Translate

30 Mart 2014 Pazar

Uyan Artık Yiğidim



Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır
Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır
Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır

Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı
Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı.

Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor
Bin yüzlü Ebrehe’ler, kara filler geliyor
Şimdi devran değişti; ebâbiller geliyor
İbrahim bahçesinden taze güller geliyor

Âlemde, duyulacak kutlu bir âvaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar
Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar
Toprağın sinesinde umut var, heyecan var
Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar.

Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

Gözlerin âyet âyet büyüyen bir bebektir
Ellerin sokaklarda uçuşan kelebektir
Sana rehberlik eden ne cindir, ne melektir
O bir İnsan-ı Kâmil, mücella bir dilektir

O’ndan bize ebedi sürecek bir haz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılaba az kaldı.

Bulanık akan sular durulacak yeniden
Gökyüzüne direkler vurulacak yeniden
Saâdet menziline varılacak yeniden
Çağlar üstü bir nizam kurulacak yeniden

Cehaletin elinde lanetli bir saz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir
Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.

Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır

Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı

Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim

Zalimler için karar verildi; infaz kaldı

Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

Nurullah GENÇ

23 Mart 2014 Pazar

Hacıbabam!


 14 Mart 1941 & 19 Mart 2014


   "Ölüm güzel şey! Budur perde arkasından haber,
    Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber! " Üstad NFK
    
Bizim için,
İfadelerin ve kelimelerin sustuğu,
Bir an da olsa sözün tükendiği,
Efsanenin bittiği gün!
19 Mart 2014 …

Babaları evlatları için çok kıymetlidir,
Evlatları da Babaları için...
Birbirleri için çile çekerler, göz yaşı dökerler ve yiğitçe birbirinin ardında dururlar ama dünya yurdunu terk edip, Ahiret yurduna doğru gidiş anını tehir edemezler.
O gün de kimi zaman babalar ağlar, kimi zaman evlatlar ağlar...
Ateş düştüğü yeri, ayrılıklar da yürekleri yakarmış, gözyaşlarını dökermiş...
Peygamberimiz s.a.v Efendimiz, oğlu İbrahim'i defnederken; 'Kalp hüzünlenir, göz yaş döker' buyurmuştu.
Gözlerimizden dökülen gözyaşlarımız, gönüllerimizdeki hüzünlerimiz ve yüreklerimizdeki acılarımız, merhum Hacıbabam'ın ruhuna  Allah’ın rahmetinin tecellisine vesile olsun…
Hacıbabam'ın Ahiret yolculuğunda dökülen gözyaşlarımıza ortak olmak, yüreğimizdeki acılarımızı paylaşmak adına, defnine katılarak bizleri yalnız bırakmayan,
Telefon ve sosyal medyadan dua ve taziyeleriyle yanımızda olduklarını hissettiren dost, arkadaş ve  kardeşlerime mukabil dualarımı ve kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum.
                Allah c.c, tüm geçmişlerinizle beraber merhum Hacıbabama rahmet etsin, günahlarını affetsin, Cennetine koysun.
Sizlerin ömrünüze bereket versin,
Allah hepinizden razı olsun…


