Bismillah...
"Muhakkak Mü'minler
kardeştir!" Hucurat - 10
Altı çizilerek, 'mü'minlerin kardeş'
olduğunu ilan eden Allah'tır.
Bu ilahi ültimatom 1400 yıl
öncesinden yeryüzü insanlığına ilan edildi.
Bu kardeşlik aslında mü'minlerin, tüm
insanlığa haykırdığı bir manifestodur.
Bu ilahi mesajın muhatabı da
mü'minlerdir.
Bu kardeşlik, müslümanların
imanlarını güçlendirir, küfre karşı birleştirir.
Bu mesajı alabilenler kardeş oldu,
birbirleri için sevindi, beraber üzüldüler.
Bu ilahi mesajı alabilmiş olsaydık,
hayatımızın her anında yaşamış olsaydık 'mü'min' olduğumuz iddasında olan
bizlerin hali böylemi olurdu?
Bu ayete iman eden Ensar Muhacir'le
kardeş oldu, bizler Yusuf İslam’la kardeş olduk ama bu asrın mü’minleri
Fetullah Gülen'le kardeş olamadı…
Fetullah Gülen ve müntesipleri,
yeryüzünde Allah'a iman etmiş, imanlarını yeryüzüne haykırmış mü'minlerle
kardeşliği terketmiş, mü'minleri bırakıp, kafirlerle, zalimlerle kardeşliği
tercih etmiştir.
Fetullah Gülen'le olan kardeşliğimiz
imanlarımızı güçlendirmedi, küfre karşı bizleri
birleştirmedi. Hep onların tarafında yer aldı, onlarla beraber
Müslümanların yaşadığı coğrafyanın parçalanması için kafirlerle güç birliği
yaptı. Onlar için sevindi, onlarla beraber üzüldü. Bu topraklarda Müslümanların
kardeş olmasını engelledi, fitnenin ve fesadın baş aktörü oldu. Müslümanları
tahkir etti, tezyif etti, birbirine düşürdü. Hayırda değil, şerde yarışır oldu.
Fetullah Gülen bizlere kardeş
olsaydı;
-“Allah katında din İslam’dır” ilahi
ültimatomu karşısında, 1400 yıldır bozulmayan, tahrif edilemeyen Kur’an-ı
Kerim’i; Misyonerlerin gül hatırı için tahrif edilmiş İncil’le, Siyonistlerin
nefislerine göre düzenlenmiş muharref Tevrat’la birleştirme projesiyle,
Misyonerlerin ve Siyonistlerin nefislerine göre, adına ‘ılımlı İslam’ yada ‘Dinler arası
Diyolag’ yalanıyla insanlığın itikadının bozulmasına vesile olur muydu?
-Yeryüzünde İslama ve müslümana harp
ilan edenlerle beraber hareket edip, onların gül hatırları için İslama ve
müslümana yapılan zulümde başrol görev alır mıydı?
-Müslümanların ve insanlığın baş
belası, Siyonizmle ortak hareket eder miydi?
-Yeryüzünün zalimlerine baş kaldıran,
Siyonizmin dünya insanlığı için tehlike olduğunu ispat edebilmek için 40 yıl bu
topraklarda siyaset yapan Merhum Erbakan’a karşı dünyanın efendileri tarafından
sürdürülen itibarsızlaştırma operasyonlarında, zalimlerin yanında yer alır mıydı?
-60 yıldır Filistin topraklarında Siyonizme
karşı İslamın gür sesi Şeyh Ahmet Yasin ks’nin, tekerlekli sandalyesinde,
Siyonistlerin kurşunlarına hedef olup şehit edildiğinde; ‘İsrail ile
savaşıyorsan, öldürülmeye hazır olacaksın’ ifadesini kullanabilir miydi?
-Ortadoğu da masum ve mazlum
insanların kanlarını döken, küresel alçaklara destek verir miydi?
-Yeryüzünde masum ve mazlum
milletlerin döktüğü göz yaşı karşısında, hain ve de zalimleri alkışlama
izzetsizliği yaşar mıydı?
-Daha net bir ifadeyle; yeryüzünde
bozgunculuk yapan, Müslümanların yaşadığı toprakları kan gölüne çeviren
Siyonistlere karşı direnen, Müslümanlara ‘Terörist’ diyebilir miydi?
Eğer
Fetullah Gülen bu toprakların evlatlarına kardeş olsaydı;
-28 Şubatta Merhum Erbakan’a küfreden
darbeci alçaklara ‘hoş görü’ ödülleri verir miydi?
-Bu milletin oylarıyla seçilen Merve
Kavakçı’ya, Başörtülü olması gerekçesiyle Milletin Meclisinde yemin ettirmeyen,
Başörtüsüne ‘haddini bildiren’ Merhum Ecevit’e, ahirette şefaat yetkisi ister miydi?
-Başrötüsü mücadelesi veren Müslüman
hanımların mücadelesini küçümsemek adına başörtüsü ‘furuattır’ fetvası verir miydi?
-Yeryüzünde zulmün bayraktarlığını
yapan, bebek katili Siyonist İsrail’e Başbakan Erdoğan’ın ‘one minute’
haykırışında, zalimlerin yanında yer alır mıydı?
