın
kasasına gitti. Bundan dolayı 24 Nisanda HalkBanka operasyon istendi, 17 Aralık’ta
operasyon yapıldı.
Hatırlar mısınız
bilmiyorum?
11 Nisan 2013'te
Halkbank’a operasyon yapılması için 46 Siyonist kongre üyesi ABD Kongresine bir
mektup sundular.
17 Aralık 2013'te
operasyon başladı.
Halkbank Genel
Müdürü gözaltına alındı.
19 Aralık'ta David
Cohen isimli Siyonist Türkiye'ye geldi, 24 saat Halkbank Genel Müdürlüğünde
kaldı, Halkbank'ın son yıllarda sergilediği müthiş performans sayesinde küresel
finans aktörlerine karşı verdiği mücadeleyle elde ettiği başarının sırlarını,
Halkbank'ın tüm veri tabanını, tüm dataları alan David Cohen, 20 Aralık 2013'te
İsrail'e geçti. Elindeki bilgi, belge ve verileri Siyonistlere teslim etti.
Aynı David Cohen şuan da CIA Başkan Yardımcısı koltuğunda...
Bugün yeniden geriye
dönüp baktığımızda, 17 Aralık'ta David Cohen'in Halkbank'a yaptığı küresel
operasyonu,
Egemen Bağış'ın
aldığını iddia ettikleri rüşvetle,
Zafer Çağlayan'ın
kolundaki saatle,
Halkbank Genel
Müdürü Süleyman Arslan'ın evindeki ayakkabı kutusuyla maskeleme görevinin
Paralel İhanet Örgütüne verildiğini görürüz.
Millete ayakkabı
kutusunu gösterenler, ayakkabı kutusuyla Küresel operasyonu da maskelemiş
oldular.
Bugün “Ak Parti 13
yıl da hırsızlıktan başka ne yaptı ki?” sorusunu
soranların gözlerine sokulmak istenen de tamda buydu.
Halbu ki; 17-25
Aralık operasyonuyla asıl yapılmak istenen; Haziran ayında Gezi Saldırısıyla
yapamadıklarını yapabilmekti. Gezi saldırısı devam ederken, oluşturdukları
Taksim Platformuyla, saldırıların durması için Hükümete sundukları istekler
listesinde:
1-İhalesi yapılıp
temeli atılan 3.Köprü projesinin,
2-İhalesi yapılmış
3.Havalimanı projesinin,
3-İhalesi yapılmış
Kanal-İstanbul projesinin,
4-İhalesi yapılmış
Enerji santralleri projesinin durdurulması idi.
Hükümet bu istekler
karşısında geri adım atmadı ve Gezi Saldırısı 20 gün devam etti. Sonrasında
Gezi Saldırısında aktif rol alan ulusal ve uluslararası çete 17 Aralık
operasyonuyla yeniden bu topraklara geldiler. 2.dalga operasyonda Savcının
tutuklamak istediği kişilerin tamamı, Gezi Saldırısına vesile olan,
durdurulması istenen projelerin müteahhitleri idi.
2. dalga
operasyonla;
3.Köprü müteahhidi,
3.Havalimanı
müteahhidi,
Kanal-İstanbul
müteahhidi,
Enerji Santralleri
müteahhidi,
TCDD Genel Müdürü
Küresel efendiler 90
yılda bu ülkeyi Milli bir çizgiye çekmek isteyen vatan evlatlarını darbeyle ya
da siyasi operasyonlarla hep tasfiye ettiler, belki de ilk defa dedikleri
olmuyor ve olmayacak!
Bugün “Ak Parti 13
yılda ne yaptı ki?” sorusunu soranlar,
-Bu topraklarda 90
yılda borç faizi oyunuyla bu milletin 2.2 trilyon dolar alın terini sömüren
alçaklara hesap sordular mı?
