Translate

26 Aralık 2019 Perşembe

KANALİSTANBUL

"Kanalİstanbul yapılırsa İstanbul 8.500 yıllık su kaynaklarını kaybedecek!
Bu projeyle sadece yer üstü su kaynaklarımız değil, yeraltı su kaynaklarımız da yok olacak!..
Bunu bile bile hiç kimse bu projeyi des tek le ye mez!..." Ekrem İmamoğlu
Yalanın batsın emi!..
Bu zihniyetin bu yalanları bugünün yalanları değil tabi!
Geçmişte de aynı yalanları söylediler,
Bu ülkede heykel dışında yapılan her şeye karşı çıktılar!
Bugün Kanalİstanbul'u felaket görenlerin tamamı,
1970'lerde temeli atılan bugünkü adıyla 15 Temmuz Köprüsüne de 'felaket' diyerek karşı çıkmışlardı!..
-"Boğaziçi köprüsü İstanbul'un ve Türkiye'nin başına gelen en büyük felakettir!..." Mimarlar Odası
-"Köprü müthiş bir kazık olacak!.." Ali Gevgilili
-"Köprü akıl ve hesap işi değildir!..." Besim Üstünel
-"Hükümet; 'köprüyü yapacağız!... Yapacağız işte!.. Yapacağız da yapacağız!..' diye inat edip duruyor!.." Talat Halman
-"Köprü, toplum bünyesinde korkunç tahribat açacak bir projedir!..." Demirtaş Ceyhun
-"Bu köprüyle ne biz övünebiliriz, ne de çocuklarımız!..." İlhan Selçuk
-"Köprü yapacağınıza bi kaç araba vapuru daha yapılsın. Üretken olmayan yatırımlar Türk ekonomisi için büyük bir sarsıntı teşkil edecektir!.." Gülten Kazgan
-"Boğaziçi köprüsü lüks ve gösteriş yatırımıdır!.." Metin Cizreli
-"Bu köprü sağcıların köprüsüdür!..." Nadir Nadi
-"Köprü çok hatalı ve tehlikeli bir tutum ve dünya sanatseverlerine büyük saygısızlıktır!..." Selami Sözer
-"Boğaz köprüsünden utanç duyuyoruz!.." Şiar Yalçın
-"İnsanca yaşamak istiyoruz! Köprüye hayır!..." TİP
Aradan geçen 50 yılda nokta kadar değişen bi şey yok bu zihniyette!
50 yıl evvel, Boğaz Köprüsü felakettir diyenlerin tamamı,
50 yıl evvel, Boğaz Köprüsü cinayettir diyenlerin tamamı,
50 yıl evvel, Boğaz köprüsü ihanettir diyenlerin tamamı,
50 yıl sonra; "Kanalİstanbul felakettir!"
"Kanalİstanbul cinayettir!"
"Kanalİstanbul ihanettir!..." diyorlar!...
Bu zihniyet; İkinci köprü (FSM)'ye 'felaket' dedi, karşı çıktı!
Üçüncü köprü (YSS)'ye 'felaket' dedi, karşı çıktı!
Marmaray'a 'felaket' dedi, karşı çıktı!...
Avrasya'ya 'felaket' dedi, karşı çıktı!...
Osmangazi köprüsüne 'felaket' dedi, karşı çıktı!...
Üçüncü Havalimanı (İstanbul)'a 'felaket' dedi, karşı çıktı!
Çanakkale köprüsüne 'felaket' dedi, karşı çıktı!..
İstanbul-İzmir otoyoluna 'felaket' dedi, karşı çıktı!..
Yerli İHA/SİHA'ya 'felaket' dedi, karşı çıktı!
Yerli Tank-Palet'e 'felaket' diyerek karşı çıkıyor!...
Hakkaten bu CHP'lilerin bir gün olsun heykele karşı çıkıp; "İSKİ'nin girişine devasa heykel yapmak 'felakettir!'" dediklerini duydunuz mu?
Duyamazsınız!
Soru şu;
Felaketin kendisi, Boğaz köprüsü müymüş?
Yoksa; Boğaz köprüsüne 'felaket' diyebilen zihniyet miymiş!
Bu ülke için 'felaket' olan ne Boğaz köprüsü, ne de KanalIstanbul'dur.
Asıl 'felaket', CHP'nin kendisidir!..
Siz onların yalanlarını dinlemeyin,
Göreceksiniz o Kanalİstanbul yapılacak,
Tarihin ve Karadenizin akışı değişecek,
50 yıl sonra Kanalİstanbul'u yapanlara dualar edilecek,
Boğaz Köprüsünü yapanlara edildiği gibi...
Bugün Kanalİstanbul'a felaket diyenler de,
50 yıl sonra bu ülkede heykel dışında yapılan her şeye 'felaket' demeye devam edecekler...