-Filistinli mazlumlara sadece
‘insanlık’ götüren ‘Mavi Marmara’ gemisine yapılan alçaklık karşısında,
Siyonist İsrail’i ‘otorite’ kabul eder miydi?
-Haziran 2013’te Gezi bahanesiyle
Türkiye’yi uçuracak milli projelerine yapılan saldırıda, Küresel efendilerin
tarafında yer alır mıydı?
-Dershaneler ayaklanmasıyla, Küresel
güçlerin Başbakanlıktan düşürmek için yemin ettikleri Erdoğan’a karşı
oluşturulan uluslararası kirli ittifakta yer alır mıydı?
-12 yıl boyunca, ‘Yeniden Büyük
Türkiye’nin inşası için, milleti, ayağındaki prangalarından kurtarmak için,
milletin önündeki takozları ve engelleri kaldırmak için, engelleri aşmak için
çabalayan, milletin alın terine, milletin parasına, milletin kasasına sahip
çıkan Başbakan Erdoğan’a ‘diktatör’ der miydi?
-Türkiye’yi 12 yıllık
Başbakanlığında, Küresel efendilerin ve yerli işbirlikçilerin 100 yıllık
planlarının gizli şifrelerini çözen, milli projelerle oyunlarını bozan Başbakan
Erdoğan’a ‘Firavun’ etiketi yapıştırır mıydı?
-Milletimizi 70 yıldır kendisine köle
yapan, sömürüsünü devam ettirebilmek için Türkiye’de iktidar belirleyen İMF’e
olan borcunu sıfırlayan Başbakan Erdoğan’a ‘tımarhanelik’ der miydi?
-Bu milletin evlatları Müslüman
hanımın Başörtüsünü bu milletin meclisine sokan, İmam-Hatiplilere devletin
kapılarını açan, 90 yıldır ‘adam’ yerine konulmayan bu toprakların evlatlarını,
açılan ‘demokratikleşme’ paketleriyle ‘adam’ yerine koyan Başbakan Erdoğan’a
‘despot’ der miydi?
-100 yıldır bu topraklarda kavga
ettirilen, Küresel efendilerin gül hatırları için yıllarca ‘Türk-Kürt’ kavgasıyla kan ve göz yaşları
dökülen, Ortadoğuyu sömüren alçakların oyunlarını bozmak adına başlatılan
‘çözüm süreciyle’ Türk ile Kürtü barıştıran Başbakan Erdoğan’a ‘zalim’ der miydi?
-Hemen yanıbaşımızda yaralı Suriye’de
çocuklar öldürülürken, insanlar yurtlarını terk ederken, işkencelerle
kadınların ırzına geçilip, erkekleri öldürülürken, yine yanı başımızda Mısır’da
darbeci alçaklar tarafından düşürülen Mursi ve ihvan-ı müslimine haince
saldırılar olurken, Başbakan Erdoğan’ın düşürülmesi ve akabinde Türkiye’nin diz
çökmesi ve yere kapaklanmasıyla, Coğrafyada yaşayan Müslümanların da diz çökeceği
gerçeği ortadayken, Başbakan Erdoğan’a
‘beddua’ eder miydi?
-12 yılda milletin kasasından,
milletin alınterinde 642 milyar lirayı Küresel Faiz lobisine yedirmeyen
Başbakana, servis ettiği montaj kasetlerle ‘hırsız’ der miydi?
Vel hasıl Fetullah Gülen bu
toprakların insanlarına, bu ümmete ‘kardeş olsaydı’;“Birbirine karşı
muhabbet ve merhamette müminler, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız
olunca, bütün vücut rahatsız olup, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile meşgul
olduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine yardıma koşmalıdır!”
buyurduğu halde Allah Rasulü s.a.v, Fetullah Gülen bu hadisi şerifte ilan
edilen kardeşliğin gölgesinde ömrünü devam ettirmeyi terk edip, zalimlerle
kardeşliği tercih edermiydi?
Fetullah Gülen Misyonerle ve
Siyonistlerle kardeşliğini devam ettirirken, bu ülkenin evlatları bu şerefli
millet, “Bizim yalnızca Rabbimiz var’’ diyerek küresel efendilerin
bu topraklarda yapmak istedikleri tüm planları bozacak ve bu teslimiyetle 30
Mart yerel seçimlerde tüm küresel efendiler ve yerli görünümlü işbirlikçilerine
gerekli operasyonu yapacaktır.
30 Martta verilecek 1 oyla, bu topraklarda
Küresel efendilerin Fetullah Gülen taşeronluğunda milletimizin kardeşliğine
yapılmış suikast bertaraf edilecektir.
Verilecek her bir oy, bu milletin
kardeşliğini, bu ümmetin imanını güçlendirecek ve dillerindeki suskunluğunı
bitirecektir.
Bu millet ve ümmet,
Yıllardır bu toprakların
evlatlarının, coğrafyamızda ümmetin dertlerini, kederlerini, sıkıntılarını
görmezden gelerek, milletimizi ve ümmeti susturmanın çabasında olanların
suratlarına, artık suskunluğunu terk edip ve haykırarak; Cemaat’ın Hocasını da,
yaptıklarını da unutmayacaktır vesselam…