-28 Şubatta ocakları
söndüren, yuvaları yıkan, memleket insanının 642 milyar dolarını hortumlayan
hainlere hırsız diyebildiler mi?
-28 Şubat’ta
insanların nasıl giyineceğini, ne yiyeceğini, ne içeceğini dayatanlara despot
dediler mi?
-Ortadoğuyu kan
gölüne çeviren, bölge insanlarını evsiz, yurtsuz bırakan haydutlara hesap
sordular mı?
-Irak işgal edilip
üç parçaya bölünürken, kadınların ırzına geçen, çocukları yetim bırakan işgalcilere
beddua ettiler mi?
-Filistin’e sadece
insanlık götüren Mavi Marmara gemisine saldırıp, 9 müslümanı şehit eden
alçaklara zalim diyebildiler mi?
-Milletin oyuyla
vekil seçilip, Başındaki örtüsüyle milletin meclisinde yemin ettirmeyenlere
diktatör diyebildiler mi?
-90 yıl Tükü Kürde,
Kürdü Türke düşman edenlere hesap sordular mı?
-Gezi saldırısında
milletin malına kasteden, yakıp-yıkan vandallara tiran diyebildiler mi?
Diyemediler!
Ama 13 yıl boyunca,
‘Yeniden Büyük Türkiye’nin inşası için, milleti, ayağındaki prangalarından
kurtarmak için, milletin önündeki takozları ve engelleri kaldırmak için,
engelleri aşmak için çabalayan, milletin alın terine, milletin parasına,
milletin kasasına sahip çıkan Başbakan Erdoğan’a diktatör dediler, hırsız dediler, despot dediler, tiran dediler!..
Bu bile “Ak Parti 13
yılda ne yaptı ki?” soranların samimiyetsiz olduklarını ispat etmeye yeter de
artar.
Dünyanın para imparatorlarının
tetikçiliğini yapan “Fetullahçı Terör Örgütü”,
Küresel çetenin bu topraklarda
hazırladıkları projeyi hayat geçirmek adına kurdukları kirli ittifakla, Küresel
sofralarda ettikleri bedduaları, medyanızın 24 saat yayınları ve yaptıkları
CHP, MHP, HDP, Ulusalcılar, Kemalistler, Koçlar, Tüsiadçılar, Sarıgül,
Kılıçdaroğlu ile işbirliği Erdoğan’ı düşürmeye yetmeyecektir.
Türkiye'nin gelecek
2023, 2053 ve 2071 hedefleri, İslam coğrafyasının mazlum ve mağdur halklarının
önündeki prangaların birer birer kırılacağı tarihi 7 Haziran seçimleri
arafesinde yolsuzluk numarasıyla arkadan saplanan hançer, asla kabul
edilmeyecek ve milletimiz nezdinde bir karşılık görmeyecektir bilesiniz.
Bir yandan var
gücünüzle, medyanızın camından, gazetelerinizin köşelerinden saldırıyor, Türk
ekonomisini yıkmak için kirli ittifaklar yapıyorsunuz, son derece çirkin
oyunlara başvuruyorsunuz; öte yandan da utanmadan, arlanmadan, sıkılmadan, 'bu
operasyonun arkasında biz yokuz' açıklamalarını nasıl yapabiliyorsunuz?
Bu ihanet operasyonu
başarıya ulaşırsa, tarih ve ümmet sizi asla affetmeyecektir!
Bu yaptıklarınızı
unutmayın!
Biz unutmayacağız,
siz de unutmayın!
Son söz;
Siz!
Küresel merkezlerde,
Kirli ittifaklarla,
Avrupa Parlamento
Başkanının hayaliyle,
Çilingir
sofralarında Başbakan olma hülyasıyla siyasetinize devam edin!
Siyasi yol
haritanızda “Yeni Türkiye” ile yeni bir medeniyet inşa etme projesi yoksa, çilingir
sofralarında demlenmeye devam edin!
12.04.2015
mus@bhy