***


"Kanalİstanbul yapılırsa Trakya'yı savunamayız!.." İlker Başbuğ
Kanalİstanbul yapılırsa Türkiye bölünürmüş!
Trakya işgal edilirmiş!
Ülke savunmasında zafiyet oluşurmuş!
Böyle düşünen, yazan ve çizen koca koca adamlar var memlekette!
Tam bi çaresizlik!
Eğer siz savunma karargahlarınızı sınırlarınıza yerleştirmişseniz savunacakta bi vatanınız kalmamıştır demektir!
İlker Başbuğ gibi düşünen, yazan ve çizenlere söyleyin!
Vatan savunma karargahını Balkanlara kurmazsan ne Trakya'yı savunabilirsin, ne de İstanbul'u!
Bu milletin evlatları Fırat Kalkanıyla El-Bab'a,
Zeytin Dalıyla Afrin'e,
Barış Pınarıyla Resulayn'a,
Gaziantep'i,
Kahramanmaraş'ı,
Koca bi Anadolu'yu savunmak için indi!
Katar'da,
Sevakin'de,
Mogadişu'da,
Libya'da kurulu karargahlar bu toprakları savunmak içindi!
Yoksa,
Kanalİstanbul'la Trakya'yı kaybederiz vehmine kapılırsanız,
Ne İstabul'u savunabilirsiniz,
Ne de bu toprakları!...
Kanalİstanbul Trakya'yı ikiye bölüyor ve böylece Trakya'nın savunmasını imkansız kılıyor madem,
İstanbul'u ikiye bölen Boğazı nereye koyacağız?
Boğazla ikiye bölünmüş İstanbul'u gemileri karadan yürüterek nasıl fethettiyse Fatih,
Evlatları da Kanalİstanbul'la ikiye bölünmüş Trakya'yı da, İstanbul'u da yerli savunmasıyla savunacaktır!
Rahat olun!
Ve vazgeçin artık Batı'nın gül hatırına yapılan şeylere karşı çıkmaktan!
Kurtulun artık öğrenilmiş/öğretilmiş çaresizlik sendromundan!

***

Kanalİstanbul halka sorulmadan yapılamazmış!..
He canım he!
Siz!
Ezanın dilini değiştirip,
18 yıl boyunca bu topraklarda 'Tanrı Uludur!' diye ezan okuttururken,
Milletin alfabesini değiştirip hafızasını silerken,
Vatandaşın başına zorla şapka giydirirken,
Lozan'da Musul ve Kerkük'ü küresel hırsızlara terkederken,
Halifeliği kaldırarak ümmetin başını koparırken halka sordunuz ya!..
İstanbul'un Belediye Başkanı Kanalİstanbul'u #HalkaSoralım diyo ya,
Hakkaten kendisi iş başına gelir gelmez İSKİ'nin önüne diktiği 1 milyonluk heykeli halka sordu mu?



mus@bhy
26 Aralık 2019



2 Aralık 2019 Pazartesi

TÜRKİYE AKDENİZ'DE...

Onlar bu milleti yeniden 783 bin kilometre kareye hapsetmenin hesabındaydı!
Gezi, 17-25, 15 Temmuz saldırıları, bu milleti sınırları içerisine hapsetmek,
Türkiye'nin güneyinde inşa edecekleri terör koridoruyla bu Coğrafyanın kaynaklarını Akdeniz üzerinden Londra'ya teslim etmekti asıl planları!
Yeni 100 yıllık projeleri buydu!
Türkiye'yi içerde Gezi'yle,
17-25 Aralık'la,
15 Temmuz'la,
Terörle-dolarla durdursalardı,
Türkiye 783 bin kilometreye hapsedilseydi,
Ne Fırat Kalkanıyla el-Bab'a,
Ne Zeytin Dalıyla Afrin'e,
Ne de Barış Pınarıyla Rasulayn'a, Telabyad'a bu milletin sancağını dikemeyecek,
Akdeniz'e inemeyecekti.
Böylece Türkiye'nin güneyinde o terör koridoru kurularak hem Coğrafya, hem de Akdeniz bi 100 yıl daha Londra'ya bağlanacaktı!
Küresel hesap buydu!
Başkan Erdoğan 100 yıllık küresel hesapları bozdu!
Gezi'de bozulan hesap bu hesaptı!
17-25 Aralık'ta,15 Temmuz'da bozulan hesap Erdoğan'sız Türkiye,
Türkiye'siz Coğrafya,
Türkiye'siz Akdeniz hesaplarıydı!
Gezi'yle, 17-25'le, 15 Temmuz'la, dolarla, terörle içerde teslim alınamayan Erdoğan,
Fırat Kalkanıyla el-Bab'a,
Zeytin Dalıyla Afrin'e girerek terör koridorunun Akdeniz'e inecek kapısını kapattı!
Barış Pınarıyla terör koridorlarını tarihin çöplüğüne gömdü!
Yetti mi?
Yetmedi!
Türk donanması Akdeniz'e indi!
Çıldırdılar!
Tehdit ettiler!
Türkiye geri adım atmadıkça delirdiler!
Akdeniz'in ortasında Türkiye - Libya sınır hattı yeniden çizilerek son öldürücü darbe de vurulmuş oldu!
Onlar Türkiye'yi içerden ve dışardan kuşatıp, içeriye hapsedeceklerdi!
Hesapta bozuldu, oyun da bozuldu.
Başkan Erdoğan tüm kuşatmaları yardı,
Hem kara da, hem deniz de,
Afrin'den el-Bab'a,
Rasulayn'dan Telabyad'a,
Musul'dan Kerkük'e,
Doğu Akdeniz'den Libya'ya yeni hatlar çizdi,
Yeni cepheler açtı!
Suriye'nin kuzeyinde 9 yılda kurulan küresel tezgahı 9 günde dağıtan Erdoğan,
Akdeniz'de kurdukları küresel sofrayı da Libya antlaşmasıyla tarihin çöplüğüne gömdü!..
Türkiye-Libya arasında yapılan antlaşmayla Batı'nın Akdeniz üzerinde yaptığı tüm küresel hesaplar bozuldu!.
100 yıl önce Lozan'da Türkiye'ye çizilen sınırlar,
100 yıl sonra yeniden güncelleniyor!
Haritalar yeniden çiziliyor!
Suriye'nin kuzeyinde çizildi!
Akdeniz'in tam ortasında çizildi!
Ne Lozan kaldı ne de Sevr!
Onlar Türkiye'yi kuşatacaklardı,
Kendileri kuşatıldı!
Bu Batı tabi Erdoğan'a diktatör diyecek!
Tabi Erdoğan'ı indirmek için her haltı yiyecek!
Çok net altını çizerek ifade ediyorum!
Savunma gücümüz millileştikçe,
100 yıl da Batı'ya kaptırdığımız her şeyimizi Erdoğan'la geri alıyoruz/alacağız!
Suriye'de, Akdeniz'de, Libya'da, Katar'da, Afrika'da Balkanlarda, Kafkaslarda ne işimiz var sorusunu soran,
Kanalİstanbul'u ihanet sayan mandacı zihniyetlere teslim edersek bu ülkeyi,
'Genç umutlar' yalanıyla bu ülkeyi Ali Babacan, Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş'tan birine teslim edersek,
Daha net bi ifadeyle;
Bu konjonktürde soğan-sarımsak hesabıyla Erdoğan'dan vazgeçersek,
Afrika'da, Katar'da, Akdeniz'de, Afrin'de, el-Bab'ta, Rasulayn'da yeniden küresel bayraklar dalgalanır,
Ne S-400'ler kalır,
Ne İHA/SİHA'lar kalır,
Ne milli savunma kalır,
Bu topraklar yeniden içeriye hapsedilir,
Küresel sofralarda yeniden bu milletin kaynakları pay edilir!..

