Translate

3 Ağustos 2020 Pazartesi

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ






İstanbul sözleşmesi, cinsiyet eşitliği maskesiyle LGBT'lilere özgürlük verip, LGBT'li kadına da erkeğe de şiddeti önleyecekti! 6284'le kadının beyanını esas alarak, kadın korunacaktı!
Ömür boyu nafakayla kadının geleceği kurtulacaktı!
Bu düzenlemeler Avrupa Konseyi Sözleşmesi olarak yazıldı,
İstanbul sözleşmesi olarak 11 Mayıs 2011'de imzalandı ve sözleşmeye uyum yasaları olarak 6284 sayılı yasa da çıkarılarak 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
Lakin sözleşme ve yasalar bu ülkede ne aile kurumunu koruyabildi,
Ne de kadını erkeğin
şiddetinden kurtarabildi!
Bu iki düzenlemeyle, cinsel yönelimle, cinsiyet eşitliği (ne demekse) sağlanarak, erkeğin erkekle, kadının kadınla sevişmesini meşru sayarak, kadını da, erkeği de, toplumu da ifsada düşürmüştür!
İstanbul sözleşmesi;
Ne kadına şiddeti azaltmıştır!
Ne de aileyi koruyabilmiştir!..


Türk aile kurumu ve kadını erkek şiddetinden korumak isteniyorsa;
BM'nin desteklediği,
AB'nin desteklediği,
CHP'nin desteklediği,
HDP'nin desteklediği,
Fetö'nün desteklediği,
Canan Kaftancıoğlu'nun desteklediği,
Barış Atay'ın desteklediği,
Tüm feminist ve de LGBT derneklerinin desteklediği,
Dünyanın en nefret ettiği iki aile Rockefeller ve Rothschild'lerin fonladığı İstanbul sözleşmesinden ve sözleşmenin uyum yasalarından tez vakitte vazgeçilmesi,
Toplumun ve ailenin mayasını bozan İstanbul sözleşmesinin yürürlüğünün durdurulması,
Kadının beyanını esas alan,
Ömür boyu nafaka uygulaması,
Nafaka ödeyemeyecek gücü olmayana hapis cezası yasalarının kaldırılması acil önem arzetmektedir!
İstanbul sözleşmesi ve uyum yasaları bu milletin hayrına olsa,
Destekleyen taraflar "İstanbul sözleşmesi" uygulansın yürüyüşleri yaparlar mı?
İstanbul sözleşmesiyle ve uyum yasalarıyla aile kurumu yıkılırken ve kadın öldürülürken hala ısrarla İstanbul sözleşmesinin yürürlükte kalmasını savunmak ve hala ısrarla bu sözleşmenin uygulanmasını istemek körlük değilse ihanettir!


Hiç bir toplumun kabul edemeyeceği ahlaksızlıkları sözleşme adıyla bu ülkede hayata geçirmek,
Batının kokuşmuş ideolojisini kopye edip İstanbul Sözleşmesi maskesiyle politika haline getirmek,
Bu kadim milletin kendi değerlerini, kendi medeniyetini üzerine inşa ettiği aile kurumunu bi İstanbul Sözleşmesiyle yıkmak gaflet değilse ihanettir!
Hem erkeğe, hem kadına, hem de aileye!..


Peygamberimiz sav Efendimiz'in; "Kadınlarınız size Allah'ın emanetidir!..." sözüne itiraz eden,

Kimsenin emaneti olmadıklarını ilan eden gevşeklere söyleyin;

İslam'da 'emanet'in ifade ettiği mana; her hangi bir şeyin sizin olmadığını, malınız ve mülkünüz olmadığını ifade etmektir!

Efendimiz'in; "Kadınlar size Allah'ın emanetidir!..." hadisinde ifadesini bulan emanetten kasıt;

"Erkekler kadınların sahibi değildir!

Kadınlar erkeklerin malı değildir!

Erkekler kadınları istedikleri muameleye tabi tutamazlar.." demektir!

Yani,

Efendimizin; "Kadınlar size Allah'ın emanetidir!.." sözüne itiraz edenler; "Hayır, biz emanet değiliz, erkeklerin malıyız!,

Erkekler bizim sahibimizdir!" mi demek istiyorlar?

İmanımız gereği,

Analarımızın ayağının altına cenneti koyan Allah cc,

Kadınlarımızı da erkeklere emanet etmiştir!

Siz kendinizi emanet olarak saymayın,

Biz, Allah'ın emanetine gözümüz gibi bakarız,

Asla o emanete ihanet etmeyiz,

O emaneti zayetmeyiz!

Siz varya siz!

Erkeklikten ve adamlıktan nasipsizler emanete ihanet edince,

Sokak ortasında, öz kızının gözleri önünde bir anayı vahşice katlederek emaneti zayi edince de,

Bu vahşetin vebalini İslam'a yüklersiniz!

