Translate

21 Mayıs 2014 Çarşamba

ATEŞ SOMA’YA DÜŞTÜ!..



13 Mayıs 2014 sadece Soma ve Soma’lı için değil, Türkiye ve 77 milyon için kara bi gündü.
Acının merkezi Soma!
Ateş Soma’ya, kor 77 milyonun yüreğine düştü.
O gün helal lokma için girdikleri kömür ocağı 301 vatan evladına mezar oldu.
Bir avuç kömür için ömürlerini verdiler,
Milletimiz tarifi imkansız acıyı tek yürek olup yaşaması lazım gelirken, Soma dışından transfer edilen provokatörlerle acı, acı olmaktan çıkıp, seçilmiş Başbakanı indirmek, Bakanlarına sövmek için yeniden insanları sokaklara dökebilme çabasında olanlar oldu.
Gezi saldırısının ikincisini Soma’da yapabilmek ve provokasyonlarını hayata geçirebilmek için, facianın yaşandığı andan itibaren düğmeye bastılar. Facianın sebepleri bi tarafa, toprak altında onlarca insan can vermiş, toprak atında kurtarılmayı bekleyen insanlar feryat ededursun, provokatörler Taksim’de, Kızılay’da ve İzmir’de insanları sokaklara indirmekle meşgullerdi. Dışardan CNN ve BBC, içerdeki işbirlikçi hainleriyle Soma’da sahaya indiler ve pusuya yattılar. Milletimiz Soma’nın acısıyla yürekleri parçalanmış, göz yaşları sel olup akmış, Milletimiz ve ümmet ellerini semaya Soma için kaldırmış, hainler ‘Diktatör Tayyip istifa’ diye bağırmakla meşgullerdi. 8 seçimde sandıkta indiremedikleri Başbakanı, yeniden Soma’da indirecekleri gafletine düştüler.
‘Kaza değil, Cinayet!’ , ‘Katil Tayyip’ ,  ‘Diktatör istifa’ sloganlarını da, Başbakanı indirmek için attılar güya.
Gezi’de yaptıkları vandallıkların aynısını yeniden tezgaha koydular.
Gezi’de ‘müftü karısı’ olarak saha indirdiklerini,
Soma’da ‘madenci işçisinin karısı’ olarak CNN int ve BBC’nin mikrofonlarına konuşturdular; ‘Kocalarımızı Başbakan öldürttü’ dedirttiler.
Almanya’nın Der Spiegel’inden ‘Cehenneme git Erdoğan’ manşeti attırdılar.
Helal rızıkları uğrunda toprak altında can veren 301 insan onların umurunda bile değildi. 1 hafta boyunca, Taksim’den, Kızılay’dan, İzmir’den, yazılı, görsel ve sosyal medyadan ateş ettiler.
Başbakan istifa etmeliymiş!
Soma'ya ateş düştüğü andan itibaren;
Hükümet tarafından M.Kemal'in ölümünden sonra ilk defa ülkede 3 gün yas ilan edilmiş,
Ülke kocaman bi taziye çadırı haline getirilmiş,
Enerjiden sorumlu Bakan, taziye çadırının ev sahibi olarak kapısına dikilmiş,
Maden ocağının kapısında gece-gündüz nöbet tutmuş,
Acılarını kendi dünyasında yaşamış,
Göz yaşlarını göstermeden akıtmış; 'Bizi sadece kanunlar bağlamıyor, esas bizi dünya ve ahiret inancı bağlıyor' diyerek 301 kişinin cenazesi toprak altından çıkarılıp, yakınlarına teslim edilinceye kadar nöbet yerini terk etmemiş, acının düştüğü yüreğin göz yaşlarına ortak olmuş, Enerji Bakanı Taner YILDIZ'a teşekkür edilmesi lazım gelirken, ‘Katil Bakan’ istifa etmeliymiş!
