Translate

9 Aralık 2015 Çarşamba

"OSMANLI'NIN NEYİ VARDI?"



"Cumhuriyetten önce Osmanlı'nın neyi vardı..." Kemal Kılıçdaroğlu - CHP Genel Başkanı
Biz boşuna söylemiyoruz; "Cumhuriyet döneminde yapılan gecelik devrimlerle milletin hafızasını sildiler, Milletin geçmişiyle bağlarını koparmak adına tarihini yok ettiler..." diye...
"Cumhuriyetten önce Osmanlı'nın hiç bir şeyi yoktu.." iddiasında bulunan Sayın Kılıçdaroğlu için tarih 1923'te başlıyorsa, ötesiyle ilgili tarih bilgisine sahip olmaması normaldir.

Sevabına özet geçelim..
Osmanlının yıkılması,
Bakiye toprakların parçalanması,
Akabinde ilan edilen Cumhuriyetle,
Yapılan devrimlerle bu milletin tarihini 1923'ten başlatmak suretiyle geçmişiyle tüm bağlarını kopardılar.
Osmanlı’nın kuruluşunu, verdiği mücadeleyi bilmeyen, hatta ecdadıyla utanan bi millet oluşturmak için her yolu denediler.
Hilafet bunun için kaldırıldı,
Alfabe bunun için değiştirildi,
Kılık ve kıyafetler bunun için değiştirildi,
Sarık bulunan başlara Fötr şapka bunun için giydirildi,
Batılı gibi giyinmeyenin ‘yobaz',
Batılı gibi düşünmeyenin 'gerici',
Batılı gibi yaşamayanın 'barbar’ ilan edilmesi bundandı.
Milletimize geçmişini ve tarihini hatırlatacak her şeyi devrimlerle devirdiler.
Yalanlarla dolu bir tarih yazdılar ve bu tarihi de 1923'ten başlattılar adına da Cumhuriyet Tarihi dediler...

Cumhuriyetten önce Osmanlı ne mi yaptı bu topraklarda?
1299 öncesi bu topraklarda yaşayanlar beylikler, obalar, boylar şeklinde hayatlarını sürdürdüler.
Sayın Kılıçdaroğlu sizi bilmem lakin biz, 600 yıl bu topraklarda şerefli bi ecdadın torunları olarak 600 yıllık bi ömür yaşamış,
Bu toprakları yeryüzünde medeniyyetin ve adaletin merkezi yapmış,
Bu toprakları 600 yıl barış ve kardeşlik yurdu yapmış,
20 milyon metrekare toprak parçasında tüm ırkları kavga ettirmeden bi sofrada oturtmuş bi ecdadın evlatlarıyız.
1299'da Büyük Cihan İmparatorluğu kurularak, Bizans İmparatorluğu yıkılmış,
1453 Fatih Sultan Mehmed Han'ın (ks) İstanbul'u fethetmesiyle Roma imparatorluğunun bu topraklardaki hakimiyeti bitirilerek bir çağ kapayıp yeni bir çağ açılmış,
1517 Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethetmesiyle, Hilafetin merkezi İstanbul'a taşınmış,
1680'lerde Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana kapılarına dayanmasıyla, Macar İmparatorluğu yerle bir olmuştu.
1789 Fransız ihtilaliyle başlayan, 1908'de Abdulhamit Han'ın hâl edilmesiyle sona eren Osmanlının yıkılış süreci tamamlanmış,
Bu toprakları ve evlatlarını, kasalarını ve kaynaklarını 600 yıl küresel haydutlara sömürtmeyen Osmanlının yıkılışı ve bu toprakların parçalanması üzerine inşa edilen Cumhuriyetin yazdığı tarihle, Cumhuriyetten önce Osmanlı'nın neyi olduğunu bilemezsiniz.
Cumhuriyetten önce bu toprakların yer altı kaynaklarının haritası Osmanlı'nın elindeydi, büyük İmparatorluk yıkıldıktan sonra Küresel haydutların eline geçti ve Küresel haydutların ellerindeki petrol haritalarıyla bu toprakları sömürmeleri Cumhuriyet döneminin başından 2010'lu yıllara kadar devam etmişti.
Cumhuriyetten önce Osmanlı'nın 20 milyon kilometre kare toprak parçası vardı,
Cumhuriyetle birlikte 783 bin kilometrekare toprak parçası kaldı.
Osmanlı'nın Musul'u vardı, Kerkük'ü vardı, Cumhuriyetle birlikte, bizim olan Musul, Kerkük, İngilizlere bırakıldı.
Cumhuriyetle birlikte, Osmanlının parasını ödediği savaş gemilerimiz İngilizlere bırakıldı,
Burnumuzun dibindeki adalarımız Cumhuriyetle birlikte İtalyanlara bırakıldı,
Osmanlı zamanında Boğazlarımızdaki egemenlik haklarımızın tamamından Cumhuriyetle vazgeçtik.

