13 Mayıs
2014 sadece Soma ve Soma’lı için değil, Türkiye ve 77 milyon için kara bi
gündü.
Acının merkezi Soma!
Ateş Soma’ya, kor 77 milyonun yüreğine düştü.
O gün helal
lokma için girdikleri kömür ocağı 301 vatan evladına mezar oldu.
Bir avuç
kömür için ömürlerini verdiler,
Milletimiz
tarifi imkansız acıyı tek yürek olup yaşaması lazım gelirken, Soma dışından
transfer edilen provokatörlerle acı, acı olmaktan çıkıp, seçilmiş Başbakanı
indirmek, Bakanlarına sövmek için yeniden insanları sokaklara dökebilme
çabasında olanlar oldu.
Gezi
saldırısının ikincisini Soma’da yapabilmek ve provokasyonlarını hayata
geçirebilmek için, facianın yaşandığı andan itibaren düğmeye bastılar. Facianın
sebepleri bi tarafa, toprak altında onlarca insan can vermiş, toprak atında
kurtarılmayı bekleyen insanlar feryat ededursun, provokatörler Taksim’de,
Kızılay’da ve İzmir’de insanları sokaklara indirmekle meşgullerdi. Dışardan CNN
ve BBC, içerdeki işbirlikçi hainleriyle Soma’da sahaya indiler ve pusuya
yattılar. Milletimiz Soma’nın acısıyla yürekleri parçalanmış, göz yaşları sel
olup akmış, Milletimiz ve ümmet ellerini semaya Soma için kaldırmış, hainler
‘Diktatör Tayyip istifa’ diye bağırmakla meşgullerdi. 8 seçimde sandıkta
indiremedikleri Başbakanı, yeniden Soma’da indirecekleri gafletine düştüler.
‘Kaza
değil, Cinayet!’ , ‘Katil Tayyip’ ,
‘Diktatör istifa’ sloganlarını da, Başbakanı indirmek için attılar güya.
Gezi’de
yaptıkları vandallıkların aynısını yeniden tezgaha koydular.
Gezi’de
‘müftü karısı’ olarak saha indirdiklerini,
Soma’da
‘madenci işçisinin karısı’ olarak CNN int ve BBC’nin mikrofonlarına
konuşturdular; ‘Kocalarımızı Başbakan öldürttü’ dedirttiler.
Almanya’nın
Der Spiegel’inden ‘Cehenneme git Erdoğan’ manşeti attırdılar.
Helal
rızıkları uğrunda toprak altında can veren 301 insan onların umurunda bile
değildi. 1 hafta boyunca, Taksim’den, Kızılay’dan, İzmir’den, yazılı, görsel ve
sosyal medyadan ateş ettiler.
Başbakan
istifa etmeliymiş!
Soma'ya
ateş düştüğü andan itibaren;
Hükümet
tarafından M.Kemal'in ölümünden sonra ilk defa ülkede 3 gün yas ilan edilmiş,
Ülke
kocaman bi taziye çadırı haline getirilmiş,
Enerjiden
sorumlu Bakan, taziye çadırının ev sahibi olarak kapısına dikilmiş,
Maden
ocağının kapısında gece-gündüz nöbet tutmuş,
Acılarını
kendi dünyasında yaşamış,
Göz
yaşlarını göstermeden akıtmış; 'Bizi sadece kanunlar bağlamıyor, esas bizi
dünya ve ahiret inancı bağlıyor' diyerek 301 kişinin cenazesi toprak altından
çıkarılıp, yakınlarına teslim edilinceye kadar nöbet yerini terk etmemiş,
acının düştüğü yüreğin göz yaşlarına ortak olmuş, Enerji Bakanı Taner YILDIZ'a
teşekkür edilmesi lazım gelirken, ‘Katil Bakan’ istifa etmeliymiş!