19 Mart 2014
mus@bhy

15 Mart 2014 Cumartesi

3.DÜNYA SAVAŞI


Büyük Cihan İmparatorluğunun yıkılışı ve ardından kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti dahil hiç bir Hükümet Buckingham'dan onay almadan kurulmamıştır.
İngiliz kraliyet ailesi ve emrindeki küresel baronlar, 100 yıl evvel sınırlarını cetvelle çizdikleri Ortadoğu Coğrafyasında yeni operasyonlarla İslam topraklarının sınırlarını yeniden değiştirecek, bölgedeki küresel emperyalistlerin hakimiyetini güçlendirecek, kendi halklarına yıllarca zulmeden zalim rejim ve diktatörleri indirip onların yerine yeni rejim ve diktatörler getirmek için adına BOP dedikleri projeyi devreye soktular. Bu projede Arap devletleri içerisinde bu projeyi hayata geçirecek lider bulamadıklarından olmalı ki, Sayın Erdoğan'a eş başkanlık görevi verdiler.
İşte 2007'de adına ‘Arap Baharı’ dedikleri projeyi hayata geçirmek için düğmeye bastılar. 2010 yılına gelindiğinde BOP projesinde Sayın Erdoğan'ın aklı ve zekası, Kraliçe ve adamlarının akıl ve zekalarına karşı galip gelecekti. Zira, 2007 yılında BOP'un ilk adımı Tunus'ta diktatör Bin Ali'yi iktidardan indirenler, yapılan serbest seçimlerde Gannuşi'nin Nahda'sının sandıktan iktidara geleceğini tahmin edememişlerdi. Aynı şekilde, Mısır'da, Libya'da yıkılan diktatörlerin ardından yapılan serbest seçimlerde İhvan-ı Müslimin'in iktidara gelmeleri  BOP'çuları şaşkına, planlarını da akamete uğratmaya yetti. İşte bu akıl Erdoğan aklıydı. Coğrafyada Büyük Ortadoğu Projesiyle yola çıkan Kraliçe ve adamları, projelerinin BÜYÜK OSMANLI PROJESİNE doğru gittiğini anladıkları anda Suriye'de projeyi durdurma kararı aldılar. Önce Esed'in yıkılmaması için gerekli önlemleri aldılar, sonra geriye dönüp Mısır'da darbe yaptılar. 2002 yılında BOP için Erdoğan'ı destekleyen küresel güçler, 2010 yılında Erdoğan eliyle hesapları bozulunca Erdoğan ve Hükümetinin yıkılması için düğmeye bastılar. Bunu başarabilmek için içerden ve dışardan tüm güçlerini birleştirdiler ve 3.Dünya saldırısının ilk fitilini ateşlediler...
-7 Şubatta Mit cephesinde bozguna uğrayanlar,
-Gezi saldırısıyla yeniden taarruza geçerek,
-Dershane ayaklanmasıyla galip geleceklerini zannettiler,
-17-25 Aralık operasyonlarıyla da Kraliçe, içerdeki ve dışardaki adamları tarihi mağlubiyetten kurtulamadılar.
100 yıldır bu topraklarla ilgili plan yapanlar, bu defa şunun hesabını yapamadılar. Zannettiler ki, yine galip gelecekler.
Halbu ki; Cemaat üzerinden bu topraklara ateş edenler bilmeli ki bu savaşta milletin iradesi karşısında mağlup olacakları mukadderdir.
100 yıldır bu topraklarda, bu coğrafyanın insanlarının kanları üzerinden, göz yaşları üzerinden kendi kasalarına doldurdukları rantları son bulacaktır. O gün 30 Marttır.
Bu topraklarda küresel emperyallerin oyunları millet eliyle bu defa bozulacaktır.
Yeter ki milletimiz 30 Martta kendi iradesine sahip çıksın...
Tabi irademize sahip çıkmak için önce İradeli olmak kaydı ile.
Hükumet ve Cemaat kavgası diye gösterilmeye çalışılan kavga, aslında bu kavganın Hükumet ve Cemaat arasında olmadığını milletimizin her ferdinin bilmesi lazım gelir.
Bu kavga, Türkiye ile Dünyanın efendilerinin kavgasıdır.
Bu kavga, Recep Tayyip Erdoğan ile Kraliçe ve adamlarının kavgasıdır.
Bu kavga, bu milletin evlatlarının, küresel ekonomi baronlarıyla olan kavgasıdır.
Bu kavga, ulusal ve uluslar arası kirli ittifaklara karşı verilen İstiklal mücadelesinin adıdır.
Bu kavga, Büyük Ortadoğu Projesini, Büyük Osmanlı Projesine dönüştürme kavgasıdır.
Bu kavga, Hak ile Batılın kavgasıdır.
Bu kavga, 3.Dünya Kavgasıdır...



15.03.2014

mus@bhy



13 Mart 2014 Perşembe

İNGİLİZ AKLI


İngiltere Avam Kamarasında Gladstone: “Müslümanların elinden şu Kur’an-ı almadan, onlara karşı galip gelemeyiz…” dediği günden sonra, Büyük Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı, bu milletin elinden Kur’an-ı alındı, bu topraklarda Kur’an eğitimi yasak edildi, Ezan yasaklandı ve İngilizlerin çizdikleri sınırlar içerisinde 100 yıl hapsedildik. Kur'an-ı elimizden alırken, topraklarımız ve kaynaklarımızı aldılar ve asırlarca sömürdüler...
Nihayet 100 yıl sonra, Ortadoğu topraklarında 100 yıl süregelen Büyük Britanya İmparatorluğunun emparyal düzenlerini bozmak adına İngilizlerin çizdikleri sınırları aştığımız anda uluslararası kumpaslarla bu ülke evlatlarının yeniden önleri kesilerek hem topraklarımız ve hem de kaynaklarımız sömürülmek isteniyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Tarih 14 Mayıs 2013
İngiliz Financial Times Gazetesi haberinde; “Türk Devletine ait enerji şirketleri Kuzey Irak’ta petrol ve doğalgaz yataklarına gözlerini diktiler. Ortadoğu kaynaklarından pay alabilmek için 100 yıllık Türk-Kürt kavgasını bitirip, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile antlaşmaya varıldı. Ankara, enerji zengini Kuzey Irak’ta nüfuzunu artırıyor. Başbakan Erdoğan Washington’a baş kaldırıyor…” demektedir...
Tek kurşun atmadan, 100 yıldır Ortadoğu’nun kaynaklarını sömüren İngiliz aklı yeniden devrede…
Gezi olaylarında ‘ağaçları kestirmeyiz’ diyerek Erdoğan’ı ‘diktatör’ ilan edip bir ayda bu milletin kasasından 100 milyar dolar çalan akıl da,
17-25 Aralık operasyonlarıyla ‘ayakkabı kutularıyla’ Erdoğan’ı ‘hırsız’ ilan edip, milletin kasasından 168 milyar dolar çalan akıl da, İngiliz aklıydı.
Mesele ne ağaçtı, ne de yolsuzluktu,
Milletimizin kasasını montaj kasetlerle 168 milyar dolar soyanları görebilmiş olsaydık, Gezi’den sonra yeniden sahaya inemezlerdi.
Millet olarak, İngiliz aklının, içerdeki ve dışarıdaki işbirlikçileri ile beraber  bu toprakların evlatlarına asırlardır oynadığı oyunu gördüğümüz gün Gladsotone ve Büyük Brintanya imparatorluğunun bu topraklardaki emperyal düzenleri de başlarına geçmiş olacaktır...
Yeter ki millet olarak, Kur’an-ı yeniden elimize alalım.
Kur’an-ı elimize aldığımız da hem topraklarımız, hem kaynaklarımız yeniden bizim olacaktır…
13 Mart 2014
mus@bhy

11 Mart 2014 Salı

BÜYÜK HESAPLAŞMA!