Daha özet yaparsak, İsmet İnönü'nün ifadesiyle; “Osmanlı'dan kalan neyimiz varsa, Cumhuriyetle birlikte hepsini verdik..."

Bugün, "Cumhuriyetten önce Osmanlı'nın neyi vardı..?" sorusunu soran, ya dayak yememiş, yada sayı saymasını bilmiyor...

Siz tarihinizi Cumhuriyetle başlatsanız da,
Biz Cumhuriyet öncesi İmparatorluğu inşa eden, bu toprakları yeryüzünde adaletin ve medeniyettin merkezi yapan bir ecdadın torunu olmakla hep onur duyduk, hep gururlandık!
Sayın Kılıçdaroğlu,
Siz bu milletin geçmişini ve tarihini yok saysanız da, Osmanlı'dan utansanız da, Milletimiz ecdadını unutmadı, tarihiyle gurur duydu!
Geçmişinden utanan bi milletin hesabındaydınız, geçmişiyle gurur duyan bi millet olarak yeniden ayaktayız!
Bu gururdur bizi millet yapan!
Milletimizin geleceğine ışık tutacak, Milletimizi geleceğe taşıyacak en büyük referans, Osmanlının mirasıydı, Osmanlının tarihiydi.
Osmanlı’nın tarihi, Osmanlı’nın yaşadığı hayat milletimizin kimliğinin bir parçasıydı…
Siz Osmanlı'dan utansanız da,
Büyük Cihan İmparatorluğunun şanlı tarihi referans alınarak bu topraklarda Yeni Türkiye kurulacak,
Bu topraklar yeniden adaletin, medeniyyetin merkezi olacak,
Bu topraklar 90 yıllık aradan sonra yeniden barış yurdu, selamet yurdu olacak,
Bu toprakların evlatları esenlik ve barış içerisinde aynı sofraya yeniden oturacak,
Ve büyük Osmanlı İmparatorluğu’ndan bakiye miras üzerine yeniden Büyük Türkiye İmparatorluğu inşa edilecektir.

"Cumhuriyetten önce Osmanlı'nın neyi vardı.." öyle mi?