Bu topraklarda, Anadolunun köylerine her gün şehit cenazeleri gelirken,
Tek şeritli yollarda her gün ülke insanı kazalarda can verirken,
Milletin %90'ı uçağa binemezken,
Hızlı trenden geçtim, normal Kara Tren için bile ray döşenmemişken,
Denizin altında Marmaray yokken,
3.Havalimanı, Kanalİstanbul'un hayali bile kurulmazken,
Bu milletin alınteri, dış borç faizi oyunuyla Küresel Baronların ceplerine aktarılırken,
Gecelik Faizler %140'larda iken,
Aylık Enflasyon çift haneli iken,
Statüko tarafından milletin evlatları adam yerine konulmazken,
Ortalarda ne ‘hırsızlık’ vardı, ne ‘Gezi’ vardı ve ne de istifaya davet edilen ‘Diktatör’ vardı...
100 yıllık kavgaları bitirenler,
90 yılda yapılmayan duble yolları yapanlar,
Hem karaya, hem denize hızlı tren rayları döşeyenler,
IMF'e borcu sıfırlayanlar,
Milletin evlatlarını adam yerine koyanlar ‘Diktatör’ oldu bizim memlekette.
Son 4 yıldır evinde eşiyle kavga edenler, çayının demini, yemeğinin tuzunu eksik bulanlar, sokaklara çıkıp hep bir ağızdan 'Diktatör istifa' diyerek höykürdüler.
Milletin ciğeri yanmış, yürekleri dilhun olmuş, Soma dışından getirdikleri provokatörlerle sokağa inip kömür işletmesinin patronu Alp Gürkan'a tek bir laf etmeyen Geziciler, Ülkenin seçilmiş Başbakanına küfür ediyorlar.
Sizlere geçmişten iki derkenar arzetmek istiyorum.
-Yıl 1999.
Bülent Ecevit Başbakan, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcısı.
Gölcük'te 40 bin kişiye kendi evleri mezar oldu,
Ecevit 3 gün sonra deprem bölgesine gitmesine rağmen,
Hiç bir dangalak çıkıp, 'Ecevit İstifa, Diktatör istifa' diyerek bağırmadı.
O gün 40 bin kişinin hesabını Ecevit'ten değil, Veli Göçer'den sormuşlardı..,
O gün Gülcük'te, bugün Soma'da yüreklerimiz yandı millet olarak.
Sadece deprem felaketi için değil, tüm felaketler için teknolojik olarak hangi tedbiri alırsanız alın, ilahi tecelliyi engelleyemezsiniz.
Zira, Dünyanın tüm teknolojilerini bi araya getirseniz, tüm ilim ve bilim adamlarını aynı masaya oturtsanız, ellerinizden gelen tüm tedbirleri alsanız da, ölümü ortadan kaldıramaz, 1 salise öne alıp, 1 salise tehir edemezsiniz.
Beşeri sistemler, ilahi tecelli (kader) karşısında bu kadar acizdir.
Soma'daki yaşanan acıyı tedbirsizliğe bağlayıp, tedbir almayanları istifaya davet etseniz de, Soma faciası bahane edilerek, Başkana ve Bakanlara sövülmesine sebep tedbirsizlik olduğunu düşünmüyorum. Başbakana edilen küfürler, yapılan saldırılar, Taksim'den, Kızılay’dan ayaklanmalar, Soma'da tedbir alınmadığı için yapılıyor denilebilir mi? Tedbir almayan Başbakan'a küfür edilirken, hatta Karaca Ahmet Mezarlığında medfun Annesinin kabri tarumar edilmesi için insanlar organize edilmek istenirken, asıl vahşiliği, asıl caniliği ve gözü dönmüşlüğü, tedbirsizliğin arkasına saklayarak asıl yapmak istediklerini gizlediler.
Böylesi felaketlerin altından ancak birlikte çıkarız, Başbakana söverek, yakarak-yıkarak, diktatör istifa diye bağırarak hangi meselemizi halledebiliriz. Hiç bir felaket bu ülkenin Başbakanına, anasına, avradına sövme hakkı vermez.