Demedi demeyin!...


2 Aralık 2019
mus@bhy






25 Ekim 2019 Cuma

Bu Batı katildir!

"Sanırım biz bir yalanın içinde yaşıyoruz.
Bu yalan şu: İyi olan, asil olan, yardımsever olan bizleriz.
Barbar olan, katil olan, gerici olan müslümanlardır!.
Gerçek bu değil.
İnanıyorum ki, biz Batılılar dünyayı değerlerimizin, fikirlerimizin ve dinimizin mükemmelliğiyle fethetmedik.
Yalnızca başkalarından daha acımasızdık.
Haçlı Seferleri'nde 4 milyon insanı öldüren Müslümanlar değildi.
Dünyayı sömürgeleştirirken 50 milyon insanın ölümüne sebep olanlar Müslümanlar değildi.
1. ve 2. dünya savaşlarında 70 milyon insanın ölümüne sebep olanlar Müslümanlar değildi.
6 milyon Yahudi'nin ölümüne sebep olanlar da Müslümanlar değildi.
Aksine bütün bunlar Batı dünyasının zorbalığıydı.
Bunu bu şekilde anlamamız gerek." Jürgen Todenhöfer - Alman Gazeteci
Bizim gazetecilere göre de;
Dünyanın en iyi insanları Batılılar, en kötü insanları müslümanlar!
Dünyanın en yardımsever insanları Batılılar, en acımasız olanı müslümanlar!
Dünyanın en asil insanları Batılılar, en yobaz olanları müslümanlar!
Osmanlının yıkılışıyla dünyanın hem dengelerini bozdular, hem de genlerini bozdular!
Kendileri öldürdüler insanı da, insanlığı da,
Katliamları müslümanlara yazdılar!
Kendileri geldiler müslümanların topraklarını işgal ettiler, istila ettiler, kaynaklarını sömürdüler,
Müslümanların birbirlerini öldürdükleri yalanını söylediler!
Hem teröristin eline silah verdiler müslümanların topraklarına indirdiler,
Hem de müslümanları teröriste karşı koruma ve kollama filmleri çevirdiler!
DAEŞ'i Ortadoğuda sahaya indirdiler,
DAEŞ'i durdurmak için karşısına PYD/YPG'yi koydular!
Her iki örgütünde patronu aynı Batı!
Her iki örgütün eline silah veren de aynı Batı!
Bölge insanı müslümanları DAEŞ'ten korumak için bölgenin kaynaklarına çöken de aynı Batı!
Tam Hollywood flimi!
Terör örgütlerinin isimlerinin başına 'islami' koymayı da ihmal etmiyorlar tabi,
Sonra da; 'ölen de müslüman, öldüren de müslüman' algısıyla,
Hem kendi katliamlarını maskelediler, hem de insanları öldürdüler!
Hiç bir terör örgütünün patronu müslümanlar olmadığı halde,
Tüm teröristler müslümanların topraklarında sahaya indirildi,
Ve sadece müslümanları öldürdü!
Yok öyle isimlerinin başına 'islami' koyarak teröristlerin müslüman olduğu algısını pompalamak;
Hizbullahın patronu da Batı,
El Kaide'nin patronu da Batı!
Taliba'nın patronu da Batı,
Haşdi Şabi'nin patronu da Batı!
PKK'nın patronu da Batı,
Fetö'nün patronu da Batı!
PYD/YPG'nin patronu da Batı,
DAEŞ'in patronu da Batı!
DAEŞ'in öldürdüğü inasanın katili de Batı,
PKK/PYD/YPG'nin öldürdüğü insanın katili de Batı!
El-Kaide'nin öldürdüğü insanın katili de Batı,
Taliban'ın öldürdüğü insanın katili de Batı!
Bu Batı katildir!
Bu Batı teröristtir!
Bu Batı'nın insanlığa vereceği hiç bir şey yoktur!
Asrın başında yıktıkları imparatorlukla birlikte yeryüzünde adalet ve merhamet üzerine kurulu düzeni de yıktılar!
Yerine dolar üzerine kurdukları kapitalist ve emperyalist sistemle insanlığa kan ve gözyaşından başka bişey veremediler!
İnsanlık 100 yıldır huzurun ve merhametin hasretini yaşıyor!
İşte şu anda bu coğrafyada çekilen sancılar, verilen kavgalar,
Batının 100 yıl evvel bozduğu düzenin bu topraklarda yeniden inşası içindir!
100 yıllık kan ve gözyaşı üzerine kurulu emperyalist düzen yıkılacak!
Yerine insanlığın beklediği,
Bu topraklarda yeniden adalet ve merhamet üzerine kurulu yeni bir medeniyyet inşa edilecek Allah'ın izniyle!
Bu yeni düzeni bu bu topraklarda, bu milletin evlatlarından başka kuracak, insanlığa nefes aldıracak başka bir millet yoktur!
Vazgeçmeyeceğiz!
Millet olarak yolumuzdan dönmeyeceğiz!
100 yıldır beklenen yeni bir dünyayı muhakkak kuracağız!
Dünyanında, insanlığında bozulan genlerini yeniden düzene sokacağız!
O zaman görecek insanlık kendi katilinin kim olduğunu;
Müslümanlar mı, Batı mı?