09 Aralık 2015

mus@bhy

8 Aralık 2015 Salı

TÜRK EKSENİ


Ortadoğu son halini almak üzere bir kez daha karışacak. Daha önce yazdıklarımı hatırlatmama gerek yok. Size saygısızlık olur. Ama bölgenin bize geleceğini onlarca kez burada okudunuz. Birbirimizi iyi tanıyoruz! Çıkar gruplarına, belli patronlara, özenle seçilmiş makamlara ve arka planda kalmaya önem veren ülkelere çalışmıyoruz! Bu ülkenin çocuğu olarak yaşanacaklara kafa yormak ve bunları sizlerle paylaşmak istedim sadece.
En iyi sizler biliyorsunuz... Türk askerinin MUSUL’a gideceğini, bölgeye yerleşeceğini, Barzani’nin Türkiye’ye bağlanacağını, yeni düzenin BAŞROLÜNÜ Ankara’nın oynayacağını defalarca yazdık... Anlayan anladı, anlamayan zaten anlamayacaktı. Kafası da kalbi de bu topraklarda değildi...
Şimdi kaldığımız yerden devam edelim...
Sultan II. Abdülhamit, Musul’da araştırma yapması için ERMENİ KALUST SARKİS GÜLBENKYAN’ı görevlendirdi. Gülbenkyan bu işi iyi yapan ve bölgede dolaşan biriydi. Lakabı YÜZDE 5’ti... Sultan’a sunduğu raporlarda bu bölgenin PETROL DENİZİ olduğunu yazdı. Bunun üzerine Abdülhamit Han 1888, 1898 ve 1902 yıllarında çıkarttığı üç ayrı fermanla petrol alanlarının hepsini kendi adına kaydettirdi... Bunun üzerine İNGİLTERE hemen bölgeye indi ve İRAN’a yerleşti.
İran Şahı Nasreddin, 70 yıllığına ülkesinin petrollerini ROTHSCHILD ailesine vermek zorunda kaldı! Julius de Reuter, Rothschild ailesi adına görevi tamamlıyor ve büyük bir operasyona imza atıyordu!
Bunun üzerine Sultan, Almanlar’a yanaşmak zorunda kaldı. 1904 yılında Alman Deustche Bank’a Bağdat Demiryolu ve her iki tarafında 20 kilometrelik şeritlerde maden işletme hakkı verdi... Almanlar görevlerini yerinde ve zamanında yapamayınca gönderildi... 1908’de yönetimi ele geçiren İttihat ve Terakki, SULTAN’ın mallarına el koydu!
Musul’da PETROL sevdamız bitmedi. Para yoktu. İmkanlar sınırlıydı. Bu nedenle 1912’de % 50’si Türk Maliyesi’ne, % 25’i Alman Merkez Bankası ve % 25’i Royal Dutch/Shell’e ait Türk Petrol Şirketi (Turkish Petroleum Company) kuruldu. Daha sonra bu Anglo-Persian Company, Deutsche Bank ve Shell grubuna ait bir ortaklığa dönüştü. Savaştan sonra da HİSSELER yer değiştirdi. YÜZDE 25 Fransızlar’ın, YÜZDE 75 ise İNGİLİZLER’in oldu. İngilizler o kadar akıllıydı ki Amerikalılar’ı uzak tutmak için kendi hisselerine ortak yaptı... Bu noktadan sonra TÜRKLER denklemde yoktu... Kırmızı çizgiler belirlenmiş ve İstanbul dışarıda kalmıştı! Ne ARAP coğrafyasında ne de Musul’da vardık artık...
Yıllar sonra bir BÜYÜK savaş daha yaşandı... Dengeler sarsıldı ama değişmedi. Ortadoğu ve Afrika aynı kulvarda gidiyordu. 2001’de IRAK’ın bölünme kararı alındı. Bu aynı zamanda Ortadoğu’da 100 yıl önce cetvelle sonuç alanlara kötü haberdi. Değişim başlayacaktı. Bazı ülkeler tarihten silinip gidecekti.
Irak sallandı. Fiilen üçe bölündü. Kuzey bölümü yani BARZANİ hemen kartlarını Türkiye’den yana oynadı. Babası gibi GURBETTE zorluk çekmek istemiyordu. Doğduğu topraklarda kuvvetli olmak istiyordu. Akıllıydı.
Barzani, soyadını taşıyan herkesin tarih sayfalarından bile silinmesine neden olacak bir risk alarak ERDOĞAN’ın yanında kümelendi. İçeride İNKAR ve RET politikalarını bırakan Türkiye, Barzani’yi de kucakladı. Türk istihbaratı ve Türk ordusu Barzani’yi koruma altına aldı. Ankara adım attıkça yabancıların yönettiği DAEŞ Barzani’yi hedefe koydu. DAEŞ daha doğrusu DAEŞ kılığındaki güçler Barzani’ye saldırdı. Kılık kıyafeti farklı görünen bu güçler aslında Barzani gibi KÜRT’tü. Ama rakiptiler. 100 Kürt, DAEŞ kılığında Barzani’nin canını almaya gelmişti. Devreye giren yine Türk istihbaratıydı. Kurtarıldı. Hem canı, hem malı, hem de geleceği TÜRK DEVLETİNİN garantisindeydi. Saldırıyı planlayanlar Barzani’nin evinde misafir ettiği isimlerdi. Kandil’le korkutulan Türkiye MUSUL’a inerek yıllar sonra gereken cevabı veriyordu. Ancak arka planı bilen çok kişi yoktu!
Bizler Irak’ta ve bölgede ne olduğunu anlayamazken Amerikalılar orada ince ve derin araştırmalar yapıyordu... Ankara eski Büyükelçileri James Jeffrey ile Ricciardone kurduğu özel bir ekiple IRAK’ta halkın ne istediğini ölçüyordu. Büyük bir titizlikle... Barzani’nin bilmediğini Amerikalılar biliyordu!
Kürtler’in YÜZDE 91’i Türkiye’ye bağlanmak istiyordu. Barzani’nin kararına saygı duyacaklarını söyleyenler YÜZDE 5’Tİ! Araştırmada YÜZDE 3 ise kararsızdı! Bizi içeride KÜRTLERLE SAVAŞ YAPMAYA davet edenlerin bundan haberi yoktu. Ya da işlerine gelmiyordu.
Bunları da bilmiyorduk. Suikastlardan, bombalardan, tuzaklardan, kumpaslardan kurtulan KÜRTLER’i ve TÜRKLER’in onlara yaptığı yardımları hiç bilmiyorduk...
Dünya düşürülen Rus SU-24 uçağıyla ilgilenirken TÜRK ASKERİ MUSUL’da büyük bir KARARGAH kuruyordu. Bizler uçakla ilgilenirken ya da meşgul edilirken Türkiye büyük bir gücü 100 yıl önce çıkarıldığı topraklara yolluyordu. Hem kendisi için hem Kürt kardeşleri için... İçeride ve dışarıda bizi KÜRTLER’LE savaştırmak isteyenler büyük gerçeği saklıyordu: KÜRTLER ANKARA’YA BAĞLANMAK İSTİYOR!
İllüzyon buydu! Bunu aştık...
Araplar da aynı şekilde...
Herkes İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e bakıyordu. Kalpler bağlıydı. Ama gösterilmiyordu. İçeride BİZİ İZLEYEN ve TAKİP EDEN DEVLET yerini bölgede oyun kuran anlayışa bıraktı! Bu, milattı! Gerisi kolay olacaktı. Zorluk çıksa da aşılacaktı. Amerika ve CIA terörle AVRUPA’yı HADIM ediyor, kimse Ortadoğu’da oyun kuramıyordu. Ama El Kaide ve DAEŞ’ten sonra MÜSLÜMANLAR’ı kucaklayacak bir güce ihtiyaç vardı. Bu Türkiye olacaktı. Bu nedenle SINIRLAR BİZİM İSTEDİĞİMİZ ŞEKİLDE ÇİZİLECEKTİ. Çizilmeden önce de ORDUYU oraya yolladık. Tek yapmamız gereken GÜCÜMÜZÜ tekrar keşfetmekti. Şimdi yaptığımız bu!
Musul’dan Suriye’nin kıyılarına kadar TÜRK EKSENİ kurulacaktı. Kürt kardeşlerimizle birlikte... Bütün bu bölgenin yönetimi Ankara’dan sorulacaktı. Yakında imparatorluk kurulacak, İslam ve Müslümanlık İSTANBUL’a bakacak ve akacaktı. Dengenin bir ucu İSTANBUL olacaktı. Avrupa VİZEYLE buradan izin alıp Ortadoğu’ya inecekti. Enerji trafiği TÜRKLER’den sorulacak, 100 yıl önce dipçikle masadan attıkları TÜRKLER 100 yıl sonra topuyla tüfeğiyle, aklıyla, gücüyle geri gelecekti!
Bu geri geliş tüm hızıyla sürecekti. BAŞKANLIK gelecek bütünleşme hızla devam edecekti. BATI’nın kendi içinde ORTADOĞU SAVAŞI vardı. Ama MÜSLÜMAN aleminin de mücadelesi büyüktü. Türkiye dışında gücü, ordusu, demokrasisi, devlet aklı ve geleneği olan BAŞKA ÖRNEK bir MÜSLÜMAN ÜLKE yoktu. Bu nedenle geri gelecek olan bizdik. Büyüyecek olan da... Yakında MINTIKA TEMİZLİĞİ yapılacak.
Dönmemek üzere oralara yerleşmek için...
MUSUL SÜNNİ DİRENİŞ noktasıydı. Yani DIŞARIDAN GELECEK TEHLİKELERE KARŞI OSMANLI’nın kalesiydi! İlk adımı oradan attık... Gerisini siz düşünün...
Abdülhamit Han’ın bıraktığı yerden Erdoğan’la devam ediyoruz...
“İtirazı olan var mı?” diye sormuyorum.
Var! Biliyorum. Ama önemsiz... NOT EDİN! Yakında görecekleriniz sizi daha da şaşırtacak... BÜYÜK TÜRKİYE ile bir an önce kucaklaşın. Büyük devlette yaşamanın keyfini çıkartın. Hepimiz BİR olunca hem daha güçlüyüz, hem daha mutlu... GÖRÜN ve UYANIN ARTIK!
Aslında SATRANÇ Erdoğan ile KRALİÇE arasında... Onlar yenildiklerini gördü! Ya siz?

Ergun Diler - Takvim

http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/ergundiler/2015/12/08/turk-ekseni