Başbakan Ecevit’te olsa, Kılıçdaroğlu'da olsa, Bahçeli'de olsa, böylesi felaketlerde tedbir almadı gerekçesiyle Başbakana kimse sövemez. Gölcük depreminde Başbakan Ecevit’e sövülmediği gibi.
Gölcük'te deprem oldu, Veli Göçer hesap verdi. Neden Veli Göçer?
Yaptığı binaları depreme dayanıklı yapmadığı için suçlu bulundu. O günün Bayındırlık Bakanlığı, İmar Müdürlükleri neden gerekli denetimi yapmayıp, Veli Göçer’e inşaat yapma ruhsatı verdi diyerek, dönemin ne Bayındırlık Bakanı, ne İmar Müdürü, ne de Başbakanı Diktatör ilan edilmedi, istifaya davet edilmedi, anasına-avradına sövülmedi.
O gün suçluyu buldular ve Veli Göçer’den hesabını sordular ve içeri koydular.
Bugün Soma'da bu ülkenin 301 evladı toprak altında can vermiş,
Soma'da 301 kişinin toprak altında can verdiği işletmenin patronu Alp Gürkan hakkında neden tek bir haber yapılmadı?...
Koç'un enerji taşeronu ve Mason olduğundan mı acaba?
Cemaat medyası ve Doğan medyasına göre, 301 insana mezar olan Kömür ocağının patronu Alp Gürkan masum, ama kartel ve paralel medyaya göre ‘katil Başbakan’ hesap vermeliymiş!.
-3 Mart 1992 - Saat 20.00
Zonguldak - Kozlu grizu patlamasında 263 kişi ölmüştü…
Hükümetin Başbakanı, Sağ Demokrat Süleyman Demirel,
Hükümetin Başbakan Yardımcısı, Sosyal Demokrat Erdal İnönü.
4 Mart 1992 Gazete Manşetleri; “Kan ağlıyoruz”
5 Mart 1992 Gazete Manşetleri; “Ölü sayısı 98’e çıktı. Toprağın altında hala 200’den fazla yurttaşımız var.”
6 Mart 1992 Gazete Manşetleri; “Ocaklar alev alev. Kurtarma ekipleri tehlikede. Galeriler barajlarla kapatıldı 150 işçi kaderine terk edildi”
Henüz Başbakan Demirel Kozlu'ya gelmediği halde gazetelerin manşetlerinden Başbakana sövülmedi.
Başbakan Yardımcısı da, ilgili Bakan da yada kabineden başka bir Bakan da yoktu ortalarda.
‘Hükümet istifa’, ‘katil Başbakan’, ‘ Kaza değil, Cinayet! Diktatör istifa’ pankartlarıyla, Taksim’e, Kızılay’a çıkıp yakıp-yıkanlarda yoktu.
8 Mart 1992 Gazete Manşetleri; “Kozlu işçileri gömüldü.”
9 Mart 1992 Gazete Manşetleri; “Koalisyon bozulursa savaş çıkar…” Erdal İnönü – Başbakan Yardımcısı
Şimdi yeniden bugüne, 13 Mayıs 2014 Soma’ya dönelim ve sövülen Başbakanı, hakaret edilen Bakanı yeniden düşünelim.
Kim neyi hak ediyor?
Allah rızası için bu soruya cevap arayalım ve son 4 yıldır yaşadıklarımızdan sonra,
Özellikle Gezi’den buyana bu topraklarda tezgahlanan oyunlarından sonra,
17-25 Aralık operasyonlarıyla 30 Mart seçimlerinde istedikleri neticeleri alamadıktan sonra, 
Soma faciasında oynanmak istenen oyunu, hainlerin planlarını görmek için! Şu tesadüflere dikkatleriniz çekmek istiyorum.