İçerden ve dışarıdan saldırılar tarihin her döneminde olmuştur bu topraklarda. CHP zihniyeti ne zaman iktidardan uzak kalmışsa o dönemlerde küresel sömürücülerin içerdeki işbirlikçileriyle kurdukları kirli ittifaklarla darbeler yapılmıştır. Geriye döndüğümüzde her darbe sonrasında CHP zihniyetinin iktidara kıyısından köşesinden ortak edildiğini görürüz.
1960 darbesi bunun için yapılmıştır.
1971 muhtırası bunun için verilmiştir.
1980 darbesi, 28 Şubat darbesi CHP zihniyetini iktidara taşıyabilmek için yapılmıştır. Her darbe sonrasında bu milletin kasası, bu milletin kesesi darbeci hainler tarafından boşaltılmıştır. Son 50 yılda bu topraklarda iktidara gelen hem sağcı partiler, hem solcu partiler gerçekte CHP zihniyetini iktidara getirmişlerdir.
Küresel güçler her darbe öncesi, darbelerine meşruiyet kazandırmak için planlarını devreye sokarlar. Milletimiz küresel efendilerin tezgahlarıyla meşgulken, onlar da bu milletin seçtiklerine darbe yaparlar. 1960 darbesini gerçekleştirenler, seçimle mağlup edemedikleri Merhum Menderes’le ilgili ‘12 uçak dolusu altınla kaçarken yakalandı’ Milletin gözüne soktukları yalanlarıyla Merhum Menderes’i indirmeleri, hemen akabinde kurdukları tiyatral mahkemelerle yargılayıp asmaları da yaptıkları darbeyi meşrulaştırmak ve milletin gözünde Menderes ismini yok edip, millete sövdürmek içindi.
Aynı tezgahı, aynı küresel güçler 28 Şubatta yeniden sahnelediler bu topraklarda. Refah Partisini seçimle mağlup edemeyenler, 28 Şubat’ta ‘Fadime Şahin-Müslüm Gündüz’ tiyatrosuyla Merhum Erbakan’ı Başbakanlıktan indirdiler, Refah Partisini de kapattılar. Sonrasında aynı güçler, milleti Merhum Erbakan’a sövdürdüler.
Yani bu topraklarda ne zaman bu milletin evlatları iş başına geldiyse, iş başından uzaklaştırmak için her türlü yalanı, bühtanı, iftirayı yapıştırıp darbelerini yaptılar ve millete de kendi evlatlarına sövdürdüler. 
Millet istediği için darbeler yapılmadı bu topraklarda.
Demokratik toplumlarda iktidarları millet seçer ve millet değiştirirdi ama son 50 yılda milletin seçtiklerini egemen güçler darbeyle değiştirdi.
Bu topraklarda millet olarak bugün de yaşadıklarımız, dünden farklı değil. Yine hain planlarla bu milletin kasasına göz dikmiş alçakların olduğu muhakkaktır. 11 yıllık Erdoğan hükümetini düşürüp, milletin kasasını kendilerine teslim edecek hükümetleri kurmak için operasyon üzerine operasyon yapıyorlar. 2003 yılından bu güne 11 yıldır iktidarda bulunan Ak Parti hükümetini, 3 Genel seçim, 2 Yerel seçim ve 2 referandumla yenemeyenler, 2010 yılından bu ana kadar yaptıkları operasyonlarla darbe yapma hevesindeler.
Dün, ‘Menderes 12 uçak dolusu altınla kaçarken yakalandı’ iftirasını atarak Menderes’i indirenler, bu gün ‘Hırsız Erdoğan’ iftirasıyla darbe yapacaklarını zannediyorlar.
Başbakan Erdoğan’a ‘Mit operasyonuyla’ Hakan Fidan üzerinden uzanmak istediler olmadı,
Gezi saldırısında, yaktılar, yıktılar, Erdoğan’a ‘Diktatör’ dediler tutmadı,
Dershane ayaklanmasında 24 saat TV lerinden sövdüler millet nezdinde bi karşılık bulmadı,
17-25 Aralık Emniyet-Yargı cuntasıyla saldırdılar, ayakkabı kutularına doldurdukları darbe planlarıyla, montaj-dublaj kasetleriyle Erdoğan’a ‘Hırsız’ dediler, milleti inandıramadılar.
Çıldırdılar!
Güçlerini, akıllarını ve planlarını birleştirdiler top yekun saldırıya geçtiler.
Onlar için millet iradesinin nokta kadar kıymeti yoktur. Kendi çıkarları için her yol meşrudur.
11 yıllık Ak Parti iktidarının ardındaki milli iradeyi yok saydılar.
2002’de %34, 2004’te %41, 2007’de %47, 2009’da %38 ve 2011’de %49,9 neticeleri de, milletimizin Küresel güçlerin oyununu gördüğünü, planlarını bozduğunu ispat etmeye yeter de artar bile.
30 Mart 2014 Millet olarak yeniden bi daha küresel güçlerle hesaplaşma günü olacaktır.
Milletimiz kendi iradesine sıkı sıkı sahip çıkacak ve Küresel güçlerin Gezi saldırısında, Dershane ayaklanmasında ve 17-25 Aralık operasyonlarında iteledikleri ‘diktatör’, ‘hırsız’ etiketlerini suratlarına yapıştıracak, montaj-dublaj kasetlerini başlarına çalacaktır.
Milletimiz, bu topraklarda yıllardır kendisine operasyon yapanlara, operasyonun nasıl yapıldığını en ince detayına kadar gösterecektir.
30 Mart 2014, Küresel güçlerle milletimizin büyük hesaplaşmasına sahne olacaktır.
Milletimiz, 100 yıllık despotizmin, sindirmenin, yok etmenin ve keyfiliğin intikamını alacaktır.
Bu toprakların evlatları küresel oyunları ve planları fark etti, küresel yalanları 100 yıl sonra da olsa anladı. 
4 darbe de 4 defa aldatıldı ve darbelerin ağır bedellerini de yine kendisi ödedi.
Bu defa gözlerini de, gönüllerini de kirli ittifakların pis tezgahlarına kapattı.
30 Mart günü büyük hesaplaşmadan sonra göreceğiz kim kaçacak, kim kalacak!


11 Mart 2014

mus@bhy