Sanki 90 yıldır bu topluma Laiklik değilde İslam hakimmiş gibi,

İslam'a saldırırsınız!

Ne kadar itiraz ederseniz edin!

Ne kadar laik olursanız olun!

Sadece kadınların değil,

Sadece erkeklerin de değil,

Tüm insanlığın dertlerine tek çare İslam'dır!

Kur'an-dan başka,

İslam'dan başka insanlığın bu vahşetlerden kurtuluş çaresi yoktur!

İstediğiniz kadar yasaları değiştirin!

İstediğiniz kadar kadının beyanını esas alın!

İstediğiniz kadar İstanbul sözleşmesi imzalayın!

İstediğiniz kadar ömür boyu nafakada direnin!

İstediğiniz kadar kadın erkek eşitliğine dair yasalar çıkarın!

Hangi değişimi yaparsanız yapın!

Hangi bakanlığı kurarsanız kurun!

Hangi derneği açarsanız açın!

Ne kadına özgürlüğünü verebildiniz,

Ne de koruyabildiniz!

Kadına yapılan şiddetinde ötesinde vahşeti durduramadınız!

Durduramıyorsunuz!



Devlet, bu İstanbul Sözleşmesini,
Eşcinselliği meşrulaştıran 6284 sayılı yasayı,
Yarın çok geç olmadan bugün derhal feshetmeli!


Sayın Cumhurbaşkanım!
KADEM'i dinlemeyin!
Bi İstanbul Sözleşmesi 18 yıllık tüm doğrularınızı götürüyor!
Bu sözleşme bugün feshedilmeli!
Hemen!



3 Ağustos 2020
mus@bhy

17 Şubat 2020 Pazartesi

Erdoğan'ın enkazı...

"Erdoğan’ın enkazını kaldıracağız!
17 yıldan beri millete kan kusturan,
17 yıldan beri milleti inim inim inleten,
FETÖ’nün siyasi ayağının bir numarası, Recep Tayyip Erdoğan’a karşı birlik ve beraberlik içinde olacağız! O'nun enkazını kaldıracağız!.." Engin Özkoç - CHP Genel Başkan Yardımcısı

Bu Engin Özkoç'un söylediklerini daha çok firari Fetö'cüler de söylüyor ve avuçları açık bekliyorlar Erdoğan'ın indirileceği, enkazının kaldırılacağı günü...

100 yıl evvel darbeyle indirilen Abdülhamit Han'a da aynı şeyleri söylemişlerdi içimizdeki ittihatçı ve jöntürkler; "33 yıl millete kan kusturdu!
33 yıl milleti inim inim inletti!
Devletin hazinesini israf etti!
Dini kitapları yaktı!.." yalanlarıyla,
İstiklal şairi Mehmet Akif'e yazdırdıkları şiirlerle,
Elmalılı Hamdi Yazır'dan aldıkları fetvalarla,
Kurdukları kirli ittifaklarla indirdiler koca Sultanı...
İndirildiği gün
Yıldız sarayını yağmaladılar!
Tahkir ettiler!
Tezyif ettiler!
İstibdatçı dediler!
Diktatör dediler!
Baykuş dediler!
Darbeyle indirdiler,
Selanik'li bi yahudinin evine sürgün ettiler!
Sürgün edildiği gün; “Benden sonra bu memleketi 10 sene idare etsinler, 100 sene idare etmiş sayacağım!.." dediği günden itibaren 10 yıl içerisinde Cihan
İmparatorluğunu yıktılar,
Coğrafyayı parçaladılar,
Bu milleti 783 bin kilometrekareye hapsettiler,
Bu topraklarda kan ve göz yaşı üzerine 100 yıllık bi saltanat kurdular!
Abdülhamit Han'a istibdatçı diyen,
İndirmek için her türlü şerefsizliği yapan aklın hocalarından ittihatçı Rıza Tevfik, Abdulhamit sonrası;
"Tarihler adını andığı zaman,
Sana hak verecek hey koca Sultan!
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyasi Padişahına..." demek suretiyle pişmanlıklarını dörtlüklerle ifade etmişti!
100 yıl sonra aynı ittihatçı kafa bugün yeniden meydanlarda!
Engin Özkoç'a sormak lazım;
100 yıl evvel Abdulhamit'i indiren,
Sürgün eden,
Enkazını(!) kazıyan ittihatçılar, Abdulhamit'i indirdiklerine 100 yıl boyunca pişman oldular!
100 yıl boyunca bu topraklar kan ve göz yaşı gölüne döndü!
100 yıl sonra coğrafyanın akan kan ve gözyaşını dindirmek,
Bu toprakları yeniden barış ve kardeşlik, adalet ve merhamet yurdu yapmak için;
Sevakin'den Katar'a,
Afrika'dan Balkanlara,
Ortadoğudan Kafkasyaya,
Akdeniz'den Libya'ya,
Cerablus'tan el-Bab'a
Afrin'den İdlip'e bu milletin bayrağını diken Erdoğan kimi inletti de Erdoğan'ın enkazını kazıyacaksınız sayın Özkoç?

Engin Özkoç'a göre;
El-Bab'a,
Afrin'e,
Rasulayn'a dikilen bu milletin bayrağı "Erdoğan'ın enkazıdır!.."
Sevakin'e,
Somali'ye,
Katar'a,
Libya'ya kurulan üsler "Erdoğan'ın enkazıdır!.."
Akdenizin ortasındaki Türk donanmasıdır Erdoğan'ın bıraktığı enkaz(!)...
Engin Özkoç,
Bu enkazları kazıyacak mış!
Yani Erdoğan'dan sonra bu zihniyet iktidara gelirse;
Bu milletin evlatlarının Afrin'e, El-Bab'a diktikleri bayraklar indirilecek!
Sevakin'de,
Somali'de,
Katar'da kurulu üsler dağıtılacak,
Akdeniz'deki sismik ve sondaj gemileri geri çekilecek!
Yerli savunma,
Yerli otomobil,
Yerli projelerin tamamı durdurulacak!
Yerli İHA/SİHA gömülecek!
Ve böylece Erdoğan'ın enkazı kazınmış olacak!
Engin Özkoç'un "kazıyacağız" dediği enkaz tam da bunlar!
Hiç kusura bakmasınlar,
Biz 100 yıllık enkazlarını kazımak için 100 yıl bekledik!
Bi 100 yıl da Engin Özkoç'lar beklesin!
Kazıyabileceklerse 100 yıl sonra kazısınlar Erdoğan'ın enkazını!







16 Şubat 2020
mus@bhy

13 Şubat 2020 Perşembe

FETÖ'nün Siyasi Ayağı!..


"Bu CHP'ye oy verirseniz, Fetöye oy vermiş olursunuz!.." Yıldıray Sapan - CHP eski Milletvekili (ihraç)


"Partimiz ne kadar inkar etse de Fetö ile ittifak yaptık!.." Birgün Ayman Güler - CHP eski Milletvekili (ihraç)


"CHP Fetö'ye teslim oldu!.." Yılmaz Ateş - CHP eski Milletvekili (ihraç)




         "Erdoğan bizi ziyaretinden sonra benim hakkımda; 'Evvela bunların hakkından gelmek lazım...' dedi..." Fetullah Gülen


          "Fetö'nün siyasi ayağı Recep Tayyip Erdoğan'dır!.." Kemal Kılıçdaroğlu

          Fetö'nün dershanelerini kapatan Erdoğan!
          Fetö'nün okullarını kapatan Erdoğan!
          Fetö'nün televizyonlarını kapatan Erdoğan!
          Fetö'nün gazetesini kapatan Erdoğan!
          Fetö'nün sermayesine devlet olarak el koyan Erdoğan!
          Fetö'yü terör örgütü,
          Fetö'cüleri terörist olarak devletin kırmızı kitabına yazan Erdoğan!
          17-25 Aralık'ta Fetö'cüler tarafından koluna kelepçe takılmak istenen,
          15 Temmuz'da Fetö'nün piçleri tarafından öldürülmek istenen Erdoğan Fetö'cü oluyor!

          Lakin, Fetö'nün kapatılan okullarının,
          Kapatılan televizyonlarının,
          Kapatılan gazetesinin kapılarında nöbet tutan,
          15 Temmuz gecesini Bakırköy Belediye Başkanının evinde izleyen,
          Darbe saldırısını maskelemek,
          Fetö'cü darbecileri aklamak adına 15 Temmuz'un adını "kontrollü darbe" koyan,
          Fetö'cülere özgürlük adına Fetö'nün ablalarıyla kolkola           Ankara'dan İstanbul'a yürüyen,
          6 danışmanı Fetö'den tutuklu Kemal Kılıçdaroğlu anti-fetöcü oluyor memlekette!..









          Sayın Kılıçdaroğlu'na sormak lazım;
          Fetö'nün siyasi ayağı Erdoğan madem,
          Öncesinde merhum Demirel, merhum Ecevit Fetö'nün hangi ayağıydı?
          Ya da;
          Dershanelerin kapatılmasının ertesinde, 
          17-25'le Fetö'yle yollarını ayıran Erdoğan'dan sonra bu ülkede Fetö'nün siyasi ayağı kimdi?..

          Fetö'nün terör örgütü olduğu tescil edildikten öncesi ve sonrasındaki siyasi duruşlar kimin ne ayak olduğunu ortaya koyuyor aslında!

          CHP'den ihraç edilen eski Milletvekillerinin şahitliğine bakılırsa, 
     Son 10 yılda CHP'de Genel başkan ve danışman kadrosu, Milletvekili ve Belediye Başkanları tespitlerinde Fetö operasyonlarının neticesinde şekillendiği görülmekte!

          Fetö'nün siyasi ayağı kimdir bilemem,
          Bildiğim;
          Fetö'nün siyasi ayağı da, bürokratik ayağı da,
          Fetö'nün her ayağı bu ülkenin istiklali için, 
          Bu milletin istikbali için en büyük tehdittir!
          Erdoğan içinde tehdittir!
          Kılıçdaroğlu içinde en büyük tehdittir!

    Kılıçdaroğlu; "Fetö'nün siyasi ayağı Erdoğan'dır!.." deyince,
       Erdoğan da; "Fetö'nün siyasi ayağı Kılıçdaroğlu'dur!.." deyince ne Fetö'yle mücadele yapılmış olur, ne de Fetö tehtidi biter bu ülke de...

          Bu ülkede,
          Fetö'nün siyasi ayağının kırılması, 
          Bürokratik ayağının dağıtılması,
      Fetö'nün bu topraklardan kökünün kazınması isteniyorsa,
         Sayın Kılıçdaroğlu ve ittifakı,
         Muhalefet ve iktidar,
   Erdoğan'ın tek başına verdiği mücadeleye bilgi ve belgeleriyle destek vermek borcundadır!

        Ötesi Fetö'ye destektir!
        Fetö'ye hizmettir!..

13 Şubat 2020
mus@bhy

19 Ocak 2020 Pazar

ALGINIZ BATSIN!...

Ak Parti iktidarında yapılan köprülerin ve oto yolların paraları, 'köprüden geçmeyen milletin cebinden ödeniyor...' diye algı pompalıyorlar ya!...
Gelin Osman Gazi Köprüsünün hesabını birlikte yapalım,
Parası kimin cebinden çıkmış?
Osmangazi Köprüsü;
Köprü + bağlantı otoyolları devletin kasasından tek kuruş çıkmadan yaklaşık 10 milyar dolara maloldu.
Köprünün işletmesi, bakım ve onarımı, gelir ve gideri 15 yıl 4 ay süre ile araç başı 40 dolar ve günlük 40 bin araç geçiş garantisiyle Otoyol A.Ş'ye verildi!...
Devletin taahhüdü, günlük köprüden geçen araç sayısı 40 binden az olursa, devlet şirkete araç başına 40 dolar vererek bunu 40 bine tamamlayacak 15 yıl 4 ay boyunca...
Köprüden hiç araç geçmezse,
Devlete günlük maliyeti; 40.000 * 40 = 1.600.000 dolar,
Yıllık maliyeti; 1.600.000 * 365 = 584.000.000 dolar.
Köprünün maliyeti 10 milyar dolardı.
10 milyar / 584 milyon = 17 yıl 1 ay yapıyor.
Yani 17 yıl 1 ay köprüden hiç araç geçmese bile,
15 yıl 4 ay sonra kendisinin olacak Osman Gazi Köprüsünü devlet 17 yıllık sıfır faizli bir finansmanla köprü ve otoyolu yaptırmış oluyor.
Kaldı ki;
Hizmete girdiği 2016 Haziran'ından bugüne ortalama günlük araç geçişi 30 bin,
Günlük araç geçişi 40 bine ulaştığında devletin kasasından tek kuruş çıkmayacak,
Günlük araç geçişi 40 bini geçtiğinde oluşan fark yine devlete ödenecek!...
Bu mu devlete zarar?
Algınız yerin dibine batsın!...

***


25 yıllığına 22 milyar 152 milyon Euro + KDV'ye İGA'ya kiralanan İstanbul Havalimanı,
6 Nisan 2019 - 31 Aralık 2019 arası 9 aylık dönemde, yıllık garanti edilen 233,1 milyon Euro'luk dış hatlar yolcu geliri 255,6 milyon Euro'ya ulaşması neticesinde, aradaki 22,4 milyon Euro İGA tarafından devlete ödendi!...
Devletin kasasından tek kuruş çıkmadan yapılan İstanbul Havalimanından devlet 25 yılda 22 milyar 152 milyon + KDV alacak,
Yetmedi, yıllık garanti edilen 233,1 milyon Euro'dan KDV alacak,
Yetmedi, yıllık garanti edilen ücret aşıldığında aradaki farkı alacak,
Aynı devlet, kasasından tek kuruş çıkmadan yapılan İstanbul Havalimanının 25 yıl sonra tümünü alacak!
Ve bu Havalimanı devletin zararı olacak!
Öyle mi?..
Algınız batsın!...

19.01.2020
mus@bhy