25 Ekim 2019
mus@bhy

29 Temmuz 2019 Pazartesi

Bir kişiye 9 pul!

Üstad'ın lisanıyla adaletsiz paylaşımın tarifi; "Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul..."

***

Bülent Arınç;
Eski Bakan,
Eski Başbakan Yardımcısı,
Eski TBMM Başkanı,
Yeni Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi,

Oğlu Ahmet Mücahit Arınç Ak Parti İstanbul Milletvekili...

***

Fatma Betül Sayan Kaya;
Nam-ı diğer eski Aile Bakanı...

Fatma Betül Sayan Kaya bi dönem Aile Bakanlığı yaptı, sülalede kimse dışarda kalmadı...

Kendisi Aile Bakanlığı değil de sülale Bakanlığı yaptı sanki..

Fatma Betül Sayan Kaya;
Kardeşi Ayşe Sayan Başbakanlık Müşavirliği ve Aile Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığından sonra Kuveyt Büyükelçiliğine,

Kardeşi Nazmiye Sümeyye Sayan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi Üyeliğine,

Kardeşi Ömer Fatih Sayan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı,
BTK Başkanlığı,
Aynı anda Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanlığı,

Kardeşi Ayşe Hilal Sayan Koytek BTK Müsteşar Yardımcılığı,

Sülalenin eniştesi Enes Koytak'ın Araştırmacı sıfatıyla Türksat'a atanması için Bakanlık yapmış,
Sülaleyi devletin yüksek kadrolarına doldurabilmek için siyasette varlığını devam ettiriyor!..

***

Merve Kavakçı;
Kendisi eski Milletvekili mevcut Malezya Büyükelçisi,

Birinci evliliğinden olan iki kızı da,
Mariam Kavakçı ve Fatıma Gülham Abushanab Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Danışman,

Kız kardeşi Ravza Kavakçı Kan eski Milletvekili, Ak Parti MKYK ve MYK üyesi,

Ravza Kavakçı'nın kızı Erva Kan, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi - Proje Direktörü olarak görev yapıyorlar!...

***

Fahrettin Altun, adam Profesör!..

Aynı anda 4 kocaman karpuzu taşıyabiliyor iki koltuğu altında...

Cumhurbaşkanımızın iletişimden sorumlu başdanışmanı,

İbni Haldun Üniversitesi - İletişim Fakültesi Dekanı,

SETA İstanbul Genel Koordinatörü,

Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı,

Pek muhtereme eşi Fatma Nur Altun, THY Yönetim Kurulu Üyesi...

***

Bülent Arınç'ların,
Fatma Betül Sayan Kaya'ların,
Merve Kavakçı'ların,
Fahrettin Altun'ların
Adalet(!)ine bişey diyemem de,
Kalkınmaları müthiş!..

Bu ülkede asgari ücretle 30 gün geçinebilen(!) ekonomistler(!) varken,
Arınç'ların,
Sayan Kaya'ların,
Kavakçı'ların,
Altun'ların 100 binliranın üzerinde aylık gelirlerinin hesabını yapamayız da,
Benim asıl merak ettiğim,
Bunlar olmasaydı bu ülkenin hali nice olurdu?..

***

Bu işin partisi yok ki;

CHP’li Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse,
Kardeşi Zafer Köse’yi özel kalem müdürü olarak atamış...

CHP’li Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay,
Damadı Ahmet Erdal Şenyurt’u özel kalem müdürü olarak atamış..

CHP’li Torbalı Belediye Başkanı Ramazan Uygur,
Torbalı'da güvendiği kimse bulamadığı için 24 yaşındaki oğlu Efe Uygur'u Belediye Şirketine Genel Müdür olarak atamış..

CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da SSK Genel Müdürlüğü döneminde 10 aylık torununu SSK'lı yapmıştı!...

Bu da CHP'lilerin hizmet anlayışı!
Ailelerinin işsizlik meselesi çözülünce, ülkenin de işsizlik meselesi çözülmüş sayıyorlar!
CHP'lilerin çocukları ve yakınları CHP'li Belediyelerde iş bulduysa,
Memlekette işsiz kalmamıştır artık!

***

Ak Parti'li de olsalar,
CHP'li de olsalar,
Adamlar sadece kendi sülalerinin istikbali için siyaset yapıyorlar!

Bizim 25 yaşında mahdum da; "Sen siyaset yazıyosun, siyaset çiziyorsun ben boş geziyorum!
Siyaset yapıyorsan bu adamlar gibi yap ta bizimde şu işsizlik sıkıntımız hallolsun!
Ya senin yazdıkların yanlış, 
Ya da bu adamlar doğru şeyler yapıyor..." diyor!..

Ne deyim ki!..

***

Bir kişiye 9 pul,
9 kişiye tam bir pul!
Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa!..

16 Temmuz 2019 Salı

Başarılı olsalardı!