Bu
topraklarda, Anadolunun köylerine her gün şehit cenazeleri gelirken,
Tek şeritli
yollarda her gün ülke insanı kazalarda can verirken,
Milletin
%90'ı uçağa binemezken,
Hızlı
trenden geçtim, normal Kara Tren için bile ray döşenmemişken,
Denizin
altında Marmaray yokken,
3.Havalimanı,
Kanalİstanbul'un hayali bile kurulmazken,
Bu milletin
alınteri, dış borç faizi oyunuyla Küresel Baronların ceplerine aktarılırken,
Gecelik
Faizler %140'larda iken,
Aylık
Enflasyon çift haneli iken,
Statüko
tarafından milletin evlatları adam yerine konulmazken,
Ortalarda
ne ‘hırsızlık’ vardı, ne ‘Gezi’ vardı ve ne de istifaya davet edilen ‘Diktatör’
vardı...
100 yıllık
kavgaları bitirenler,
90 yılda
yapılmayan duble yolları yapanlar,
Hem karaya,
hem denize hızlı tren rayları döşeyenler,
IMF'e borcu
sıfırlayanlar,
Milletin evlatlarını
adam yerine koyanlar ‘Diktatör’ oldu bizim memlekette.
Son 4
yıldır evinde eşiyle kavga edenler, çayının demini, yemeğinin tuzunu eksik
bulanlar, sokaklara çıkıp hep bir ağızdan 'Diktatör istifa' diyerek höykürdüler.
Milletin
ciğeri yanmış, yürekleri dilhun olmuş, Soma dışından getirdikleri
provokatörlerle sokağa inip kömür işletmesinin patronu Alp Gürkan'a tek bir laf
etmeyen Geziciler, Ülkenin seçilmiş Başbakanına küfür ediyorlar.
Sizlere
geçmişten iki derkenar arzetmek istiyorum.
-Yıl 1999.
Bülent
Ecevit Başbakan, Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz Başbakan Yardımcısı.
Gölcük'te
40 bin kişiye kendi evleri mezar oldu,
Ecevit 3
gün sonra deprem bölgesine gitmesine rağmen,
Hiç bir
dangalak çıkıp, 'Ecevit İstifa, Diktatör istifa' diyerek bağırmadı.
O gün 40
bin kişinin hesabını Ecevit'ten değil, Veli Göçer'den sormuşlardı..,
O gün
Gülcük'te, bugün Soma'da yüreklerimiz yandı millet olarak.
Sadece
deprem felaketi için değil, tüm felaketler için teknolojik olarak hangi tedbiri
alırsanız alın, ilahi tecelliyi engelleyemezsiniz.
Zira,
Dünyanın tüm teknolojilerini bi araya getirseniz, tüm ilim ve bilim adamlarını
aynı masaya oturtsanız, ellerinizden gelen tüm tedbirleri alsanız da, ölümü
ortadan kaldıramaz, 1 salise öne alıp, 1 salise tehir edemezsiniz.
Beşeri
sistemler, ilahi tecelli (kader) karşısında bu kadar acizdir.
Soma'daki
yaşanan acıyı tedbirsizliğe bağlayıp, tedbir almayanları istifaya davet etseniz
de, Soma faciası bahane edilerek, Başkana ve Bakanlara sövülmesine sebep
tedbirsizlik olduğunu düşünmüyorum. Başbakana edilen küfürler, yapılan
saldırılar, Taksim'den, Kızılay’dan ayaklanmalar, Soma'da tedbir alınmadığı
için yapılıyor denilebilir mi? Tedbir almayan Başbakan'a küfür edilirken, hatta
Karaca Ahmet Mezarlığında medfun Annesinin kabri tarumar edilmesi için insanlar
organize edilmek istenirken, asıl vahşiliği, asıl caniliği ve gözü dönmüşlüğü, tedbirsizliğin arkasına saklayarak asıl yapmak istediklerini gizlediler.
Böylesi
felaketlerin altından ancak birlikte çıkarız, Başbakana söverek,
yakarak-yıkarak, diktatör istifa diye bağırarak hangi meselemizi
halledebiliriz. Hiç bir felaket bu ülkenin Başbakanına, anasına, avradına sövme
hakkı vermez.
Başbakan
Ecevit’te olsa, Kılıçdaroğlu'da olsa, Bahçeli'de olsa, böylesi felaketlerde
tedbir almadı gerekçesiyle Başbakana kimse sövemez. Gölcük depreminde Başbakan
Ecevit’e sövülmediği gibi.
Gölcük'te
deprem oldu, Veli Göçer hesap verdi. Neden Veli Göçer?
Yaptığı
binaları depreme dayanıklı yapmadığı için suçlu bulundu. O günün Bayındırlık
Bakanlığı, İmar Müdürlükleri neden gerekli denetimi yapmayıp, Veli Göçer’e
inşaat yapma ruhsatı verdi diyerek, dönemin ne Bayındırlık Bakanı, ne İmar Müdürü,
ne de Başbakanı Diktatör ilan edilmedi, istifaya davet edilmedi,
anasına-avradına sövülmedi.
O gün suçluyu
buldular ve Veli Göçer’den hesabını sordular ve içeri koydular.
Bugün
Soma'da bu ülkenin 301 evladı toprak altında can vermiş,
Soma'da 301 kişinin toprak altında can verdiği işletmenin patronu Alp Gürkan
hakkında neden tek bir haber yapılmadı?...
Koç'un
enerji taşeronu ve Mason olduğundan mı acaba?
Cemaat
medyası ve Doğan medyasına göre, 301 insana mezar olan Kömür ocağının patronu
Alp Gürkan masum, ama kartel ve paralel medyaya göre ‘katil Başbakan’ hesap
vermeliymiş!.
-3 Mart
1992 - Saat 20.00
Zonguldak -
Kozlu grizu patlamasında 263 kişi ölmüştü…
Hükümetin
Başbakanı, Sağ Demokrat Süleyman Demirel,
Hükümetin
Başbakan Yardımcısı, Sosyal Demokrat Erdal İnönü.
4 Mart 1992
Gazete Manşetleri; “Kan ağlıyoruz”
5 Mart 1992
Gazete Manşetleri; “Ölü sayısı 98’e çıktı. Toprağın altında hala 200’den fazla
yurttaşımız var.”
6 Mart 1992
Gazete Manşetleri; “Ocaklar alev alev. Kurtarma ekipleri tehlikede. Galeriler
barajlarla kapatıldı 150 işçi kaderine terk edildi”
Henüz
Başbakan Demirel Kozlu'ya gelmediği halde gazetelerin manşetlerinden Başbakana
sövülmedi.
Başbakan
Yardımcısı da, ilgili Bakan da yada kabineden başka bir Bakan da yoktu
ortalarda.
‘Hükümet istifa’, ‘katil
Başbakan’, ‘ Kaza değil, Cinayet! Diktatör istifa’ pankartlarıyla, Taksim’e, Kızılay’a
çıkıp yakıp-yıkanlarda yoktu.
8 Mart 1992
Gazete Manşetleri; “Kozlu işçileri gömüldü.”
9 Mart 1992
Gazete Manşetleri; “Koalisyon bozulursa savaş çıkar…” Erdal İnönü – Başbakan
Yardımcısı
Şimdi
yeniden bugüne, 13 Mayıs 2014 Soma’ya dönelim ve sövülen Başbakanı, hakaret
edilen Bakanı yeniden düşünelim.
Kim neyi
hak ediyor?
Allah
rızası için bu soruya cevap arayalım ve son 4 yıldır yaşadıklarımızdan sonra,
Özellikle
Gezi’den buyana bu topraklarda tezgahlanan oyunlarından sonra,
17-25
Aralık operasyonlarıyla 30 Mart seçimlerinde istedikleri neticeleri alamadıktan
sonra,
Soma
faciasında oynanmak istenen oyunu, hainlerin planlarını görmek için! Şu
tesadüflere dikkatleriniz çekmek istiyorum.
Fetullah
Gülen'in; "Ameliyat başladı, artık ilaç tedavisine dönülemez..."
mesajının üzerinden 6 gün sonra,
Sosyal
Medyada 'DirenSoma' ismiyle açılan hesaplardan 10 gün sonra,
Mehmet
Baransu'nun; "Manisa, İzmir ve çevresinde üzümler dolu sebebiyle %40 zarar
gördü. Bu daha baçlangıç..." twitinden 12 gün sonra
Emre Uslu'nun;
"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a oy veren, KAOS'a oy verir,
inanmayan FAVa atsın 6 ay beklesin..." twitinden sonra,
Mehmet
Baransu'nun 13 Mayıs Soma faciasından hemen sonra; "Bugünleriniz inanın
daha iyi günleriniz, felaketler ard arda gelecek..." twitinden sonra,
İngiliz
BBC’nin tam tekmil Soma’da pusuya yatmalarından sonra,
Alman Der
Spiegel’in ‘Cehenneme kadar git Erdoğan’ manşetlerini gördükten sonra, kaza
sonucunda 301 insanın ocakları söndü, yürekleri yandı denilebilir mi?
Yoksa
verilen mesajlar, yapacakları sabotajın şifreleri miydi?
Tabi mesele
onlar için Soma’da bir avuç kömür için verilen canlar değil.
Asıl
mesele, 12 yıldır bu topraklarda küresel para imparatorlarının dağıtılan
tezgahlarıdır.
İçerden ve
dışarıdan onca saldırıya karşı bu topraklarda tek başına kavga veren tek kişi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
İçeriden ve dışarıdan Erdoğan'a saldırı biçimi aynı.
Dışarıdan, Almanya'nın Der Spiegel'inden attıkları 'Cehenneme git Erdoğan!' manşeti, içerideki işbirlikçi hainleri tarafından karşılık ve destek buluyor.
Neden?
Çünkü içeriyi ve dışarıyı aynı merkezden idare eden; ‘Başbakanı indirirsek, bu topraklarda tezgahımızı yeniden açarız’ hülyasında olan küresel ve paralel çete, tüm stratejisini Başbakanı indirmek üzerine kurmuştur.
Hala bunu göremeyen Ak Partililer var memlekette!
Hala içeriden ve dışarıdan tüm hainler güçlerini birleştirirken, Ak Partiliyim iddiasında bulunup kavgayı tribünden seyreden, Belediye Başkanı, Milletvekili ve Bürokratlar kendi Paralel hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar.
İçeriden ve dışarıdan Erdoğan'a saldırı biçimi aynı.
Dışarıdan, Almanya'nın Der Spiegel'inden attıkları 'Cehenneme git Erdoğan!' manşeti, içerideki işbirlikçi hainleri tarafından karşılık ve destek buluyor.
Neden?
Çünkü içeriyi ve dışarıyı aynı merkezden idare eden; ‘Başbakanı indirirsek, bu topraklarda tezgahımızı yeniden açarız’ hülyasında olan küresel ve paralel çete, tüm stratejisini Başbakanı indirmek üzerine kurmuştur.
Hala bunu göremeyen Ak Partililer var memlekette!
Hala içeriden ve dışarıdan tüm hainler güçlerini birleştirirken, Ak Partiliyim iddiasında bulunup kavgayı tribünden seyreden, Belediye Başkanı, Milletvekili ve Bürokratlar kendi Paralel hayatlarını yaşamaya devam ediyorlar.
Dışarıdan
Küresel ve içerden Paralellerin planları bozulsun ve başlarına geçsin
istiyorum.
Yani demem
o ki, Soma'da giden canlardan dolayı sövülmüyor ülkenin Başbakanına, seçimle
indiremedik diye çıldırıyorlar.
Milletimiz
ve ümmet ellerini semaya açıp, Soma'da vefat edenlere Allah, rahmet ve mağfiret
yağdırsın,
Mahzur
kalanlara yardımını göndersin,
Bekleyenlere
sabırlar lutfetsin diyerek dualarını birleştirdi.
Siz, 301
insanın acısı üzerinden siyaset devşirerek şerefsizlik yaptınız.Böylesi bi günde de alçaklığınızı ispat ettiniz ya,
Ne
demeliyim size bilmiyorum ki!?
Ermeni
oldunuz,
Çapulcu
oldunuz,
Müftü
karısı oldunuz,
Abi
oldunuz,
Abla
oldunuz,
Şakirt
oldunuz,
Maden
işçisinin karısı oldunuz.
Ama ihanetinizden
vazgeçip adam olamadınız...
Sizi gidi
hain sürüngenler sizi!
Ömrünüz küresellerin
önlerinde diz çökmekle geçti,
Onların
tetikçileri patronlarınızın önlerinde alçakça süründünüz.
Doğrulup
ayağa kalkamadınız ve kalkamayacaksınız.
Adam
değilsiniz vesselam…
21 Mayıs 2014
mus@bhy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder