2015 seçimlerinden
sonra hedef konuldu. Musul ve Kerkük Türkiye'ye eyalet olarak bağlanacak.
IŞİD'den rehineler alındığı gün bunu yazmıştım sosyal medyadaki sayfama. Hatırlayan
hatırlar. Şu anda bütün hazırlıklar sürüyor. Hani yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı
Sarayı var ya! Onun neden bu kadar büyük olduğunu Türkiye'deki biz akıllılar
haricinde bütün dünya anladı aslında.
Saray'daki odalara isim
bile verildi. Abhazya Eyaleti, Ahıska Eyaleti, Dağıstan Eyaleti, Nahcivan
Eyaleti, Sana Eyaleti, Tebriz Eyaleti , Tiflis Eyaleti, Habeş Eyaleti, Adana
Eyaleti, Cezayir Eyaleti, Halep Eyaleti, Anadolu Eyaleti, Bağdat Eyaleti, Basra
Eyaleti, Bosna Eyaleti ve daha ismini saymadığım 250'ye yakın eyalet ismi şu
anda Saraydaki odalara verildi bile. Eyaletler bu odalardan yönetilecek ve kim
ne derse desin her şey göze alınmış durumda. Rusya'nın batı karşısında
zayıflamış olması ve artık Esed'i savunacak pozisyonda olamaması, dikkatini Ukrayna
ve kendisi ekonomisi dışında bir yere ayıramaması, Türkiye için oluşmuş bir
başka organik fırsat.
Türkiye'nin Musul ve
Kerkük’ten sonra ilk hedefi Halep olacak. Burada Türkiye ilk defa sürekli
müttefik diye adlandırdığı batıya karşı aleni bir şekilde savaş ilan etmiş
olacak. En önemli noktalardan birisi İran, Batı ile beraber ittifak yapacak ve
Suriye'de Türkiye'ye karşı cephe alacak. Türkiye yalnız mı olacak? Devlet
olarak evet ama millet olarak değil. Malezya'dan, Endonezya'dan, Afrika'nın
çeşitli ülkeleri başta olmak üzere bütün İslam âlemi akın akın Türkiye'ye cihat
için gelecek ve Türk ordusunun sancağı altında savaşacak. Bu size Çanakkale
savaşını hatırlattı mı?
Orada da devlet olarak
yalnızdık ve yanımızda ümmet vardı ve biz her cephede galip geldik.
Müttefiklerin mağlubiyeti bizim de mağlup sayılmamıza neden oldu ve savaşta
kaybetmediğimiz toprakları mason kumandanlarımız yüzünden masada kaybetmiştik.
Hatırladınız mı? İşte kaybettiğimiz o yerleri geri almanın savaşını tam 100 yıl
sonra yapacağız. Çok az kaldı. Bütün işaretler bu yönde. Bunca risk alarak
bütün dünyaya meydan okuyan Erdoğan'ın eceli ile yatakta ölmeye hiç ama hiç
niyeti yok. Şehit olmak istiyor. Davutoğlu'nun eceli ile yatakta hasta bir
şekilde ölmeye niyeti yok. Bunlar masal değil. Kendileri de defalarca dile
getirdiler.
Özetle Özgür bir Ümmet
için, Âdem ile Havva'dan beri her defasında "İsrail menzilimizde 10
dakikada yok ederiz" diyerek bugüne dek küffara karşı tek ok atmamış olan
ve Kudüs'ü İsrail'e taşere eden İran'ı artık ortadan kaldırma vakti geldi.
Filistin düzelirse bütün Arap Dünyası'nın düzeleceğini unutmayın. Nihayetinde
Bağdat’ı, Şam’ı, Sana’yı nüfusuna aldıran İran'ın bunu artık açık bir şekilde
ifade etmesi, Tahran haricinde bütün İslam başkentlerinin cayır cayır yanması
bizler için yeterince acı bir metafor değil mi? Ya da koca bir kazık?
Ahrar liderinin
İstanbul ziyaretinden hemen sonra Suriye’de bütün mucahid grupların birleşmesi
sizce tesadüf müydü? Esed, Hizbullah ve İranın ordularını bir avuç mücahid
kimin tedarik ettiği ağır silahlarla püskürttü dersiniz? Bütün bu ilerlemeler
sizce neyin alametidir?
Bugünlerde Suriye'de en
aktif ve öncü gruplardan Ahrar'ın lideri Ebu Cabir'in İstanbul'da olması
tesadüf değil. İsmini sayamayacağım birçok kişi de aynı şekilde devletimizden
randevu almak için sırada bekliyor. Hepsinin amacı bu kutlu ordunun içinde
asker olarak yer almak. Tıpkı Sultan Selahaddin Eyyubi gibi bir zamanlar İslam
Dünyası'nın vicdanına kilit vuran Fatımilerin mirasçılarını susturarak veya
ortadan kaldırarak başta Kudüs olmak üzere İslam Dünyası'nda intifada
başlatması gibi onlar da Batı'nın Karlofça Antlaşmasından sonra başladığı
ilerlemeye önce İran'a karşı koyarak dur demek istiyorlar.
Cennet Mekân Necmeddin
Erbakan'ın Bosna'daki mücahitlere zamanında para göndererek tarihe "Kayıp
Trilyon Davası" olarak geçtiği Türkiye'nin İslam Dünyasında başlattığı
öncü misyonu yine Erbakan'ın talebeleri Erdoğan ve Davutoğlu'nun finale taşımasını
istiyorlar.