15 Temmuz Fetö saldırısı başarılı olmadı,
Darbecilerin hesapları tutmadı,
Allah cc, planlarını bozdu,
Ve zaferi darbecilere değil milletimize lutfetti!

Üç yıldır Başkan Erdoğan milletimizle birlikte, milletin haklı zaferini kutluyor...
O gecenin şehitlerinin ruhuna okunan hatimlerle, yapılan dualarla,
81 vilayetin meydanlarından yükselen aminlerle,
Yapılan açılışlarla,
Yoğun programlar ve anmalarla millet olarak 15 Temmuz'un üçüncü seney-i devriyesini de geride bıraktık!

Allah muhafaza tersi olsaydı;
Yani üç yıl evvel o gece darbecilerin hesapları tutsaydı,
Planları bozulmasaydı 16 Temmuz'dan bu güne üç yıl sonra nasıl bi Türkiye'nin vatandaşı olurduk?

3 yıldır Fetö'cü darbeciler için merhamet dilenenler,
Maaşlarının tamamını Fetö'den ve darbecilikten ihraç edilenlere taksim edenler hiç düşündüler mi? O gece Fetö'cüler galip gelseydi bu millete, bu milletin evlatlarına neler yapacaklardı?

15 Temmuz'da Fetö'cüler başarılı olsaydı;
Başkan Erdoğan o gece ölü ya da diri teslim alınmış olacak,
Diri ele geçirildiyse 16 Temmuz sabahında, kanına enjekte edecekleri ilaçlarla patolojik bi travma yaşayacak, müşahede altında tutularak hazırlanan mizansenle, Erdoğan altın ve para kolileriyle yakalanmış gibi servis edilerek, milletin akıl ve şuur kodları tahrip edilecek,
Ve böylece milletin Erdoğan'a olan muhabbeti öfkeye ve sövgüye dönüşecekti…

Erdoğan hakkında hazırlanmış 5 bin sayfadan müteşekkil suç dosyalarıyla altın ve para kaçırmaktan içerde Yassıada misali tiyatro mahkemelerde,
Teröre ve teröriste destek suçlamasıyla dışarda Lahey'de terörist olarak yargılanacaktı!..
Yani Erdoğan'ın suç dosyaları hazırdı.
17-25 dosyalarıyla içerde hırsızlıktan yargılanacak,
Mit tırları dosyasıyla da, dışarda Lahey'de teröre destekten yagılanacaktı!

Fetö'cüler o gece başarılı olsalar dı;
16 Temmuz sabahı Fetö'nün büyük patronları Türkiye'deki darbeyi desteklediklerini ifade edip,
Kurulacak geçiş hükümetinin Türkiye'yi tez vakitte seçimlere götürmesi gerektiğini,
Demokrasiye bağlı olduklarını,
Barıştan yana olduklarını filan açıklayacaklardı!

15 Temmuz'dan bi kaç hafta sonra Fetö'nün liderini İstanbul'a indirecekler,
Ortadoğu ülkelerinin liderleri İstanbul'da Fetö liderini ziyaretleri için yarış halinde olacaklar,
Suudi'nin Prensi,
BAE'nin prensi,
Mısır'ın Sisi'si İstanbul'da Fetö'ye biat edecek,
Ve böylece Büyük Patron Türkiye'yi yeniden kendisine bağlamış olacaktı!

Fetö, 15 Temmuz'da başarılı olsaydı;
Türkiye, Fırat Kalkanıyla el-Bab'a inemeyecek,
Zeytin Dalıyla Afrin'e giremeyecek,
Fıratın doğusundan Akdeniz'e, Suriye'nin kuzeyinde olamayacak,
Bu vesileyle Batı da,
Fetö de,
PKK da bu ülkeden ve bu bölgeden paylarını almış olacaklardı!

15 Temmuz'da;
Fetö'nün,
Nato'nun,
Batının dediği olmadı!
15 Temmuz'da Allah'ın dediği oldu Elhamdülillah!

Başaramadılar!..
Başaramadılar lakin, bu ülkeyle ilgili iddia ve hedeflerinden vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler!
Fetö ve darbe tehdidi ve tehlikesi bitmedi, bitmeyecek!
Halâ içerden ve dışardan farklı Fetö'lerle,
Farklı ittifaklarla o şartları oluşturmanın hesabındalar!
"Erdoğan'ı indirirsek hedeflerimize ulaşacağız..." diye düşünen, plan yapan, oyun kuran bi akıl,
Halâ yeni ittifaklarla,
Halâ yeni oluşumlarla netice almanın çabasında...

Allah cc,
Bu şerefli millete bir daha o geceyi yaşatmasın!
Bu milletin canına,
Bu milletin istikbaline,
Bu ülkenin istiklaline kasteden darbecilere,
Bunlara alkış tutan kahpelere fırsat vermesin!

Allah bu şerefli milletin ebediyyen yardımcısı olsun!


16 Temmuz 2019
mus@bhy

6 Temmuz 2019 Cumartesi

BÜYÜK PATRON!..


Son 100 yılda dünya ve insanlığa sadece tek merkez hükmetmek istedi. Londra tüm gücünü 1700'lü yıllardan itibaren, bu topraklarda adalet ve merhamet üzerine inşa edilmiş büyük imparatorluğu yıkmak ve yerine 1900'lü yılların başında güç ve para üzerine inşa edilmiş kapitalist sistemini kurmak için kullandı.. Büyük imparatorluğun yıkılışıyla, yeni kapitalist sistemin büyük patronu Londra ve tetikçisi ABD ile bu coğrafyayı paramparça etti!
500 yıl boyunca İstanbul'dan idare edilen Coğrafyada, son 100 yıldır Londra'dan idare edilen onlarca devletçikler kurdu!
Ve kendi kurdukları sistemi bu coğrafyanın yeraltı kaynaklarıyla ayakta tuttu!
100 yıl boyunca bu toprakların kaynaklarına ulaşabilmek için Dolar, Ambargo ve Darbe silahlarını kullandı!
Bu silahlarla bu toprakların kaynaklarına sömürdü!
Bu silahlarla bu topraklar işgal edildi!
Bu silahlarla bu toprakların evlatları diz çöktürüldü!
Ve bu silahlarla bu topraklar kan gölüne döndü !...

