Bir insanı
taammüden, kasten, isteyerek, planlayarak öldürmenin beşeriyetin yaptığı
kanunlardaki karşılığı 36 yıl hapis cezasıdır.
Yani Tarsus'ta
vahşice tecavüz edilen, sonrasında öldürülen hatta vahşiliğin nirvanası
Özgecan'ı yakarak derelere atan katillerin cezası müebbet, yani ömür boyu hapis
cezası olacak...
Daha net ifadeyle,
36 yıl hapis cezasına mahkum edilip, ceza indirimiyle 24 yıl yatıp çıkacaklar.
Şimdi kendi
yaptıkları kanunların ihlal edilmesinden dolayı verdikleri katillere 24 yıl
hapis cezası verenler, verdikleri bu cezayla adaleti tecelli ettirmiş mi
oldular?
Bu ceza hukuki midir
yoksa kanuni midir?
Cezalar adaleti
sağlıyorsa hukukidir,
Ama adaleti
sağlamıyorsa kanunidir...
Bi başka ifadeyle,
kanunlarını İslam'ın kurallarına değilde,
Batı ve Batılıların
kurallarına uydurmak için çabalayan
toplumlarda asla adalet sağlanmış olmaz...
Böylesi cezalarla
belki yaptığınız kanunları hakim kılmış olabilirsiniz ama asla Hukuku ve
adaleti hakim kılmış sayılmazsınız.
İnsanların
canlarını, mallarını, namuslarını beşeri kanunlarla korumaya kalkarsanız asla
adaleti sağlamış olamazsınız!
Kanunla
hükmederseniz yasaları hakim kılmış olursunuz,
Hukukla
hükmederseniz adaleti hakim kılmış olursunuz!.
Bu mukaddimeden
sonra,
100 yıldır bu
topraklarda millet olarak yaşadığımız buhranların, sıkıntıların, ahlaksızlık ve
vahşiliğin sebeplerini ortaya koymadan meseleyi çözmemiz, vahşice tecavüzleri,
işlenen cinayetleri, Kadına uygulanan şiddeti önlemek mümkün değildir.
İslam'ın kadına verdiği
kıymeti çağ dışı görenler,
Kadını, erkeklere
kanunlarla eşitleyenler,
Kadına ayrı toplu
taşım araçları tahsis edilsin teklifi yapıldığında kuduz köpekler misali
kuduranlar,
Kadına ayrı çalışma
alanları,
Kadınlara tahsis
edilmiş ayrı eğitim kurumları teklifleri yapanları çağdışılıkla itham edenler,
Kafası kesilerek
öldürülen Münevver Karabulut'ların
Kafası taşla
ezilerek öldürülen Yasin Börü'lerin,
Önce tecavüz edilen,
sonra öldürülen ve yakılarak bir dereye atılan Özgecan'ların da katilleridir...
Kızların diri diri
toprağa gömüldüğü Cahiliyye döneminden sonra, İslam’ın kadına verdiği özgürlük
ve değeri, hiç bir beşeri sistem vermemiştir.
Kadını Allah'ın
emaneti olarak erkeğe teslim eden bir medeniyetin çağdışı olduğunu hiç bir
beşeri sistem ispat edemez.
Emanet kutsaldır!
Kendi canından,
malından daha kıymetli olması lazım gelirken,
Eşitlik yalanıyla
kadını, erkeklerle aynı iş yerinde çalıştırarak,
Kadının bacağından,
bedeninden büyük ekonomik vurgunlar yaparak,
Aynı otobüse, aynı
dolmuşa bindirerek vahşiliği, kadın cinayetlerini, kadınlara yapılan
tecavüzleri önleyemediler ve önleyemeyecekler. Kendilerine edilen emanete de
ihanetin en büyüğünü de yapmış olacaklar.
100 yıldır bu
topraklarda, İslamı ve müslümanı tehdit olarak görenler,
İslam’ı çağdışı, Müslümanı
yobaz bilerek saldıranlar!
Ekonomik
sistemlerini,
Eğitim sistemlerini,
Yargı sistemlerini
Batıdan kopya ederek,
Sosyal ve Kültürel
asimilasyonlarla milletin diniyle, ahlakıyla, gelenekleriyle bağlarını
koparanlar!
Bugün Özgecan bindiği
dolmuşta vahşice tecavüz edilerek, yakılarak öldürüldüğünde, bu vahşilik
nereden çıktı diyorlar...
Siz ektiniz bu
zakkum tohumlarını bu topraklara...
"İnsanların
atası Ademdir.." buyurduğu halde Allah cc,
"Hayır! İnsanların
aslı, atası Adem değil, maymundur" dediniz!
Darvin projesini siz
okuttunuz bu nesillere.
"Kadın evinin
hanımefendisidir, sadece Erkeğine kadınlık yapmalıdır..." dediği halde
İslam!
Siz! "İslam
kadını erkeğe köle yaptı" dediniz,
Evlerinden sokaklara
çıkardığınız kadını, soydunuz, tüm erkeklerin vahşice bakışlarına terkettiniz,
Kadını sömürdünüz,
ezdiniz, yok ettiniz, kadını da kadınlığı da öldürdünüz!
Şimdi utanmadan,
Özgecan'ın katillerine idam istiyorsunuz!
