17-25 Aralık'ta
asrın yolsuzluğu yalanıyla darbe teşebbüsünde bulunan Paralel F.İ.Ç'ler,
televizyon ve gazetelerinde algı operasyonlarıyla düğmeye basmışlardı.
Darbeyi
beceremeyince, oluşturacakları algıyla neticeye ulaşacaklar, bu vesileyle hem
millete, hem de seçtiklerine diz çöktürüp teslim alacaklardı...
17 Aralık gününden
itibaren attıkları manşetlerle; "Bu soruşturma da ‘algı’, adli sonuçtan
daha önemlidir, Kimse mahkemenin sonucunu hatırlamaz.." demek suretiyle
operasyonların asıl maksadının hırsızlık olmadığını, hırsızlık algısının
oluşturulmak istendiği de açıkça ifade etmişlerdi...
17 Aralık'ta
HalkBank Genel Müdürü, 4 Bakanın çocukları ve Reza Zarrab'ın aynı torbaya
doldurulmasının asıl maksadı bu kişilerin mahkum edilmesi değil,
Bunlar üzerinden Recep Tayyip Erdoğan'ın
hırsızlık yaptığı algısını oluşturmaktı.
Kaldı ki, Recep
Tayyip Erdoğan'ın duruşuyla darbe püskürtüldükten, yargılamalar yapılıp, yapılan
işin darbe teşebbüsü olduğu, HalkBank Genel Müdürü ve Reza Zarrab'ın beraatleri
yargı kararıyla tescillendikten sonra hiç kimse yargının sonucunu hatırlamadı,
hep asrın hırsızlığı olduğu algısına teslim oldu...
Reza Zarrab neden 17
Aralık operasyonunun baş aktörü oldu?
Ya da bugün ABD'de
neden tutuklandı?
2010'da Türkiye ve
Brezilya, İran'ın uranyum zenginleştirme programına destek veriyor,
ABD, 2010 Mayıs'ın
da İran'a ambargo kararı alıyor,
8 Haziran 2010'da
Birleşmiş Milletler de İran'a uygulanacak ambargo kararı oylanıyor. Yapılan
oylamada Türkiye ve Brezilya 'hayır' oyu kullanıyor.
Reza Zarrab
üzerinden İran ambargosu deliniyor. İran malları Türkiye üzerinden dünyaya
satılıyor. 3 yılda yapılan satıştan elde edilen 26 milyar dolar Reza Zarrab
üzerinden HalkBank havuzunda toplanıyor.
Eş zamanlı olarak
Kuzey Irak Petrollerinin Türkiye üzerinden sevkiyat antlaşması yapılıyor. Ucu
açık 50 yıllık antlaşmadan sonra, Petrol sevkiyatından elde edilen gelir yine
Halbank havuzunda toplanıyor...
Bu süreçten oldukça
rahatsız olan küresel ve de paralel haydutlar kaygılarını bildirip, Nisan
2013'te ABD senatosuna 'HalkBanka operasyon' yapılsın mektubu veriyor.
Operasyonun ilk
işaret fişeği 1 Haziran 2013 sabahında Gezi Park'ta atılıyor...
Gezi'de "Mesele
ağaç değil arkadaş, sen hala anlamadın mı?" diyerek başlatılan
saldırıların hedefinde Erdoğan vardı.
Gezi'de galip
gelemeyenler,
17-25 Aralık'ta Reza
Zarrab, 4 Bakan ve HalkBank Genel Müdürü ne operasyon yapılmış, söz konusu
isimler gözaltından Cezaevine doldurulmuşlardı.
HalkBank Genel
Müdürü Süleyman Arslan gözaltına alındığı 17 Aralık gecesi IMF ikinci Başkanı
David Cohen Türkiye'ye geldi, 24 saat HalkBank Genel Müdürlüğünde kaldı.
Halkbank'ın hem İran
mallarından, hem de Kuzey Irak Petrollerinden elde edilen gelirin havuzu
olmasıyla son yıllarda sergilediği müthiş performans sayesinde küresel finans
aktörlerine karşı verdiği mücadeleyle elde ettiği başarının sırlarını,
Halkbank'ın tüm veri tabanını, tüm dataları alan David Cohen, 20 Aralık 2013'te
İsrail'e geçti. Elindeki bilgi, belge ve verileri Siyonistlere teslim etti.
Aynı gün Washington'a döndü. Küresel Finans operasyonunun o günkü baş aktörü
David Cohen şuan da CIA Başkan Yardımcısı koltuğunda...
Gezi'den başlayıp,
17-25 Aralık'ta Reza
Zarrab ve HalkBank operasyonlarının devamında,
MİT tırları, İHH
baskınları,
Esed muhaliflerini
terörist gösterme çabalarının hedefinde Recep Tayip Erdoğan'ı Lahey'e göndermek
vardı...
Şuana kadar netice
alamadılar.
Yine alamayacaklar.
Reza Zarrab ve HalkBank
Genel Müdürü Süleyman Arslan, 17 Aralık'ta Türkiye'de hırsızlık yaptıkları için
değil,
Küresel haydutların
kasasına girmesi gereken para Türkiye'nin kasasında kaldığı için tutuklanmıştı.
Reza Zarrab'ın bugün
ABD'de yeniden tutuklanmasına vesile olan suçlar;
ABD'yi dolandırdığı,
İran ambargosunu
deldiği,
ABD'yi zarara
uğrattığı için tutuklandı...
Hani 17-25 Aralık'ta
asrın hırsızını yakalamıştı Paralel F.İ.Ç'ler...
ABD kendi kasasına
girmesi gerekirken,
Reza Zarrab
üzerinden Türkiye'de kalan paranın hesabını soruyor,
Bizim aklı evveller
de Recep Tayyip Erdoğan'a kadar uzanacak diye sevinç çığlıkları atıyorlar..
ABD, Reza Zarrab'ı
tutuklayınca, 3 gün içerisinde iddianamenin hazırlanması, iddianamenin mahkeme
tarafından kabul edilmesiyle içimizden sevinç çığlıkları atılması da ayrıca
düşünülmesi gereken husustur.
Reza Zarrab'ı
tutuklayan savcının iddianamesine bakmadan, okumadan, 'Reza Zarrab'ı,
Türkiye'de yaptığı yolsuzluktan dolayı ABD de tutuklanmış' gibi gösterme
çabaları "algı, adli sonuçtan daha önemlidir.." algısı, 17-25 Aralık
darbe teşebbüsünün, hırsızlıktan dolayı yapılmadığı, Küresel haydutların gül
hatırı için yapıldığı gerçeğini örtmeyecektir.
Reza Zarrab
üzerinden İran ambargosunun delinmesiyle,
Türkiye'nin değil,
ABD'nin zararı olmuştur!
Bugün Reza Zarrab,
bu zararın hesabının sorulması için tutuklanmıştır.
Şimdi inandınız mı?
17 Aralık
operasyonunun hırsızlık operasyonu olmadığına...
Reza'yı itirafçı
yapma çabaları da meselenin Reza olmadığını, asıl meselenin Reza'nın ağzından
alacakları; 'Erdoğan'ın talimatıyla ambargoyu deldiği..' ifadesini alarak,
Erdoğan'ı Lahey'e gönderme çabasından başka bişey değildir.
Ogün demiştik,
Bugün yeniden bi
daha haykırıyoruz!
Başaramayacaksınız!
24 Mart 2016
mus@bhy