Yetti mi?
Yetmedi tabi!
Kendi imparatorluklarını ayakta tutabilmek için  kendi ürettikleri silah ve ilaç alım satımlarını, bu toprakların petrolünü dolarla sattılar!
Yeryüzünü ve insanlığı dolarla sömürdüler!
Bunların silahları dünyaya dolarla satıldı!
Bu coğrafyanın kaynakları dolarla satıldı!
Bunların ilaçları dolarla satıldı!
Dolar üzerine inşa edilmiş kapitalist sömürü sistemine itiraz eden tüm liderler ambargolarla diz çöktürüldü, darbelerle teslim alındı, hayatları bitirildi!...

"Irak'ta petrolü dolarsız satacağım.." diyen Saddam önce diktatör ilan edildi, sonra asıldı. Saddam'ın Irak'ı, büyük patron tarafından işgal edildi, üç parçaya bölündü, parçalanmış Irak'ın üç parçası da büyük patrona çalışıyor!

Libya'nın petrolünü millileştiren, dolarsız petrol satacağını ilan eden Kaddafi önce diktatör ilan edildi, sonra darbeyle indirilip kurşuna dizildi, Kaddafi sonrası Libya ikiye bölündü, Büyük patron, Hafter üzerinden Libya'yı da petrolünü de dolara bağladı!...

Dünyanın 1.sırada petrol rezervine sahip Venezüela'da enflasyon zirvelerde, işsizlik ve fakirlik diz boyu, 1 dolar yaklaşık 1000 Bolivar...
Petrolü dolarsız satacağını ilan eden Maduro önce büyük patron tarafından  diktatör ilan edildi, sonra Venezüela'yı ambargo silahıyla vurdu, tek varil petrol sattırmadı, şimdiler de darbe silahını çekti Gauido'yu Venezüela'ya yeni Cumhurbaşkanı ilan etti, darbeyi becerebilirse Venezüela'yı Gauido'yla teslim alıp, Venezüela petrolünü dolarlı satmanın hesabında!..

Dolarsız petrol ve enerji projesinin büyük parçası, dünyanın 4. petrol rezervine sahip İran'ın sabah - akşam büyük patron tarafından tehdit edilmesi İran'ın dolar üzerine kurulu kapitalist sisteme olan itirazındandır!

Irak'ı işgal ederek teslim alan, Irak petrol ve kaynaklarını dolarla satan büyük patron,
Libya'yı işgal ederek teslim alan, Libya petrol ve kaynaklarını dolarla satan büyük patron,
Mısır'ı darbe yaparak teslim alan, Mısır'ın kaynaklarını dolarla satan büyük patron,
İran'ı da  vurarak, tehdit ederek teslim almak, İran’ı parçalamak, petrolünü ve kaynaklarını dolarlı satmanın hesabında...

Terör örgütlerini kuran büyük patron!
O terör örgütlerinin eline tırlar dolusu silahları veren büyük patron!,
O silahlara karşı Ülkelere kendilerini savunmak için savunma silahları satan da  büyük patron!

DEAŞ'ı kuran, bu topraklara indiren, eline ağır makinalı silahları veren de büyük patron!
DEAŞ'a karşı mücadele eden ülkelere savunma silahlarını dolarla satan da büyük patron!

PKK'ya, YPG'ye, PYD'ye Türkiye'ye sıkmaları için tırlar dolusu silahları bila ücret veren de büyük patron!
Türkiye'ye, teröristlere karşı kendisini savunma silahlarını dolarla satan da büyük patron!..

Büyük patronun kurduğu düzen dolar üzerine!
Silah üzerine!
100 yıldır büyük patronun adına ‘yeni dünya’ dediği düzen kan ve göz yaşı üzerine kuruluydu!
100 yıldır böyle geldi, 100 yıl sonra böyle gitmiyor artık!
Silah, petrol ve ilaç dolarla satılırsa dünya da, bu sistem devam edecek, 
Silah, petrol ve ilaç dolarsız satılırsa dünya da büyük patronun kurduğu sömürü sistemi çökecektir!

Dolar üzerine inşa edilmiş düzene itiraz eden, 
O düzenin yıkılmasına, yerine dolarsız sistemin kurulmasına öncülük eden, akıl hocalığı yapan,
Her ülkenin dolarla değil, kendi parasıyla alım ve satım yapması gerektiğini ilan eden,
İran'la yaptığı ticaretini dolarsız, TürkLirası-İranTümeni üzerinden,
Rusya'yla yaptığı ticaretini dolarsız, Türklirası-RusRublesi üzerinden yapan Erdoğan’ın diktatör ilan edilmesine sebep, hırsız ilan edilmesine sebep,
Yargı darbeleriyle, Fetö-Nato darbeleriyle indirilmek istenmesine sebep, içerden ve dışardan kurulan ittifaklarla indirilmek istenmesine sebep,
100 yıldır insanlığını kanını ve kaynaklarını sömüren dolar saltanatına yaptığı itirazdır!
Yerine inşa etmek istediği dolarsız sistemdir!