"İslam
terakkiye manidir" diyerek Batının kokuşmuş medeniyetine sarıldınız!
İslamı ve Müslümanı
hatırlatan her şeye harp ilan ettiniz!
İslamı ve Müslümanı
gerici, çağ dışı, yobaz bildiniz!
Kanunlarımızı
İslam'a uydurmanın değil, Batıya uydurmanın çabasında oldunuz!
Vahiyle gelen tüm
mesajları insanların yüreklerinden söküp attınız!
Özgecan'larımız hep
yanacaktır.
Yaşadığımız
vahşiliklerin sebebini İslam'sızlığa değil, İslam'a bağladığımız sürece de
Özgecan'larımız yanmaya devam edecektir.
Bu topraklarda 1299'da
kurulan Cihan Devleti Büyük Osmanlı İmparatorluğunu 1908'de tüm kurumlarıyla
yıkınca,
1915'te Çanakkale'de
galip gelmiş, Çanakkale'yi geçilmez yapan bi milleti,
26 Temmuz 1923'te
Lozan'da masaya oturtunca,
Çanakkale'de
kazandıklarımızı, Lozan'da masada bırakınca,
1924'te Halifeliği
kaldırınca,
1925'te milletin
kıyafetini, alfabesini değiştirince,
Aynı yıl Tekke ve
zaviyeleri kapatınca,
Başına Şapka
giymediği için İskilip'li Atıf Hocayı,
Bohçasında Başörtüsü
satan, Şalcı Bacı'yı 1926'da Erzurum Meydanında asınca,
1926'da Medeni
kanunlarımızı ve Ticaret kanunlarımızı İsviçre'den,
Ceza kanunlarımızı
İtalya'dan kopya edince,
Ülkenin Eğitim
sistemini,
Ekonomik sistemini,
Siyasi ve Kültürel
yönünü Batıya çevirince,
1932'de Ümmetin
İstiklal ve İstikbal marşı Ezanı, Tanrı Uludur'a çevirince,
1937'de Laikliği
Anayasaya sokunca,
Milleti ve memleketi
muasır medeniyetler seviyesine çıkarabildiniz mi?
Hangi muasırlık?
Hangi medeniyet?
90 yıl boyunca bu
ilke ve inkılaplarla idare edilen bu topraklarda, muasır medeniyet yolunda kaç
arpa boyu yol aldınız?
İlkeleriniz bu
milletin acılarını dindirmedi!
Devrimleriniz bu
milleti medeniyet yarışında hep gerilerde bıraktı!
90 yılda bu
topraklarda Anadolunun evlatlarına,
Kadınına-kızına
yalanlarla dolu bi hayat yaşattınız.
Kurduğunuz rejim
insanı da, insanlığı da öldürdü...
Bugün Özgecan'ların
katillerine lanetler yağdıranlar!
Dönün de geriye
bakın!
1400 yıl evvel
Özgecan'ların katillerine uygulanan İslam'ın 'Kısas' hükümüne 90 yıl evvel çağ
dışı diyerek saldırmasaydınız,
Kısas'ı kaldırıp,
İtalyanlardan kopya ettiğiniz Ceza kanunlarıyla Özgecan'ların katillerini
yargılamaya kalkmasaydınız, bu millet bu kadar acı çeker miydi sizce?
Allah cc;
"Kısasta sizin için hayat vardır..." buyurduğunda, “katilin de insan
haklarına saygı duymak zorundayız” diyerek, Batıdan kopya ettiğiniz kanunlarla,
maktulün değil, katillerin yanında olduğunuzdan dem vurdunuz. Lakin vahşice
öldürmeyi, tecavüzleri, şiddeti yok edemediniz. Kanunlar değildir insanlığı
vahşetten vazgeçiren, insanların yüreklerine doldurduğunuz vahiydir insanı
insan yapan.
Beyler!
Elbette kısasta
bizler için hayat vardır...
Ben idamı
savunmuyorum!
Lakin Münevver
Karabulut'un kafası kesilerek öldürüldüğünde, katilin de kafasının kesilerek
öldürülmesinden yanayım...
Yasin Börü'nün
kafası taşla ezilerek öldürülğünde, katillerinin de kafalarının taşla ezilerek
öldürülmesinden yanayım...
Bindiği dolmuşta
önce tecavüz edilen, sonra yakılarak öldürülen Özgecan'ın katillerinin de
yakılarak öldürülmesinden yanayım!...
Yani öldürülen masum
insanlar, nasıl öldürüldüyse,
Katillerin de aynı
şekilde öldürülmesinden tarafım...
Ben kısasta tüm
insanlık için hayat olduğuna inananlardanım!
Yani demem o ki;
Batı ve Batılılardan
kopya edilen kanunlar manzumesinin, insanı ve insanlığın, Kadın ve kadınlığın
kurtuluşuna vesile olmayacağına inanmıyorum.
Zira;
Beşeri sistemler ne
erkeği, ne de kadını sıkıntılarından kurtaramadı...
İnsanlığın,
İslam'dan başka kurtuluş çaresi yoktur!
İnsanlığın yaşadığı
buhranlardan, çektiği bunalımlardan kurtulup selamete çıkma vesilesi, beşeri
sitemlerle değil, İlahi emirlerle mümkün olacaktır...
15 Şubat 2015
mus@bhy