40 yıldır PKK ile
uyuşturdukları bu beynin yavaş yavaş kendine gelmesi onları çıldırtıyor.
Erdoğan'ın Davos'ta aslında Şimon Perez'e değil bütün Batı’ya rest çektiğini ve
Batı’ya karşı Şark’ın son savaş pimini çektiğini çok iyi biliyorlar. Şarkta yüz
yıldır AYI diye oynattıkları İran’ın da artık seyircileri etkilemediğinin
farkındalar. Bu yüzden HDP eş başkanı Demirtaş üzerinden asla başkan
olamayacaksın mesajı göndermeye devam ediyorlar. Onların başlattığı ve
sonrasında pişman oldukları, benim de bunu 3 ayrı yazı dizisinde metaforlarla
kaleme aldığım BOP EŞBAŞKANLIĞI projesinin Erdoğan'ın planları doğrultusunda
yine kendileri aleyhinde işleyebileceğini düşünmemişlerdi. Kaçırdıkları tek
nokta bu değildi. Ellerinden önce TSK'yı, sonra MİT'i, sonra ASELSAN'ı, sonra
TÜBİTAK'ı, sonra köstebeklerini kaçırmışlardı. Petrolü de, Ortadoğu’yu da,
Kudüs’ü de kaçıracaklardı.
İşte bu düşüncelerle
yoğrulmuş onlarca şeyh Malezya'dan, Endonezya'dan, Fas'tan, Yemen'den müritleri
ile beraber İstanbul'a geliyor ve ne olursa olsun bu savaşta yer alacağız
diyorlar. Onlara göre İstanbul sadece Dârüsselam değil, aynı zamanda hilafetin
de merkezi. Ve Halife ise bütün zulümlere karşı dik durabilen cesur adam
Erdoğan. Erdoğan bunun farkında ve kesinlikle rehavete kapılmıyor. Hareketlilik
onu kesinlikle ürkütmüyor. Aksine bütün bunlar olurken küresel planlara karşı
planlar, şeytanın stratejilerine karşı rahmani stratejiler geliştiriliyor. Ekip
çok ama çok iyi çalışıyor. Milletin desteği ise en büyük kozları. Millet
Erdoğan'ı ne Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ne 17 Aralık darbesi sonrası yerel
seçimler de yalnız bırakmadı. Erdoğan genel seçimlerde de ezici üstünlükle
galip geleceğini biliyor.
Devletimiz mi?
Çok iyi çalışıyor.
Söylenmedi, açıklanmadı belki ama uçağımızı da ürettik, tankımızı da. Hem de
bütün teçhizat ve yazılımları ile. Hani Erdoğan'ın bize vermiyorlar diyerek
Batı'nın ikiyüzlülüğünü açık açık ifade ettiği yedek parçalar var ya! Evet,
onları da ürettik. Ne Aselsan'da intihar süsü ile katlettikleri şehitlerimiz ne
de Tübitak'ta işe yarar diye besledikleri ince bıyıklı abiler engel olamadı
buna. Özetle ne mi demek istiyorum? Savaşa hazırız. Ölmeye hazırız. Savaşırken
cephede ilk atılan ve tek kurşun atmadan şehit olan öncü birliğin isimsiz
kahramanı olmaya devlet olarak hazırız. Bunun farkında olan bütün dünya
Müslümanları bu ülkeye akın ediyor. Son savaş yaklaşıyor.
2023 Erdoğan’ın kafadan
ortaya attığı bir tarih değildir. Bu bir Rabbani işarettir. Her 100 yıl bu
ümmetin şahlanacağı ve geçmişte de kendini bulduğu gerçeğini artık onlar da
biliyorlar. Bu yüzden titriyorlar. Tek ümitleri sizin, yani Türk milletinin
bunun farkında olmamış olması. Ya da öyle sanıyor olmaları. Farkında mısınız?
Hazır mısınız? Alparslan’ın yiğitleri? Hazır mısınız? Malazgirt’te Alparslan’a
20.000 yiğit Kürt askeri ile destek veren Mervan’ın torunları? Hazır mısınız?
Küffarı son bir defa kuzeyin soğuk topraklarına sürmeye, canlı yayında
kucağında evladı vurulan Filistinli Baba'nın intikamını almaya, Suriye'de
Esed’den kaçarken Amman sınırında açlıktan ölen kız çocuğumuzdan helallik
istemeye? Bundan tam 100 yıl önce Çanakkale'ye gözünü kırpmadan 13-14
yaşlarında tüfek omuzda gururla giden ceddimize, torunlarının da tam 100 yıl
sonra onlardan geri kalmadığını göstermeye hazır mısınız? Son savaş kapımızda.
Ya hep beraber şehadeti kucaklayacağız ya da Ümmet özgür olana dek Ortadoğu’yu
o kahpelere zindan edeceğiz.
Son sözüm Batı'ya.
Kokuşmuş, ihtiyar şeytanlar.
Farkında olmadığımızı
mı sanıyorsunuz?
Savaşacak askeriniz
yok!. Şu ülkenin şu kadar askeri var palavralarını yutmayız. Makinalarınızı ise
duman edeceğiz.100 yıl önce olduğu gibi.
Canınıza okuyacağız...
Hiç şansınız yok. C A N I N I Z A O K U Y A C A Ğ I Z...
Canınıza okuyacağız...
Hiç şansınız yok. C A N I N I Z A O K U Y A C A Ğ I Z...
Bi Simit
29 Mart 2015