Yıllarca terör ve teröriste karşı kullanamadığımız silahları dolarla kendilerinden alırken keyiflenen büyük patron!
Yıllarca terör ve teröriste karşı kullanamadığımız uçaklarımızı dolarla kendilerinden alırken keyiflenen büyük patron!
Bu milletin evlatlarının elindeki silahları dolarla kendilerinden aldığımızda keyiflenen büyük patron!
Yıllarca bu toprakların petrolünü, doğal gazını dolarla bize satan büyük patron!
İsrail'den dolarla İHA'lar alırken alkışlayan büyük patron!
Rusya'dan aldığımız S-400'lerden dolayı çıldırıyor!
S-400'leri dolarsız aldığımız için deliriyor!...
Dikkat edin!
Rusya'dan alınan S-400'ler dolarla alınsa bu kadar çıldırmayacak belki de...

"Büyük patrona karşı kafa tutmanın bedeli ağır olur, büyük patron  her zaman haklıdır... Onlara itiraz edecek gücümüz yok, Türkiye olarak itirazlarımızdan vazgeçelim..." diye düşünen, yazan ve çizen zihniyet duysun!
100 yıldır, büyük patron ne istediyse yaptık!
Ekonomik düzenimizi onlar inşa ettiler!
Siyasi düzenimizi onlar inşa ettiler!
Bürokratik düzenimizi onlar inşa ettiler!
Sosyal düzenimizi onlar inşa ettiler!
Savunma sistemimizi onlar inşa ettiler!
Eğitim sistemimiz,
Yargı sistemimiz,
Askeri sistemimiz onlardan kopye edildi 100 yıldır!
Onların müsadesi kadar ürettik, onların müsadesi kadar sattık!
Aldığımızı dolarla aldık, sattığımızı dolarla sattık!
Her alımda onlar kazandı, her satımda onlar kazandı!

Bor'un pazarı geçti artık!
Dolar üzerine inşa edilmiş kapitalist ve sömürü sitemi yıkılacak,
Yerine insanlığın beklediği yeniden adalet ve merhamet üzerine inşa edilmiş yeni bi sistem kurulacak!
Ve bu yeni sistemin merkezi Türkiye, merkez üssü İstanbul olacak!

Türkiye'nin ve dünyanın tüm anti-emperyalistleri,
Büyük patrona itirazı olan tüm insanlık,
Bu topraklarda inşa edilecek bu yeni sisteme destek olmak, yanında durmak borcundadır!

Putin'le Erdoğan,
Maduro'yla Erdoğan,
Katar'la Erdoğan,
İran'la Erdoğan,
Afrika'yla Erdoğan,
Büyük patronun dolar imparatorluğunu yıkmak için yan yana geldikleri gibi,
Yeryüzünün tüm mazlum ve mağdur milletleri,
Dünyanın şerefli ve onurlu insanları bu büyük ittifaka omuz vermek, destek olmak borcundadır!

Unutulmasın!
Erdoğan diktatör olduğu için değil,
Büyük patronun dolar imparatorluğuna itiraz ettiği için istenmiyor! Tehdit ediliyor, indirilmek isteniyor!

Büyük patrona karşı büyük savaşın tam ortasındayız!
Savaşın sonunda büyük patronun emperyalist düzeni yıkılacak!
Adil bir dünya,
Merhametli bir düzen muhakkak kurulacak!...

Ona göre pozisyon alın!...


6 Temmuz 2019
mus@bhy

27 Haziran 2019 Perşembe

MESAJLAR VE DERSLER!...





“Teşkilatlarımızda yorgunluk belirtisi var, yorulanları daha taze güçlerle değiştireceğiz! Adeta bir metal eskimesi görüyorum. Şimdi hedefimiz bu yıl sonuna kadar teşkilatlarımızda ciddi bir yenilenmeyi sağlayacağız!...” Başkan Erdoğan - 21 Mayıs 2017 Genel Kongre

"Milletimizin sandıkta partimize verdiği mesajı aldık. Önümüzdeki dönem milletimizin karşısına tüm bu eksikliklerimizi tamamlayarak çıkacağımızdan emin olun!
Biz Ak Parti'yi milletimizle kurduk, milletimizle bugünlere geldik.
Bugünden sonra da gözümüz ve kulağımız milletimizde olacak!.." Başkan Erdoğan - 24 Haziran 2018 Balkon konuşması.

"Kendimizde eksiklik varsa bunu düzeltmek boynumuzun borcudur, Bu eksikliği milletimizde arayamayız. Yarından itibaren eksikliklerimiz tespit ve telafi etmenin çalışmalarına başlıyoruz!..." Başkan Erdoğan - 31 Mart 2019 Balkon konuşması

"Bizim siyaset anlayışımızda millete küsmek, milleti suçlamak asla ve asla yoktur. Tam tersine gerek 31 Mart'ta gerek 23 Haziran'da kendimizi niçin anlatamadığımızın muhasebesini yapacağız. Bu değerlendirmenin sonucuna göre de atmamız gereken adımları hayata geçireceğiz.
Milletimizin verdiği mesajları görmezden gelerek kulağımızın üstüne yatma durumda değiliz..." Başkan Erdoğan - 25 Haziran TBMM Ak Parti Grup Konuşması

Soru şu;
16 Nisan referandumuyla başlayan yeni süreçte siyasetin ve bürokrasinin Fetö'ye bulaşmış kriptoları tasfiye edilmiş olsaydı,
21 Mayıs 2017 kongresiyle vaat edilen teşkilatlar ve bürokraside yenilenme, teşkilatlardaki metal yorgunların tasfiyesi gerçekleşmiş olsaydı,
24 Haziran'da sandıkta verilen mesajla eksikliklerin tespiti ve mesajın gereği yapılmış olsaydı,
16 Nisan'dan bugüne tespit edilen arızalar giderilmiş olsaydı,
31 Mart'ta Ankara ve İstanbul kaybedilir miydi?
Reis o gece balkona yalnız çıkar mıydı?
CHP'nin adayı İstanbul'a Başkan olur muydu?

***


Her türlü stratejisini,
Her türlü planını,
Her türlü projesini Erdoğan'ı indirmek üzerine inşa etmiş küresel ve ulusal ittifak 24 Haziran genel,
31 Mart yerel,
23 Haziran İstanbul seçimleriyle kendilerince netice aldılar!...

Son genel ve yerel seçimlerde muhalefet adaylarına verilen oylar, adayların millete vaat ettikleri projelere değil,
Sadece Erdoğan'a olan öfkeden dolayı verilmiş oylardır!
Öfkenin oluşmasına vesile ne Erdoğan'ın şahsıdır, ne de 17 yıllık iktidarıdır!

Milletimizin Erdoğan'a olan öfkesine sebep;
Ak Parti'nin üzerine çökmüş siyaset ve bürokrasideki haramzadelerdir!
Vatandaşı adam yerine koymayan liyakatsız, ehliyetsiz, beceriksiz siyasetçiler ve bürokratlardır!
Erdoğan'cı gözüküp, Erdoğan sonrası için mevcut pozisyonunda saklanmış kriptolardır!
Mehmet Özhasekiler'dir!
Hayati Yazıcılar'dır!
Bülent Arınç'lar'dır!
Abdulkadir Aksu'lar'dır!
Ali İhsan Yavuz'lar!dır!...
Genel Merkez ve Külliye’yi babalarının çiftliği sayan danışmanlardır!
Vatandaşın Erdoğan'a öfkesine sebep;
Vatandaşta nokta kadar karşılığı olmayan,
Siyasetin ve bürokrasinin her yerinde olan AKP'lilerdir!

Bunlar tasfiye edilmeden,
Erdoğan'ın Genel Merkez ve Külliyeden itibaren yakın çevresi tepeden tırnağına kadar yeniden formatlanmazsa,
Büyük hedeflerden bahsetmek,
2023'e selametle ulaşmak hayal olacaktır!

Unutmayın!
İstanbul'un Belediye Başkanı Erdoğan'ın çevresine olan öfkenin neticesinde %54 oy aldı,
Verilen oylar ödünçtür!
Verilen oylar ne Binali beyin başarısızlığından,
Ne de İmamoğlu'nun başarısından dolayı verilen oylar değildir!
Sadece Erdoğan'ın çevresindeki asalak ve haramzadelerden kurtulmak için verilmiş oylardır!

Yani demem o ki;
Bu asalak,
Bu haramzade,
Bu hesabilerden sadece Erdoğan değil,
Sadece Ak Parti değil,
Ülkenin de bu kibirden,
Bu züppelerden kurtulması elzemdir!


***


"Ben Osman Öcalan'ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum..." Başkan Erdoğan

Muhterem Başkanım;
23 Haziran arefesinde terörist başı Apo'nun mektubuyla,
74 vatan evladının katili olarak devletin arayıp bulamadığı Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkarılmasıyla sabote edilen İstanbul seçimlerinin ertesinde,
Osman Öcalan'ın arandığını bilmediğinizi ifade etmeniz,
Biz de sözü de bitirdi kelamı da...

İç kabineniz sayılan danışman kadronuzda o kadar çok lüzumsuz, gereksiz, boş adam varken Osman Öcalan'ın arandığının zat-ı alinizden saklanması normaldir!
Bu olay danışman kadronuzun ilk operasyonu değil zat-ı alinize...

Muhterem Başkanım!
Daha evvelce milletimizin 16 Nisan'da, 24 Haziran'da, 31 Mart'ta defalarca verdiği mesajları hep yanlış okuyan, hep yanlış dersler çıkaran danışman kadronuzdan!

31 Mart'ta Fetö bulaşıkları adayları,
Mehmet Özhaseki'leri,
Necdet Takva'ları,
Mehmet Çakın'ları
Yusuf Ziya Öztabak'ları pazarlayan danışman kadronuzdan!

Yetmedi;
23 Haziran arefesinde,
Dağdaki teröriste de, İstanbul'daki teröristte de nokta kadar etkisi ve gücü olmayan terörist başı Apo'nun mektubundan algı oluşturan danışman kadronuzdan!

16 Nisan'dan bugüne kadar milletin defalarca verdiği tüm mesajları yanlış okuyan,
O mesajlardan defalarca yanlış dersler çıkaran danışman kadronuzdan milletimiz bıktı artık!

Diplomaları büyük olabilir belki,
Lakin milletin verdiği mesajları doğru okuyacak kapasiteleri hiç olmadı bugüne dek!..

Muhterem Başkanım,
Osman Öcalan'ın arandığı bilgisini kimler sakladı sizden?
Ve kimler TRT'ye pazarladı?
Ve hatta kimler; Apo'nun mektubuyla,
Osman Öcalan'ın röportajıyla MHP'nin İstanbul seçmenini CHP'nin adayına kanalize etmek suretiyle, kimler İstanbul seçimlerini sabote etti? Bu soruların cevabı verilmeden, Teşiklatların, Külliye'nin ve bürokrasinin kılcallardaki Fetö bulaşıkları bertaraf edilmeden, Seçim geceleri balkondan vaat edilen değişimler gerçekleşmeden Erdoğan'a olan öfke bitmeyecek, yeni Türkiye'nin ilanı hayalden öteye geçmeyecektir! Mesaj net! Erdoğan'ın gölgesinde İkbal hesabında olanlar gidecek, Erdoğan'ın İstiklal ve istikbal mücadelesine omuz verecek hasbiler gelecek! Hemen!




27 Haziran 2019
mus@bhy