Fetullah Gülen'in; "Ameliyat başladı, artık ilaç tedavisine dönülemez..." mesajının üzerinden 6 gün sonra,
Sosyal Medyada 'DirenSoma' ismiyle açılan hesaplardan 10 gün sonra,
Mehmet Baransu'nun; "Manisa, İzmir ve çevresinde üzümler dolu sebebiyle %40 zarar gördü. Bu daha baçlangıç..." twitinden 12 gün sonra
Emre Uslu'nun; "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a oy veren, KAOS'a oy verir, inanmayan FAVa atsın 6 ay beklesin..." twitinden sonra,
Mehmet Baransu'nun 13 Mayıs Soma faciasından hemen sonra; "Bugünleriniz inanın daha iyi günleriniz, felaketler ard arda gelecek..." twitinden sonra,
İngiliz BBC’nin tam tekmil Soma’da pusuya yatmalarından sonra,
Alman Der Spiegel’in ‘Cehenneme kadar git Erdoğan’ manşetlerini gördükten sonra, kaza sonucunda 301 insanın ocakları söndü, yürekleri yandı denilebilir mi?
Yoksa verilen mesajlar, yapacakları sabotajın şifreleri miydi?
Tabi mesele onlar için Soma’da bir avuç kömür için verilen canlar değil.
Asıl mesele, 12 yıldır bu topraklarda küresel para imparatorlarının dağıtılan tezgahlarıdır.
İçerden ve dışarıdan onca saldırıya karşı bu topraklarda tek başına kavga veren tek kişi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. 
İçeriden ve dışarıdan Erdoğan'a saldırı biçimi aynı. 
Dışarıdan, Almanya'nın Der Spiegel'inden attıkları 'Cehenneme git Erdoğan!' manşeti, içerideki işbirlikçi hainleri tarafından karşılık ve destek buluyor.
Neden?
Çünkü içeriyi ve dışarıyı aynı merkezden idare eden; ‘Başbakanı indirirsek, bu topraklarda tezgahımızı yeniden açarız’ hülyasında olan küresel ve paralel çete, tüm stratejisini Başbakanı indirmek üzerine kurmuştur.
Hala bunu göremeyen Ak Partililer var memlekette! 
Hala içeriden ve dışarıdan tüm hainler güçlerini birleştirirken, Ak Partiliyim iddiasında bulunup kavgayı tribünden seyreden, Belediye Başkanı, Milletvekili ve Bürokratlar kendi Paralel hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar.
Dışarıdan Küresel ve içerden Paralellerin planları bozulsun ve başlarına geçsin istiyorum.
Yani demem o ki, Soma'da giden canlardan dolayı sövülmüyor ülkenin Başbakanına, seçimle indiremedik diye çıldırıyorlar.
Milletimiz ve ümmet ellerini semaya açıp, Soma'da vefat edenlere Allah, rahmet ve mağfiret yağdırsın,
Mahzur kalanlara yardımını göndersin,
Bekleyenlere sabırlar lutfetsin diyerek dualarını birleştirdi.
Siz, 301 insanın acısı üzerinden siyaset devşirerek şerefsizlik yaptınız.
Böylesi bi günde de alçaklığınızı ispat ettiniz ya,
Ne demeliyim size bilmiyorum ki!?
Ermeni oldunuz,
Çapulcu oldunuz,
Müftü karısı oldunuz,
Abi oldunuz,
Abla oldunuz,
Şakirt oldunuz,
Maden işçisinin karısı oldunuz.
Ama ihanetinizden vazgeçip adam olamadınız...
Sizi gidi hain sürüngenler sizi!
Ömrünüz küresellerin önlerinde diz çökmekle geçti,
Onların tetikçileri patronlarınızın önlerinde alçakça süründünüz.
Doğrulup ayağa kalkamadınız ve kalkamayacaksınız.
Adam değilsiniz vesselam…


21 Mayıs 2014

mus@bhy

Hiç yorum yok: